KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI MATTA 18

dummy1

TANRI HALKININ İLİŞKİLERİ (MAT. 18. BÖLÜM)

16. ÇALIŞMA: BAĞIŞLAMA 2

TANRI’NIN BAĞIŞLAMASINI KABUL ETMEK

Çalışmamıza başlarken “Tanrı’yı Yüceltelim” ilahi kitabından 65 no’lu ilahiyi hep birlikte söyleyelim. İlahiyi söyledikten sonra aşağıdaki soruları birlikte cevaplandıralım.

Yüce lütuf sesi tatlı!
Suçluyken kurtuldum.
Kör gözlerim de açıldı,
Kayıpken bulundum.

Hem beni korkuttu lütfun,
Hem korkumu sildi.
Sana iman ettiğim gün
Lütfun ne hoş geldi!

Çok dert, tuzak, tehlikeden
Geçtim lütfun ile.
Lütfundur beni yönelten
Göksel meskenime.

Bin yıl o sönmeyen nurda
Bur’da bir gün kadar.
Rab’bi yüceltmeye hâlâ
Sonsuz yıllar da var!

Soru 1: Bu ilahiyi söylerken neler hissediyorsunuz? Biraz paylaşalım, ardından diğer soruya geçelim.

Soru 2: İlahinin sözlerine tekrar bakalım. İlahiyi yazan kişi Tanrı’nın lütfu hakkında neler diyor? Bu konuda hangi gözlemlerde bulunabiliriz? Birlikte cevaplandıralım, sonra buradan okumamıza devam edelim.


İLAHİNİN ARDINDAKİ HİKAYE

Aşağıdaki metni yüksek sesle okuyalım ve ardından verilen soruları birlikte cevaplandıralım.

Türkçe olarak “Yüce Lütuf Sesi” olarak bilinen “Amazing Grace” ilahisi dünyada en çok bilinen ve söylenen ilahidir. Sözlerindeki lütfa olan hayranlık ve Tanrı’nın sevgisine olan minnettarlık hemen belirgin bir şekilde gözümüze çarpar. Bu güzel ilahinin ardındaki acı ve dehşeti çok kimse bilmiyor.

İlahinin yazarı John Newton 1725’de doğdu. Annesi dindar bir kadın babası da ticaret gemilerine komuta eden bir kaptandı. 11 yaşında babasıyla birlikte gemi yolculuklarına çıkmaya başladı. 19 yaşında İngiliz Donanmasının bir neferi oldu. Ancak öfkeli ve sert tutumuyla itaatsiz tavrı yüzünden sık sık cezalandırıldı.

Afrika kıyılarında dolaşan bir köle gemisine girdi. Onun en büyük özelliği öfkesi ve küfürle dolu sözleriydi. Hatta bu zorbalığından dolayı bir köle tüccarı olan patronu onu aç bırakarak cezalandırdı. Sonunda henüz 23 yaşındayken bir köle gemisinin başına geçirildi. Denizciler için din en az zaman geçirdikleri konuydu. Daha çok tuzlu sularda yelken açıyor, limanlara uğradıkça eğlence ve içkiye kendilerini veriyorlardı.

Köle gemilerinde Afrika’dan zorla toplanan siyahi insanlar kadın, erkek, çocuk yaşlı demeden gemilere tıkılıyor ve Avrupa’ya satılmak üzere götürülüyorlardı. Bu insanların en az yüzde kırkı yolda ölüyorlardı. Resimde bir köle gemisinde Afrikalı insanların nasıl yerleştirildiklerine dair bir fikir edinmemiz mümkündür.

dummy1

Newton köleler yolda öldüklerinde ya da acı çektiklerinde hiçbir tepki göstermiyordu. Onların üzerinden para kazanmayı yaşam amacı haline getirmişti.

Ta ki 1748’de gerçekleşen bir olaya kadar. Newton, Thomas Kempis’in “Mesih’e Benzemek” adlı kitabını okumaya başlamıştı. Gemisi Greyhound’da şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Geminin batacağına kesin gözüyle bakıyorlardı. John Newton bu fırtınadan sağ kurtulduğu takdirde hayatını ahlaklı bir adam olarak sürdüreceğine dair Tanrı’ya söz verdi. Gerçekten de gemi batmadı ve hiç kimse ölmedi.

Newton iki sene daha bu işe devam etti yine de. Ünlü müjdeci ve vaiz John Wesley’in etkisiyle ve sağlığının bozulmasıyla birlikte sürekli karada kalmaya karar verdi. 1764’te İngiltere’deki bir kiliseye önder olarak atanıp köle karşıtlığının sadık bir savunucusu haline gelmişti.

Bir süre sonra ünlü bir şair olan William Cowper ile tanıştı. İkisi kilise hizmetinde kullanılması için bir şiir kitabı üzerinde çalışmaya başladılar. “Yüce Lütuf Sesi” ilahisinin dizeleri ilk kez 1779’da yayınlandı. Müziği yoktu. Ama şiir çok ilgi gördü. Şiiri daha sonra şimdi söylediğimiz bir halk şarkısına uyarlandı.

John Newton kendi yaşadıklarını ve Tanrı’nın lütfunun yüceliğini şiirinde açıkça dile getiriyordu. Bir köle tüccarıyken, ahlaksız, küfürbaz, acımasız bir adamken Tanrı’nın onu nasıl kurtardığını anlatıyordu. Böyle bir lütuf gerçekten nasıl mümkün olabilirdi? Böyle bir adam bağışlanabilir miydi?

Bir köle tüccarının, yani borcu inanılmaz fazla olan bu “köle”nin tüm borcu silinmişti.

Soru 1: Bu ilahiyi tekrar hatırlayalım. Sözlerine yeniden bakalım. İlahinin yazarının bir köle tüccarı olması ve sonra iman etmesi size ne düşündürüyor? Biraz fikirlerimizi paylaşalım, sonra diğer soruya geçeriz.

Soru 2: Tanrı’nın bağışını nasıl kabul ettiğini ilahinin sözlerinde nasıl dile getirmiş? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 3: Tanrı’nın böyle bir lütfuna erişmiş bir kişi, bu lütfu anladığında nasıl bir tutum içinde olmalıdır? Fikirlerimizi paylaştıktan sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.


BENİM BORCUM AFFEDİLDİ AMA SEN YİNE DE BANA BORCUNU VER…

Matta 18:21-35 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Sonra aşağıdaki metni yine yüksek sesle okuyup soruları birlikte cevaplandıralım.

İsa Mesih Petrus’un sorusu üzerine bir benzetme anlatmaya başlar. Benzetmede bir kral köleleriyle hesaplaşmak ister. Karşısına on bin talant borcu olan bir köle getirilir. Tüm borcunu bağışlar ama benzetmenin ilerleyen kısmında kölenin kendisine borcu olanlara karşı aynı tutumu göstermediğini okuruz.

Bu benzetme bağışlamanın hem Tanrı hem de insanlarla ilişkisini anlatmaktadır. Bağışlamanın her iki boyutunu da anlamamız istenir. Köleleriyle hesaplaşmak isteyen kral, Tanrı’nın ta kendisidir. Kölenin borcu on bin talant, yani tüm Roma İmparatorluğu’nda bir yılda toplanan vergiye eş değerdir. Bir yoruma göre de, bu borç o kadar büyüktür ki Celile, Yahudiye, Samiriye ve Edom bölgelerinin yıllık gelirinin bin kez birleşmesi kadardır. İsa’nın bu benzetmesini dinleyen herkes bu borcun ne kadar büyük olduğunu anlamıştı. Borcun haddi hesabı yoktu, zaten kölenin de bu borcu ödemesinin mümkünü yoktu. Tanrı bizi işte bu kadar çok bağışlamıştır.

Ama ya kölenin alacakları? Bu büyük meblağ karşısında kölenin kendisine borçlu olanların borçları o kadar azdır ki aslında bahse bile değmez. Benzetmedeki bu açık fark bilerek bize gösterilir. Bizim Tanrı’ya borcumuz ile başkalarının bize borcunu karşılaştırarak bu farkı anlamamız istenir.

Tanrı öz oğluna benim günahlarımı yükleyerek benim yerime ölüme teslim edilmiştir. Ben aklandım. Tüm borcum silindi. Tüm günahlar, bana karşı yapılanlar bile, ilk başta Tanrı’ya karşı işlenmiştir. Hepimiz aslında ölümü hak ettik. “Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih′le birlikte yaşama kavuşturdu. O′nun lütfuyla kurtuldunuz.” (Ef. 2:4) diyor Pavlus.

Kölenin doğru bir bakış açısına sahip olabilmesi için önce kralın onu ne kadar çok bağışlamış olduğunu anlaması gerekiyordu. Tıpkı bizim gibi. Tanrı bizi kendisiyle barıştırdı, bağışladı, gazabını yatıştırdı, kurtardı, akladı, çocuğu yaptı ve kutsallaştırdı. Tüm bunları bizim borcumuz varken ve bizim bu borcu ödeme imkânımız olmadığı halde yaptı.

Soru: Kral tarafından bağışlanan köle, kendisine borcu olanlara karşı neden bu kadar acımasız olabilmiştir sizce? Birlikte düşüncelerimizi paylaşalım. Sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.

Kölenin başkalarına bu kadar merhametsiz davranmasının nedeni, Tanrı’nın bağışlamasını gerçek manada kabul edememesidir. Pavlus Efesliler’e, “Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih′te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın.” diye yazdığında aynı tutumdan bahsediyordu. Tanrı’nın bizi bağışladığını kabul ederek, anlayarak, O’nun bizi bu kadar sevdiğine inanıp bunu yaşayarak değişiyoruz, başkalarına da öyle davranıyoruz. Kendi günahlarımızın ne kadar olduğunun farkında değiliz belki de. Tanrı’nın önünde günahkar olarak ancak ölümü hak ettiğimizi anlayıp İsa Mesih’teki kurtuluşu Tanrı’nın lütfu olarak kabul ettiğimizde, gerçek bağışlamanın değerini de anlayabileceğiz.

Soru: Tanrı’nın bizi günahlarımızdan bağışladığını anlamak neden bize bu kadar zor gelir? Biraz düşünüp birlikte cevaplandıralım. Sonra aşağıdan okumamıza devam ederiz.

Tanrı’nın bizi bağışladığını hesaba katmadan bağışlamak, eksik, zayıf ve sağlıksız bir bağışlama olacaktır. Kendi benliğimizden gelen, sonunda çıkara dayanan, hesaplı bir bağışlamadır. Tanrı’nın sonsuz merhametini ve sevgisini temel alan bağışlamayı öğrenmeli ve o şekilde de yaşamalıyız.


KÖR GÖZLERİM DE AÇILDI, KAYIPKEN BULUNDUM

Tanrı’nın bağışlamasını anladığımızı pekiştirip bu konuda kendimize bir özeleştiri yapmak için aşağıdaki ayetleri tek tek okuyup soruları birlikte cevaplandıralım.

“Sizler suçlarınız ve benliğinizin sünnetsizliği yüzünden ölüyken, Tanrı sizi Mesih′le birlikte yaşama kavuşturdu. Bütün suçlarımızı O bağışladı.” (Kol. 2:13) 

Soru 1: Bu ayete göre Tanrı sizi hangi durumdayken bağışladı? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Bizim hak ettiğimiz ceza yerine aldığımız bağışlanmaya karşılık ne hissediyorsunuz? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 3: Bu bağışlanmayı anladığımızda başkalarının bize yaptıkları suçlara karşı nasıl bir tutum sergilememiz doğru olur? Birlikte cevaplandıralım, sonra sıradaki ayete geçelim.

“Tanrı′yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlu′nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur. ” (1Yu. 4:10) 

Soru 1: Tanrı’nın sevgisi hakkında bu ayetlerden ne öğreniyoruz? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Tanrı’nın sevgisini anlayan bir imanlı olarak bu sevgi bizi başkÇalışmamıza başlarken “Tanrı’yı Yüceltelim” ilahi kitabından 65 no’lu ilahiyi hep birlikte söyleyelim. İlahiyi söyledikten sonra aşağıdaki soruları birlikte cevaplandıralım.alarına karşı nasıl davranmaya itmelidir? Birlikte cevaplandıralım, sonra sıradaki ayete geçelim.

“Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.” (Rom. 5:8) 

Soru 1: Tanrı’nın bizi sevmesi için biz neler yaptık? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Tanrı’nın karşılıksız sevgisi bizim sevgi ve bağışlama hakkındaki düşüncelerimizi nasıl değiştirmelidir? Birlikte cevaplandıralım, sonra sıradaki ayete geçelim.

“Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek.” (Mat. 5:9) 

Soru 1: Tanrı ile insan arasında barışı sağlamak için ilk adımı atan kimdir? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Bu barış yapıcısı olma adımını atmaya bizi iten ne olmalıdır? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Son Soru: Tanrı çocukları olarak bağışlama hakkında bu ayetlerden neler öğrendik; kısaca özetleyebilir misiniz?


UYGULAMA

Pavlus Efes kilisesindeki kardeşlere şöyle yazmıştır: “Baba′nın kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca Ruhu′yla sizi iç varlığınızda kudretle güçlendirmesini ve Mesih′in iman yoluyla yüreklerinizde yaşamasını dilerim.

Öyle ki, Tanrı′nın bütün doluluğuyla dolmanız için, sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla birlikte Mesih′in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlamaya, bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavramaya gücünüz yetsin.”  Efe 3:16 

Şimdi birlikte bu sözleri düşünerek, kendi hayatımızda bu sevgi ve bağışlamayı anlayabilelim; ve kardeşlerimiz de bu sevgi ve bağışlamayı kabul edip anlamaya güçleri yetsin diye dua edelim.

Bağışlamamız gereken kişiyi O’nun önüne getirelim. Bu kişiyi düşünürken kendi günahlarınız ve Tanrı’nın bizi nasıl bağışladığını tekrar hatırlayalım.

O kişiyi Mesih’in bizi bağışladığı gibi bağışlamak için Tanrı’dan yardım isteyelim ve mümkünse bağışlayalım. Dilerseniz bir kardeşten yardım isteyebilirsiniz.

Aşağıdaki gerçekleri bu hafta boyunca kendimize tekrar edelim:

  • Günahların hepsi Tanrı’ya karşı işlenmiştir.
  • Tanrı günah karşısında ilk adımı atar.
  • Yalnızca Tanrı günaha karşı adalet ve merhamet dengesini sağlayabilir.
  • Sadece Tanrı günahın sonuçlarının üstesinden gelebilir.
  • Tanrı bizi aklar, bağışlayabilir, kutsallaştırabilir, gazabı yatıştırabilir.
  • Tanrı’nın bağışlama işi bize örnek olmalıdır.
 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
1.resim: Kamu malı: atıf: Plymouth Chapter of the Society for Effecting the Abolition of the Slave Trade [Public Domain] -- Slave ship middle passage (1788) - http://loc.gov/pictures/resource/cph.3a34658/ - https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Slaveshipposter.jpg

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18