İNSANDAN KORKMAK (2)

dummy1

İNSANDAN KORKMAK (2)

TAVİZ

dummy1

Ünitemizi yüksek sesle okuyalım;

İnsana Güvenmek

“Elini verince kolunu kaptırırsın.”

“Yüz verince astarını isterler.”

Bu atasözlerinin anlamı nedir? Hangi durumlarda kullanılırlar?

Yukarıdaki atasözleri, bir kereyle yetinmeyip daha çok talepte bulunulmasıyla ilgilidir. Bir değerden taviz verdiğimizde, bunun sadece bir kerelik bir durum olmadığını bu oturumumuzda konuşmaya çalışacağız.

İnsandan korkmanın sonucu, tanrısal değerlerimizden taviz vermemizdir. Şu soruyu aramızda konuşalım.

İnsanlardan etkilenerek hayatımızda ne gibi tavizler verebiliyoruz?

Yeremya’da Tanrı bu konuda çok sert bir söz söyler:

“RAB diyor ki, "İnsana güvenen, İnsanın gücüne dayanan, Yüreği RAB′den uzaklaşan kişi lanetlidir. "Ne mutlu RAB′be güvenen insana, Güveni yalnız RAB olana!” (Yer.17:5,7)


SARI ÖKÜZ

dummy1

Aşağıdaki öyküyü yüksek sesle okuyalım; öykünün ardından verilen soruları aramızda cevaplandırmaya çalışalım.

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler.

Topal aslan yanına bir iki aslanı daha alarak beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış. Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilerle tatlı dille konuşmaya başlamış: “Saygıdeğer öküz efendiler, bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum, bugüne kadar sizlere çok zarar verdik. Ama inanın ki bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz’de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.”

Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak Sarı Öküz’ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış. Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip bu kez Uzun Kuyruk’u istemişler.

“Gördünüz mü, ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak sizin şu Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp barış içinde yaşamaya devam edelim.”

Boz Öküz ve heyeti Uzun Kuyruk’u teslim etmekten yana olmuşlar. Yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk aslanların pençesi altında can vermiş. Bu olay sürekli tekrarlanmış ama her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler hepten azalmış, güçsüz kalmış, aslanlar küstahlaşmış. Artık hiçbir bahane ileri sürmeden doğrudan müdahale ederek, “Verin bize şunu yoksa karışmayız.” demeye başlamışlar.

Aslanların pençesinde can vere vere sadece Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük.” diye sormuş. Boz Öküz Benekli Öküz’ün sözlerini hatırlayarak gözleri nemli, “Biz” demiş, “Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.”

Okuduğumuz öyküde, taviz vermenin ne gibi sonuçlar doğurduğunu görüyoruz?

Tanrısal doğruluk konusunu düşündüğümüzde, günlük hayatımızda ne gibi tavizler verebiliyoruz? Bu tavizlerin olumsuz sonuçları oldu mu? Aramızda konuşalım.


TAVİZ VERMEK BİR ADIMLA BAŞLAR

İnsanlardan korkmanın temel nedeni hakkında daha önce konuşmuştuk; sevgi ve onaylanma ihtiyacı, reddedilme korkusu gibi düşüncelerimiz tutumlarımızı etkiliyor. Bu korku o kadar insanı sarıyor ki sonuçları hiç de hoşnut olmayacağımız durumlara varabiliyor. İnsanlardan korkmak, onları hoşnut etmeye çalışmak, yavaş yavaş verdiğimiz tavizlerle şekil alıyor.

Taviz vermek demek, insanlardan korktuğumuz için Tanrı’nın değerlerinden yavaş yavaş uzaklaşmak demektir. Bir kere başladı mı da arkasının geleceğinden emin olabiliriz.

Kutsal Kitap bu konuda örneklerle dolu. Bir kereliğine tanrısal değerlerin birinden taviz verildiğinde, çok daha büyük günahlar ve kötü sonuçlarla biten gerçek hayat hikayeleri okumuyor muyuz? Davut’un Batşeva ile olan ilişkisi, Şimşon’un yanlış evliliği, Süleyman’ın karılarına uyup putlara sunduğu kurbanlar… Başlangıçta çok kötü görünmeyen ama sonrasında adım adım felakete uğratan tavizlerle başlıyor bu olaylar.

Pavlus kendi amacını açıklarken şöyle diyor: “Bildiğiniz gibi, daha önce Filipi′de eziyet görmüş, aşağılanmıştık. Ama şiddetli karşı koymalara rağmen, tanrısal Müjde′yi size duyurmak için Tanrımız′dan cesaret aldık. Çağrımız yalana ya da kirli bir amaca dayanmıyor; bunun hileli bir yönü de yoktur. Tersine, Tanrı tarafından Müjde′yi emanet almaya layık görüldüğümüz için, insanları değil, yüreklerimizi sınayan Tanrı′yı hoşnut edecek biçimde konuşuyoruz.” (1Se.2:2-4)

Eziyet görmesine rağmen, reddedilebileceğini bildiği halde, başkaları gibi topluluktakileri haksız yere övmeyip gerçekleri söyleyen Pavlus doğru bildiğinden taviz vermedi. Gerçekleri olduğu gibi konuştu. Çünkü Rab’den korkmanın ne demek olduğunu biliyordu. Tanrı’yı hoşnut etmek istiyordu.

Hepimizin hayatında hoşnut etmek istediğimiz, korktuğumuz insanlar olabilir. En sonunda bir karar vermemiz gerekecek:

Onlardan korktuğumuz için tanrısal doğruluktan taviz verecek duruma geldiğimizde ne karar vereceğiz?


BİR KERE YAPSAM NE OLUR

Aşağıdaki örnekleri okuyalım.

Sizce bu kişi nasıl bir cevap vermeli arkadaşına?

Bu kişi doğruyu yaptığında, arkadaşlarıyla arasında ilişki, kendi itibarı ve psikolojisi açısından nasıl bir duruma düşebilir?

Bunları her örnek için aramızda konuşalım. Tanrı’nın bu durumlarda bize verdiği vaatleri hatırlayalım.

dummy2 • İki arkadaş sohbet ediyorlar:
- Ne olur, benim Ahmetlere gittiğimi söyleme! Bu akşam sende kalacağım, tamam mı?
- Ben yalan söyleyemem biliyorsun Neşe.
- Aman bir kerecik söylesen ne olur? Bir daha konuşmayacağım seninle!

dummy2 • Sevgi ve Erol konuşuyorlar:
Sevgi: Hadi bu akşam sinemaya gidelim!
Erol: Bu akşam biliyorsun Kutsal Kitap çalışması var.
Sevgi: Ne olur bir kere gitmesen?
Erol: Ama geçen hafta da seninle eve kadar yürümemi istemiştin. Onu yaptım. Bu akşam yapamam.
Sevgi: Anlıyorum, sen beni sevmiyorsun.

dummy2 • Deniz ve Birsen konuşuyorlar:
- Ahmet ve Sibel’i duydun mu?
- Hayır ama duymak istediğimi sanmıyorum.
- Aman, sen de bir şey anlattırmıyorsun insana! Bak biraz anlatayım... Sen de öğren olan biteni. Ne kötülük var ki bunda?

dummy2 • Nejat ofiste çalışmaktadır. Kendi yazıcısı bozulmuştur ve Selim Bey’in yazıcısını kullanmak ister. Ancak Selim Bey bu konuda çok titizdir ve ofis eşyalarını başkalarının kullanmasını istemez.
Nejat: Bir kere kullansam ne olur? Bozulursa yaptırırım. Amma da kıymetli malı var bu adamın!

dummy2 • Birkaç senedir imanlı olan Kaya’nın komşusu sorar:
- Geçen gün bir kiliseden çıktığını gördüm. Ne işin vardı senin orada yahu?
- Kaya büyük bir ikilemde kalır ve “Bu seferlik söylemeyeyim, sonra bir gün uygun olunca müjdeyi veririm.” diye düşünür.
- Ya merak ettim de, öyle bir uğrayayım dedim.


KRAL SÜLEYMANIN TAVİZİ

dummy1

1. Krallar 11:1-13 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Ayetleri düşünerek şu soruları aramızda konuşalım.

  • Süleyman’ın hayatı boyunca birkaç taviz verdiğini biliyoruz. Ancak bu bölüme baktığımızda, karılarına ilk verdiği taviz neydi?
  • Bu tavizi hangi tutumla verdiğini okuyoruz?
  • Tanrı’nın bu günaha karşılık yapacağını söylediklerinden ne anlıyoruz?
  • Kendi hayatımızı düşündüğümüzde, bir başkasından korkarak (hoşnut etmeye çalışmak, onaylanma arzusu, reddedilme korkusu, sevgi ve ihtiyaç duygusuyla hareket ederek) tanrısal doğruluktan taviz verdiğimiz alanlarımız var mı?

UYGULAMA

Taviz, üzerinde pek düşünmesek de gerçekten büyük sorunlar yaratan bir tutumdur.

Bu hafta boyunca özellikle aldığımız kararları, tutumlarımızı gözden geçirelim. Bir başkasını hoşnut edeceğiz diye veya benzer duygularla ne gibi tavizler veriyoruz, dikkat edelim.

Bu tavizlerin sonuçları ne olabilir? Bizi uyarması için bir kardeşten rica edebiliriz. Ayrıca bu kardeşle birlikte bu konuda dua edebiliriz.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18