DEDİKODU YAPMAM (4)

dummy1

DEDİKODU YAPMAM (4)

DEĞİŞİYORUM!

dummy1

EVCİLLEŞTİREMEDİK ŞU DİLİMİZİ!

Yukarıdaki ünlü resmin adı “Kaplumbağa Terbiyecisi”dir. Bir kaplumbağanın evcilleştirilip terbiye edilmesi oldukça zor görünüyor.

Yabani bir hayvanı evcilleştirmek neden bu kadar zordur?

Yakup diyor ki: “İnsan soyu, her tür yabanıl hayvanı, kuşu, sürüngeni ve deniz yaratığını evcilleştirmiş ve evcilleştirmektedir. Ama dili hiçbir insan evcilleştiremez. Dil öldürücü zehirle dolu, dinmeyen bir kötülüktür.” (Yak.3:7-8)


ÜÇ FİLTRE

dummy2 Adamın biri bir gün tanıdığı bir bilgeye rastladı ve:

“Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” diye sordu.

Bilge:

“Bir dakika bekle” diye cevap verdi. “Bana bir şey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniliyor.”

“Üçlü Filtre de ne?” diye sordu adam.

Bilge:

“Birincisi, Gerçek Filtresi” dedi. “Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?”

“Hayır” dedi adam. “Aslında bunu sadece duydum ve...”

“Tamam,” dedi bilge. “Öyleyse sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim. İyilik Filtresini... Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?”

“Hayır, tam tersi...”

“Öyleyse,” diye devam etti bilge, “onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. Faydalılık Filtresi... Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?”

“Hayır, gerçekten değil.”

“Peki,” diye tamamladı bilge, “eğer bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve de faydalı değilse, bana niye söyleyesin ki?”

Bu hikayede üç filtre var; gerçek, iyilik ve faydalı. Bu filtreleri konuşmalarımızda nasıl uygulayabileceğimizi konuşalım.


DİLİMİZİ EVCİLLEŞTİRMEK!

“Ağzınızdan hiç kötü söz çıkmasın. İşitenler yararlansın diye, ihtiyaca göre, başkalarının gelişmesine yarayacak olanı söyleyin.” (Ef.4:29)

Tıpkı öykümüzdeki bilgenin öğrettiği gibi, Kutsal Kitap da bize konuşmalarımızda dikkat edeceğimiz filtreleri vermektedir. Efesliler 4. bölüm 29. ayette sözlerimizin filtrelerini öğreniyoruz: Yapıcı mı? Gerekli mi? Lütufkâr mı?

Dedikodudan kaçmak, başkalarının sırlarını açığa çıkarmaktan vazgeçmek için bu üç temel gerçeği göz önüne almak gereklidir. Sözlerimizi sınamak düşüncelerimizi sınamaktan geçmektedir. Süleyman bu konuda bizi uyarır: “Düşünmeden söylenen sözler kılıç gibi keser, Bilgelerin diliyse şifa verir.” (Özd.12:18)

Dedikodu yapmamak demek birçok alışkanlığa karşı gelmek demektir. Her zaman birlikte olduğunuz arkadaş grubunuz içindeki dedikoduyu dinlememek, onlara katılmamak hatta karşı gelmenin sonuçlarına hazır olmamız gereklidir. İnsanların gözüne girmektense Tanrı’nın gözünde doğru olanı yapmaya razı olmalıyız.

Dilimizi dizginlemek, evcilleştirip terbiye etmek zordur. Ancak imkânsız değildir. Bunu ancak Kutsal Ruh’un yardımıyla ve kararlı bir yürekle yapabiliriz. Her sözümüzü tuzla terbiye edip Efesliler 4. bölüm 29. ayet filtresinden geçirmeye çalışmak, her birimizi ruhsal olgunluk seviyesine taşımaya yardımcı olacaktır.

Söylediğimiz sözleri tartmak gerçekten yapıcı, gerekli ve lütufkar olup olmadıklarını sınamak için az konuşma alışkanlığını da edinmeliyiz. Süleyman bize böyle öğüt veriyor: “Çok konuşanın günahı eksik olmaz, Sağduyulu kişiyse dilini tutar.” (Özd.10:19)


YARARLI, GEREKLİ, LÜTUFKAR!

Dilimizi evcilleştirip dizginlemeye çalışmak için Efesliler 4:29’daki ilkeleri uygulamak yani; bize söylenen ya da söyleyeceğimiz söz, yararlı mı, gerekli mi, lütufkar mı sorularını kendimize sormamız gereklidir.

Aşağıda dedikoduları içeren bazı diyaloglar okuyacağız. Bu diyalogları hangi açılardan yararsız, gereksiz ve lütufkar olmadığını aramızda konuşalım.

Ayrıca böyle durumlara kendimiz de bulunabiliyoruz. Hem karşımızdakine doğru cevaplar vermeye hem de sözlerimizin az önce söz ettiğimiz üç ilkeye uygun olmasına hazırlıklı olmalıyız. Her örnek için şu soruyu yanıtlayalım: Bu durumla karşı karşıya olsak nasıl cevaplar verebiliriz?

dummy2 Damla ve Ayşe çocuk hizmetlerinde çalışmaktadırlar. Aralarında bir tatsızlık çıkmıştır.

Damla bu durumu arkadaşı Sevgi’ye anlatmaktadır.

- Canım çok sıkılıyor Sevgi. İnan içimden hiç çocuklara paylaşım yapmak gelmiyor.

- Tabii canım haklısın. Ben olsam, ben de istemezdim.

- Ayşe Abla hep eski yöntemleri kullanıp duruyor. Bir türlü değişmiyor. Bana da öyle yapmam için sanki baskı yapıyor.

- Bırak Damlacım, sen bu işin okulundan mezun oldun. Ne bilecek yeni şeyleri. Boşver. Sen gene bildiğin gibi yap.

dummy2 Selim, Adnan Bey’in işten çıkmak istediğini bilmektedir. Bunun nedeniyle ilgili Adnan Bey, Selim’e güvenip bazı şeyler anlatmıştır. Selim bir arkadaşıyla konuşmaktadır.

Hüseyin: Adnan ağabeyi gördün mü son zamanlarda?

Selim: Evet gördüm.

Hüseyin: Canı sıkkın gibiydi.

Selim: Ya sana bir şey diyeceğim ama söyleyeyim mi söylemeyeyim mi bilemedim…

Hüseyin: E bunu söyledikten sonra artık söyle. Bir şeyler biliyorsun demek ki.

Selim: Evet biliyorum. Adnan ağabey bir tek benle paylaştı.

Hüseyin: Ya söyle, kimseye söylemem.

Selim: Adnan ağabey işten çıkmak istiyor…

Ve konuşma böyle sürüp gider…

dummy2 Gül, Hülya’ya oturmaya gitmiştir. Hülya bir şirkette yöneticidir. Ortak arkadaşları ve ayrıca yanında çalışan Berna’yla ilgili bazı sorunları da vardır.

Hülya: Çok yoruldum inan ki Gül. İnsanlardan, sorunlarından…

Gül: Çok haklısın. İnsanlarla uğraşmak kolay mı? Geçen Berna’yı gördüm.

Hülya: Nerde?

Gül: Şişli tarafında bir yerde. Konuştuk biraz. Ama pek fazla vakti yoktu. Öpüştük ayrıldık.

Hülya: Ya öyle mi?

Gül: Öpüşürken böyle bir koku geldi burnuma. Sanki içki gibi.

Hülya: Aaa, gündüz vakti. Bu havada.

Gül: Ne bileyim. Öyle söyledim işte. Bana öyle gelmiş olabilir.


YARDIM ET TANRIM! DİLİMİ DİZGİNLEMEME

İlahi kitaplarından 606 no.lu ilahiyi birlikte söyleyelim.

Uzaklaşmama izin verme, Rabbim çünkü seni çok seviyorum.

Seni duymak istiyorum, Rab İsam daha net, çok daha yakın.

Tekrar: Yardım et ey Rabbim, dilimi dizginlememe,

Ki senden ben Tanrım asla uzaklaşmayayım.

Bana göster güzelliğini, Gözlerim’ aç Rabbim yüzün’ göreyim.

Seninle olmak istiyorum, Daha derin ve Rab çok daha yakın

Daha önce dedikodunun zararlarını konuşurken Yakup 3:1-11 ayetlerine bakmıştık. Yine o ayetleri okuyalım.

Bu defa dikkatimizi 3:7-8 ayetlerine vereceğiz.

“Dili evcilleştirmek” ifadesini, dedikodu konusunu düşünerek aramızda konuşalım.

Efesliler 4:29 ayetlerini okuyalım.

Dilimizi evcilleştirirken bu ilkelerin bizim için geçerli olmasını yani sözlerimizin gerekli, yararlı, lütufkar olmasını nasıl sağlayabiliriz? Ne gibi alışkanlıklar edinebiliriz?

dummy1

UYGULAMA

Önümüzdeki günlerde sözlerimizi kontrol altına almak için bir adım atalım. İman ailemizdeki kardeşlerimizden yardım isteyelim. Kendi kendimizi kontrol edebilmek için başkalarının bizi kontrol etmesine izin verelim.

İkişer kişilik gruplara ayrılalım. Bu hafta konuşmalarımızda dedikoduya yer verdiğimizde kardeşimizden bizi uyarmasını isteyebiliriz. Ayrıca hafta içinde haberleşerek bu alıştırmanın nasıl gittiğini soralım.

Geçen derslerde kararlar almış, yeni alışkanlıklar kazanmak için vereceğimiz cevapları düşünmüştük.

Bu kararlarımızı uygulama konusunda birbirimizi nasıl teşvik edebileceğimizi düşünüp bu hafta uygulayalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
1.resim: Kamu malı: Osman Hamdi bey (1842 - 1910) - Kaplumbağ Terbiyecisi (1906) - https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Osman_Hamdi_Bey_-_The_Tortoise_Trainer_-_Google_Art_Project.jpg

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18