RUHSAL OLGUNLUK (1)

dummy1

RUHSAL OLGUNLUK (1)

RUHSAL GÖRÜNMEK GERÇEK OLGUNLUK DEĞİLDİR

dummy1
Ünitemizi yüksek sesle okuyalım.

Sıcak bir yaz günü eve geldiniz. Buzdolabına koyduğunuz tatlı ve buz gibi bir karpuzun hayaliyle içiniz serinliyor. Karpuzu alıp kesmeye başlıyorsunuz. Ama o da ne? Dıştan yeşil, büyük ve olgun gibi gözüken meyvenin içi neredeyse beyaza yakın bir pembelikte. Rengi böyle ama tadı nasıldır deyip bıçakla bir küçük parça kesip ağzınıza atıyorsunuz. Tadını alamıyorsunuz, çünkü tadı yok. Büyük bir hayal kırıklığı!

Şu soruları birlikte cevaplayalım;

Böyle karpuz kavun gibi meyvelerin olmamışlarına halk arasında ne denir?

Olgunluk kavramını ele aldığımızda, göründüğü gibi olmayan bu meyve ile olgunluk arasında nasıl bir bağlantı kurarsınız?

İsa Mesih ruhsal gibi görünüp de yürekte ruhsal olgunlukla ilgili değişim göstermeyen Ferisilere şu ağır sözleri söyledi:

“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz.” (Mat.23:27)

Bu sert sözlerle İsa Mesih’in anlatmak istediği gerçek ruhsal olgunluk, yetkinlik sizce nedir?


PÜF NOKTASI

Aşağıdaki hikayeyi yüksek sesle okuyalım, sonrasında soruları birlikte cevaplandıralım.

Bir çömlekçi ustası senelerdir aynı dükkânda çalışıp didinirmiş. Yaptığı çömlekleri herkes beğenir, ustalığı dilden dile dolaşırmış. Bu ustanın bir de çırağı varmış. O da ustasının yanında uzun senelerden beri çalışırmış.

Sonunda bir gün çırak ustasından ayrılıp dükkân açmaya karar vermiş. Ustasının pek rızası olmamasına karşın çırak, “Artık ben oldum. Ustam gibi ellerim var, ustam gibi güzel bir önlük taktım. Ustam gibi görünüyorum. Ustam kadar, hatta belki daha iyi çömlekler yaparım,” diye düşünüyormuş.

Ustasına sormadan gidip tam karşısına bir çömlekçi atölyesi de o açmış. En son gün eşyalarını alıp giderken ustası çırağına, “Oğlum, her işin bir püf noktası var, onu unutma” diye öğüt vermiş. Çırak bunun manasını anlamamış ama pek düşünmemiş de. Kapıyı çekip çıkmış, kendi dükkânının yolunu tutmuş.

Gel zaman git zaman çırak çömleklerini yapıp satmaya başlamış. Ancak sattığı her çömlek “bu kırıldı, çatladı, su doldururken elimde kaldı” şikayetleriyle geri gelmeye başlamış. Çırak ne yapacağını bilemez halde çömlekleri daha iyi yapabilmek için uğraşıp durmuş ama nafile. Sonunda iflas bayrağını çekmiş.

Çaresiz kalan çırak ustasının yanında bulmuş kendini. Boynu bükük, “Usta benim yaptığım çömlekler bir türlü senin yaptıkların gibi olmuyor” demiş. “Neyi eksik yaptım? Senin gibi oturdum, senin gibi olmaya çalıştım ama olmadı” diye yakınmış.

Usta çırağını dinlerken bir yandan da elindeki çömleğini bitirmeye çalışıyormuş. Çırağı sözünü bitirince çömleği alıp üflemiş. Sonra gidip fırına koymuş. “Ben sana her şeyin bir püf noktası var demedim mi evlat” demiş. “Ben çömleği böyle üfleyince hava kabarcıkları çıkar, çömleğin çatlamasına engel olur.

Sen benim gibi görünmeyi, oturup kalkmayı öğrendin ama benim yaptıklarımın asıl amacını kavrayamadın. O en önemli püf noktasını kaçırdın.”

Bu hikayede çırak olgunlaştığını nasıl anlıyor?

Ustamıza benzer olmak Mesih’te olgunlaşmak iman hayatımızın hedefidir.

Hikayeyi okuduğumuzda, çırağın “olgunlaşma” sandığı tutumların (dıştan ruhsal gibi görünmek, ben oldum demek gibi) kendi hayatımızda olup olmadığını düşünelim, aramızda konuşalım.


DIŞIMIZ OLGUN İÇİMİZ NASIL?

“Yaşlanıyoruz ama büyümüyoruz” demiş birisi. İnsan, bir karpuz gibi dışından gerçekten olgun görünebilir, ustasını taklit edebilir…

İncil’i ilk okumaya başladığımızda bir grup insana bakışımız olumsuz yönde şekillenir. Çünkü İsa Mesih neredeyse en çok onları eleştirir. Bu kişiler Ferisilerdir. Ferisilerin yaptıklarını neredeyse yerden yere vurur Mesih. Biz de elbette ki bu eleştirilere katılır, kendimizde Ferisiliğin olmadığına inandırırız.

Oysa ki Ferisiler toplumun gözünde saygın, olgun kişilerdi. Ferisiler Tanrı’nın sözünü yaymaya çalışan kişilerdi. Bunu İsa Mesih’in yine bir eleştirisindeki sözünden anlıyoruz: Tek bir kişiyi dine döndürmek için denizleri aşıyorlardı. (Mat.23:25)

Ferisiler Kutsal Kitap’ı çok iyi bilen kişilerdi; hatta Kutsal Yazılar konusunda yetkili kişilerdi. Kutsal Yazıları araştırıyorlardı (Yu.5:39). Şeriatı ezbere biliyorlardı; hatta halka öğretiyorlardı bile.

Ferisiler ondalıklarını düzenli şekilde verme prensibine sıkı sıkıya bağlıydılar. Yani hem Kutsal Yazı’yı iyi biliyorlardı hem de şeriatı, ritüelleri uygulama konusunda da oldukça gayretliydiler.

Dua eden kişilerdi. İsa Mesih Ferisilerin dua edişlerinden bahsetmiştir. Köşe başlarında, herkesin görebileceği yerlerde de olsa dua ederlerdi. (Mat.6:5)

İsa Mesih öğrencilerini böyle uyardı: “Dikkatli olun, Ferisiler’in ve Sadukiler’in mayasından kaçının!” (Mat.16:6) Bu gerçek olmayan sahte bir mayaydı. İkiyüzlülük olarak yorumlanan bu maya, gerçek olgunluğun olmadığını bizlere açıklar.

Olgun görünüp içten olgunluğu sahip olmayan bu kişileri İsa Mesih badanalı mezarlar olarak tanımlıyor.

Yaptıklarımız, dış görünüşümüz, bazen yüzümüzde bir gülümseme, çok hizmet etmek gibi konularda gayret göstermeye çalışmanın bizi olgunlaştırdığını sanırız. İsa Mesih’in Ferisilere eleştirisi, onların eylemlerinden ziyade, eylemlerini nasıl bir yürek tutumuyla yerine getirdiklerine yönelikti.

Olgunluk, sadece dış görünüşümüzle, iyiliklerimizle, doğru işlerimizle değil, Kutsal Ruh’un meyvelerinin bizde etkin olmasıyla var olan bir kavramdır. Hemen gerçekleşmez; bir yolculuktur. İçten bir değişim, Tanrı’nın beğenisini kazanmaya yönelik bir istek ve Mesih’e benzer olmak üzere düşüncede yenilenmedir.

Elbette Kutsal Kitap okumak, dua etmek ve hizmet etmek Tanrı’nın isteğidir, ancak bütün bunlar Ferisiler gibi dıştan, gösteriş adına ve “gibi görünmek” için yapılmamalıdır. Olgunlaşmak, Tanrı’ya duyulan büyük bir sevgiyle bunları yapmayı beraberinde getirir.

Kendi olgunluk anlayışımızı düşünelim. Hangi tutumları olgunluk olarak tanımlıyorum?

Ferisiler ile kendi olgunluk anlayışımız arasındaki benzerlikleri düşünüp birlikte bununla ilgili konuşalım.


OLGUNLUĞUMUZU GÖSTERELİM

Konuyla ilgili örnek olayları yüksek sesle okuyalım. Örneklerdeki kişilerin tutumlarına bakarak şu soruları her örnek için cevaplandıralım: Her olaydaki tutumları Mesih İsa’daki olgunluğa göre değerlendirelim. Olumsuz tutumların nedeni ne olabilir sizce? Gerçek olgunluk kendini bu olayda nasıl gösteriyor?

dummy2 • Ahmet Kutsal Kitap’ı kapatıp “Bugünkü çalışmamız bitti. Beni dinlediğiniz için teşekkürler” der.
Ayşe, Ahmet’in yanına yaklaşarak, “Bugünkü paylaşımdan çok anlayamadım” der.
Ahmet, tepkili bir sesle “Dua et, Tanrı sana anlatsın” diyerek Ayşe’nin yanından hızla uzaklaşır.

dummy2 • Selen içeri girer: “Bugün çok güzel şeyler yaptık Ahmet” der eşine. “Film broşürleri dağıttık, birkaç kişi için de dua ettik. Kendimi çok büyümüş hissediyorum.”
Ahmet: “Demet seni aradı, istersen bir ara...”
Selen: “Ya bırak şimdi onu, hiç çekemeyeceğim. Zaten bana geçen yaptığını da unutmuş değilim,” diye cevap verir.

dummy2 • Hactan dönüş yolunda iki rahip bir dereye gelirler. Güzel elbiseler giymiş bir kadın karşıya nasıl geçeceğini düşünür şekilde, kaygıyla derenin kenarında oturmaktadır. Rahiplerden biri kadını sırtına alıp karşıya geçirdikten sonra kuru bir yere bırakıp yoluna devam eder.
Diğer rahip yol boyunca sızlanır, “Kadına dokunmak doğru muydu?... Sen nasıl böyle bir şey yaparsın!... Bu kurallara aykırı...” diyerek. Neredeyse bir saat boyunca aynı şeyleri tekrarlayıp durur.
Kadını taşıyan rahip sonunda arkadaşına dönüp “Ben kadını sırtımdan indireli neredeyse bir saat oldu, sen neden hala onu taşıyorsun” diye sorar.


FERİSİLERİN DIŞSAL OLGUNLUĞU

dummy1

Matta 23:1-28 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Sonrasında aşağıdaki soruları aramızda cevaplandırmaya çalışalım.

Ferisilerin tutumlarını İsa Mesih neden eleştiriyor?

Bu eleştiriden Ferisilerin “gerçek ruhsal olgunluk” olarak anladıkları şeyler sizce nelerdi?

Kendi hayatımıza baktığımızda biz neleri ruhsal olgunluk olarak tanımlıyoruz? Bu tanımlarda, İsa Mesih’in eleştirilerine göre, doğru olmayanları ve doğru olan tutumları aramızda konuşalım.


UYGULAMA

Bu hafta boyunca kendi düşüncelerimizi tartalım. Olgunluğa giden yolda ilerlerken, Ferisiler gibi davrandığımız alanlar var mı, araştıralım.

Bu konuları dürüstçe kendimize itiraf edip tövbe edelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18