İNSANDAN KORKMAK (1)

dummy1

İNSANDAN KORKMAK (1)

İNSANDAN NEDEN KORKUYORUZ

dummy1

Ünitemizi yüksek sesle okuyalım.

“Ahmet’le konuştuğumu Sevgi görmesin. Başımın etini yer!”

“Çok işim var ama yine de hayır diyemedim...”

“Eğer bugün onların yanına gitmezsem bir daha benimle konuşmazlar.”

Bu gibi sözcükler ağzımızdan sık sık çıkar. Bir şeyi yapıp yapmamaya insanların etkisiyle karar verdiğimiz oluyor. Şu soruyu aramızda konuşalım;

• Neden insanlardan bu kadar korkuyoruz?

Bir mezmurda şöyle deniyor:

“Tanrı’ya güvenirim ben korkmam,

İnsan bana ne yapabilir?” (Mez.56:11)


BAŞKALARINA GÖRE YAŞAMANIN NEDENİ

Aşağıdaki makaleyi yüksek sesle okuyalım. Okurken koyu tonlu cümlelere dikkat edelim. Makalenin ardından verilen soruları birlikte cevaplandırmaya çalışalım.

Uzm. Psikolog, Psikoterapist Ruşen Nur Arıkan

Kalemim Sürçtü

28 Haziran 2012 

Başkalarına göre yaşamak

İnsan, sosyal bir varlık olarak tanımlanır ve bireyselleşme sürecinde bireyselliğini korurken aynı zamanda toplumla da uzlaşı içinde yaşar. Ancak bu dengenin bozulmasına sebep olan bazı düşünme biçimleri vardır; kişinin mutluluğunu ve özgürlüğünü ciddi biçimde baltalayan, kendisi olmasına bir türlü izin vermeyen, bireysel kimliğini ifade etmekten alıkoyan, başkalarının memnuniyetini önceliğine alan ve kişiyi giderek yalnızlaştıran düşünce kalıplarına sahip kişilerden söz ediyorum.

Bu öyle bir zorluktur ki kişiler farkında olmadan, hayat ile bağları kopmuş, daha öfkeli ve giderek kendisine yabancılaşmış bir duruma gelirler.

′Başkalarının ne dediği′ne göre yaşayanlardan, başkalarının kendisi hakkında sürekli yargıda bulunduğunu düşünüp ona göre davrananlardan, sürekli dış referanslarla hareket edenlerden, kendisine ait bir fikri ve inisiyatifi ortaya koymaktan çekinen kişilerden bahsediyorum.

Her girdikleri ortamda sınanma kaygısı yaşayanlar, girdikleri ortamlarda sürekli performans göstermesi gerekiyormuş gibi düşünenler, sürekli onay alma beklentisi ile yaşayanlar için hayat gerçekten de çok zor olmalı.

İnsanları kırmaktan korkmak, hayır diyememek, olumsuz bir duygusunu dile getirememek, "Herkes beni sevsin" diye beklemek. Tüm bu davranışların temelinde yatan kaygı ise, ′Yalnız kalmaktan korkmak′.

Bu kişilerin öykülerine bakıldığında genellikle ebeveynlerinde benzer özellikler bulunmakta ya da ebeveyn ile güvenli ilişkinin kurulamamış olduğu anlaşılmakta.

Kişinin kabul görmeyeceği düşüncesi nedeniyle kendi rengini ortaya koymaktan kaçınması, reddedilmekten korkması, küçük düşme kaygısı, sevilmeyeceği endişeleri, ilgi gösterilecek birisi olmadığı düşüncesi, insanların kendisinden uzaklaşacağı ve yalnız kalacağı gibi hatalı düşünceler ve yanlış inançlar kişinin hayatını olumsuz yönde etkilemekte ve yönetmektedirler.

Bu kişiler giderek sosyalleşmekten kaçınmakta, çevresindeki insanlar ile ilgili yanlış ve hatalı yorumlar yapmakta, insan ilişkileri bozulabilmekte en sonunda da yalnızlaşma ve depresyon ile sonuçlanan bir durum ortaya çıkmaktadır.

Burada ironik olan şudur; genellikle başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğü konusunda ′falcılık′ yapıp ona göre hareket edenler, aslında kendi düşündükleri şeyi karşısındakine yansıtıp sanki onun düşüncesiymiş gibi algılamaktadırlar. Bu insan ilişkilerindeki bir yanılsamadır ve böyle yaşamaya çalışmak çok zordur. 

Yeni tanıştığı insanların olduğu bir ortamda kişinin, "Ben söze başlarsam kimse söylediklerime ilgi göstermez" düşüncesiyle suskunluğu tercih etmesi tamamen kendi ürettiği düşünce ile ilgili bir durumdur, ancak bunu karşı taraf düşünüyormuş gibi algılar. Bu yansıtmaları sık sık kullanan kişiler, ilişkilerinde de ciddi zorluklar yaşarlar.

Düşünce şemaları erken yaşlardan itibaren yanlış örgütlenmiş olduğu için, kişiler arası ilişkilerde objektif olarak anlama, yorumlama ve tepki verme davranışları gösteremezler. Bir dönem böyle davranmanın doğru bir şey olduğunu öğrendiğinizden, uzun zamandır böyle davranıyor olabilirsiniz ancak kabul edersiniz ki hayatınıza ağır bedelleri oldu.

Bu durumun üstesinden, bir uzman desteği alarak gelmek mümkündür. İnsan olduğumuzu unutmadan, insan olmaya izin vermek, yaşadığımız gezegende herkesin elinden geldiğince yaşamaya çalıştığını düşünmek gerek. Monteigne, "Her insan varoluşumuzun bütün biçimlerini içinde taşıyor" demiş, doğru söze ne denir?

http://kadin.milliyet.com.tr/baskalarina-gore-yasamak/uzm--psikolog--psikoterapist-rusen-nur-arikan/kadin/yazardetay/28.06.2012/1560287/default.htm

Şimdi bu makaleyle ilgili şu soruları birlikte cevaplandıralım:

  • İnsanların toplum içinde insanlardan hangi konularda korktukları belirtiliyor?
  • Bu korkuların ne gibi sonuçları olduğunu görüyoruz?

İNSAN KORKULACAK BİR VARLIK MI?

Başkalarının düşüncesi bizim için genellikle önemlidir. Bizim hakkımızda düşündükleri, hayatımızın birçok alanında bizi etkiler. Bu durum bir yere kadar normal kabul edilebilir. Başkalarını düşünmeden yaşamak mümkün değildir.

Ancak öyle bir hale geliyor ki bu durum Tanrı’yla olan ilişkimizi bile etkilemeye başlıyor. Bu korku tarafından yönlendirilmeye başlıyoruz. Bu sefer, Tanrı’nın isteklerini ve Tanrı’nın kendisini ikinci plana atıp insanın düşüncesini önemsemeye başlıyoruz.

Neden insanın düşüncesi Tanrı’nın düşüncesinden bu kadar önemlidir?

Özdeyişler’de “İnsandan korkmak tuzaktır, Ama RAB′be güvenen güvenlikte olur.” (Özd.29:25) diye yazıyor. Bu tuzakları tam olarak tanımamız gereklidir. Bunun için de, neden insandan bu kadar korktuğumuzu anlamamız önemlidir.

İlk önce önceliklerimizi gözden geçirmemiz gereklidir. Başkalarının bizim hakkımızdaki düşünceleri önceliğimiz ise, Tanrı’nın bizim hakkımızdaki düşüncelerini ikinci plana mı atıyoruz?

Onaylanmak her insanın hoşuna gider. Başkalarının bize kızmasından, bizi reddetmesinden korktuğumuzda, onlara ihtiyacımız olduğundan dolayı, tutumumuz değişecektir.

Oysa Pavlus şöyle meydan okumuştu: “Şimdi ben insanların onayını mı, Tanrı′nın onayını mı arıyorum? Yoksa insanları mı hoşnut etmeye çalışıyorum? Eğer hâlâ insanları hoşnut etmek isteseydim, Mesih′in kulu olmazdım.” (Gal.1:10)

Değerli olduğumuzu hissetme ihtiyacımız insanlardan korkmayı beraberinde getiriyor. Kendi yerimizi, kimliğimizi, kim olduğumuzu bilemememiz, bizi insanlara göre yaşamaya yöneltiyor.

Oysa Mesih İsa’nın bizim için ölmesi, bizim Tanrı’nın gözündeki değerimizi yansıtmaktadır.

“Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.” (Rom.5:8)

İnsanlardan korkmanın birçok nedeni var. Bu korkularla yüzleşmediğimiz sürece, bunlar Tanrı’nın isteğini yerine getirmemize, imanda olgunlaşıp Tanrı’yı hoşnut eden imanlılar olmamıza engel oluşturmaya devam edecektir.


KORKMAK İÇİN NEDENLERİM VAR (MI)?

‘İnsanlardan neden korkuyoruz’ konusuyla ilgili birkaç örneği başlıklarıyla aşağıda sıraladık. Bu başlıklar altında bu örneklerden başka hangi davranışları, tutumları, düşünceleri örnek verebiliriz?

dummy2İlk önce önceliğimiz Tanrı değilse:
Bir genç, kilisedeki arkadaşlarına: “Bu hafta Ahmet abim çok kızar diye kiliseye gidemedim.”
Sizin örneğiniz?



dummy2Onaylanmak:
Bir adam arkadaşına: “O gün aslında ben de “hayır” diyecektim ama herkes “evet” oyu verince ben de evet dedim.”
Sizin örneğiniz?




dummy2Değerli olduğumuzu hissetmek:
Bir adam önderine: “Bu hizmeti yapabilirim. Evet çok işim var ama olsun yine de bunu yapabilirim.”
Sizin örneğiniz?

dummy2Başkaları bize kızar diye:
Bir kadın eşine: “Benden istediğin gibi ağabeyime paramız olmadığını söyledim. Ama gerçekten ihtiyacı varmış...”
Sizin örneğiniz?


dummy2O kişinin beni sevmesine ihtiyacım var diye:
Komşularla birlikte otururken bir bayan içinden: “Şimdi bu kahve falına baktırmasam benimle bir daha görüşmek istemezler, beni çağırmazlar, bana da gelmezler. Yalnız kalabilirim. Kimse benimle konuşmaz. N’apsam?”
Sizin örneğiniz?


GİDYON′UN KARARI

dummy1

Hakimler 6:11-40 ayetlerini okuyalım. Ayetlerin ışığında aşağıdaki soruları cevaplandıralım.

Tanrı Gidyon’u seçerken Gidyon neredeydi? Neden?

Hakimler 6:27 ayetine tekrar bakalım:

“Gidyon adamlarından onunu yanına alarak RAB′bin kendisine buyurduklarını yerine getirdi. Ne var ki, ailesinden ve kent halkından korktuğu için bunu gündüz yerine gece yaptı.”

Ayeti düşünerek şu soruları aramızda konuşalım.

Gidyon’un Tanrı’nın sözlerini yerine getirirken gizlenmesinin sebebi neydi?

Bunun devamındaki ayetleri göz önüne alırsak, Tanrı’nın Gidyon’a tavrı nasıldır?

Gidyon’un hikayesini düşündüğümüzde bizim de başkalarından korkarak yaptığımız davranışlarımız olduğunu görüyor muyuz? Varsa nelerdir, birkaç örneği paylaşır mısınız?


UYGULAMA

Bu hafta aldığımız kararlarda, insan korkusuyla ilgili tutumlarımızı gözden geçirelim.

Bizim insanlardan korkarak aldığımız kararlar, takındığımız bir tutum oluyor mu? Bu karar ve tutumlar Tanrı’nın hoşuna gidiyor mu, yoksa bazen Tanrı’nın isteği olmayan şeyler de yapıyor muyuz?

Bizim insanlardan korkmamızın sebebi nedir? Bunu yenebilmek için Tanrı’nın hangi vaadine sığınabiliriz?

Gelecek hafta bu konudaki kendi tecrübelerimizi ders başlamadan önce paylaşalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18