TANRI MERHAMET İSTER (4)

dummy1

TANRI MERHAMET İSTER (4)

FARK YARATABİLİRİZ

dummy1

RAHATIMIZ BİZE NE ZAMAN BATACAK?

Çocukluğumuzdan bu yana dünya çok değişti. Eskiden rahatça kuyu suyu içerken, artık şişe sudan başka su içerken rahatsız olmaya başladık. O zamanlar emniyet kemerlerini araba aksesuarı sanıyorduk ama günümüzde araba alırken sorduğumuz soruların başında “kaç hava yastığı var?” geliyor. Kendimizi ve ailemizi güvenlik altına almayı istemek yanlış değildir. Fakat mutluluğun güvenlik ve rahatlıktan ibaret olduğuna inanmaya başladığımızda ve diğerlerinin rahatsızlıklarına müdahale etmek için kendi rahatımızı bozmadığımızda asıl sorun ortaya çıkar.

Bizler yalnızca düğmelere basmak ve ekranları izlemek için yaratılmadık. Tanrı bizi risk almamız, harekete geçmemiz ve bir etkide bulunmamız için de yarattı.

Grubumuzda şu soruları yanıtlayalım:

Rahatınız sizin için ne kadar önemli? Vazgeçmekte en zorlanacağınız şey ne olabilir?

Bilgisayarınız, cep telefonunuz veya tuttuğunuz takım?


DENİZYILDIZI

dummy2 Bir tatil beldesini ziyaret eden başarılı bir işadamı, yürüyüş yapmak için kaldığı otelden sabah erkenden ayrılmıştı. Kumsala vardığında inanılmaz bir manzarayla karşılaştı: Dün geceki gelgit, kumsala sayılamayacak kadar çok denizyıldızı taşımıştı. Bu hayvanlar hala canlıydılar ve yavaş hareketlerle denize ulaşmak için birbirlerinin üzerinden aşmaya çalışıyorlardı. Adam az sonra daha ısınacak olan güneş ışınlarının bu çaresiz hayvanları kavuracağının farkındaydı. İçinden, “keşke bir şey yapabilseydim” diye geçirdi, fakat sahil alabildiğine denizyıldızlarıyla doluydu. Kendi kendine, “onları kurtarmak için yapabileceğim bir şey yok” diye mırıldandı.

Sahildeki yürüyüşüne devam ederken az ileride bir çocuk gördü. Çocuk yerden bir denizyıldızı aldı ve bir frizbi gibi denize fırlattı. Elinden geldiğince fazla denizyıldızını kurtarmaya gayret ettiği her halinden anlaşılıyor, sanki saniyelerle yarışıyordu.

Adam çocuğun ne yapmaya çalıştığını fark ettiğinde, ona yaptığı işin pek bir işe yaramayacağını hatırlatmanın bir yetişkin olarak kendi sorumluluğu olduğu kanısına vardı. Çocuğun yanına gidip “Evladım, bu yaptığın saygı duyulacak bir davranış, fakat denizyıldızlarının hepsini kurtarmana imkân yok. Burada binlerce denizyıldızı var. Güneş ortalığı ısıtmaya başladı bile ve hepsi birazdan ölecek. Sen git oyununu oyna. Hepsini kurtaramadım diye çok üzüleceksin bak sonra” dedi.

Çocuk ilk önce hiçbir şey söylemedi. Daha sonra eğilip bir denizyıldızı daha aldı, denize doğru tüm gücüyle fırlattı ve “Onun için bir şeyler değiştirdim” diye karşılık verdi.

Okuduğumuz öykü ışığında şu sorulara cevap verelim:

Şöyle bir düşündüğünüzde, “elimden bir şey gelmez”, “gücüm yetmez” diye düşünerek kaçırdığınız yardım fırsatları nelerdir? Bunları hatırladığınızda neler hissediyorsunuz?

Şu sıralar yaşamınızdaki denizyıldızları nelerdir?

Kendinizi daha çok öyküdeki çocuk gibi mi, yoksa iş adamı gibi mi davranmaya meyilli görüyorsunuz? Bunları hissetmenizin asıl nedeni sizce nedir?

dummy1

KAHYALIĞIN BİR PARÇASI OLAN MERHAMET

Özdeyişler 19:17; 21:13 ve 24:11-12 ayetlerini yüksek sesle okuduktan sonra şu soruları yanıtlayalım:
  • Bu ayetlere göre, muhtaç insanlara nasıl davranmalıyız?
  • Bizi bu konuda özendirmek için bu ayetler hangi gerekçeler gösterir?

Yüzleşmekten kaçınsak da, bizler rahat evlerimizde yaşarken, açlık nedir bilmezken, dünyanın büyük bir bölümünde aileler günlük 3 TL altında geçinmeye çalışıyorlar. Çoğu zaman görmezden gelmeye alışkın olduğumuz bu gerçeği vicdanlarımızda hazmetmek pek kolay değildir. Amaç kendinizi suçlu hissetmenizi sağlamak değil, dünyadaki merhamet ihtiyacı gerçeğiyle ilgili bazılarımızın kaybettiği bakış açısını uyandırmaktır.

Kendi yaşamlarımız dışındaki yaşamları görme yetimizi kaybetmemizin iki ana nedeni vardır: Birincisi, kendimize güvenli ve rahat bir dünya yaratma çabası; ikincisi ise, kültürlerimizin bizi “vermek” yerine “biriktirme”ye yöneltmesidir.

Dünya üzerindeki günlerimizin sayılı olduğunu farkına varırsak, ardımızda kalıcı bir etki yaratmak için elimizden geleni yapmaya yöneliriz.

Tanrı’nın bize verdiklerini,O’nun isteğine göre kullanmak bizim kahyalık sorumluluğumuzdur, o da Tanrı vergisidir. Pavlus Romalılara yazdığı mektubunda şunları söylüyor:

Öyleyse kardeşlerim, Tanrı′nın merhameti adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri, kutsal, Tanrı′yı hoşnut eden birer kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur. Bu çağın gidişine uymayın; bunun yerine, Tanrı′nın iyi, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu ayırt edebilmek için düşüncenizin yenilenmesiyle değişin. (Romalılar 12:1-2)

İmanlının güzel şeylere sahip olmasının, güzel evlerde oturmasının ve Rab’bin bereketlerinin tadını çıkarmasının kötü bir yanı yoktur. Fakat ardımızda kalıcı bir miras bırakıp fark yaratmak istiyorsak, Pavlus’un uyarısını yaşamlarımıza rehber olarak almalıyız: kendi rahatımıza değil, yaşayan kurbanlar olmaya odaklanmalıyız. Karakterimizin ve imanımızın gelişmesini istiyorsak, “kurban olma”yı anlamalıyız. Kurban olmak demek, zamanımızı, sahip olduklarımızı ve yeteneklerimizi sunmak anlamına gelir.

Başkalarının ihtiyaçlarına karşılık vermenin en önemli yollarından biri, onlar için dua etmektir; ihtiyaçları, dini ve siyasi özgürlükleri, yiyecek, temiz su ve gerekli temel ilaçlar gibi zorunlulukları için örneğin. Acı çeken insanlar için dua etmeye başladığımızda, onların yaşamları ile ilgili daha fazla bilgi edinmeye çalışırız. Yüreklerimiz onlarınkiyle bütünleşir. Sahip olduklarımıza, bunları nasıl kullanacağımıza ve bize verilme nedenine daha fazla özen gösteririz.

Kutsal Kitap muhtaç insanlara yardım konusunda bizi sorumlu tutar. Göksel Babamız’ın merhametli olduğu gibi, biz de merhametli olmalıyız!


MERHAMETİ EYLEME DÖKMEK

Sayımız yeterliyse, üçer kişilik gruplara ayrılalım.

Aşağıdaki soruyu grubumuzda cevaplandıralım ve cevaplarımız doğrultusunda bir liste hazırlayalım.

Yüreğimizi derinden etkileyen durumlar veya bölgeler nelerdir? Örnek: Ortadoğu’daki karışıklık, kötü işlere alet edilen yoksul veya kimsesizler, kanser veya AIDS hastaları, belirli bir ülkedeki müjdecilik hizmetleri…

Bu yaptığımız listedeki konular için grubumuzda 10 dakika dua edelim. Dua ettiğimiz konularda aklımıza pratik yardım yolları gelirse, bunları nasıl eyleme dökebileceğimiz tartışalım ve gerçekleştirmek üzere plan yapalım; yaptığımız planın muhtemel sonuçlarıyla ilgili konuşalım.


İYİ SAMİRİYELİ

Luka 10:30-37 ayetlerini yüksek sesle okuyalım ve aşağıdaki soruları cevaplayalım.
  • Okuduğumuz bölümde söz edilen kahin ve Levili sizce ne düşünüyorlardı? Davranışlarının altında yatan sebeplerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
  • Biz hangi durumlarda kendimizi kahin ve Levilinin durumunda bulduk? Örnekler verelim.
  • Sizce Samiriyeli adamı diğerlerinden farklı davranmaya iten neydi? Bizim bu gibi durumlarda İyi Samiriyeli gibi nasıl davranmamız gerek? Bunu yapabilmek için kalıcı bir şekilde düşüncelerinizi ve duygularınızı geliştirmek nasıl mümkün olur?
dummy1

UYGULAMA

Az önce dua ederken oluşturduğumuz listeleri kendimiz için bir yere kaydedelim, imkanımız varsa bir kopyasını alalım ve neler yapabileceğimizi konuşurken öne çıkan yardım fikirlerini ACİLEN uygulamaya koyalım. Kendimizi merhameti eyleme dökme konusunda geliştirmek amacıyla, çevremizde, günlük yaşamımızda olan biteni İyi Samiriyeli gözüyle irdelemeye alıştıralım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
4.resim: Kamu malı: Bilinmeyen sanatçı - İyi Samiriyeli (19 yy) - https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Nazarener_19Jh_Der_Barmherzige_Samariter.jpg

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18