PAYDAŞLIK (3)

dummy1

PAYDAŞLIK (3)

İLİŞKİLERİ ONARMAK

dummy1

Ünitemizi yüksek sesle okuyalım.

“Temel yolda giderken boş bir şişeye denk gelmiş. Gayri ihtiyari şişeye şöyle bir tekme savurmuş. Şişe yuvarlanırken birden kapağı açılıp içinden masallardaki cinin biri çıkıvermiş. Cin tüm ihtişamıyla Temel’in önünde durup “Dile benden ne dilersen” demiş. Temel mahcup kafasını eğip “Özür dilerim” deyivermiş.”

Bu fıkra biraz abartılı olabilir ama biz her zaman yaptığımızın farkına varır varmaz özür dilemeyi başarabiliyor muyuz?

Özür dilemek neden bize zor gelir?

İlişkileri onarmanın ilk yolu kardeşimizden özür dilemek, bu ilişkiyi onarmak için bir adım atmaktır. Çünkü İsa Mesih şöyle diyor:

“Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek.” (Mat.5:9)


ZEHİR

Aşağıdaki hikayeyi yüksek sesle okuyalım. Sonrasındaki soruları birlikte cevaplayalım.

Uzun yıllar önce Çin’de Li-Li adlı bir kız evlenir, aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar. İkisinin de kişiliği tamamen farklıdır, bu da onların sık sık tartışmalarına yol açar. Bu da Çin kültürüne göre hoş bir durum değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır. Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından ev, kayınvalidesi ile eşi arasında kalan adam için de cehennem haline gelmiştir.

Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan genç kadın, doğru babasının eski bir arkadaşı olan iksir ustasına koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden bir karışım hazırlar ve bunu üç ay boyunca her gün azar azar kaynanasının yiyeceği yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek, böylece onu gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam genç kadına, kimsenin, özellikle eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını, ona en güzel yemekleri yapmasını söyler.

Sevinç içinde eve dönen Li-Li yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün en güzel yemekleri yaparak kaynanasının tabağına azar azar zehri damlatır. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır. Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişir ve ona kendi kızı gibi davranmaya başlar. Evde artık barış rüzgârları esiyordur.

Genç kadın kendini ağır bir yük altında hisseder, yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkânının yolunu tutar. Yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri kanından temizleyecek bir iksir yapması için yalvarır. Yaşlı kadının ölmesini artık istemiyordur. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran Li-Li’ye bakar ve kahkahalarla gülmeye başlar.

“Sevgili Li-Li” der, “Sana verdiklerim sadece mineral ve vitamindi. Yani sen olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin, hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beynindeydi. Sen ona iyi davrandıkça o da çözüldü ve aranızdaki gerginlik yerini sevgiye bıraktı, böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz.”

Okuduğumuz bu hikayede ilişki nasıl düzeldi?

Bu sonuç, bize kendi ilişkilerimizi düzeltmek için nasıl bir fikir veriyor?


BEKLEMEK YERİNE GİTMEK

dummy1

Sorunumuz olan kişiye gitmek, bu ilişkiyi onarmaya çalışmak neden bu kadar zor? Bir başkasıyla yaşadığımız sorunda alttan alan, haksızlığını kabul eden, alçalmaya gönüllü olan taraf olmaktansa, sorunun büyümesine izin veriyoruz. Hatta ilişkimizi rafa kaldırmaya bile razı oluyoruz çoğu zaman.

İlk önce giden veya özür dileyen biz olamıyoruz; çünkü doğal benliğimiz bize “sen haklısın”dan başka bir şey fısıldamıyor. Biz de ona kulak verdikçe bu iş daha da zorlaşıyor. Haklı olmak, hakkını kimseye yedirmemek doğal benliğimiz için çok önemlidir.

Pavlus, Korint kilisesinde mahkemede birbiri aleyhine dava açanları uyarır: “Aslında birbirinizden davacı olmanız bile sizin için düpedüz yenilgidir. Haksızlığa uğrasanız daha iyi olmaz mı? Dolandırılsanız daha iyi olmaz mı?” (1Ko.6:7)

İlişkilerimizi Mesih’in bizim hayatımızdaki varlığına odaklı yaşamalıyız. Her zaman Tanrı’nın yüceliğini düşünerek ilişkilerimize bakış açımızı değerlendirmeliyiz. Kimin kazandığı ne fark eder? Daha birbirimizden davacı olduğumuz anda yenilmiş oluyoruz. Biz kendi haklılığımızı savunurken, bunu yaparak çaresiz bir yenilgiye düştüğümüzün farkına varmıyoruz.

Yüreğimiz özür dilemenin gerekliliğine ikna olduğunda bile neden özür dilemiyoruz. Haksız olsak daha iyi değil mi? Bu soruda özel bir durum var; ilişkilerimiz her zaman yatay değildir. İlişkilerimizi Mesih’in bizim hayatımızdaki varlığına odaklı yaşamalıyız. Her zaman Tanrı’nın yüceliğini düşünerek ilişkilerimize olan bakış açımızı değerlendirmeliyiz.

Bir de tabii “ya özrümü kabul etmezse” düşüncesiyle sorunları halletmekten kaçınma durumumuz var. Daha olay olmadan sonucunu önceden görüyoruz ve davranışlarımızı da buna göre yönlendiriyoruz. Oysa geleceği bilen sadece Tanrı’dır ve biz öncelikle O’na karşı sorumluyuz. Sorumluluğumuzu yerine getirmeden, karşımızdaki kişinin özrümüzü kabul edip etmeyeceğini bilemeyiz. Biz özür dilemekle sorumluyuz, kardeşimiz de özrümüz kabul edip etmeme konusunda Tanrı’ya karşı sorumludur.

Ayrıca karşımızdaki kişi bizim ilişkiyi onarma teklifimizi reddetse bile biz insanlardan değil Tanrı’dan korkmalı ve O’nun sözünü dinlemeliyiz.

1. Korintliler 11:26-29’daki, “Bu nedenle kim uygun olmayan biçimde ekmeği yer ya da Rab′bin kâsesinden içerse, Rab′bin bedenine ve kanına karşı suç işlemiş olur. Kişi önce kendini sınasın, sonra ekmekten yiyip kâseden içsin. Çünkü bedeni fark etmeden yiyip içen, böyle yiyip içmekle kendi kendini mahkûm eder” uyarısını dikkate almalıyız. Yüreğimizde bir kardeşle problemimiz olduğunu bile bile, bazen o ilişkiyi onarmak yerine, büyük bir bereket ve emir olan Rab’bin Sofrası’na katılmamayı bile tercih ediyoruz.

Gururumuzu ön planda tutarak özür dilemeyi reddettiğimizde kimin arzusunu yerine getirmiş oluyoruz?


KÖPRÜLERİ YIKAN ADIMLAR

Aşağıdaki örnek olayları yüksek sesle okuyalım. Her birinde bozuk bir ilişki işlenmekte. Biz olsaydık bu ilişkiyi onarmak için ne yapabilirdik? Bulduğumuz önerileri aramızda paylaşalım.

dummy2 • Ahmet uzun zamandır Ali ile konuşmamaktadır. Birlikte aynı işe başvurmuşlar ama Ahmet yerine Ali’yi almışlardır. Ahmet kendine haksızlık yapıldığını düşünmektedir.

dummy2 • Bir bayan toplantısı sırasında Sema Gül’e bir şaka yapmıştır. Gül bu şakadan kırılmış ve Sema ile ilişkisini kesmiştir. Sema bu şakanın kötü niyetli olmadığını düşünmekte ve Sema’nın boşuna kırıldığını söylemektedir.

dummy2 • Bir süre önce Selim’in kendisi hakkında bazı olumsuz şeyler söylediğini duyan İsmet, Selim’e artık selam bile vermemektedir.

dummy2 • Didem Rab’bin Sofrası paylaşımında ekmek ve şaraptan alıp almamakta kararsız kalmıştır. Çünkü biraz önce küçük oğlu, Sevgi’nin oğluyla kavgaya tutuşmuş, Didem de kendisini tutamayıp Sevgi’ye hoş olmayan sözler söylemiştir.

dummy2 • Ahmet yakın dostu Erhan′dan kız kardeşinin düğünü için video kamerasını ödünç ister ve bir hafta sonra geri verir. Erhan bir ay sonra kamerayı kullanmak istediğinde kameranın eskisi gibi çalışmadığını, mercek sistemin bozulduğunu anlar. Kamera muhtemelen düşmüş ve kullanılamaz hale gelmiştir. Erhan, Ahmet’in kamerayı kırdığı ve ona söylemediği için içinde bir öfke hissediyordur. Ne yapması gerektiği konusunda tereddüt içindedir.

ÖNCE BARIŞ

dummy1

Matta 5:21-26 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Soruları aramızda konuşalım.

Adam öldürmek ile ilişkilerin bozuk olması konularının birlikte anlatılmasının amacı sizce nedir?

İsa Mesih bu sözleri söylerken Celile bölgesindeydi ve tapınak da tabii ki Yeruşalim’deydi. Bu durumda adamın adağı sunmak için Celile’den Yeruşalim’e gitmesi gerekiyordu.

Celile ile Yeruşalim arasının yaklaşık üç gün sürdüğünü düşünürsek, İsa Mesih’in dediği gibi “kardeşle barışıp” gelmek kaç gün sürecektir?

Bizim bunca yolu gidip dönmemiz neden bu kadar önemli?

Bizler bu durumdayken Tanrı’ya, “sunağının önüne” geldiğimizde ne yapmamız gerek? Neden?


UYGULAMA

Bu hafta ilişkimizin bozuk olduğu kardeşleri düşünelim. Hepimizin ufak tefek kırdığı, kırıldığı kardeşler olabilir. Bu kardeşlerle ilişkimizin bozulma nedenini kendi sorumluluğumuz açısından değerlendirelim. Bozuk olan ilişkilerimizi nasıl düzeltebileceğimizi düşünelim.

Sadece düşünmekle kalmayıp gidelim ve ilişkimizi düzeltelim.

Haftaya tecrübelerinizi kardeşlerle paylaşarak onlar için teşvik olabilirsiniz.

Unutmayın;

“Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek.” (Mat.5:9)

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18