MESİH′İN DOĞRULUĞUNA ORTAK OLMAK(4)

dummy1

MESİH′İN DOĞRULUĞUNA ORTAK OLMAK(4)

DOĞRULUK ADIMLARI

NEDEN DOĞRU OLAYIM?

dummy1

Dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpmasının, dünyanın diğer ucunda fırtınaya yol açtığını düşünün. Kelebek etkisi adı verilen bu teori, küçük değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabileceğini savunur.

Bunun abartılı bir teori olduğunu söyleyebiliriz, nihayetinde yaşamamızı yönlendiren ‘kelebek’ değil Rab’dir.

Ancak bu fikirden yola çıkarak, bugün herhangi bir konuda doğruluğu seçmemizin kendimiz, yakınlarımız, hatta hiç tanımadığımız insanlar için büyük etkileri olacağını düşünelim.

Şimdi de başkasının böyle bir seçiminin bizi veya yakınlarımızı çok olumlu etkileyeceğini bildiğimizi ve o kişinin bu seçimi yapmadığını düşünelim.

İki farklı durumda neler düşündük, neleri hesapladık, tepkilerimiz neler oldu? Konuşalım.

Lütfen Çöpünüzü Çöp Kutusuna Atınız

dummy1

Bir kısa çevreci eğitim filmi serisi var, bir televizyon kanalının Yeşil Ekran projesi kapsamında hazırladığı. Yaklaşık 150 gönüllünün rol aldığı bir AVM gizli kamera çekimi. Önce görevli kişi normal biri gibi çöp kutularının yanına gelip ayakkabısıyla uğraşır gibi eğiliyor ve o sırada elindeki boş pet şişeyi ayağının dibine bırakıyor ve kalktığında almadan yoluna devam ediyor. Belirlenen noktalarda gizlice bekleyen 150 gönüllü, pet şişeyi birinin hemen dibinde yer alan çöp kutusuna atacağı ana kadar kımıldamıyor. Pet şişenin yanından bir sürü insan geçiyor, bir sürü kişi görüyor şişeyi ama dokunmuyor. Sonunda kendi halinde, o sırada telefon görüşmesi yapan biri, sıradan bir işmiş gibi eğilip pet şişeyi hemen yakınındaki çöpe atıyor. İşte o an 150 gönüllü başlarına yeşil şapkalarını takarak ayağa kalkıp adamı alkışlıyor. Ortalık alkış, ıslık ve düdük sesleriyle doluyor. Genç kadın şaşkınlık içinde, daha neler olduğunu anlayamadan, pet şişeyi gizlice yere bırakan görevli hızla yaklaşıp kendisine bir çevreci şapkası takıp tebrik ediyor.

İmkanınız varsa, görüntüyü bu linke tıklayarak izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=9cLBkgDto60

Bu eğitim filmini, Tanrı’nın doğruluğuna dayanan eylemleri yapmamızla ilgili düşünerek şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Sizce, pet şişeyi görüp de dokunmayanlar, eğer kendilerini böyle bir sürprizin beklediğini bilselerdi nasıl davranırlardı?

Kendimizi düşündüğümüzde, kimsenin takdir etmeyeceğini bildiğimiz bir eylemi yapmak ile yapmamak arasında kaldığımızda aklımızdan neler geçiyor?

Pet şişeyi geri dönüşüm kutusuna atmanın ileriki yıllar için insana kazancını düşünmek, bunu hesaplamak yerine, başkası benim yerime atsın diye düşünürüz. Tanrı’nın kahinleri olarak, yani imanlılar olarak, Tanrı’nın doğruluğunu, kimse görmese bile yansıtmayı her zaman sürdürmek sizce neden zor gelir?


RAB′BİN ELİ OLMAK

dummy1

Tanrı kendi doğrudur. O’nun doğruluğu insanı kurtarır, ona her zaman elini uzatır, kötüyü yargılar, adaletini ve sevgisini göstermesinin yoludur. Tanrı doğrulukta tutarlı olmasaydı, insana kurtuluş sağlamazdı. Hak ettiği cezayı verir, en baştan yok ederdi tümüyle. Ama her bir insanı sevdi ve başlangıçta tasarladığı gibi doğruluğa yönelmesi için insana hep fırsatlar verdi, halen veriyor, defalarca.

Dünyada doğruluğa susayan, doğruluğu arayan, özleyen, doğruluğun peşinden giden insanları arar Tanrı. Nuh’un yaşadığı dönemde, Nuh’tan başka doğru kimsenin olmadığını görmüş, insanları ve diğer canlıları büyük tufanla yok etmiş, sadece Nuh’u ve ailesini kurtarmıştır (Yar.7:7). İbrahim, günahlarından ötürü Tanrı’nın yok edeceğini bildirdiği Sodom ve Gomora’nın bağışlanması için Tanrı’ya yakardığında, O’nunla resmen pazarlık yaptığında bile Tanrı doğru bulduğu her kişi hatırına orayı bağışlayacağına söz vermiştir. Tanrı doğruluğu yargılama konusunda hassas olduğu kadar, doğru olanı kurtarma ve koruma konusunda hassastır.

Eski Antlaşma’da Rab’bin gözünde doğru olanı yapan kralların hem kendi nesillerinin hem halkının berekete kavuştuğu, yapmayanın ise kendi ve soyuyla birlikte halkını kaybedilen savaşlara, kıtlığa, yokluğa sürüklediği görülür.

Bir kişinin, kendisine zor veya yanlış geldiği, o an çekici olmadığı veya çıkarlarına uymadığı için doğru olan bir şeyi yapmamasının bizim için kötü sonuçlar doğuracağını bildiğimizi düşünelim. Neler yapardık o kişiye? Neler söylerdik?

Doğru olanı çoğunlukla biliriz, o an anlarız, ancak ‘istemiyorum’un nedenleri, ‘yapmalıyım’ın nedenlerinden daha ağır ve ikna edicidir bizim için. Burada Tanrı’nın sözüne güven ve bu söze uymak söz konusu olur. Odağımız mutluluk değil, doğruluktur. Kötülük yapan biri eğer bu kendini mutlu ederse kötülüğü de sever.

İman eden bizler, günahtan özgür kılınarak doğruluğun köleleri olduk (Rom.6:18); çünkü insan kendini teslim ettiği, sözünü dinlediği kişiye bağımlı olur, onun ‘kölesi’ olur. Böylece Mesih’le birlikte ölümden dirilenler olarak, kendimizi günaha değil, doğruluk araçları olarak Tanrı’ya sunarız (Rom.6:16). Doğruluk uğruna attığımız her adım, günah karşısında öldüğümüzü ilan eder. “Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz.” (1Pe.2:24) Mesih imanlısının Tanrı’nın sözüne güvenerek buna uygun yaşaması, kendini Tanrı’ya kabul ettirmek için değildir, bir minnettarlık göstergesidir, Tanrı’yla arasındaki ilişkinin bir getirisidir; çünkü imanlı için mahkumiyet yoktur (Rom.8:1), Tanrı ile arasında duygulara değil, Mesih aracılığıyla aklanmasına dayalı gerçek bir esenlik vardır (Rom.5:1)

Vahiy kitabında, büyük yargıyı başlatacak tomarı açmaya layık kimse yoktu dendiğinde Yuhanna acı acı ağlar, çünkü yüreği haksızlığın, adaletsizliğin ve kötülüğün son bulup doğruluğun egemen olmasına susamıştır. Devamında, Kuzu’nun yani Mesih’in buna layık olduğu, kanıyla insanları satın aldığı yazılıdır. Bu insanların Tanrı’nın hizmetinde birer kahin olacakları ve dünya üzerinde egemenlik sürecekleri söylenir (Va.5:5-10).

Tanrı’nın kahinleri olarak, o pet şişeyi, kimse görmese bile, sonucunu hesaplayamasak, bilemezsek bile eğilip yerden alıp geri dönüşüm kutusuna atmaya çağrıldık.

dummy2 • Salih birkaç yıldır dua ettiği ve anlayışlı olmaya gayret ettiği ve bir danışmana gittikleri halde eşiyle arasındaki anlaşmazlıkların bir türlü azalmadığını görür.

1. Çocuklarının böylesine sorunlu bir ortamda yetişmesine gönlü artık razı olmadığı için eşiyle yollarını ayırmanın vaktinin geldiğini düşünmektedir. Buna göre adım atmak üzere avukatını arar.

2. Çocuklarının böylesine sorunlu bir ortamda yetişmesine gönlü artık razı olmadığı için eşiyle hem yeniden bir danışmana gitmeyi hem kilisedeki kardeşlerden dua ve oruç desteği almayı düşünmektedir. Buna göre adım atmak üzere danışmanı arar ve kardeşlere ricasını iletir.

dummy2 • Merve, İsa Mesih’e iman edeli bir iki yıl olmuştur. Ancak İncil’de okuduğu İsa’nın iyilikle ilgili bazı sözlerini hala hayatında görmediğini fark eder. İmanından ve bağışlandığından şüphe duymaya başlar.

1. İnsanın değişmesinin mümkün olmadığını, kendini İsa’nın bahsettiği ‘doğru’ düşünceler için yeterince telkin edemediğine karar verir. Bir aldanma yaşamak istemediğinden dolayı, çeşitli bahanelerle yavaş yavaş kiliseden uzaklaşır ama kilisedeki insanları sevdiği için onlara da durumu açıklamak istemez.

2. İnsanın kendi başına ve hemen değişmesinin mümkün olmadığını, imanlının kendini Tanrı’ya teslim edecek kadar Tanrı’ya güvenemediğinde gelişemediğini hatırlar. Bir aldanma yaşamak istemediğinden dolayı, güvenilir bulduğu bir kardeşe veya önderine içinde bulunduğu durumu anlatır, Tanrı’nın bu konuda söylediği, gösterdiği bir yol var mı diye danışır.


dummy2 • Sevgi, ağabeyi Umut’un evdeki herkese karşı kötü davranmasından bezmiştir. Umut’un bazen değişememekten, iyi bir evlat olamadığından yakındığını da bilir. Ama artık çok uzun zamandır Umut kimseyi dinlemiyor, başına sürekli dert alıyordur.

1. Sevgi bu uzun süre içinde çok dua etmiştir. Ağabeyi Umut’u artık Tanrı’nın yargısına bırakır, düzelmesini ve hayatına çekidüzen vermesini umar.

2. Sevgi bu uzun süre içinde çok dua etmiştir. Ağabeyi Umut için her gün Tanrı’ya yalvarmaya devam eder, düzelmesine yardımı olacak fırsatları kollar.

UYGULAMA

Matta 6:9-13’te, Rab’bin Duası adıyla da bilinen, İsa Mesih’in verdiği dua örneği bulunur. İlk sözler şöyledir:


Göklerdeki Babamız,

Adın kutsal kılınsın.


Egemenliğin gelsin.

Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de

Senin istediğin olsun.


Bu hafta boyunca her gün bu sözleri hatırlayalım. Yeryüzünde O’nun isteğinin yerine gelmesini istiyorsak, bunda Tanrı’nın kahinleri olarak kendi rolümüzün ve sorumluluğumuzun olduğunu bilerek günümüzü tamamlamaya gayret edelim.

Gelecek haftaki dersimizde yaptıklarımızdan bahsedelim, herkes için teşvik olsun diye.

Dua ederken, kendi isteklerimizin O′nun isteklerini bastırmamasına özen gösterelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18