MESİH′İN DOĞRULUĞUNA ORTAK OLMAK(5)

dummy1

MESİH′İN DOĞRULUĞUNA ORTAK OLMAK(5)

dummy1

DOĞRULUĞUN ARDINCA GİTMEK

AKINTIYA KARŞI

Kalabalık, neredeyse sırt sırta yürünebilen bir yolda, kalabalığın gittiği yönün tersine gitmek ne kadar zordur!

Çoğunluğun alışkanlığına uymayanlar, aslında doğru olmadığı halde çoğunluğa göre doğru görülene uymaya direnenler, akıntıya karşı yüzmenin anlamını bilir.

‘Akıntıya karşı yüzerken’ hangi zorluklarla karşılaşıyoruz? Nelere ihtiyaç duyuyoruz?

“Girme çakalların gölgesine, varsın seni aslanlar yesin” deyişi, doğru kalmaya çalışırken karşılaşabileceğimiz hangi durumları düşündürür bize?


YÜZÜCÜ

Aşağıdaki hikayeyi birlikte okuyalım

Florence Chadwick,(Florans Çedvik) 1918 doğumlu, 6 yaşında profesyonel yüzücülüğe başlamış bir kadındır. Defalarca yarışlara girip büyük başarılar elde eder. Günün birinde, her profesyonel yüzücü gibi, onun da açık su yüzme maratonları ilgisini çeker. Manş Denizi’ni yüzerek geçen ilk kadın yüzücü Gertrude Ederle (Gertrud Ederle) ona ilham verir. Kendisi bunu bir adım götürüp Manş Denizi’ni gidiş ve dönüş olmak üzere iki yönlü yüzerek geçen kadın olmayı hedefler.

Açık suda uzun mesafe yüzme, başarısızlık oranının en yüksek olduğu, en zorlayıcı spor dallarından biridir. Sadece çok güçlü olanın başarılı olduğu söylenir. Açık su yüzme maratonuna katılmak cesaret ister; gecenin zift gibi karanlığı, sis, zehirli otlar, tanınmaz hale gelmiş kırık eşya parçaları, gemilerden sızan petrol, denizanası sürüleri ve kendi rotasında ilerleyen devasa gemiler arasında yüzeceksinizdir. Bu yüzden yüzücüler yarış sürerken, karşılaştıkları durumlara göre, sürekli yeni kararlar almak ve bu doğrultuda yarışa yeni bir yön vermek zorundadırlar. Üstelik saatler süren bu zahmet, ani bir hava değişimiyle bile boşa gidebilir.

Bu yüzücü kadın, Fransa’dan İngiltere’ye geçişini, Manş Denizi’ni geçen ilk kadın olan Ederle’nin süre rekorunu da kırarak başarıyla tamamlar. Dönüş biraz daha zorlu olur. Ancak sisli havaya, güçlü rüzgâra rağmen, aldığı ağrı kesicilerle dönüşü de tamamlar. Böylelikle gözünü yeni bir hedefe diker. Bu kez yaklaşık 34 km’lik Catalina (Katalina) Kanalı’nı geçen ilk kadın yüzücü olacaktır.

Temmuz ayı olmasına rağmen, deniz suyu bedeni uyuşturacak kadar soğuktu. Hava öyle sisliydi ki, yüzücü kendisine eşlik eden tekneleri zorlukla seçebiliyordu. Yüzücüye eşlik eden teknenin civarında köpek balıklarına bile rastlandı. Florence ,(Florans ) soğuğa ve köpek balıklarına rağmen tam 15 saat 55 dakika yüzdü. Teknede bulunan annesi ve antrenörü "Başaracaksın! Az kaldı!" diye bağırıyorlardı. Kendisi seyreden milyonlar, başarısı için dua ediyordu. Teknedekilerin bütün teşviklerine rağmen kendisini sudan çıkarmalarını istedi. Herkes hayal kırıklığı içindeydi. Sadece birkaç km mesafe kalmışken başarılı yüzücü vazgeçmişti. Florence Chadwick ,(Florans Çedvik), daha sonra başarısızlığının sebebini şöyle açıkladı: "Önümde hiçbir şey göremiyordum. Karayı görebilseydim, başarabilirdim!" 2 ay sonra yine denedi. Su yine soğuktu, köpek balıkları yine vardı, sis yine her şeyin üstünü örtüyordu.

Ama bu defa sisin ardında bir yerde kıyının olduğunu düşünerek yüzdü hep. Sahili hayal ederek attı kulaçlarını ve başardı.

Bu yüzücünün yaşadıklarını düşünerek şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Kadın yüzücünün karşılaştığı zorlukları düşündüğümüzde, sadece deneseydi ve sonuna kadar zorlamasaydı bile takdir edilecekti. Onu sonuna kadar gitmeye zorlayan nelerdi sizce?

Sisin ardında kıyının olduğunu bilmediği zaman ne oldu? Öğrendikten sonraki yüzüşünde neler oldu?

Kadın yüzücü, sisin ardında kıyının olduğunu bilerek, buna güvenerek dayandı. Bizim doğruluğun ardınca giderken dayanağımız nelerdir?


RÜZGARA KARŞI KOŞMAK

Doğruluğu hayat boyu sürdürmek neden bu kadar zor diye düşünebiliriz. Rab kötülüğü ‘bu dünyanın egemeni’ diye tanıtır. Kötülüğün egemen olduğu yerde Rab’bin doğruluk elçileri olmak elbette zorlayıcı olacaktır. Ama asıl egemen RAB’dir. İmanlılar olarak, her şeyin egemeni ve her şeyi nihayetinde kendi tasarladığı düzene kavuşturacak, kurtuluşunu Mesih İsa’yla dökerek elini uzatmış Tanrı’nın Ruhu’nu taşıyoruz. Bu Ruh’la mühürlendik, göksel egemenliğe ve O’na ait olduk. O’nu yüz yüze göreceğimiz ana dek bu dünyada O’nun egemenliğinin görülmesi için mücadele etmeye çağrıldık.

Yakup, Eski Antlaşma dönemi boyunca Tanrı’nın sözcüleri olan peygamberleri örnek almamızı öğütler, çünkü Mesih’e iman eden her birey Tanrı’nın birer sözcüsüdür: “Kardeşler, Rab’bin adıyla konuşmuş olan peygamberleri sıkıntılarda sabır örneği olarak alın.” (Yak.5:10). Tanrı’nın doğrulukla ilgili sözünü iletip de sıkıntı çekmemiş Tanrı insanı yoktur (yargı döneminin geldiğini ilan ettiği için türlü baskılara maruz kalan Yeremya gibi, sözleri alaya alınan Nuh gibi...). Kutsal Kitap onların hikayeleriyle doludur. Sadece Tanrı’nın sözlerini iletenlerin değil, karşılaştıkları sıkıntılara, denenmelere rağmen doğruluktan sapmamaya direnenlerin de bu mücadeleye sıkı sıkıya tutunduklarını görürüz (Eyüp gibi, İstefanos gibi).

Doğruluğu rehber almak sadece baskı, zulüm altında inleyeceğimiz anlamına gelmez. “Bunun için Tanrı’ya bağımlı olun. İblis’e karşı direnin, sizden kaçacaktır. (Yak.4:7).” denir, yani Tanrı’nın gücüyle zaferimiz vardır. “Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin de aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan İblis’e karşı direnin.” (1Pe.5:9) sözleriyle Petrus teşvik vermiştir; oysa İsa Mesih’in kendisinin öldürüleceğini söylediğinde İsa’ya itiraz eden Petrus’tu. Mesih’i dirilmiş haliyle gördü ve bu eyleminin doğruluğun bir parçası olduğunu anladı.

Pavlus da, yaşamını ne olursa olsun doğruluk yolunda adarken bir keresinde, “Ne var ki, bana karşı çıkanlar çoktur.” demiştir (1Ko.16:9). Pavlus Tanrı’nın onu ulaştıracağı yeri biliyordu ve o yolun kolay olmadığını biliyordu. “Rab’den korkmanın ne demek olduğunu bildiğimizden insanları ikna etmeye çalışıyoruz. … Bizi zorlayan, Mesih’in sevgisidir…” (2Ko.5:11,14) sözleri yine Pavlus’a aittir.

Ayrıca bu yolda yalnız değiliz. Doğruluktan sapmamayı ilke edinmiş imanlılarla, kiliseyle bir araya gelmekten vazgeçmemek, denenmelerle ilgili birlikte dua etmek, başarıyla sonuçlanan deneyimleri birlikte paylaşmak da bu yolda en çok ihtiyaç duyacağımız yardımcılardır. İsa Mesih doğruluktan ayrılmasın, yeniden dönsün diye Petrus için dua etmiştir (Luk.22:32); çünkü Petrus, İsa Mesih çarmıha gerilmek üzere askerler tarafından götürülürken İsa’yı tanıdığını inkar edecektir (Luk22:54-62).

Rab doğruluğunun ardınca gidenleri bereketleyeceğini sözünde birçok kere vaat eder. Biz tıpkı o yüzücü gibi bu karayı her zaman görmüyoruz ama Rab’bin vaadine güvenebiliriz. Pavlus’un dediği gibi, “Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim” diyebiliriz (Flp.4:13).


DOĞRULUĞUN ARDINCA GİDERKEN

Aşağıdaki örneklerin her birinde söz edilen sorun için iki seçenek verilmiştir. Her bir örnek için şu soruları birlikte cevaplandıralım.

• Hangi seçenek için doğruluk adına bir adım daha ileri atmak, zorlanmak gerekecek? Sebeplerini birlikte konuşalım. Konuştuktan sonra diğer soruya geçelim.

• İlk seçenek neden tercih edilmemeli sizce?

dummy2 • Ayşe iki çocuğundan birini yakında askere gönderecektir. Oğlunun sağlığı, güvenliği için endişelidir;
1. Bir nebze kötülük ettiyse, bu kötülüğün karşılığı oğlunu bulmasın diye oruç tutmaya ve birçok kişiye çeşitli yollardan yardım etmeye, bağışta bulunmaya, iyi davranmaya başlar.
2. Oğlunu duayla Rab’bin ellerine teslim eder. Oğluna yaşayacağı her şeyde Rab’be yönelmesini, güvenmesini öğütler.

dummy2 • Kadir kendisi gibi imanlı olan nişanlısının eskiden ahlaklı olmayan işlere karıştığını öğrenir;
1. Ondan sessizce ayrılmaya karar verir. Birçok konuda hem çekinceleri hem şüphesi vardır.
2. Rab’bin kendisini de günahın elinden kurtardığını anımsar ve sahip oldukları bu lütuf için Rab’be şükreder, nişanlısıyla aklındaki soruları paylaşır, birlikte dua ederler.

dummy2 • Tarık’ın ailesi imanlı değildir;
1. Tarık onların Mesih’e bir türlü iman etmemesini kabullenemez, onların Mesih’e yönelik bazı sözlerinden ötürü kalbi kırılır ve zaman zaman öfkelenir.
2. Tarık onların Mesih’e bir türlü iman etmemelerinden ötürü üzülür, dua etmeyi ve onlar için iyi dileklerde bulunmayı ısrarla sürdürür, her şeyden önce aralarındaki sevginin daha da büyümesi, daha çok meyve vermesi için gayret eder.

dummy2 • Murat, başka bir imanlı arkadaşıyla birlikte kiliseyle ilgili bir görev üstlenmiştir. Arkadaşı çoğunlukla geç kalır, o gün yapılacak işi ertelemek ister veya çoğunlukla yorgun olduğu için fazla bir şey yapmaktan kaçınır.
1. Murat onun bu tutumundan sıkılır, artık yapılacak işleri arkadaşına bildirmeden kendi yapar, gidilecek yerlere gider, diğer arkadaşlarına ve önderlere de tek başına birçok yükün altından kalktığından söz eder, yoruculuğundan yakınır, bereketli olduğunu da vurgular.
2. Murat arkadaşıyla bu durum hakkında konuşur, sorunları varsa birlikte dua etmeyi, yapabileceği bir şey varsa yapmayı önerir.

Arkadaşı görevi devam ettiremeyeceğini söyler, birlikte kendi yerine kimi önerebileceği hakkında konuşulur, dua edilir.


İBRAHİM′İN ADIMLARI

Yaratılış 12:1-4 ayetlerini okuyalım. Avram, İbrahim’in eski adıdır. Kalabalık ve varlıklı bir ailesi vardı Avram’ın. Kendine ait toprağı, hayvanları, uşakları; kendine ait sorumlulukları, mülkleri, bir düzeni vardı. Yetmiş beş yaşındaydı üstelik.

Kendimizi bu bolluk içinde yaşayan yaşlı biri olarak düşünürsek, Avram’a söylenen söz bize söylense neler geçer aklımızdan, yüreğimizden? Ayetleri okuyarak ardından gelen soruları birlikte düşünüp cevaplayalım.

Yaratılış 15:1-6 ve 17:1-7 ayetlerini okuyalım.

Tanrı’nın İbrahim’e ilk çağrısının, vaadinin üzerinden kaç yıl geçti? İbrahim ne yaptı da kendine doğruluk sayıldı?

Yaratılış 22:1-2 ve 22:9-18 ayetlerini okuyalım.

Tanrı’nın vaadinin üzerinden yıllarca geçmiş, yüz yaşında İshak’a sahip olmuş İbrahim, Tanrı’nın bu şaşırtıcı buyruğu karşısında neler düşünmüş, hissetmiş olabilir sizce?

İbrahim baba toprağını arkada bıraktı, yıllarca Tanrı’nın vaat ettiklerine doğru yol almaya gayret etti, kendisine vaat edilen evladını Tanrı’ya kurban etmesi istendi.

Sonucunda İbrahim neleri kaybetti, nelere sahip oldu? İbrahim’in doğruluk adımları sayesinde neler oldu?


UYGULAMA

“Doğruluğuma sarılacak, onu bırakmayacağım, yaşadığım sürece vicdanım beni suçlamayacak.” (Eyü.27:6)

İmanlı hayatı, doğruluk yolunda yürümek, kısa bir koşu değil, maratondur. Hikayesini okuduğumuz yüzücü gibi, varacağımız göksel hedefimizi göremeyiz ama hedefe ulaşacağımızı bildiğimizde bu zorlu yarıştan vazgeçmeyiz.

Aynı zamanda Rab’bi izlemeye niyetli imanlı, zifiri karanlık içinde dolanmaya da mahkûm değildir. Evet, sorunsuz hayat bize vaat edilmedi ama giderek güçlenen ruhsal anlayışımızla neyle karşılaştığımızı, nasıl hareket edeceğimizi kavrama gücümüz olur, sendeleme riski azalır.

Mesih imanlıları olarak, “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine” sözünü sıklıkla kullanırız, çünkü bu dünyanın gidişatına ters olan bir yaşam sürmeye çağrıldık.

Doğruluk önünde bize engel olan konuları, olayları, duyguları, isimleri düşünelim ve doğrulukla ilgili öğrendiğimiz her şey adına bunları bir yana bırakıp doğruluğa yaraşır yaşamayı amaç edinelim. Kendimizi bu konuda her gün sınamayı görev edinelim.


Unutmayalım ki;

“... Doğruların yolu şafak ışığı gibidir,

Giderek öğle güneşinin parlaklığına erişir.

Kötülerin yoluysa zifiri karanlık gibidir,

Neden tökezlediklerini bilmezler.” (Özd.4:18-19)


• Dilerseniz bu ayeti veya bir önceki dersimizde listelediğimiz ayetlerden kendinize uygun birini bir kağıda rahat okuyabileceğiniz harflerle yazıp her zaman görebileceğiniz bir yerde tutabilirsiniz. Bunlardan en az birkaçını ezbere bilmeniz, yüreğiniz için zor anlarınızda hatırlayabileceğiniz birer kaya olacaktır.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18