YALAN SÖYLEMEM (1)

dummy1

YALAN SÖYLEMEM (1)

NEDEN YALAN SÖYLERİZ

dummy1

“YALANDAN KİM ÖLMÜŞ”

Bir anne çocuğuna: Bu teyzenin elinde bir iğne var. Yaramazlık yaparsan sana iğne yapar...

Bir esnaf:Taze balık! Tazecik abla. (Oysa sabahleyin buzları çözülmüştür)

Bir kafede birisi cep telefonuyla görüşüyor: Ben şu an işteyim. Sonra konuşalım.

Patron sekreterine: Beni arıyorlarsa “yok” de.

Böyle örneklerle birkaç defa karşılaştık, değil mi? Şu soruları aramızda konuşalım...

• Kim hangi durumlarda yalan söyler? Etrafınızda nasıl yalanlar duyuyorsunuz?

“Yalandan kim ölmüş” derler. Oysa Kutsal Kitap, “RAB yalancı dudaklardan iğrenir, ama gerçeğe uyanlardan hoşnut kalır” diyor (Özd.12:22).

• Peki, sizce söylediğimiz bu yalanların nasıl zararları olabilir?


“ZARARLIYSA, NEDEN YİNE YALAN SÖYLERİZ”

Aşağıdaki blog yazısında yazar yaygın yalan söyleme alışkanlığı hakkında gözlemlerde bulunur.

Yazıyı yüksek sesle okuyalım...

Neden yalan söyleriz? Aslında herkesin bir gerekçesi vardır. Bazen sevdiklerimiz üzülmesin diye, bazen de ilişkilerimiz bozulmasın diye yalan söyleriz. Başkalarını üzmemek için, sosyal nedenlerden ötürü, birçok konuda duruma göre varmış veya yokmuş gibi yaparız. Bazen elimizde olmayan nedenlerle buna mecbur olduğumuzu söyler, yaptığımızın doğruluğundan emin bir şekilde kuşku duymadan, sorgulamadan inanırız ona. Kendimizi kandırmak için olsa gerek, “durumu kurtarma adına” bunları yaptığımızı ifade ederiz.

Bazen de çelişkiler içinde kalırız. Yalandan nefret ederiz ama hoş olmayan durumlardan sıyrılmak için de başka çareler düşünmeden yalana başvururuz. Bazı durumlarda, gerçeği söylemenin daha kötü sonuçlar doğuracağını düşünürüz. Kötü hastalığı olan birinden hastalığının tanısını saklamak bunlardan biridir. Güya hastayı daha fazla mutsuz etmemek adına yapılır bu. Kişi gerçeği öğrenince tabii ki daha kötü olur. Türk filmlerinde sık sık rastlarız bu temaya. Unutmayalım, gerçek hayatta da gerçekler bir şekilde eninde sonunda açığa çıkar.

Çocukluğunuzu hatırlar mısınız? O zaman Pinokyo′yu bilirsiniz. Hani iyi kalpli yaşlı tahta ustasının yüreğini koyarak yaptığı bir kuklaydı Pinokyo. En belirgin özelliği yalan söylemesi ve her yalan söylediğinde de burnunun uzamasıydı. O kadar inanmıştık ki ona, pek çok çocuk o zamanlar her yalan söylediğinde hemen aynaya koşar, burnu uzadı mı? diye merak ederdi Pinokyo′nun etkisiyle.

dummy1
dummy1

Eskiler “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” demişler; doğrusu şimdilerde, o mum hiç sönmüyor, her taraf ışıl ışıl aydınlanıyor...

Sanki hayatta herkes birbirini kandırmak için uğraşıyor. Keşke her birimizin elinde ayna olsa da, Pinokyo gibi uzayan burunlarımızı görebilseydik...

Bazı insanlar mutsuz olsa da çok mutlu olduğunu sergilerler. Ancak gerçeği görenler bunu doğru olmadığını bilirler, fakat kimse yalana karşı çıkmaz. Dikkatlice izlendiğinde, yalan söyleyen kişinin söyledikleri ile iç dünyası arasında çelişkili bir durumda olduğunu gösteren inançlarına rastlamak zor değildir. Fakat kimse konunun üzerine gitmez. Zararı, yalan söyleyen insanın kendisinedir çünkü. Bize de kişinin yalanına ortak olmaktan başka bir şey düşmez.

Yalan söyleyen kişi konuşmasına, “Yanlış anlamanı istemem ama?” gibi bir cümleyle başlar ya da “Gerçeği söylemek gerekirse?”, “Dürüst olmak gerekirse?”, “Öyle demek zorundayım” gibi cümleler kullanır. Belki de yalan üzerine yazılmış bu yazı da bir yalandır; bu yazıyı yazan, bu yazıyı okuyanlar da yalan olabilir.

Yalan söylerken, yalanların bir şekilde açığa çıkacağını unutmayalım. Fakat biz zaman geçtikçe yalanlarımıza inanırız, yalanlarımız da bizi rahatsız etmez kıvama gelirler. Hayatımızı o şekilde devam ettiririz. Her şeye rağmen güçlü olmak gerekir. Önemli olan hayatımızı yalansız yürütebilmektir. O zaman daha mutlu oluruz.

https://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=59705 26.08.2007

Yukarıda okuduğumuz yazıda olduğu gibi, yalanın zararlı olduğunu biliyoruz. Ama yine de söylemeden edemiyoruz.

• Sizce neden böyle davranıyoruz?

Soruyu hep birlikte cevaplandıralım.

YALAN, “ESKİ YARATILIŞ”TAN GELEN BİR ALIŞKANLIKTIR

Pavlus Koloseliler′e yazdığı mektupta şöyle diyor: “Birbirinize yalan söylemeyin. Çünkü eski yaradılışı kötü alışkanlıklarıyla birlikte üzerinizden çıkarıp attınız; eksiksiz bilgiye erişmek için Yaratıcısı′na benzer olmak üzere yenilenen yeni yaradılışı giyindiniz.” (Kol.3:9-10)

Yalan önceki yaşayışımıza ait yani eski yaratılışımıza ait bir alışkanlıktır. İsa Mesih, Şeytan′ın yalanın babası olduğunu açıkça söyler. Bu dünyanın egemenine uyarken biz de yalan söylemenin doğal olduğuna inandık. Çarmıhta İsa Mesih′in bizim için öldüğüne iman ettiğimizde eski yaratılışımız O′nunla birlikte çarmıha gerildi. Böylece yeni yaratılışı giyindik. Ancak bu elbiseye alışmak zaman istiyor. Eski elbisenin sıcaklığı hala üstümüzdedir.

Yeni yaratılışa ait alışkanlıklar eski yaratılışın alışkanlıklarına karşıdır.

Mesih′e kavuşana kadar hala bu dünyada bizi yalan söylemeye iten nedenler olacaktır.

Toplum, ailemiz, kendi benliğimiz, beğenilme isteğimiz, hizmetimizden dolayı alacağımız övgüler, kırdığımız bir tabak, yaptığımız yanlış bir iş...

Beyaz dediğimiz yalanın bile gerçek bir yalan olduğunu da aklımızdan çıkarmamamız gerekir.

Yalanı eski bir elbise gibi üzerimizden sıyırıp atmak bizde yeni yaratılışı başlatmış olan Kutsal Ruh′un gücüyle yapabileceğimiz bir eylemdir. Eskiden yalanı yalan olarak görmezken şimdi Gerçeğin Ruhu’yla bunu görebiliriz.


BİZİ YALAN SÖYLEMEYE İTEN NEDENLER

Yalana neden başvuruyoruz? Kötü bir duruma düşmemek için, çıkarımız için, başımızdan savmak için, bencilliğimizden, bize böyle öğretildiği için...

Aşağıda sıralanan “yaşamdan kesitler”e bir bakalım. Başvurulan yalanların neden söylendiğini ve Kutsal Kitap′a göre neden yanlış olduğunu aramızda tartışalım.

Soruları her olay için ayrı ayrı yanıtlayalım...

• Söylenen yalanlar kısa sürede hangi fayda sağlıyor?

• Bu yalanların temelinde Kutsal Kitap′a aykırı hangi motivasyonlar var?

dummy2 • Ayşe boğazını temizleyip kendine yorgun bir hal vererek telefonun tuşlarına basar. Beklemeye başlar. Karşıdaki ses “Alo” dediğinde Ayşe yorgun ve halsiz bir sesle “Ay canım, öhö! Öhö” o kadar hastayım ki bugün işe gelemeyeceğim” der. Karşıdan birkaç üzgün söz ve geçmiş olsun dileğini aldıktan sonra telefonu kapatır. Ayşe çantasını alıp doğruca sinemaya gider.

dummy2 • Anne küçük kızına, “Annecim gezmeye gidiyoruz. Ben sana bebek alacağım, çikolata alacağım”, der. Bir süre sonra doktorun muayenehanesine varırlar...

• Kapı çalınır. Evin küçük oğlu koşarak kapıyı açmaya gider. Annesi “Fatma teyzense ′evde yok” de. Yine bir şey istemeye gelmiştir.”

dummy2 • Avcı, arkadaşlarına dün yaşadığı bir olayı anlatıyor. “Oltam o kadar ağırdı ki üç kişi zor çektik. Sonra bir baktım boyum kadar bir balık. Çeke çeke tekneye çıkardık. Balığı bir türlü zaptedemedik. Bir zıpladı yine denize düştü. Yoksa şimdi hepinize bir balık ziyafeti çektirirdim.”

dummy2 • Çetin taksiye biner. “İskeleye lütfen.” Taksici, “Ağabeycim kusura bakma. İskeleye giden yolda bir trafik kazası olmuş. Uzun sürer şimdi. Başka bir işim de var. Sen şu arkadaki arkadaşa bir sorsan...” Çetin taksiden inip arkadaki taksiye biner. “İskeleye gideceğim ama kaza varmış siz gidebilir misiniz?” Taksici: “Ne kazası?”

dummy2 • “Ağabeycim şimdi gönderdim. Çocuk yoldadır. Hemen geliyor.” Telefonu kapatan şef garson dönerci ustasına “Ustam adamlar bekliyorlar. İki pide arası nerde kaldı?”

dummy2 • Ali ve Ahmet konuşuyorlar. Ahmet, “Sonra kızı eve bıraktım, birkaç kadeh içtikten sonra ben de eve gittim. Çok eğlendik kanka. Aman bir daha mı geleceğiz yahu dünyaya...” der. Ali dinlerken bütün bu anlatılanların ne kadar kötü olduğunu düşünür, ama ona şöyle cevap verir; “Ya haklısın, iyi yapmışsın”.

• Patronun odasında Ömer patronunun söylediklerini dinlemekte. “Yahu bu kadar olur mu? Hesaplar birbirini tutmuyor. Ne yapacağız şimdi?” Ömer “Ya tabii, ben de onu sizden hemen önce fark ettim efendim. Şu yeni aldığımız muhasebeci kız bu işi beceremiyor mu ne?”


HANANYA ve SAFİRA: NEDEN YALAN SÖYLEDİLER

Elçilerin İşleri 5:1-11 ayetlerini yüksek sesle okuyalım...

Elçileri gören, onlardan öğretiş alan, ilk kilisenin içinde olan imanlı bir çiftin hikayesini okuduk. Onların bu durumunu ve davranışlarını aramızda biraz tartışalım...

Bu çift bu yalanı hangi amaçla söyledi?

Bir imanlı olarak yalan ve eski yaradılışımız hakkında bu olaydan neler öğreniyoruz?

dummy1

“Hananya bu sözleri işitince yere yıkılıp can verdi.”

UYGULAMA

Bu hafta boyunca etrafımızda duyduğumuz yalanlara kulak kabartalım. Mümkünse bunları bir yere not alalım. Neden ve hangi durumda söylendiklerine dikkat edelim. Kendimizi onların yerine koyalım ve kendi kendimize şu soruyu soralım:

• “Ben o durumda olsaydım, ne yapardım?”

Bir sonraki derste bunlarla ilgili konuşalım.

dummy1
 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18