MESİH′İN DOĞRULUĞUNA ORTAK OLMAK(3)

dummy1

MESİH′İN DOĞRULUĞUNA ORTAK OLMAK(3)

dummy1

MESİH′İN DOĞRULUĞUNU GİYİNDİ

KANATLARIM VAR!

Uçmayı hiç istedik mi? İnsan olarak uçamadığımız malum. Peki kanat taksak? Diyelim ki uçmayı çok istedik, diyelim ki Hezarfen Ahmed Çelebi gibi kanat takma şansımız oldu ve bu kanatların sağlam, güvenilir olduğunu biliyoruz. İlk kez bunu denedik ve harika geçti!

Uçmak doğamızda olmadığı halde bizi ne kadar iyi hissettirebiliyor, değil mi?

Bunun gibi, doğruluğumuzu da ilk günahla kaybettik insan olarak, yani uçabiliyorduk ama kanatlarımızı kaybettik. İşte Mesih’in bize sağladığı budur: Kanatlar. Artık uçabiliriz!

“Bir kimse Mesih’teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2Ko.5:17)

“Tanrı, günahı bilmeyen Mesih’i bizim için günah sunusu yaptı. Öyle ki, Mesih sayesinde Tanrı’nın doğruluğu olalım.” (2Ko.5:21)


BİR BAYKUŞ EFSANESİ

Aşağıdaki öyküyü okuduktan sonra, bu öykünün ardından verilen soruları birlikte cevaplandıralım.

- İşte orada arkadaşların! Tramplenden atlıyorlar bak! Diğerleri de tahterevallide, bak bir grup da salıncaklarda!

- Baba, hadi gidelim, hadi, daha hızlı n’olur!

- Tamam, tamam, yetişeceksin merak etme…

- Baba, bizim neden kanatlarımız var?

- Yüksekten atladığımızda yere çakılmamamız için.

- Onu biliyorum… Uçmaya yaramıyor mu kanatlar? Asıl o işe yaramıyor mu?

- Hmm… Öğretmeniniz de anlatmıştı. Hatırladın mı o efsaneyi? Hani öğrenince çok şaşırmıştın, koşa koşa gelip anlatmıştın.

- Hatırlıyorum… Ama anlamıyorum baba. Madem uçabiliyorduk, nasıl oldu da uçamaz hale geldik? İşte kanatlarım duruyor!

- Yavrum, üzülme sen şimdi bunlara, birazdan arkadaşlarınla birlikte o yüksekten atlarken unutacaksın bunları.

- Baba ama ben sadece tramplenden atlayarak bir süreliğine süzülüp sonra çakılmak istemiyorum. Ben gerçekten uçmak istiyorum!

- Ama yavrum bu mümkün değil, biliyorsun sen de. Atalarımız gerçekten dediğin gibi uçabiliyorlarmış ama bir hata yapmışlar. Ama bak neyse ki böyle oyuncaklar var, büyüyünce de bizim gibi yüksek kayalıklardan bırakırsın kendini, o seni teselli eder.

- Büyük büyük büyük büyük babalarımız bir hata yaptılar diye ben neden uçamayan bir baykuş olarak dünyaya geliyorum? Bazı arkadaşlarım diyor ki, eğer daha geniş, daha büyük kanatlar taktırırsak kendimize, biraz daha uzun süre kalabiliyormuşuz havada. O zaman neden daha büyük, daha geniş kanatlarla doğmadım ben?

- Bunu deneyen yakınlarımız var aslında. Hatırlıyor musun, geçen yıl karşılaştığım eski arkadaşlarımı? Tabii ki biraz daha uzun süre kalabiliyorlar havada ama sonuçta onlar da kendileri uçamıyor, o ışıltı başka çünkü yavrum. O ışıltı nesilden nesle geçebilecek güçteydi ama koşa koşa hızlanmak ve sonra çok çok yüksekten atlamak bize daha güzel geldi. O ışıltının kaynağının kendimizde olduğunu düşündük. Kanatlarımızın bizi yükseğe çıkaran ışıltıyı yok saydık ve kendi gücümüzle hızlanmayı daha eğlenceli bulduk. Üzülme yavrum, bak kanatlarımız duruyor neyse ki! Süzülebiliyoruz en azından.

- Baba ben o ışıltıyı istiyorum. Yükseğe çıkmak istiyorum. Nereden bulabilirim o ışıltıyı? Ben yükselen, kanatlarının ışıltısıyla uçan bir baykuş olmak istiyorum!

- O ışıltının kaynağı çok çok yükseklerde. Uçamadığımız sürece ulaşmamız imkansız.

- Öyleyse ışıltıyı çağırsam o bana gelir mi baba? Çok üzgün olduğumu söylerim, çok çok özür dilerim, çok iyi bir çocuk olacağıma söz veririm! O zaman gelir, değil mi?

- Bu çok güzel bir düşünce yavrum. Keşke iyi bir çocuk olman yeterli olsa, çünkü sen gerçekten iyi bir çocuksun. Işıltının olmamasının nedeni bu değil. Şimdiye kadar çok kişi denedi ışıltıya ulaşmayı ama kalıcı olarak başaramadı, o ışıltıyı tamamen alamadı. Anladık ki ancak ışıltının kaynağı olan kendi gelirse ve bize ışıltısını dağıtırsa buna yeniden sahip olabiliriz. Ben de senin gibi bazen umutlanıyorum, belki bizi sevdiği için her şeye rağmen bize acır da gelir diye. Işıltıyı görüp de içine alana ne mutlu! O günleri görebilirim umarım...

Hikayedeki baba Mesih’ten ve doğruluğundan (ışıltıdan) yoksun olanın eski yolunu, çocuğu ise yeni yolu, Mesih’in yolunu işaret ediyor. Buna göre bu soruları birlikte cevaplandıralım:

Eski yoldan giden insanın (babanın ve arkadaşlarının) durumu hakkında neler söyleyebiliriz?

Başka bir yol olduğuna inanan, bunu arayan insanın (çocuğun) ışıltıya kavuşmak için yapabileceği bir şey var mı?

Hikayenin sonunda ışıltının kaynağının geldiğini düşünelim. Hikaye öyle sonlansa sizce neler olur?


MESİH′İN ‘IŞILTISI’

Adem’le Havva, az önce okuduğumuz hikayeyi düşünürsek, ‘uçabiliyorlardı’. Ama kendi yollarını çizmek, kolayı seçmek, Tanrı’nın yapılmasının iyi olmayacağını söylediği şeyi yapmak onlara cazip geldi. Yerçekimi kanununu bildiğimiz için kendimizi yüksek bir yerden zemine bırakmayız. Tıpkı bunun gibi, Adem’le Havva’nın elinde olmayan bir ruhsal kanundu bu. Kendi yollarını seçip Tanrı’nın yolunu hor gördükleri, ona sırt çevirdikleri zaman o ‘ışıltıyı’, yani doğruluğu kendi elleriyle içlerinden çıkarmış, kaybetmiş oldular. Tanrı’dan uzak düştüler (Rom.5:12-19).

Tanrı yine de insanın ‘kanatlarını’ almadı. İnsana doğru olanı ve olmayanı göstermek için buyruklar verdi. İnsanın O’na her yönelmesini doğruluk adımı olarak gördü. Ancak insan bu kez de bu buyrukları görüntüde yerine getirip yine kendi doğrusuna yönelmeyi, Tanrı’nın istediği doğruyu yapmak yerine türlü iyiliklerle yapmadığının telafisini sağlamayı seçti. Doğru olanın hepsini yerine getiren ise hiçbir zaman doğru olmayanı yapmadan yaşayamadı. Oysa İsa Mesih, insan olarak tamamen doğru bir yaşam sürebildi, böylelikle en başta kaybettiğimiz doğrulukta bizim temsilcimiz olarak yaşadı bizim yerimize. Bu yüzden Mesih’e iman eden bizler O’nun kadar doğru sayılıyoruz Tanrı’nın gözünde ve O’na kendimizi kabul ettirmek için bir şey yapmamız gerekmiyor.

“Ama Kurtarıcımız Tanrı iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh’un yenilemesiyle yaptı. Öyle ki, O’nun lütfuyla aklanmış olarak umut içinde sonsuz yaşamın mirasçıları olalım.” (Tit.3:4-7)

İsa Mesih doğru insanı temsilen nasıl yaşadı?

Mesih’in doğruluk eylemi, sadece söz dinlerliğine ve Babası’na güvenine bağlıdır. Mesih’in doğruluk eylemi, bizim yerimize kendini tarihteki herkesin günahının bedelini ödeyen kurban olarak sunmasıdır. Doğru olmayan bizler günahlı benliğimizden ötürü ölümü ve Tanrı’nın gazabını hak etmişken, bizi doğru kılmak uğruna doğru olan bu büyük yükü kendi rızasıyla üstlenmiştir.

“İşte, tek bir suçun bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı. Çünkü bir adamın sözdinlemezliği yüzünden nasıl birçoğu günahkâr kılındıysa, bir adamın söz dinlemesiyle birçoğu da doğru kılınacaktır.” (Rom.5:18-19)

İsa Mesih’in çarmıha gerilmek üzere tutuklanmadan önceki sözlerine yer verilen Yuhanna 16:7-11 ayetlerde, Kutsal Ruh’un dünyayı doğruluk konusunda suçlu olduğuna ikna edeceğini söylediğini görüyoruz. Çünkü Oğul olan Mesih, Baba’nın bağrından kopup gelmiş ve dünya buna inanmamıştır, şimdi de Baba’nın yanına gidiyordur. 16:15’te İsa, “Baba’nın nesi varsa benimdir” demiştir.

Bizim kaybettiğimiz doğruluk, O’nda mevcuttur, çünkü göklerden, doğruluğun kaynağı olan Baba’nın bağrından kopup gelmiştir. Mesih’in doğruluğu, Mesih’e iman etmemizle bize ‘giydirilir’ (Gal.3:27), içimize O’nun ‘ışıltısı’ dökülür. Yani Mesih’e ait olduğumuz için ‘doğru’ sayılırız, İsa’nın doğruluğu bize sayılır. En başta insan olarak günahla kaybettiğimiz doğruluk, içimizdeki Mesih’in Ruhu sayesinde bizde mevcuttur.


İYİLİK Mİ, DOĞRULUK MU?

Mesih’in doğruluğunu giyinmek ile kendi bildiğimiz doğruya göre yaşamak arasında bir zıtlık içinde kalabiliyoruz. Şimdi bunu yansıtan örneklere bakalım birlikte. Her örnek için şu soruları birlikte cevaplandıralım, sorularla ilgili konuşalım:

Örnekteki kişinin görünürde amacı neydi?

Mesih’in doğruluğu yerine neye güveniyorlardı, hangi doğru geçerliydi onlar için sizce?

dummy2 • Serdar, biliyorum, yardım için topluyorsun bu giysileri de, bazıları cidden kötü durumda, yollamasan onları...

- Ya oğlum, insanların ihtiyacı var, sağına soluna bakacak halleri yok giyeceklerin. Hem en çok koliyi ben yapmak istiyorum.

- Hava mı atacaksın çok koli yaptım diye, hayret bir şey!

- Yok be, ne alakası var? Ben çok koli yaparsam başkaları da heveslenir, yapar. En çok koli yapanlara küçük hediyeler de dağıtacağız, az yapanlar utansın.

dummy2 • Evet, sen, sen ve sen, sizleri de yazdım oruç grubuna.

- Ya, ben bu hafta uygun olamayacağım...

- Rab yardım eder kardeşim, tutarsın, tutarsın.

- Beni haftaya yazarsan daha iyi olur. Beni bilirsin, seve seve tutarım normalde ama bu hafta gerçekten olmaz.

- Tabii haftaya da yazarım ama... İman hayatın hakkında konuşmak ister misin? Bir problem görüyorum şu an ben Tanrı’yla senin aranda.

dummy2 • Canım, neden bu kadar üzgünsün? Gitmezsin, n’olcak?

- Anlamıyorsun, gitmem lazım, bütün hayatımı ben bunun üzerine kurdum. Bütün hedeflerim bu yönde. Her şeyimi buna göre ayarladım.

- Haklısın, çok çabaladın, gördüm ben de. Yine de Rab’bin oraya gitmeni istemediğini düşünmeye başladım. Bütün kapılar kapanıyor sanki birer birer.

- Hiç kapı açmadı ki bana! Ben hizmet ettim, saatlerce, günlerce. Bana bunu çok gördü!

dummy2 • Sahi, barıştınız mı Ayşen’le?

- Evet, geldi kuzu kuzu özrünü diledi. Tanrı kardeşlerin böyle dargın kalmasını istemez.

- Özür mü diledi? Meral, ben senin söylediğin bir sözden ötürü olduğunu hatırlıyorum bu dargınlığın...

- İşini bileceksin canım. Bana kimse öyle tavır alamaz. Dargın kalmanın Tanrı’nın önünde doğru olmadığını söyledim soranlara, eninde sonunda gidip mecbur ettiler tabii gelip benimle konuşmaya. Neden şaşırdın ki sen?

- Dargın kalmak doğru değil tabii de, senin özür dilemeni beklerdim, şaşırdım o yüzden.


PAVLUS′UN DOĞRULUĞA BAKIŞI

1. Timoteos 1:12-16, Galatyalılar 1:13-14 ve Filipililer 3:5-9 ayetlerini okuyalım.

Pavlus’un ‘eski yol’u nasıldı? Doğruluk adına neler yapıyordu?

Pavlus’un yeni yolunda doğruluk için yaptıkları nelerdir? Eski yolu hakkında neler düşünüyor?


UYGULAMA

• İsa Mesih’in göklerin egemenliğini ve bu egemenliğe ait bireyleri anlattığı Matta 25. bölüm 31-46 arasındaki ayetlerde yer alan sözlerinden, doğruluğun aslında basit ve içten eylemlerde saklı olduğunu görürüz.

• Hafta boyunca bu ayetleri en az üç kere okuyalım, bugünkü çalışma grubumuzda bir araya geldiğimiz kişilerle hafta içi tekrar görüşürsek birbirimize bu ayetleri hatırlatalım. Eski yolumuza ait alışkanlık haline getirdiğimiz eylemlerimiz olup olmadığını sınayalım.

• Mesih’te sahip olduğumuz kurtuluşa güvenerek kendi bildiğimiz yolda gidip gitmediğimizi, kendimize güvence olarak tutunduğumuz görünürde iyi eylemlerimizi bize göstermesi için Kutsal Ruh’tan her gün yardım isteyelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18