SORUMLULUK ÜZERİNE (2)

dummy1

SORUMLULUK ÜZERİNE (2)

SORUMSUZLUK

dummy1

DÖRT KİŞİLİK HİKAYE

Ünitemizi yüksek sesle okuyalım.
Bu hikaye dört kişi hakkındadır Bunların isimleri Herkes, Herhangi Biri, Biri ve Hiç Kimse’dir.
Yapılması gereken önemli bir iş vardı
Herkes’in yapması istenmişti
Herkes, Biri’nin o işi yapacağından emindi
Herhangi Biri yapabilirdi ama Hiç Kimse yapmadı
Biri çok kızdı çünkü bu Herkes’in işiydi
Herkes, Herhangi Biri’nin yapacağını düşünmüştü
Herhangi Biri yapabilirdi ama
Hiç Kimse Herkes’in yapmayacağını anlamamıştı

Nurgül DEMİRBAŞ

Bu küçük öyküyü düşünerek aşağıdaki soruları aramızda konuşalım.

  • Yukarıdaki yazıdan nasıl bir sonuç çıkarıyorsunuz?
  • Bu yazıda anlatılmak istenilenle ilgili yaşamınızdan veya çevrenizden örnek verip grubunuzda konuşun.

SORUMLULUK ALMAK VEYA...

Ayfer Toprak’ın aşağıdaki yazısını hep birlikte okuyalım.

Yaşam standartlarını yükseltmek için çeşitli kazanımların peşinde koştururken insan, çok önemli bir kazanımı ihmal etmektedir. Hayat standardını sadece gözle görünür, elle tutulur kazanımlar geliştirmeyecek, bunun gayretinde olanlar önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırıyorlar, hayat standardını geliştiren sorumluluklardır.

Her iletişimde, her başarıda, her kazançta, her sevinçte, her güzel şeyde illaki var olan şey sorumluluktur, yerine getirilmediği takdirde sevinçler hüzne, kazançlar kayba, iletişimler soruna doğru hızla ilerler. Hayatında yüksek standart isteyenler, maddi değerlere değil, sorumluluk bilincine yatırım yaparlar. Sorumluluk sahibi (sorumlu) olmayan kişi ise hiçbir yatırım yapmaz.

Sorumlu olmayan insan, sorunlu insandır. Her sorun içinde bir sorumluluk ihlalini barındırır. Sorumluluklarından kaçınır da insan bu tavrın sebep olduğu sorunlardan kaçınamaz. Sorumluluklardan kaçışın hiçbir zaman çıkışı olmamıştır, varışı olmamıştır, bu kaçış kişiyi kaos ortamına sürüklemekten başka bir şey olmamıştır. Tercihini sorumsuzluktan yana kullanan kişi; sorunlu yaşama hazırlanmalıdır ve çıkış yolunun sorumluluklarına sahip çıkmakla mümkün olduğunu hatırlamalıdır.

Sorumlu olmayan insan, yük olan insandır.Yük olmak ile yük almanın temelinde sorumluluklar vardır. Sorumluluğuna sahip çıkmayan insan yük olurken bir başkası onun boşladığı sorumlulukları yerine getirme gayreti ile yük alır. Evrende bir denge vardır ve bu dengenin içinde boşluğa yer yoktur. Yaratıcı o sorumluluğu size vermekle ikramda bulunur, sorumluluğun yerine getirilmesi karşılıksız değildir. Eğer siz onu yapmaya gönüllü olmazsanız, ikramı teperseniz, o ikramı memnuniyetle karşılayacak bir başkası mutlaka vardır. Bu anlamda başkalarına yük olmak veya ikrama muhatap olmak tercihini ciddiye almak zorundadır insan.

Sorumlu olmayan insan, edilgen insandır.Sorumluluklar kişiyi etkili kılar. Hareket alanını genişletir ve kişiyi geliştirir. Sorumluluklarını ihmalle kişi hareket alanını kısıtlamakta, iletişimini ve gelişimini zayıflatmaktadır. Edilgen insanlar, bir başkasının direktifine muhatap olmak zorunda kalırlar. Birilerinin size “bunu yap, hadi çalış, şunu şöyle…,v.b.” demesini istemiyorsanız sorumluluklarınıza sahip çıkmalısınız.

Sorumlu olmayan insan, sorumluluklarını çıkarlarına alet eden insandır. Ne yazık ki kişilerin sorumluluklarını farklı vasıflara büründürüp çıkar malzemesine dönüştürdüklerine şahit oluruz. Sorumluluk; sahibine yatırım yapmak, kazandırmak, geliştirmek, özü beslemek, amaca hizmet etmek, v.b. fonksiyonlarına sahiptir. Bu özellikleri barındırmıyor ise; ne sahibine ne de bir başkasına faydası yoktur.

Sorumlu olmayan insan, söylenen insandır. Sorumluluğun özünde iyilik vardır. Zorla, ücretle, minnetle, kavga gürültü, v.b. ile yerine getirilen sorumluluğun vasfı bozulmuş olur. İçinde iyilik barındıran bir kavramın dış yansımaları da iyi olmalıdır.

Sorumluluk alanı savaş alanı değildir. Bazen de kişilerin sorumluluklarını yerine getirirken, söylendiklerini, şikâyet ettiklerini, tartışmaya girdiklerini görürüz. Bu şekilde kavga gürültü yapılan bir sorumluluk da sorumluluk vasfını yitirir. Sorumluluklar kişinin özünü besler, kavga ile özün beslenmesi birlikte olabilir mi? Çatışma sırasında tarafların yaşadığı gerginlik ve kırgınlıklar, hassas yüreklerin ve temiz özlerin besin kaynağı olamaz.

Evet, sorumlu olmayan kişi; sorunlu, edilgen, yük olan, iletişimi problemli, dil kalıpları incitici, v.b. kişidir. Bu kişinin kaliteli bir hayat için, standartlarını yükseltme gayretinden daha önemli bir şeye ihtiyacı vardır, sorumluluklarını üstlenme gayretine. Refah bir hayat yaşayanlar rahat yaşayanlar değildir, sorumluluklarını rahatlarına tercih edenlerdir.


Aşağıdaki soruları okuduğumuz metne göre yanıtlayalım.
  • Metne göre sorumluluklarını yerine getirmeyen bir kişinin özellikleri nasıl tanımlanmıştır?
  • Sizce bu tanımlar gerçeği yansıtmakta mıdır? Neden? Örnek vererek açıklayın.
dummy1

SORUMSUZLUKLAR SORUN OLARAK GERİ DÖNER

Sorumluluk kavramı yaratılıştan itibaren süre gelen bir olgudur. Tanrı kendi suretinde yarattığı ilk insana yeryüzünü doldurup, denetim altına alma ve egemen olma sorumluluğunu vermişti.Adem bu sorumluluğu iyi bir şekilde yerine getirirken, Aden bahçesinin ortasında duran iyilik ve kötülüğü bilme ağacından yememe sorumluluğunu yerine getirmedi. Böylece sorumluluğu yerine getirmemenin sonuçlarına katlanmış oldu.

İnsanoğlu Aden bahçesinden kovulduktan sonra sorumlulukları bitmedi. Aksine daha güç, emek ve sabır gerektiren sorumlulukları taşımak zorunda kaldı. Tanrı kendi sözü aracılığıyla benzeyişinde yarattığı insanlığa sorumluluklar vermeye devam etti.

Bizler sahip olduğumuz sorumlulukları Tanrı’nın karakterine ve isteğine uygun bir şekilde yerine getirmeliyiz. Ama günahlı yapımız bizi sorumluluklarımızı Tanrı’nın isteğine uygun olarak değil, kendi istek ve arzularımıza, çıkarlarımıza ve beklentilerimize göre yerine getirmeye itmektedir. Çoğu zaman da sorumluluklarımızı başkasına atma eğilimindeyizdir.

Sorumluluk sonradan kazanılan ve hayat boyunca öğrenilen bir karakter özelliğidir. Bir kişi sorumluluk sahibi olmayı veya sorumluluk almamayı çocukluk döneminde aile ortamında öğrenmeye başlar. Bir çocuk oynarken ayağı bir şeye takılıp düşünce, annesi hemen o şeyi döver ve “Seni gidi seni, sen niye orada duruyorsun?” diye söylenirse, çocuk sorumluluk almayı değil suçlamayı öğrenir. Çocuk, o şey orada durmasa ayağı takılıp düşmeyeceğini sanır ve büyüdükçe her takılıp düştüğünde veya yaptığı her hatada suçu yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur.

Bizlerin bu şekilde çocukluk yıllarından beri dünyanın değer yargılarına göre biçimlenmiş sorumluluk duygumuzu, Tanrı’nın istek ve beğenisine göre yeniden şekillendirmeye ihtiyacımız vardır.

Sorumlulukların farkında olmamak veya yerine getirmemek bize sorun olarak geri dönecektir. Ayfer Toprak’ın da belirttiği gibi sorumluluklar yerine getirilmediği takdirde sevinçler hüzne, kazançlar kayba, iletişimler soruna doğru hızla ilerleyecektir.

Sorumsuz insanlar devamlı bahaneler arasında dolanır, başkalarını ve içinde bulundukları şartları suçlarlar, kendilerini sevmezler, çok az iş üretir, işlerin yürümesini engeller, anlamamış görünür ve yardıma muhtaç insanı oynarlar.

Yani bu kişiler hareket etmekte çok yavaş ama şikâyet etmekte çok hızlıdırlar. Sorumsuz insanlar yaşamlarının kontrolünü başkalarına vermiş kişilerdir. Sorumluluk almak ise kendi yaşamına sahip çıkmak demektir.

Bizler kendi yaşamımıza sahip çıkanlardan mıyız?


SORUMLULUK ALMAMAK MI SORUMSUZLUK MU?

Aşağıda verilen iki örneği okuyalım. Bu örneklerdeki sorumsuzlukları ve sonuçlarını bulup aramızda konuşalım.

dummy2 • Nermin erkek arkadaşı Yusuf′u çok seviyor ve her konuda ona çok güveniyordu. Onunla zaman geçirmek, dertleşmek, eğlenmek her zaman kendisini iyi hissettiriyordu. Ama ne zaman Yusuf evlenmekten bahsetse Nermin strese giriyor ve konuyu bir an önce kapatmak istiyordu. Hiçbir zaman tam olarak hayır demeyeceğini iyi biliyor ama evet demeye de korkuyordu. Aslında evlenecek olsa evleneceği erkeğin sadece Yusuf olduğunu da çok iyi biliyordu. Ama maalesef anne ve babasının evliliğindeki çetin problemler yüzünden kendi durumu hakkında sağlıklı düşünemiyor ve kendisini evliliğin getireceği sorumlulukları almaya hazır hissetmiyordu.
Sorumsuzluk nerdedir ve sonucu ne olmuştur?

dummy2 • Tayfun işinde çok başarılı ve sevilen bir kişiydi. Havaalanında çok önemli ve ayrıcalıklı bir işe sahipti. Görevi bir noktadan kalkan bir uçağı, bir engelle, uçakla veya diğer araçlarla karşılaşmadan ineceği noktaya emniyetli bir şekilde indirmekti. Kuleden ve önündeki monitörlerden iniş ve kalkış yapan uçakları dikkatlice takip etmeli ve gereken talimatları pilota anlık ulaştırmalıydı. Önceki gece arkadaşlarıyla eğlenirken fazla kaçırdığı alkolün etkisi ile kendini yorgun ve uykulu hissediyordu. Sık sık dikkati dağılıyor ve bu yüzden aşırı kahve içiyordu. Birkaç saniyelik dalgınlığı yüzünden neredeyse yüzlerce kişi taşıyan iki büyük uçağın çarpışmasına sebep olacaktı.
Sorumsuzluk nerdedir ve sonucu ne olmuştur?


BEN YAPMADIM O YAPTI

Yaratılış 3:1-23 ayetlerini okuyalım ve aşağıdaki soruları yanıtlayalım.

• Adem ve Havva’nın sorumlulukları neydi?

• Neden sorumluluklarını yerine getirmediler?

• Tanrı Adem’e “Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?” diye sorduğunda, Adem’in cevabı ne oldu?

• Biz de sorumluluklarımızı yerine getirmediğimizde Adem gibi davranıyor muyuz?

• Adem ve Havva’nın sorumluluklarını yerine getirmemelerinin nasıl bir sonucu oldu?

dummy1

UYGULAMA

• Geçen haftaki dersimizde yerine getirmediğimiz sorumlulukları ve nedenleri üzerinde çalışmıştık. Bu hafta yerine getirmediğimiz sorumluluklarımızın hayatımızda nasıl sonuçlar doğurduğunu düşünelim. İlişkilerimiz, hizmetlerimiz, işimiz bunlardan nasıl etkileniyor, bulmaya çalışalım.

• Bu dersimizde de bahsettiğimiz gibi sorumsuzluklarımız hayatımızda birçok sorunlara neden olmaktadır. Sorumluluklarımızı keşfetme yolculuğumuzda yalnız yürümeye değil, Rab’le birlikte yürümeye gayret gösterelim. O’ndan her zaman güç, sabır, hikmet ve anlayış dileyelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18