ÇOCUKLARIMIZI RAB’DE BÜYÜTELİM (2)

dummy1

ÇOCUKLARIMIZI RAB’DE BÜYÜTELİM (2)

YAPILAN YANLIŞLAR

dummy1

AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR

Her birimiz çocukluklarımızda aynı tip aile eğitimi almadık fakat hepimizin çocukluk dönemlerimize dair iyi veya kötü anıları var. Bu anılar yetişkinlik dönemlerimizde bizi iyi veya kötü şekilde etkileyebiliyor.

Sizce bizim kültürümüzde çocuk eğitiminde yapılan genel yanlışlar nelerdir?

Çocuk eğitiminde yapılan yanlışlar yetişkinlik dönemini nasıl etkiler?

Kutsal Kitap çocuklarımızı erken yaşlardan itibaren Rab’bin prensipleriyle yetiştirmemizi öğretiyor. Nitekim şöyle diyor:“Çocuğu tutması gereken yola göre yetiştir, Yaşlandığında o yoldan ayrılmaz” (Özd.22:6).


SAĞLIKLI BİR TOPLUM DOĞRU ÇOCUK EĞİTİMİNDEN GEÇER

İçinde yaşadığımız kültüre ait tespitler içeren bu yazıyı grubumuzda yüksek sesle okuyalım.

Sağlıklı bir toplum doğru çocuk eğitiminden geçer. Çocukların yaşamları boyunca doğru yolda güvenilir bir şekilde gidebilmelerine yardımcı olmak anne babanın sorumluluğudur. Bunu yapabilmek için eğitimin ilk yıllarında sevgi dolu, tutarlı ve doğru örnekli yönlendiriş vermek gereklidir. İçinde bulunduğumuz kültürde genelde görülen yanlışlar öfkelendiğinde çocuğa dayak atmakla çocuğa her istediğini verip şımartmak arasında gider gelir.

Örneklendirmeler şöyle sıralanabilir:

“Hayır” diyememek: Çocuğun her isteğine evet diyip bir dediğini iki etmeyen ebeveynlerin, kolaya alışan ve çaba harcamadan her istediğini elde eden çocuklarının ileriki zamanlarda düştüğü hataların sebeplerini anlamada zorluk çekmeleri ve "ah neden böyle oldu bu çocuk?" demeleri işten bile değildir.

Sorumluluk vermemek: Bundan sonra bir de o küçük diyerek çocuklara sorumluluk vermekten kaçınan ebeveynler de mevcuttur. Buna örnek çocuğun ödevlerini yapmak olabilir.

Kıyaslamak: Ebeveynler bazen de komşu veya akraba çocuklarını örnek gösterince çocuğunun davranışlarını istediği yönde değiştireceği bekler.

Şantaj: “Şunu yaparsan sana bunu yaparım” gibi sürekli rüşvetle veya “şunu yapmazsan bunu yaparım” şeklinde şantajla çocuğu yönlendirmek.

Aşağılamak: Başkalarının yanında, yaptığı bir hatayı yüzüne vurarak rencide etmek.

Merakı öldürmek: "Anneeaa bu neee?", "peki buu nee?", "bu ne işe yarıyooo?" sorularından kaynaklanan bıkkınlık sonucu çocuğun ağzı kapatılır. Her sorusunda çocuk önce terslenir, sonra ses yükselir, daha da devam ediyorsa dayağa kadar gider ucu.

Yanıltıcı cümleler: Toplumumuzda yer etmiş yanıltıcı cümleler de yaygın olarak çocuklara söylenen sözler arasındadır:

• Sakız çiğneme sakalların yamuk çıkar.

• Kahve içme arap olursun.

• Yemeğini bitir yoksa arkandan koşturur.

• Anneye bağırma taş olursun.

• Kardeşini dövme aptal olur.

• Süt iç, sana sataşanları döversin.

• Ispanak ye temel reis ol.

• Evladım seni leylekler getirdi.

Bu yazıdaki tespitleri göz önüne alarak şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Yukarıda okuduğumuz tespitler çocuğu sizce ileride ne şekillerde etkileyecektir?

Ebeveyn olarak, yanlış sonuçlanacağını biliyorsak bile bu davranışlardan vazgeçmememizin nedeni sizce neler olabilir?

TERBİYE YIKICI DEĞİL, YAPICI OLMALIDIR

Kültürümüzde en öne çıkan yanlışlardan bir tanesi çocuklara dayak atmaktır. Terbiye etmek denilince pek çok kişinin aklına hemen dayak atmak gelir. “Dayak cennetten çıkmadır” ya da “Kızını dövmeyen dizini döver” gibi atasözleri, ülkemizde dayak atmanın çocuk eğitiminin bir parçası olarak asırlarca kullanıldığının bir kanıtı olarak dilimizde yer etmiştir. Oysa terbiye etmek ile dayak atmak birbirinden çok farklı kavramlardır. Terbiye, yapılan yanlışların bir bedelinin olduğunun ve çocuğa kendisini nasıl kontrol etmesi gerektiğinin öğretildiği, içinde ödüllendirmenin de yer aldığı bir sistemdir. Dayak atmak ise çocuğun yaptığı ya da yapmadığı bir davranışın arkasından gelen öfkenin kontrol edilemediği noktada patlamasıdır ve yıkıcıdır.

Kutsal Kitap Efesliler 6:4’te, “Ey babalar, siz de çocuklarınızın öfkesini uyandırmayın. Onları Rab′bin terbiye ve öğüdüyle büyütün” diyor. Çocuklarımızı Rab’den aldığımız bilgelikle yapıcı bir şekilde büyütmeyi öğrenmeliyiz.

Çocuk yalnızca yanlış yaptığı zamanlarda değil, diğer zamanlarda da davranışları konusunda eğitilmelidir. Çocukları olumlu davrandıklarında yüreklendirmek ve takdir etmek, onların yanlış davranışlarını daha kolay değiştirmelerini sağlayacaktır. Çocuklar kendilerine değer verildiğini gördükçe kendilerini daha iyi hissedecek, çevresindekileri daha fazla dinlemeye gayret edecektir.

Kutsal Kitap Süleyman’ın Özdeyişleri’nde değnekten de söz eder. Ancak böyle bir terbiyenin öfkeli dayaktan çok farklı olduğunu unutmamalıyız. Çocuğun ihtiyaçları ve terbiyesiyle ilgili konuları gelecek buluşmalarımızda ele alacağız.

NASIL EĞİTİLDİK?

Bir Çin atasözü der ki, “Bir çocuğun eğitimi doğumundan yirmi yıl önce başlar.” Yani bizim aldığımız eğitim ve terbiye bizim çocuklarımızı da etkileyecektir.

Çocuk eğitimi üzerine çalışmalar yapan bir yazar düşünmek için kırlara çıkardı. Bu yazar bir gün derenin kenarında, çakıl taşları arasında güneşlenen yengeçleri görür. Biri büyükçe baba veya anne yengeçtir. Yazarı fark eden baba yengeç ters yürüyerek oradan uzaklaşmak ister. Onu gören yavru yengeçler de babayı taklit ederek ters yürüyüşe geçerler. Bu olay yazarın beyninde yeni bir fikir ışığı doğurur. “Çocuklar anne ve babadan gördükleri şeyleri taklit ediyor ve sonuçta onlara benziyorlar.”

Şimdi ikişerli gruplara ayrılalım...

Herkes gruptan bir arkadaş seçsin. Her kişi, anne babasıyla çocukluğunda yaşadığı güzel bir anıyı hatırlayın ve birlikte çalıştığınız arkadaşınızla bunu paylaşın.

İkili gruplar kendi aralarında şu soruları yanıtlasın...

Anne ve babanızın sizi yetiştirirken yaptıkları en iyi şey neydi?

Anne babanız neyi daha iyi yapabilirlerdi?

Bu sorunun cevabı uzun olabilir. Eğer sınırlı süremiz içerisinde konuşmamız tamamlanmamışsa, bu konuşmada su yüzüne çıkan ve bizim anne babalığımızı etkileyen durumları bize bu konuda yardım edebilecek bir kardeşimizle konuşalım.

dummy1

"HER ŞEYDEN ÖNCE YÜREĞİNİ KORU”

Süleyman’ın Özdeyişleri’nden alıntılanan şu ayetleri yüksek sesle okuyalım...

Oğlum, sözlerime dikkat et,
Dediklerime kulak ver.
Aklından çıkmasın bunlar,
Onları yüreğinde sakla.
Çünkü onları bulan için yaşam,
Bedeni için şifadır bunlar.
Her şeyden önce de yüreğini koru,
Çünkü yaşam ondan kaynaklanır.
(Özd.4:20-23)

Geçmişimizden kalan yaralarımızı düşündüğümüzde yüreğimiz acıyabilir ve bunların etkilerini yaşamlarımızda halen görebiliriz. Tanrı, Sözü’nün bizler için şifa olduğunu söylüyor.

Okuduğumuz son ayette yüreğimizi korumamız söyleniyor. Bunun sebebi sizce nedir?

Tanrı bize hangi yollarla şifa verir?

dummy1

UYGULAMA

Bu çalışma içerisinde farkına vardığımız çocukluk dönemlerimizden kaynaklanan danışmanlık ihtiyacı ortaya çıktıysa bunları karşılamak için bize yardımcı olabilecek uygun ve güvenilir bir kişi bulmaya çalışalım.

Bu kişiyle Kutsal Ruh’un yönlendirdiği şekilde Tanrı’nın Sözü’nün yaralarımızı iyileştirmeye başlamasına izin verelim.

Ülkemizde İsa Mesih imanlıları olan bizler çoğunlukla ilk nesil inanlılarız. Yani birçoğumuzun anne babaları Mesih’in öğrencisi değildirler ve çocukluklarımızda Kutsal Kitap ilkelerine göre yetiştirilmedik. Fakat Rab İsa’nın öğrencileri olarak Rab’bin öğütlerini uygulayıp yeni bir kültür oluşturuyoruz. Bu yüzden bize yanlış davranılmış olsa da biz bu yanlışları devam ettirmemeliyiz.

Bu döngüyü kırmak için atabileceğimiz pratik adımlar neler olabilir? Bu hafta bu soruyu düşünelim ve Rab’den bu konuda anlayış isteyelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
3.resim: Kamu malı: Paul Gustave Louis Christophe Doré (1832 - 1883) -- Kral Süleyman (1866) - https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Dore_Solomon_Proverbs.png

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18