BAĞIŞLAMAK (4)

dummy1

BAĞIŞLAMAK (4)

NASIL BAĞIŞLABİLİRİM?

dummy1

Ayağınıza bir pranga takıldığını düşünün. Bu prangayla bütün gün yürüdüğünüzü hayal edin.

Ne gibi zorluklarla karşılaşırsınız?

Bağışlayamamak, kardeşlerle aramızdaki ilişki bozuklukları olduğunda bu pranga gibi yüreğimizde taşıyoruz.

Bu ruhsal prangayı taşımak bize ne gibi zorluklar getiriyor?

‘Ne istiyorum’ diye sormamız gerek kendimize. Çünkü Kutsal Yazı şöyle diyor:

“Sevgi isteyen kişi suçları bağışlar, olayı diline dolayansa can dostları ayırır.” (Özd.17:9)

İlişkilerimizde bu iki seçenekten hangisine daha yakınız? Konuşalım.


PATATES ÇUVALI

dummy1

Aşağıdaki hikâyeyi okuyalım sonrasında soruları cevaplandırmaya çalışalım.

Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: “Hayat deneyimi edinmek katılmak ister misiniz?”

Öğrenciler çok sevdikleri öğretmenlerinin bu teklifini kabul ederler. “O zaman,” der öğretmen, “Ne dersem yapacağınıza söz verin.”

Öğrenciler söz verince öğretmen, “Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz” der.

Öğrenciler bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: “Şimdi affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın ve o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”

Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer patates koyarken, bazılarınınki neredeyse dolmuştur. Öğretmen kendisine, “peki şimdi ne olacak” diye bakan öğrencilerine ikinci açıklamayı yapar:

“Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üzerinde hep yanınızda olacaklar.”

Aradan bir hafta geçer. Öğretmenleri sınıfa girer girmez öğrenciler şikayete başlarlar.

“Hocam bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor!” “Hocam patatesler kokmaya başladı. İnsanlar tuhaf bakıyorlar. Hem sıkıldık hem de yorulduk.”

Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine bakarak şöyle der: “Görüyorsunuz ki affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz. Halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.”

Öğretmenin verdiği bu ödevden bağışlama hakkında ne öğreniyoruz?

Bağışlamak çoğu zaman zor gelir. Bağışlamadığınızda üzerinizdeki yükler size neler hissettiriyor?


ÖZGÜRLÜĞÜ SEÇ

dummy1

Bağışlamamız gerektiğini biliriz. Ayetleri okuruz, Tanrı’nın bizi bağışladığından emin oluruz, kardeşleri bağışlamak gerektiği konusunda vaazlar dinleriz. Ancak yine de bağışlamak o kadar da kolay değildir. “Bağışladım” sözcüğü ağızdan çıktığı kadar yüreğe işlemez. O prangayla yaşamayı, patates çuvallarını her gittiğimiz yere götürmeye razıyızdır da bağışlayıp onlardan kurtulmaya o kadar da hevesli değilizdir.

Bağışlamak bazen hemen, bazen zaman isteyen bir tutumdur. Ama sonunda bağışlamamız gerektiğinden kesinlikle emin olmalıyız.

Size karşı suç işleyen kardeşi bağışlamayı seçtiğinizde özgür olmayı da seçersiniz. Çünkü artık ondan öç almaktan vazgeçen, Tanrı’ya güvenen, sevgiyi isteyen bir yürek tutumunu da seçmişsiniz demektir.

İncinmiş, büyük bir yara almış, hayal kırıklığına uğramış olabiliriz. Bu acımızla yüzleşip bize ne kadar acı verdiğini anlamalıyız. Bazen birini çabucak bağışlayamıyor olabiliriz. Herkes farklıdır ve acı çekme süreçleri de farklıdır. Ancak yüreğimizde her zaman barış yapıcısı olma tutumu olmalıdır. “Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek.” der İsa Mesih. (Mat.5:9)

İlk adımı her zaman karşıdan beklememeliyiz. Tabii ki bizi inciten kişinin bize gelip bizden af dilemesi, özür dilemesi güzel bir şey. Ama bunu beklersek içimizdeki acılık büyüyecektir. “Dikkat edin, kimse Tanrı′nın lütfundan yoksun kalmasın. İçinizde sizi rahatsız edecek ve birçoklarını zehirleyecek acı bir kök filizlenmesin.” (İbr.12:15)

Rab’bin Sofrası’na nasıl yaklaşacağınızı düşünün. Hiçbir şey olmamış gibi belki o Sofra’dan alabiliyoruz veya bağışlamamayı tercih edip Sofra’yı reddediyoruz. Ancak o Sofra bir emirdir ve almamız gereklidir. O Sofra’dan almaya uygun hale getirmemiz gerekiyor kendimizi. “Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun.” (Mat.5:23)


YUSUFUN KARDEŞLERİ

dummy1

Yaratılış 45. bölümü okuyalım.

Yusuf’u kıskanan ağabeyleri Yusuf’u Mısırlılara satmış, babasına da öldü diye haber getirmişlerdir. Yıllar sonra Yusuf firavunun sarayında çok önemli bir konuma gelmiştir. Kıtlıktan dolayı firavundan yardım istemeye gelen kardeşleriyle karşılaşan Yusuf, bir süre onlardan kim olduğunu saklamıştır. Şimdi bu bölümde kim olduğunu onlara açıklamaktadır.

Yusuf kardeşleriyle yüzleşmeden önce neler yaşadı?

Bu kadar kötülüğü ona yapmış olmalarına karşın Yusuf kardeşlerini bağışladı. Bunu Tanrı’nın bir planı olarak görmesi bağışlama tutumunu nasıl etkiledi?

Bu kötülüğe ve kardeşlerinin yaptıklarına karşı bakış açısını 45:5 ayetinden okuyoruz. Yusuf bu konuda ne düşünüyordu?

Yusuf’un bu tutumundan biz ne öğrenebiliriz?


BAĞIŞLA, YIRT, YOK ET

Bu alıştırma için hepimizin elinde birer parça kağıt ve bir kalem olmalıdır.

Önce şu ayetleri okuyalım:

“RAB sevecen ve lütfedendir, tez öfkelenmez, sevgisi engindir.

Sürekli suçlamaz, öfkesini sonsuza dek sürdürmez.

Bize günahlarımıza göre davranmaz, suçlarımızın karşılığını vermez.

Çünkü gökler yeryüzünden ne kadar yüksekse, kendisinden korkanlara karşı sevgisi de o kadar büyüktür.

Doğu batıdan ne kadar uzaksa, o kadar uzaklaştırdı bizden isyanlarımızı.” (Mez.103:8-12)

Kâğıda Rab’bin sizi bağışladığı günahlarınızı yazın.

Sonra sizin bağışlamanız gereken insanların size yaptıkları suçları, günahları yazın.

Bu suçların ve günahların size çektirdiği acıyı da dilerseniz kâğıda yazabilirsiniz. Nasıl hissettiğinizi yazın.

Daha sonra birlikte dua edelim.

Dilerseniz şu duayı edebilirsiniz:

Ya Rab,

Benim günahlarım uğruna çarmıhta canını verdiğin için sana teşekkür ederim. Beni bağışladın ve akladın. Bunu yaparken büyük bir bedel ödedin.

Benim ………………. (bağışlamanız gereken kişinin ismini söyleyin)’ı bağışlamam için bana yardım et. Bana ne kadar acı verdiğini anladığın için teşekkür ederim. Ama yine de onu bağışlamayı seçiyorum.

Onun hakkındaki öç alma ve bunun gibi kötü düşünceleri reddediyorum. Onu senin isminle bereketliyorum. Bana şifa ver. Bağışlamanın özgürlüğünü Kutsal Ruhunla bana tattırdığın için sana şükrederim.

İsa Mesih’in ismiyle,

Amin

Bu kağıdı küçük küçük yırtın ve atın. (Dilerseniz, uygun bir ortam varsa, bu kâğıtları yakın).

dummy1

UYGULAMA

Yaşadığımız sürece bizi inciten, kıran, acı çektiren kardeşler olacaktır. Bu çalışmalarda öğrendiklerimizi aklımızda tutmaya gayret edelim.

Bağışlamanın bir diğer adımı da bağışladığımız kardeşle yüz yüze gelmek, yine ilişki kurmaktır.

Bugün ismini yaktığımız ve bağışladığımız kardeşle, bu hafta veya ileriki günlerde yine bir araya gelmeye gayret edelim.

Eğer bu zor geliyorsa bir kardeşten yardım isteyelim.

Eğer görüşmemizin mümkün olmadığı biriyse bu kişi, tekrar bu kişiyi Rab’bin ellerine teslim edelim. Tanrı’nın bizi özgür kıldığı bu tutsaklığa bir daha geri dönecek düşüncelere yüreğimizde yer vermemeye karar verelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18