İKİ AİLEMİZ VAR (3)

dummy1

İKİ AİLEMİZ VAR (3)

SINIRLARIMIZ VAR

SINIRSIZ AKRABALIK

dummy1

Şu videoyu izleyerek aşağıdaki soruları yanıtlayalım:

http://www.youtube.com/watch?v=Gp6ob5J5g1c
  • Akrabalarımız ile aramızda ne gibi sınırlar var?
  • Bu sınırları neden koyuyoruz?
  • Bu sınırlar olmazsa ne olur?

BABAM VE BEN

Aşağıdaki tanıklığı okuyalım. Sonrasında sorulan soruları aramızda konuşalım.

Kalabalık bir ailem olsun isterdim hep. Pazar sabahları yapılan kahvaltıları özlemle beklerdim. Bütün aile bir arada. Hayatın getirdikleriyle sizin sevdikleriniz pek uyum göstermiyor. Belki birçoğumuz bunu tecrübe etmiştir. Erken yaşta annemi kaybettim. Benden epeyce büyük kardeşlerim de çalışmak için yurtdışına çıktılar.

“Gözden ırak olan gönülden de ırak” olur demiş büyükler. Kardeşlerimle tam da bu deyim gerçekleşerek ilişkilerimiz koptu.

Birkaç sene babamla birlikte oturduk, ben evlenene kadar. Ne yazık ki annem de babam da tek çocukmuş. Bu yüzden ne teyzem ne halam ne dayım ne de amcam oldu. Babamın da akraba yönünden pek şanslı olduğu söylenemez. Yani aslında bu dünyada birbirimizden başka yakınımız yoktu.

Babam uzun yol otobüs şoförüydü. Dini konularda bilgisi olmasına karşın çok koyu düşünceleri yoktu. Pek de düşünmezdi zaten bu konuları. Hani Orhan Veli’nin dediği gibi, “Ayakkabısı vurmadığı zamanlarda anmazdı Allah′ın adını ama günahkâr da sayılmazdı”.

Bense Tanrı’yı arıyor, O’nu tanımak istiyordum. Evlendikten iki ay sonra eşimle birlikte hayatımızı İsa’ya verdik. Bir süre sonra da düzenli olarak kiliseye gitmeye başladık.

Babam bir süre bizden ayrı yaşadıktan sonra, sonunda onu yanımıza çağırdık. Evliliğimizin on yedinci senesinde hayata gözlerini yumana kadar da bizimle birlikte yaşadı.

Hristiyan olduğumuzu ondan hiç saklamadık. Zaten bizimle yaşamaya başladıktan sonra bizim konuşmalarımızdan, davranışlarımızdan bunu anlamıştı. Ancak ilk zamanlar bize hiçbir şey söylemiyordu. Kiliseye gittiğimizde “Nereye gidiyorsunuz?” diye sorardı. Biz “Kiliseye” dediğimizde de hiçbir şey söylemezdi.

Evimizde Kutsal Kitap çalışmaları, dua toplantıları başladı. Babam bu zamanlarda pek odasından çıkmazdı. Biz ona ne bizimle gel ne de bize katıl dedik. Bir gün bana, “Sen nasıl oldu da inancını değiştirdin? Bilseydim böyle şeyler yapacağını hiç okutmazdım” gibi şeyler söyledi. Çok sert değildi ama hoşnutsuzluğunu da belirtecek sözlerdi bunlar.

“Baba” dedim, “Ben İsa Mesih’te kurtuluş buldum. Her şeyden vazgeçebilirim ama ondan vaz geçemem.”

Bu cevabım karşısında sustu. Bundan sonra hiçbir şey söylemedi. Ben İsa Mesih’in hayatımda yapmamı istediği şeyleri yapmaya devam ettim.

Evimizdeki toplantılar sürüyordu. Kardeşler babamı çok seviyorlar, ona kendi büyükleri gibi de saygı gösteriyorlardı. Bazı anlaşmazlıklar olsa da, eşim babamı kendi babası gibi seviyordu. İnsanlar yaşlandıkça yeniden çocuklaşırlarmış. Çoğu kez birlikte yaşamak o kadar kolay olmuyordu.

Evliliğimizin üçüncü yılında babam evimizdeki Kutsal Kitap çalışmalarına katılmaya başladı. Artık odasına gitmiyor, Rab’bin sözünü dinliyordu. Arada sırada da dua istiyordu. Bir akşam yine bir Kutsal Kitap çalışmasının ardından herkes dağılınca yanımıza geldi. “Bu akşamki toplantıdan çok etkilendim” dedi. “Ben de İsa’yı kabul etmek istiyorum.”

O akşam hayatını Rab’be verdi. Altmış beş yaşında vaftiz oldu. Onun hayatında Rab’bin yaptığı birçok mucizeye ve değişikliklere tanık olduk. Birlikte yaşamak hala o kadar kolay değildi elbette. Ama onun iman etmesi bizim için büyük bir armağan oldu. Birkaç sene önce Rab’bin yanına onu yolcu ederken, onunla görüşmeyen kardeşlerim de kiliseye gelip ona veda ettiler. Göklerdeki Babam, dünyasal babamın bizimle yaşamasını, zorluklarına rağmen bize büyük bir bereket kaynağı yapmıştı.

Yukarıdaki parçayıa bakarak düşünerek şu soruları birlikte cevaplandıralım.

Bu hikâyeye göre, yakın akrabayla birlikte yaşamak, özellikle iman hayatını sürdürürken, evde ne gibi sıkıntılara yol açmış olabilir? Sizce bunları nasıl çözmüşlerdir?

Eğer birlikte yaşamak istemeselerdi, adam ile eşi açısından durum nasıl olurdu, baba açısından nasıl olurdu? Birlikte konuşun.


ÖLÇÜLÜ İLİŞKİ BEREKET SAĞLAR

Bir önceki konumuz akrabalarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirmekti. Akrabalarımızı zor durumlarda korumak kollamak, sorumluluklarımızdan biri olmalıdır.

Akrabalarımızla böylesi bir ilişkinin bize kazandırdıkları olduğu kadar kaybettirdikleri de vardır. Her Mesih imanlısının koruması bakması beslemesi gereken bir iman hayatı var. Akrabalarımızın iman hayatımıza müdahale etmelerini, bizi Mesih’teki tutuma aykırı işlere sürüklemelerini engellememiz de gerekir.

Onların ellerinden tutup onları çekerken, bu durumun bizi bulunduğumuz yerden kımıldatmamasına da özen göstermeliyiz.

Her ne kadar dünyasal bir ailenin parçası olsak da, Kutsal Kitap bize yeni ve farklı bir ailede yaşadığımızı gösterir.

“İsa daha halka konuşurken, annesiyle kardeşleri geldi. Dışarıda durmuş, O’nunla konuşmak istiyorlardı. Birisi İsa’ya, “Bak, annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seninle görüşmek istiyorlar” dedi. İsa, kendisiyle konuşana, “Kimdir annem, kimdir kardeşlerim?” karşılığını verdi. Eliyle öğrencilerini göstererek, "İşte annem, işte kardeşlerim!" dedi. “Göklerdeki Babam′ın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.” (Mat.12:46-48)

Bu yeni ailenin değer yargıları, gözettiği değerler, dünyasal ailemizden farklıdır.

Kilise ailesi, bugün doğru saydığımız ve uğruna bütün hayatımızı adadığımız Mesih’e ait değerleri gözeten, aynı düşüncedeki insanların oluşturduğu topluluktur. Bu ailede Mesih’e ait değerler el üstünde tutulur, konuşulur, düşünülür ve hayata geçirilir.

Açık olan şudur ki iman ettikten sonra aynı değer yargılarına sahip olmayan ailemiz bize birçok konuda karşı çıkacaktır (Mat.10:34). Sahip olduğumuz değer yargılarını korumak, onlara sahip çıkmak adına, belli sınırlar çizmek ve bunları korumak zorundayız.

Sınırımız, doğru olan tavırdan yana olmak, yanlış olan tavrın karşısında durabilmektir. Akrabalarımıza yanlış olanın karşısında olduğumuzu, Mesih’e yaraşır doğru bir tavırla göstermeli ve bu yoldan istikrarla yürümeliyiz.

Kavga, tartışma, küslük ile Mesih’e ait değerleri ve imanımızı savunamayız.

Bunun yerine, iyilik yaparak, alçakgönüllülükle acı çekeceğini bilen ve Mesih’ten vazgeçmeyen, yumuşak huylu bir tavırla, Mesih’i tanımayan birçok insanın bu sayede Mesih’in yoluna saygı gösterebileceğini, kendisinden uzak görmeyeceğini biliyor muyuz?

O halde Mesih gibi dimdik duralım.


AKRABALARIMIZ ARASINDA YILDIZLAR GİBİ PARLAYALIM

Bir Mesih imanlısı olarak akrabalarımızın değer yargılarına yaklaşımları ile ilgili sorunlar yaşayacağımızı biliyoruz.

Aşağıdaki örnek olaylara bakarak şu soruları yanıtlayalım.

Bu durum Mesih’e yaraşır bir tutum sergiliyor mu?

Alçakgönüllü ve yumuşak huyla cevap vermek, karşıdaki kişide hangi etkiyi uyandırdı?

Bu durum tanıklığımızı nasıl etkiler?

dummy2 • Saadet’in teyzesi, yeni doğan yeğeninin bir yakasına mavi boncuk bir yakasına muska koymak ister. Saadet teyzesine, ‘Boncuk korumaz ama Rab korur’ der. Saadet’in teyzesi, ‘Eski köye yeni adet getirme kızım’ der.

dummy2 • Mahir’in oğlu bir kardeşten 5 TL ister. Adam parayı verirken Mahir engel olur. Mahir oğlunun böyle bir alışkanlık kazanmasının uygun olmadığını söyler. O kardeş o gün bugündür Mahir’le konuşmamaktadır.

dummy2 • Kerem’in annesi, babasının cenaze namazına katılmayan oğluna, ‘Hadi babanı son kez mutlu et’ der. Kerem, ‘Babamı mutlu ederken ben mutsuz olacağım’ diyerek annesinin isteğini ret eder.

dummy2 • Salih’in babası bir süredir Salih ile kalmaktadır. Her cuma onunla namaza gitmesi için onu zorlamaktadır. Salih babasına Mesih imanlısı olduğunu ve böyle zorlayarak eşini ve kendisini üzdüğünü söyler.

dummy2 • Can’ın annesi iman etmemiştir. Dershanesine engel olduğu için bir süreliğine kiliseye ara vermesini ister. Hafta içi kilise toplantılarına katılabileceğini söyler. Can tavsiyesi için annesine teşekkür eder ve bir süreliğine sadece hafta içi toplantılarına katılır.

dummy2 • Gökhan, akrabalarının tüm uyarılarına rağmen, uzun zamandır aileden dışlanan boşanmış teyzesini arar ve evini taşımasında, yeğenlerinin okula kaydolmasında ona yardım eder. Gökhan akrabalar içinde istenmeyen adam ilan edilir.


RAB′BİN İSTEĞİ YAPMALIYIM

dummy1

Luka 2:41-52 ayetlerini yüksek sesle okuyalım.

İsa Mesih’in davranışı, Tanrı’nın isteğinin ailenin isteğinden daha önemli olduğunu göstermekte. Rab bize asıl ailemizin Göklerdeki Babamız olduğunu hatırlatmaktadır. Ayetleri düşünerek şu soruları birlikte cevaplamaya çalışalım.

Bu durumda, dünyadaki ailemiz ile göksel babamız arasında ilişki açısından nasıl bir denge olmalı veya bir denge olmalı mı?

Dünyasal ailemizin kaygıları, korkuları, beklentileri bizi göksel ilişkiden uzaklaştırıyor mu?


UYGULAMA

Akrabalarımızla olan ilişkilerimizde verdiğimiz tavizleri bir düşünelim.

Bizi göksel ilişkiden uzaklaştıran akraba ilişkilerimizde, bunun olmamasını Mesih’e yaraşır bir tavırla nasıl sağlayabiliriz? Düşünelim.

Bu tür bir bağınız var ise, bunun için dua ederek RAB’bin size uygun yollar göstermesini dileyin. Kardeşlerden size uygun yollar göstermesini isteyin.

Gelişmeleri dilerseniz diğer oturumda paylaşabilirsiniz.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18