UTANÇ (1)

dummy1

UTANÇ (1)

UTANCIMIZI TANIYALIM

dummy1

Ünitemizi yüksek sesle okuyalım.

Günlük hayatta “utanç” hakkında pek konuşmasak da “utanç” yaşamlarımızın içinde, bazen gerekli bazen ise gereksiz yerde kendini gösteren bir duygudur. Örneğin, kalabalık bir arkadaş topluluğuyla çıkılan akşam yemeğinde bembeyaz masa örtüsünün üzerine meyve suyunu döküverdiğimizde yüzümüz kıpkırmızı olur. Ya da yolda yürürken ayağımız takılıp kendimizi yerde bulduğumuzda kimi zaman duyduğumuz utanç, hissettiğimiz acıyı bile örtbas eder.

Ünitemize başlarken şu soruyu aramızda konuşalım.

* Peki meyve suyunu masaya döktüğümüzde veya ayağımız takılıp düştüğümüzde neden utanırız?

“Ortadoğu kültüründe utanç etkindir” söylemini birçok kereler duymuşuzdur. Küçüklüğümüzden itibaren anne babalarımız ve hatta toplum tarafından utançla terbiye edilmişizdir.

“Aaaa çok ayıp Ali derslerine çalışmalısın!”

“Çok ayıp, büyüklerinle bu şekilde konuşmamalısın!”

“Yemeğini bitir Ayşe, yoksa evsahibine ayıp olur!” gibi uyarılarla karşılaşmışızdır.

• Şimdi kendi geçmiş yaşantımızı kısaca düşünelim ve bize söylenmiş bu tür uyarıları hatırlamaya çalışıp grubumuzda paylaşalım.

• Bu tür uyarılar bize ne öğretmiştir? Yanlışı yapmamayı mı yoksa utanmayı mı?

dummy1

Aşağıdaki hikayeyi birlikte okuyalım, sonrasında sorulan soruları aramızda konuşalım.

Emre on yaşında ilkokul 4. sınıf öğrencisiydi. Geçen yaz babası iş yerindeki kazada suçlu bulunmuş ve hapse girmişti. O günden beri Emre zor günler geçiriyordu. Babasıyla oynamayı ve onunla zaman geçirmeyi çok seviyordu ama şimdi ondan çok uzaktaydı. Emre babasını çok özlüyor ve hapiste olduğu için çok üzülüyordu.

Erkan, Emre′nin sınıf arkadaşıydı. Emre′nin babasının hapiste olduğunu öğrendiğinden beri sürekli Emre′yle dalga geçiyor, arkadaşlarının yanında onu utandırmaya çalışıyordu. Okuldaki çocuklara “Biliyor musunuz, onun babası hapiste” diye anlatıp gülüyordu. Emre, Erkan′ın bu davranışlarına çok üzülse de hiç sesini çıkarmıyordu. Kimi zaman eve gidip odasında saatlerce ağlıyordu. Annesi neden ağladığını sorduğunda da, annesini üzmemek için Erkan’ın yaptıklarını anlatmıyor, “Babamı çok özledim” diyordu.

Bir akşam Emre ödevini bitirmiş arabalarıyla oynarken annesi de haberleri izliyordu. Annesi bir yandan Emre’ye “Emre televizyondaki Erkan’ın babası değil mi?” diye soruyor diğer yandan televizyonun sesini açıyordu. Erkan′ın babası iş yerinde büyük miktarda parayı zimmetine geçirmiş ve tutuklanmıştı. Annesi de Emre de şaşkınlık içindeydiler.

Bu olaydan sonra Erkan bir hafta okula gelmedi. Emre Erkan’ı gerçekten çok merak ediyordu. Erkan’ın babası da hapise girmişti ve onu çok iyi anlıyordu.

Emre annesiyle alışverişten dönerken Erkan′ın parkın duvarında üzgün üzgün oturduğunu gördü. Annesinden izin alıp hemen Erkan’ın yanına gitti ve elini arkadaşının omzuna atarak “Üzülme, bu günler geçecek” dedi. Erkan gözleri yaşlarla dolu bir şekilde “Hem babamdan, hem de sana yaptıklarımdan dolayı kendimden utanıyorum” dedi.

Hikaye ile ilgili şu soruları birlikte cevaplandıralım.

* Erkan’ın babasından utanması ile Emre’ye yaptıklarından dolayı kendisinden utanması arasında bir fark var mıdır? Varsa nasıl bir fark vardır?


“GÜNAHIMIN UTANCI”

dummy1

Daniel 9:7-8 ayetlerini yüksek sesle okuyalım.

İşlediğimiz günahlar bizim hem Tanrı’nın önünde hem de başkalarının önünde utanç duymamıza neden olur. Kutsal Kitap’a göre günahın sonucunda utanç hissedilmesi beklenen bir durumdur. İşlenen günah karşısında hissedilen utanç sağlıklı bir duygudur. Kişiye kendi sınırlarını bilmeyi ve zayıf yönleri olduğunu gösterir. Ahlaki sınırları aşmaması ve günahtan uzak durması için kişide bir iç mekanizma oluşturur. Günah kaynaklı utanç, kişide “Ben yanlış bir şey yaptım” düşüncesi egemen olur.


“ZEHİRLEYEN BİR DUYGU OLARAK UTANÇ”

Zehirleyen bir duygu olarak tanımlanan utanç türü ise sağlıksız bir duygudur. Bir günah ya da bir suç işlemesek de başkaları ya da toplum tarafından bize aşılanan bir utanç türüdür. Yaşadığımız toplum günah yüzünden amaçsızlığa teslim edilmiştir. Sağlıksız utanç bizim işlediğimiz günaha dayanmasa da, toplumun günah yüzünden yozlaşmasından kaynaklanmaktadır.

Bu tür utanç, içe dönük toplumlarda başkalarını kontrol etmek ve istediklerini yaptırmak için kullanılır. Bu tür utancın kökü, çocukluk yılları içinde yetiştiğimiz ailede ve toplumda yatar ve bu zararlı, tahrip edici duygu bizim mutsuz olmamıza neden olur.

Çocuğun büyürken utanç dolu aile bireylerini örnek alması (utanç dolu anne babanın aynı duyguyu bilinçli veya bilinçsiz olarak çocuğa aktarması), fiziksel veya duygusal olarak terk edilmesi (evi terk eden veya çocukla ilgilenmeyen anne veya baba) ve utanç duygusunu hissettiği olayları belleğine kaydetmesi (çocuğun ailede veya toplumun önünde yaşadığı utanç anıları), o çocuğun utanç dolu özbenliğe sahip olmasına neden olur.

Çocuğa en çok cinsel (taciz vb.), bedensel (şiddet vb.) ve duygusal (alay konusu edilmek, duyguların ifade edilmesine izin verilmemesi vb.) olarak kötü davranılmaktadır. Çocuğa karşı işlenen bu günahlar onun kişiliğine işler. Bu davranışların sonucunda kişi “Ben hatalıyım” düşüncesine inanır.


“HAYATIN İÇİNDEN”

Öğrendiğimiz utanç türlerine göre aşağıda aktarılan örnek olayları değerlendirelim ve işlenen utanç türünü bulalım.

Daha önce yaşadığımız veya çevremizde tanık olduğumuz benzer olayları düşünelim ve grup içinde paylaşalım.

dummy2 • Sevda arkadaşlarıyla bir kafede oturmuş sohbet ediyordu. Sevda, “Biliyor musunuz aslında Mine’nin kendisi işten ayrılmamış, patron onu işten çıkarmış, ama ben ayrıldım diyor” dedi. Tam o sırada oradan geçen Mine söylenenleri duydu ve “Hayır, eşimin tayini çıktığı için başka şehire taşınıyoruz, işten bu nedenle ayrıldım” dedi. Sevda’nın yüzü kıpkırmızı oldu.

dummy2 • Oğuz matematik ödevinden bir soruyu ne kadar uğraşsa da çözemiyordu. Annesinden yardım almak için yanına gitti. Arkadaşlarıyla çay içen annesi, Oğuz’un ödevine baktı ve “Bu soruyu mu yapamadın! Bu soruyu aptallar bile yapar!” dedi alaycı bir sesle. Oğuz üzgün bir şekilde odasına giderken içerdeki gülüşmeleri duyabiliyordu.

dummy2 • 4 yaşındaki İpek, arkadaşı Elif’le birlikte oyuncak çay takımlarını çıkarmış evcilik oynuyorlardı. İpek’in eli yanlışlıkla çay fincanına çarptı ve içindeki su sehpaya döküldü. İpek gülerek “Çayı döktüüümmm” dedi. Bunun üzerine Elif, “İpek bu yaptığın çok ayıp, beni misafirlerimizin yanında utandırıyorsun” diye İpek’e çıkıştı.

dummy2 • Numan günlerdir iş bulmak için kapı kapı dolaşıyordu. En sonunda bir mobilya dükkanında çalışmak için ön görüşmeye çağırılmıştı. Mağazanın sorumlusu Numan’a “En son ne iş yaptın?” diye sordu. Kısa bir sessizlikten sonra Numan başını öne eğip kısık bir sesle “Hapisten yeni çıktım” dedi.


“UTANÇ DÜNYAMIZA GİRDİ”

dummy1

Yaratılış 2:25 ve Yaratılış 3:1-13 ayetlerini yüksek sesle okuyalım ve aşağıdaki soruları cevaplayalım.

• Adem ve Havva Aden Bahçesi’nde çıplak olduklarını ne zaman fark ettiler, neden?

• Adem ve Havva’nın işledikleri ilk günahın sonuçları bugün bizi nasıl etkiliyor? Düşünüp grup içinde konuşalım.

UYGULAMA

Önümüzdeki bir hafta boyunca utancın hayatımızda ne kadar yer kapladığına dikkat edelim. Hafta boyunca aşağıdaki soruları kendimize soralım. Gerekiyorsa küçük notlar alalım.

• Hangi durumlarda nelerden ve kim(ler)den utanıyoruz?

• Bu utanç(lar)ın hangi utanç türüne girdiğini bulmaya çalışalım.

• Bu konuda sık sık Tanrı’nın önüne gidip bizi aydınlatmasını isteyelim.

Ezber Ayeti:

“Utanç içinde yatalım, Rezilliğimiz bizi örtsün! Çünkü biz de atalarımız da gençliğimizden bu yana Tanrımız RAB`be karşı günah işledik, Tanrımız RAB`bin sesine kulak asmadık.” (Yer.3:25)

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18