ADALET (3)

dummy1

ADALET (3)

ADALETİ SABIRLI BEKLEMEK

YÜZLERİ SEVİNLE GÜLDÜREN KRAL

dummy1

Ünitemizi yüksek sesle okuyalım.

Bekliyorum, sevinçle, arzu ve istekle…
Doğruluğunun nihai zaferini,
Bekliyorum.
Umudun sonundaki zaferi,
Bekliyorum.
Bütün karanlığın yere serildiğini,
Bekliyorum.
Doğru insanların sonsuz sevincini.
Bekliyorum.
Adaletin sancak gibi dikilmesini.
Bekliyorum.
Yüzlerdeki bitmez tükenmez tebessümü.
Özlüyorum, bekliyorum ve istiyorum,
Adaletinin ışığını ve sonsuzluğunu.

Okuduğumuz şiir Rab’bin adaletini bekleyen birinin duygularını anlatmaktadır.

Kutsal Kitap şöyle der: “RAB’be umut bağla, O’nun yolunu tut, ülkeyi miras almak üzere seni yükseltecektir. Kötülerin kökünün kazındığını göreceksin.” (37. Mezmur)

Bu ayeti düşünerek şu soruyu aramızda konuşalım.

Bizler Rab’bin adalet için gelişini beklerken yüreklerimizi nasıl hazırlıyoruz?


BİR ŞAİRİN GÜNLÜĞÜ

dummy1

Aşağıdaki günlüğü birlikte okuyalım. Sonrasında sorulan soruları aramızda konuşalım.

27 Ağustos 2030, Bir Çarşamba Günü.

Değerli Tanrım, başımdan neler geçti bugüne kadar… Şiirlerime yön veren sıkıntılar, bir yandan da tesellinin ne kadar geniş olduğunu bana gösterdi. Hayatımda büyük işler yaptın, bunu inkâr etmeye cesaretim olamaz. Ben aynı zamanda kendi hayatımda birçok yanlışa imza attım. Ancak değerli lütfun ve sevgin beni birçoğundan özgür kıldı ve yanlışlarımı görmemi sağladı. Halen yanlışlarım var; yine lütfunla değişiyorum. Bugün 80 yaşında bir adam olarak huzurundayım. Ne kadar daha yaşayacağımı bilmiyorum. Ama sana bugün özel bir şey anlatmak istiyorum. Beni dinleyeceğine inanıyorum:

Hayatım boyunca sabırsız bir insan olarak yaşamak benim için hiç de yadırganacak bir şey olmadı. Her zaman aklıma koyduğumu yapmak istedim ve birçoğunu eksik de olsa yaptım, kiminde başarısız da oldum. Ancak başarısız da olsam sabırsızlığım hiç değişmedi. Bugün geçmişe dönüp baktığımda, bu sabırsızlığım içinde en çok adaleti beklemek beni yormuş. Yıllarca sana, neden dünyada eşitlik yok, diye sordum. Neden insanlar aynı şartlarda yaşayamıyorlar? Ya da neden insanların acılarına sebebiyet verenler hemen cezalandırılmıyorlar?

Ben Portekiz’in bir sahil bölgesinde çayımı içerken, bir Habeş çölün ortasında neden yaşasın ki diye düşündüğüm ve adaleti sorguladığım zamanları hatırlıyorum. Hiçbir zaman çok param olmadı. Ancak ben her zaman zenginle fakir arasındaki bu derin uçurumu sorguladım. Neden bir taraf inanılmaz varlıklı, bir taraf da inanılmaz yoksul? Nerede bu adalet, diye sorular sormaktan kendimi alamadım. Ya da 2030’lu yıllara gelmişken neden hep zayıflar, yani kadınlar ve çocuklar düşer ya da neden onların zarar görmesine müsaade edilir, anlamış değilim. Bugün 2030 yılında halen kadın ve çocukların değersiz olarak görüldüğü bir dünyada yaşadığımı üzülerek sana bildiriyorum. Biliyor musun Tanrım, halen dünyanın birçok noktasında işçiler çok az para alıyor. Aldıklarıyla nasıl geçiniyorlar anlamış değilim. Aslında onların alması gereken ücret elbette patronların cebine gidiyor. Üzülüyorum… Ama ben halen adalet için dua ediyorum ve dünyada en azından kendi çevremde böyle olmaması için çalışıyorum. Nihai adaletin sağlanacağına umudum var.

İnsanların adalet savunucusu gibi durup da aslında kendilerinin haksızlık yapması da hiç şaşırtıcı gelmiyor artık. Bir hukukçunun arabasına siren takıp acil yardım yolunu otoyolda kullanması beni şaşırtmıyor. Ancak bu adaletsizlikleri beni artık kızdırmıyor sana karşı. Biliyorum, sen böyle olsun istemedin. Böyle olmasını istemediğin için nihai adaletinin geleceğini ve insanları aydınlatacağını biliyorum. Bu yüzden seni bekliyorum. Ama bulunduğum yerde herhangi bir insana yapılan haksızlığa karşı da çalışıyorum.

Adaletsizliğin sadece günümüze özel bir sorun olmadığını bize düşündüren, gelecekteki bir tarihte yazılmış gibi hikâyeleştirilen bir yazı okuduk. Soruları aramızda cevaplandıralım.

Bu adaletsizlikleri sorgularken bunları Tanrı’ya sormayı hiç düşündük mü? Sizce O’nun yanıtı ne olur?

Adaletsizliğe engel olmak veya en azından adaleti yeniden sağlamak üzere kendimiz en basitinden ufak tefek neler yapabiliriz sizce?


NEYİ BEKLİYORUZ? UMUDUMUZ NE?

Hayatımızda yaşadığımız türlü olumsuzluklar, günahlar ve baskılar bizlerde kızgınlık ve öfkeyle hareket etme yerine, Rab’bi sabırla bekleme düşüncesi yaratmalıdır. Çünkü bizler Rab’bin halkı olarak kutsal bir yaşam sürmeye çağrıldık. Dünyamızdaki kötülüklerin artışı ve etkisi, bizlerin cesaretini ve teşvikini kırmamalı. Bu kötülüğün içinde nasıl kutsal bir yaşam sürebileceğimizi düşünmek çok daha akıllıca olacaktır.

75. Mezmur 6-9. ayetlerde şöyle yazılmıştır: “Övünenlere, ′Övünmeyin artık! dedim; Kötülere, ′Kaldırmayın başınızı! Kaldırmayın başınızı! Tepeden konuşmayın!" Çünkü ne doğudan, ne batıdan, ne de çöldeki dağlardan doğar yargı. Yargıç ancak Tanrı′dır, birini alçaltır, birini yükseltir. RAB elinde dolu bir kâse tutuyor, köpüklü, baharat karıştırılmış şarap döküyor; yeryüzünün bütün kötüleri tortusuna dek yalayıp onu içiyor. Bense sürekli duyuracağım bunu, Yakup′un Tanrısı′nı ilahilerle öveceğim.”

Dünya yargıyı hak ettiği için Tanrımız bütün kötüleri, yaptıkları kötülüklere onları teslim ederek yargısını şimdiden yerine getirmektedir. Bu yüzden kötülüklerle çevrili etrafımız. Bunun için bizler kötülüğü görüp de kötülüğün akan sularına kapılmamaya özen göstermeliyiz. Aynı zamanda unutmamalıyız ki biz kendimizin yargıcı değiliz. Kötülüğü ve kötüleri yargılayacak olan Tanrı’ya aitiz. Dolayısıyla bize yapılan kötülükleri de Tanrı’nın adaletine bırakmak yerinde bir tutum olacaktır.

Bizim yapmamız gereken Tanrı yargıçlığını sürdürürken 9. ayette olduğu gibi sadece O’nu övmektir.


OLAYLAR VE TEPKİLER

Aşağıdaki örnek olayları hep birlikte sesli okuyalım ve her bir öykü için şu soruları yanıtlayalım:

Bu tür şeyler başımıza geldiğinde ilk tepkimiz genelde nelerdir?

Peki Tanrı’nın bizden beklediği tavırlar nelerdir?

dummy2 • Ona bu kadar emeğim geçti, şimdi yıllarca ona emek veren ustasını, yani beni bırakıp o adamın işyerine gidiyor! Peki ben onu nasıl affedeceğim şimdi?


dummy2 • İdari müdür kendi yeğenini benim görevime getirmek için hep açığımı aradı. Beni işten kovdurmak için elinden geleni yaptı.


dummy2 • Hakkımda dedikodu yapan o insanı herkesin önünde aşağılamak istedim.
- Keşke yapsaydın, o bunu yaparak sana büyük haksızlık etti. Sen bunların hiçbirini hak etmedin.


dummy2 • Kaç defadır bana yalan söylüyor. Onu her defasında bağışladım. Bu hayal kırıklığını yaşamayı hak ediyor muyum?


dummy2 • Kaç pazardır kiliseye beraber gideceğiz diye beni bekletiyor!
- Neden gelmiyor?
- Sabahın o saatinde kalkamıyormuş. İyi de benim kaybolan zamanım ne olacak?


EYÜBÜN SABRI

dummy1

Eyüp 1. bölümü hep birlikte okuyalım ve soruları hep birlikte cevaplandıralım.

Eyüp’ün başına gelenlere karşı tutumunu siz nasıl değerlendirirsiniz?

Eyüp’ün bu tutumundan kendimiz için hangi dersler çıkartabiliriz?


UYGULAMA

Kendi hayatınızda adalet görmek istediğiniz bir konu var mı?

Dünyada zulüm gören, inancından ötürü hapishanede olan kardeşlerimiz var. Onlar için bu dünyada Rab’bin adaleti gerçekleşsin diye dua edelim.

Belki grubumuzla bir gün belirleyebilir ve bu konularda özel bir dua zamanı yapabiliriz.

Bu konuyu hafta içinde çevremizdeki haksızlıkları gözlemleyerek, dua ederek değerlendirelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18