BAĞIŞLAMAK (1)

dummy1

BAĞIŞLAMAK (1)

BAĞIŞLAMAK NEDEN ZOR?

AFFETMEM ASLA SENİ

dummy1

Linkteki videoyu seyredelim. Sonra soruları birlikte cevaplandıralım.

https://www.youtube.com/watch?v=qC_YlunVayA

Dinlediğiniz şarkının sözlerini aşağıda tekrar inceleyebilirsiniz.

Ateş olup yaksan da
Gonca güller taksan da 
Ahu olup baksan da 
Affetmem asla seni 

Som altından taç olsan 
Aşkıma muhtaç olsan 
Derdime ilaç olsan 
Affetmem asla seni 

Yakut yüklü dal olsan 
Al ipekten şal olsan 
Peteklerde bal olsan 
Affetmem asla seni 

Şarkı olsan dillerde
  Gonca olsan güllerde 
Leyla olsan çöllerde
  Affetmem asla seni 

Som altından taç olsan
  Aşkıma muhtaç olsan 
Derdime ilaç olsan 
Affetmem asla seni 

Yakut yüklü dal olsan 
Al ipekten şal olsan 
Peteklerde bal olsan 
Affetmem asla seni 

Şarkıda bir kişinin diğerini ne olursa olsun affetmeyeceğini dinledik.

İnsan neden bağışlamakta bu kadar zorlanır? Aramızda konuşalım.

Bağışlamak düşünce olarak doğru ve kolay ama uygulamakta en zorlandığımız tutum maalesef. Ancak Kutsal Kitap şöyle diyor: “Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ′Tövbe ediyorum′ derse, onu bağışlayın” (Luk.17:4)


NEDEN AFFEDEMİYORUZ

Aşağıdaki makaleyi yüksek sesle okuyalım. Sonrasındaki soruları aramızda konuşalım;

Neden affedemiyoruz hiç düşündünüz mü?

Ne düşünüyoruz da affedemiyoruz, bir türlü onu düşünüyorum bir haftadır. Ben sevdim o niye sevmedi diye mi bütün hadise? Bu mudur? Haksızlığa uğramışlık duygusu mudur evlatlarımıza, analarımıza, babalarımıza, sevgililerimize kin besleten? Bizi dünyada sevmeyen bir sürü insan varken neden onun sevmemesi bu kadar önemli? Çocuğun diye, sevgilindi diye, bir kere sevdin diye, onun bütün sevgisini hortum gibi emme hakkı mı veriyor bu bize?

Galiba "ne"den öte "kimi" sorusu burada önemli. Yapılan şeyden ziyade o davranışın kimden geldiği önemli. Çok değer verdiklerimiz bizi en çok hayal kırıklığına uğratanlar oluyor. Dışarıdan bakınca yaptıkları o kadar da büyütülecek şeyler değil aslında.

Kızın, alt tarafı senin istediğin okulda değil de kendi istediği okulda okuyor. Oğlun, alt tarafı senin hazetmediğin bir kadınla evleniyor. Sevgilin, alt tarafı artık seninle görüşmek istemiyor. Senin görüşmeyi kestiğin bir sürü insan yok mu? Biraz biçimsiz ve üslupsuzca seni terk etti diye mi bütün bu afra tafra?

İnsan içindeki kini 50 yıl, 70 yıl boyunca dün kavga etmiş gibi, kalbi iki saat önce kırılmış gibi canlı tutabilir, bununla gurur duyabilir. Onun bir yük olduğunu hiç düşünmeyebilir. Affetmeyi bir onaylama olarak görebilir.

Fakat affetmek, okurum Doğa Hanım′ın dediği gibi, o insanın yaptıklarını kabullenmek değildir. Ona hak vermek değildir. Yaptıklarının doğruluğuna inanmaya çalışmak hiç değildir. Kendinde suç aramak da değildir.

Evet, ama neden affetmiyoruz ben bunu düşünüyorum. Kendimizce "ceza" mı veriyoruz o kişiye? Her içimiz kinlendiğinde, öfkeyle kabardığında onun uzaktan uzağa acı çektiğini mi sanıyoruz? Bir çeşit Vudu Büyüsü mü yaptığımızı sanıyoruz lanetli lanetli şeyler düşününce?

Beni en çok yaşlanmıştık etkiliyor. Çok çok çok kızdığım babamı yıllar sonra uzaktan gördüğümde öfke yerine sadece merhamet duydum. Hiç öyle bir niyetim ve çabam olmadığı halde duyduğum o merhamet yüzünden onu o gün affedivermiştim. Kendiliğinden. Hafif kambur hali, kırışmış yüzü, cüzdanından çıkartmaya çalıştığı paraları seçemeyip gözünden uzaklaştırarak bakışı... Artık öfke ve kin duyulacak kimse kalmamıştı ortada. 

Affettiğim kendimdi aslında. Sanal Guru′nun dediği gibi:

"Kimse başkasını affetmez. Herkes kendini affeder. Birine karşı sahip olduğumuz düşünceleri duygusal bombalara dönüştürüp kendi hayatımızı havaya uçurmak yabana atılır bir suç değildir ne de olsa."

http://haber.gazetevatan.com/0/52600/4/yazarlar

Makaleyi göz önüne alarak şu soruları cevaplandırmaya çalışalım:

Yazar neden affedemiyordu? Sorusuna nasıl cevaplar bulmuştu?


EN ÖNEMLİSİ AMA EN ZORU: BAĞIŞLAMAK

Bağışlama, iman ettiğimizden itibaren en çok etkilendiğimiz, ruhsal olarak en zorlandığımız tutumdur. Tabiri caizse bağışlamak, “etimizden et koparmak” gibidir.

Bir başkası tarafından acı çektirilen kişilerin sohbetlerine kulak verdiğimizde, ‘Bana bunu yaptı, böyle dedi’ sözlerini duyarız. Kültürümüzde kayınvalide – gelin kavgaları meşhurdur. En çok anlatılanlar özellikle bu hikâyelerdir. Sohbet açıldığında herkes sanki bu konularda diğerinin kendisine ne kadar acı çektirdiği hakkında yarış yapıyor gibidir.

Biz bazı durumlara çok kırılıyoruz, ilişkiyi bozuyoruz, karşımızdakinin bazen özür dilemesini bekliyoruz, gerçekleşmeyince iyice kabuğumuza çekiliyoruz, bağışlamadan yaşamaya çalışıyoruz. Yaşıyoruz demiyorum, çünkü bu duruma kusura bakmayın ama sadece yaşamaya çalışmak denir.

Başkasından ötürü acı duyduğumuzda yüreğimizde bir şey olur. Ona karşı büyük bir acılık, kızgınlık, üzüntü hatta bazen nefret uyanır içimizde.

‘Haklıyım’ düşüncesi bizi kolayca içine sokabiliyor. Petrus İsa Mesih’e kaç kere bağışlamaları gerektiği konusunda sormuş, İsa Mesih de o unutulmaz cevabı vermişti:

“Bunun üzerine Petrus İsa′ya gelip, "Ya Rab" dedi, "Kardeşim bana karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? Yedi kez mi? İsa, "Yedi kez değil" dedi. "Yetmiş kere yedi kez derim sana” (Mat.18:21-22). Bu cevap, üçüncü kez bağışladıktan sonra bir daha bağışlamamaya hakları olduğunu sanan öğrencilerde büyük bir şaşkınlık yaratmıştı.

İntikam düşünceleri belki de kafamızda dolanıyor olabilir. Bize acı çektiren kişinin bizim gibi acı çekmesini istiyor olabiliriz. Oysa Eski Antlaşma’da Rab şöyle diyor: “Öç almayacaksın. Halkından birine kin beslemeyeceksin. Komşunu kendin gibi seveceksin. RAB benim.” (Lev.19:18)

Gururumuzdan ötürü bağışlamamayı seçebiliyoruz. Çünkü bağışlamamakla kendimizi belki de o kardeşten daha üstün bir noktaya koyabiliyoruz.

Oysa, “Size doğrusunu söyleyeyim, köle efendisinden, elçi de kendisini gönderenden üstün değildir.” (Yu.13:16) Bizi bağışlayan İsa Mesih’ten daha mı üstün olduğumuzu düşünüyoruz?

Bağışlamamak için birçok neden bulabiliriz. Bu tutumu bu kadar zor yapanın yine kendimiz olduğunu unutmayalım.


BAĞIŞLAYAMIYORUM ÇÜNKÜ

Aşağıdaki örnekleri okuyalım. Bu kişilerin neden bağışlamamayı tercih ettiğini düşünelim ve aşağıdaki soruları birlikte cevaplandıralım.

Bu olayda bağışlamak neden bu kadar zordur sizce?

Bu örnekte bencillik, gurur, intikam gibi hangi yürek tutumunu görüyoruz?

dummy2 • Babam senelerce bize çok çektirdi. Onu bağışlamak mı? Asla! Onun da bize ne çektirdiğini öğrenmesini istiyorum.


dummy2 • Kilisedeki gençlik grubuna bir proje sundum. Kabul etmediler. Ben de gruptan ayrıldım. Uzun bir süre kiliseye gelmemeyi planlıyorum.


dummy2 • “Affedersem yine yaparsın” derdi annem. O yüzden Ayşe’yi bağışlamak istemiyorum. O kırıcı konuşmalarına bir son vermesi gerek.


dummy2 • Sevgi ve Mert aynı hizmette beraber hizmet ediyorlardı. Ancak aralarında büyük bir anlaşmazlık çıktı. Sevgi bir arkadaşına şöyle dedi: Bağışlamak istiyorum aslında. Ama o kadar şey yaşadıktan sonra nasıl gidip “Seni bağışladım” diyebilirim? Ya kabul etmezse bir de? Ondan sonra haksız duruma ben düşeceğim.


dummy2 • Kerem’le yüzleşeceğim bu akşam. Önderimiz hem onu hem de beni çağırdı.
- Çok iyi olmuş. Bence doğru olan bu.
- İkimizin de özür dilemesini istiyor yalnız önderimiz. Ama ben onu bağışlamalıyım. Niye ben özür dileyecekmişim?
- Bağışladın mı peki?
- Ona da hazır değilim daha. Önce o bir özür dilesin de...


KÖLENİN BORCU

dummy1

Matta 18:21-35 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Metni okuduktan sonra şu soruları cevaplayalım;

Kral neden köleyi bağışladı?

Kölenin kendine borçlu olan kişilere olan tavrı nasıldır?

Neden onların borçlarını bağışlamadı? Bu bize insan benliği hakkında ne gösteriyor?


UYGULAMA

Bu hafta öncelikle kendi yüreğimize bakalım. Birini bağışlamamız gerekiyor ve bağışlayamıyorsak bunun nedenleri üzerinde düşünelim.

Böyle biri varsa ve henüz bağışlamamışsak nedenlerini düşünelim.

Bir kâğıda bu nedenleri yazalım. Rab’bin önüne getirip bu engelleri kaldırmak için dua edelim.

Kardeşimizi bağışlayalım.

Eğer bu konuda zorlanıyorsak, bir kardeşimizden yardım isteyelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18