DEDİKODU YAPMAM (2)

dummy1

DEDİKODU YAPMAM (2)

ZARAR VERMİYORUM

dummy1

SÖZ VAR, İŞ BİTİRİR; SÖZ VAR, BAŞ YİTİRİR

Ünitemizi yüksek sesle okuyalım;

Bu atasözünde anlatılmak istenen nedir?

Sözlerimizle insanlara zarar verebileceğimizi unutmayalım. Masum bir dedikodu yoktur. Dilimizin kullanılışı hakkında Kutsal Kitap’ta Süleyman şöyle diyor:

“Dil ölüme de götürebilir, yaşama da; Konuşmayı seven, dilin meyvesine katlanmak zorundadır.” (Özd.18:21)


DEDİ - KODU

Aşağıdaki makale Işık Menderes’in Radikal gazetesindeki 20.05.2006 tarihinde yayınlanan köşesinden alınmıştır. Yüksek sesle okuyalım ve yazının sonundaki soruları aramızda konuşalım.

Bilge, karşısında duran iki adamı ilgiyle süzerek, "Sorun nedir?" diye sormuş. Adamlardan biri diğerine işaret ederek, "O, yaptığı dedikodularla sadece benim şöhretimi mahvetmekle kalmadı, bu köydeki pek çok insanın da canını yaktı!" demiş.

Öteki hemen atılmış: "Üzgünüm... Böyle olsun istememiştim.

Tüm söylediklerimi geri alıyorum."

"Yaa... bunun gerçekten her şeyi düzelteceğini mi sanıyorsun?" diye söze katılmış bilge, "Yarın köy meydanına kuş tüyü yastığınla gel."

"Nasıl yani?..."

"Dediğimi yaparsan anlayacaksın."

Ertesi gün köy meydanında buluşmuşlar. Bilge, adamın eline bir makas vermiş ve yastığı kesip içindeki tüyleri boşaltmasını söylemiş. Yastıktan boşalan tüyler rüzgârla birlikte etrafa savrulunca, "Şimdi," demiş bilge, "Bunların hepsini toplayıp bana getir."

Adam şaşkınlıkla, "Ama bu mümkün değil!" diye cevap vermiş. "Baksanıza, duvarların ardındaki bahçelere kadar savruldular. Öyle geniş bir alana yayıldılar ki, bunların hepsini toplamak imkânsız..."

"Tıpkı başkalarının hakkında sarf ettiğin sözler gibi" demiş bilge, "Yaptığın dedikoduların nerelere, ne kadar uzak mesafelere kadar gittiğini ve nelere sebep olduğunu bilebilir misin, söylesene?..."

Üniversitedeki psikoloji hocamız ilginç bir egzersiz yaptırtmıştı bize. Aramızdan seçtiği on kişiyi sıraya dizdikten sonra, sıranın başındaki arkadaşımızın kulağına bir şeyler fısıldadı. O da dönüp bunları yanındakine fısıldadı. Bu böylece tekrarlanıp bittiğinde, hocamız onuncu kişiye ne duyduğunu sordu. Ortaya çıkan sonuç düşündürücüydü. Zira, sıranın başındakine söylenen cümlelerle, sıranın sonundakinin ağzından dökülen cümleler arasında dağlar kadar fark vardı...

Öte yandan, dedikodunun kalpleri kırıp ilişkileri mahvettiğini; insanların şerefiyle oynayıp isimlerini lekelediğini, hatta toplumları bile ileri gitmekten alıkoyabildiğini hepimiz biliyoruz. Öyleyse, çizgiyi nerede çekmeliyiz? İnsan doğasının bir parçası olduğu bilimsel araştırmalarla ispatlanan bu hareketi hangi ölçülere göre gemlemeliyiz?

"Genellikle dedikodu yapmak başkalarını suçlamak, bazen de onları taklit etmek içindir" diyor bir üstat. "Bu heyecan aramak için kendi dışına çıkmayı isteyen fevkalade yüzeysel bir zihni gösterir... Gelecek sefere dedikodu yapmaya kalkıştığınızda kendinizi yakalayın. Eğer söylediklerinizin farkında olursanız, hakkınızda pek çok şey keşfedeceksiniz. Başkalarına duyduğunuz merak duygusunu bahane ederek bu hareketinizi örtbas etmeye çalışmayın."

Evet, üstadın dediği gibi neyi niçin söylediğimizi tahlil edebilirsek, bu bize değer yargılarımız; öz sevgimiz ve güvenimiz hakkında önemli ipuçları verecektir. Dedikodu yapmak bazen çok eğlenceli oluyorsa da, başkaları hakkında söylediğimiz doğru-yanlış her sözün asla farkına varamayacağımız boyutlara ulaşacağını unutmamalıyız. Kendimizi rahatlatmak için başkalarının yaşamıyla oynamaya hakkımız var mı? Vicdanınız bu soruya nasıl yanıt veriyor?...

kaynak: http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=cts&haberno=5886&tarih=28/05/2006

Yukarıda okuduğumuz makalede dedikodunun zararları hakkında neler açıklanıyor? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Etrafınızda dedikodu yüzünden zarara uğramış kişileri ya da uğranabilecek durumları paylaşır mısınız?


DEDİKODU KIVILCIMI

Yakup dilimizle ilgili öğreti verirken,“Bunun gibi, dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür. Düşünün, küçücük bir kıvılcım koca bir ormanı tutuşturabilir. Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir” der. (Yak.3:5-6)

Dedikodunun zararları hakkında düşünürken bu ayetleri göz önüne almadan yapamayız. Küçük bir söz tahmin edemediğimiz zararlara yol açabilir. Makalede okuduğumuz örnekte olduğu gibi geri alabilmemiz de artık mümkün değildir.

Dedikodu, ilişkilerin bozulmasından en büyük sebeplerden biridir. Kilisedeki en büyük sorunlar nelerdir diye sorsanız büyük bir çoğunluğu sorunlardan biri için “dedikodu” diyecektir. İtiraf etmesek bile dedikodu niyeti altında birçok sohbet yapıyoruz. “Aramızda kalsın”, “Bu söylediklerimi onun yüzüne de söylerim”, “Şu yaptığımız dedikodu değil ki sadece konuşuyoruz”, “Dua konusu vermek istedim”, cümleleriyle yaptığımız dedikoduyu masum hale getirmeye çalışıyoruz.

Dedikodunun zararları konusunda düşünürsek; Kişinin özel hayatını, bize güvenip verdiği bilgileri bir başkasına söylerken bize güvenen kişiye belki de çok büyük bir zarar veriyoruz. Bu söylediklerimiz, o kişinin arkadaşıyla arasını bozulabilir, hizmetini engelleyebilir, işini kaybetmesine neden olabilir. Bu listeye birçok zararı ekleyebiliriz.

“Huysuz kişi çekişmeyi körükler, Dedikoducu can dostları ayırır.” diyor Süleyman’ın Özdeyişleri 16. bölüm 28. ayette. Gizlide fısıldanan sözler büyük bir ateşi körükleyebilecek kıvılcımdır.

Dedikodunun kişisel olduğu kadar toplumsal zararlarını da unutmamak gerekir. Kilisenin, iş yerinin, evimizin, içinde bulunduğumuz küçük ya da büyük grubun ilişkilerini dedikodu yüzünden bozulması işten bile değildir.

Özdeyişler 6:19 ayetinde de Tanrı’nın bu durumdan nefret ettiğini görüyoruz. Tanrı’nın nefret ettiği bir şey yapmak istemeyiz.

Dikkatsiz bir ateş kocaman bir ormanı yakabilir. Sözlerimize dikkat etmek, dedikodu konusunda yeni alışkanlıklar edinmek bu konudaki kıvılcımları önlememizi sağlayacaktır.


AĞZIMIZDAN ÇIKAN ZARAR

Aşağıdaki olayları içeren diyalogları okuyalım. Bu diyalogların daha sonra konuşulan kişi için ne gibi bir zararı olabileceğini aramızda konuşalım.

dummy2 Bir iş yerinde iki kişi bir başkası için konuşuyorlar:

- Adam akşama kadar gazete okuyor.

- İşini de yapıyor canım. Okursa okusun.

- Sorumluluk lazım ama. Gazete okumakla olmaz ki!

Bu sohbetin o üçüncü şahıs için ne gibi zararı olabilir?

dummy2 İki kız arkadaş aralarında sohbet ediyorlar:

- Aramızda kalsın, bugünlerde Ayşe pek iyi değilmiş.

- Nasıl iyi değilmiş?

- Biliyorsun onu çok seviyorum.

- Tabii tabii biliyorum.

- Bu hizmette çalışırken çok yorulduğunu ve bazı şeylerden rahatsız olduğunu söyledi…

Bu konuşmanın sonunda Ayşe ve hizmeti hakkında nasıl bir sorun ortaya çıkabilir?

dummy2 Ali ve Zeki bir yandan çay içiyorlar bir yandan da şunları konuşuyorlar;

- Ahmet’i senin şu arkadaşın işe alacakmış.

- Çok sevindim, çok iyi bir adamdır.

- Evet evet, bende duyunca hem şaşırdım hem sevindim.

- Neden şaşırdın?

- İyi bir adamdır. Tam da emin değilim ama geçen seferki işinden geç kalma sorunu yüzünden kovulmuş.

Böyle bir bilginin Ahmet için ne gibi sonuçlar doğuracağını düşünüyorsunuz?

dummy2 İki arkadaş aralarında konuşuyorlar:

- Elifçim; Selin’in İnternet’teki sayfasını gördün mü?

- Evet gördüm.

- Herkesi eklemiş kendi sayfasına. Seni göremedim ama. Eklememiş seni, hayret, neden acaba?

Sonrasında Elif ve Selin’in ilişkisi açısından ne gibi sonuçlar ortaya çıkabilir?


DİL BİR ATEŞTİR

Yakup 3:1-12 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Bu Kutsal Kitap metninde özellikle 5 ve 6. ayetler üzerinde duracağız. Metni okuduktan sonra ünitemizi okumaya devam edebiliriz.

Yakup bu ayetlerde dili bir ateşe benzetmektedir.

Bu benzetmeyi dilimizin dedikodu günahı yönüyle aramızda konuşalım.

Aşağıda ayetlerde dil ile ilgili ifadelerden bazıları yazılıdır. Yakup’ta okuduğumuz ayetleri de düşünerek bu ifadelerin ne anlama gelebileceğini aramızda konuşalım; Dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür;

Dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür;

Küçücük bir kıvılcım koca bir ormanı tutuşturabilir.

Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır.

Bütün varlığımızı kirletir.

Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir.

dummy1

UYGULAMA

Geçen dersin sonunda dedikodu yapmak ya da dedikodu yapılmasına vereceğimiz karşılıklar konusunda kararlar almıştık. Bugüne kadar bu kararlarımızı nasıl uyguladığımız hakkında tanıklıklarımızı paylaşalım.

• Bu kararları uygulamaya devam ederken yeni bir uygulamaya da adım atalım;

• Bu hafta her birimiz bir “dedikodu orucu” tutalım.

• Bize gelen bir söz olduğunda karşılık vermeyelim.

• Bizim söyleyecek bir sözümüz olduğunda (özellikle bir başkası hakkında) söylemeyelim.

• Haftaya bu davranışlarımızın başkaları üzerindeki etkilerini ve bizim nasıl bir duruma düştüğümüz konusunda konuşmaya hazır olalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18