İSA MESİH’İN AYAKLARI DİBİNDEKİ KADINLAR 4
ADANMIŞ BİR HAYAT
Aşağıdaki ilahiyi biliyorsak söyleyelim. Sözlerini derin derin düşünelim.
TEK YOL
Yaşamımı adarım
Sensin tek ihtiyacım
Sana dönünce hep ordasın
Hayatımın önceliği
Zor anda seni ararım
Her şeyimi Sana sunarım
// Tek yol, İsa. Yalnızca senin için yaşarım. //
Her zaman yanımdasın
Her durumda, her yerde
Yüreğim lütfunla doludur
Asla değişmezsin sen
Dün bugün sonsuza dek
İsa Mesih, sen hep aynısın
// Tek yol, İsa. Yalnızca senin için yaşarım. //
- Bu ilahinin sözleri bizim yüreklerimizde hangi duyguları uyandırıyor? Bununla ilgili aramızda konuşalım.
Buradaki “adamak” kavramı, kutsal olan Tanrımız uğruna kendimizi feda etmek, yaşamımızı O’nun ellerine teslim etmek anlamındadır. Gönüllü bir şekilde teslim olmayı seçmek, Rabbimiz’e, “Sana güveniyorum” demektir ve doğru kişinin yanında yakaladığımız gerçek huzur anlamına gelir.
Davut RAB’bine olan hayranlığını şu sözlerle dile getirmiştir:
Benim kaseme düşen sensin, ya RAB;
Yaşamım senin ellerinde.
Payıma ne güzel yerler düştü,
Ne harika bir mirası var!”
(Mezmurlar 16:5-6)
KOŞULSUZ, ŞARTSIZ YAŞAMIMIZI ADAMAK
Önceki üç çalışmamızda Kutsal Kitap’ta geçen iki kadının hayatından bahsettik: Marta ve Meryem. Bu iki kadının durumunu genel olarak gözden geçirecek olursak;
Marta: İşlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi. Asıl meşguliyetinin ne olması gerektiğini unuttu.
Etrafındakilere odaklanarak kardeşini İsa’ya şikayet etti.
Sonuç: İçini saran kaygı, yanı başında duran Rab’bini görmesine engel oldu ve İsa onu tatlı bir dille uyardı.
Meryem: Rab’bin ayakları dibinde oturdu ve O’nu dinledi. Rab’bin sözünü ciddiye aldığı için Rab’bin kim olduğunu biliyordu, O’nu tanıyordu. Her şeyini, tüm varlığını, tamamen ve hiç düşünmeden RAB’be verdi. Kendisine yöneltilen haksız davranışlara ve tüm azarlamalara rağmen tavrını değiştirmedi.
Sonuç: İsa tarafından kendisine haksızlıkta bulunanlara karşı savunuldu, yaptığı davranış İsa’yı hoşnut etti ve İsa’nın takdirini kazandı. Aynı zamanda büyük bir vaade erişti.
- Bu iki sonuçtan hangisini hayatımızda görmek isteriz? Birlikte cevaplandıralım.
Meryem yaşamın gerçek gayesini çok iyi kavramıştı. Gerek maddi gerek manevi anlamda elinde olan en değerli varlığına bel bağlamadı. Bunu kendisine güvence saymadı. Aksine tam bir alçakgönüllülükle kendisine verilen her şeyin Tanrı’dan geldiğini kabul ederek, tüm varlığını Tanrı’nın adını yüceltmek için kullandı. RAB’bine duyduğu içten ve samimi sevgisini içinde yaşamak ile kalmadı, aynı zamanda herkesin önünde İsa’yı yüceltti ve bu sevgiyi gözler önüne serdi. Umudunu Mesih’in gücüne bağladı. Sahip olduğu her şeyi Tanrı’ya teslim etti.
Rabbimiz’i hoşnut etmenin bizim için her zaman çok kolay olacağını söyleyemeyiz. Elbette ki zorluklar olacak. Meryem de haksızlığa uğradı, şikayet edildi, azarlandı. Ama Marta’nın hayatında zorluk yok muydu? Metinden ne kadar zor durumda olduğunu anlayabiliyoruz ve üstelik RAB onun davranışından hoşnut değildi. Yani Marta Rab’bi hoşnut etmeden zorluklar içinde boğulurken, Meryem Rab’bi hoşnut ederek yaşadığı zorluklardan Rab’bin gücü ile çıkıyordu.
Kutsal Kitap’ta Pavlus Rab’bin bir sözünü anımsatır bizlere: “Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm güçsüzlükte tamamlanır.” (2. Korintliler 12:9)
Tanrı’yı hoşnut edebilmenin yolu O’na güvenmekten geçer. Özellikle belirsizliklerle dolu dönemlerde ve geleceği öngöremediğimiz durumlarda koşulsuz olarak hayatımızı RAB’be teslim etmemiz zordur. Böyle dönemlerde ister istemez düşüncelerimiz farklı noktalara kayabiliyor ve eğer bu düşüncelere izin verirsek korkuya, kaygıya, kuşkuya kapı açmış oluyoruz. Tanrı’nın bizler için harika planları olduğunu biliriz. Ama Tanrı her zaman bu planının sonunu bize açıklamaz. Mesela Tanrı İbrahim’e, “Ülkeni, akrabanı, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git” dedi ama nereye gitmesi gerektiğini önce söylemedi (Yaratılış 12:1). Ya da “Sara’dan sana bir oğul vereceğim” dediğinde 100 yaşındaki bir adam ile 90 yaşındaki bir kadının nasıl çocuk sahibi olabileceğini açıklamadı (Yaratılış 17:15). Aynı şekilde, “Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun” derken bunun nedenini başta açıklamadı (Yaratılış 22:2). Tanrı her durumda, koşulsuz ve şartsız olarak kendisine güvenilmesini bekler. Tanrı’ya güvenebiliriz çünkü;
“Çünkü kendisini hoşnut edeni hem istemeniz hem de yapmanız için sizde etkin olan Tanrı’dır.” (Filipililer 2:13)
- Yaptığımız tüm çalışmaları bir hatırlayalım. İsa Mesih’in ayakları dibinde oturmak sizin için kaygılanmama, tam teslimiyet ve adanmış bir hayat bakımından ne ifade ediyor? Düşüncelerimizi grupta paylaşalım.
GÜNLÜK OLARAK DUA VE PAYDAŞLIK
Hayatlarımızda Marta’ya benzediğimiz anlar oluyor mu?
Gözlerimizin Rab’bi göremeyeceği kadar başka işlerle meşgul olduğumuz, kaygıların, korkuların, kuşkuların içimizi fark etmeden sardığı anlar…
Öyleyse tıpkı Meryem’in Rab’bin gözünde hayranlık uyandıran ve hiç düşünmeden en değerli varlığını RAB’be sunmasını anımsayalım. Hayatlarımızda RAB’be teslim etmekte zorlandığımız durumları, İsa Mesih’in ayakları dibine giderek O’nun önüne getirelim.
Aşağıdaki dua sadece bir örnektir. Sizler kendi içinde bulunduğunuz durumu kendi cümleleriniz ile RAB’bin önüne getirebilirsiniz. Şimdi dersimize bir dua arası verelim ve daha sonra uygulama kısmına geçelim.
Gücü Her Şeye Yeten Egemen RAB;
Bugün En Kutsal Yere, perdenin iç bölmesine, ayaklarının dibine gelmek istiyoruz. Kutsal Olan, kendisinde en ufak bir leke barındırmayan, övgülerimizin yetersiz kaldığı yüce Rabbimiz! İşlerin müthiş ve uludur. Sevgi Tanrısı, Işık Babası, Teselli Kaynağı’sın. Var mı senin gibisi? Hayatımızda sahip olduğumuz en büyük ayrıcalığımız olduğunu bugün yeniden fark etmek istiyoruz. Bugün, yeni doğan bu günde yeni bir karar ile kalbimizin kapılarını sonuna kadar yalnız sana açmak istiyoruz. Gel, gir hayatlarımıza, güçlü ellerin ile hayatımızın kontrolünü üstlen, hayatımızda egemenliğinin olmadığı tek bir alan bile kalmasın. Korkularımızı al, yerine esenliğini koy; kuşkularımızı al, yerini sevincini koy; kaygılarımızı al, yerine sevgini koy. Her gün seni daha yakından tanıyalım, gün be gün sevgin yüreklerimize daha çok işlesin. İçimizde Ruhunun varlığı bize her zaman üstün değerini hatırlatsın. Bu yolculukta gözlerimizi İsa Mesih’e, Kurtarıcımıza dikerek adım adım ilerleyelim.
Mesih’in adıyla,
Amin.
UYGULAMA
Çoğu günah, öncelikle yüreğimizde başlar. Oradan zihnimizi ele geçirir ve sonra eyleme dönüşür. Bu hafta yüreklerimizi elekten geçirdiğimiz bir hafta olsun. Düşüncelerimizde farkındalık yaratarak yüreklerimizi RAB’be yöneltelim. Bunun için de Romalılar 12:1-2 ayetlerini ezberleyelim ve üzerinde her gün derin derin düşünelim:
• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.
Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.