KUTSAL KİTAP ÇALIŞMASI YARATILIŞ

dummy1

BAŞLANGIÇ (3)

TANRI’NIN BENZEYİŞİNDE YARATILDIM

dummy1

Yukarıdaki uygulama bugünlerde çok moda. Tıkladığınızda bir test çıkıyor, sonra sizin fotoğrafınızdan size en çok benzeyen ya da sizin en çok benzediğiniz ünlünün fotoğrafıyla sizi karşılaştırıyorlar. Bu uygulamayı birçok kişi kullanıyor, çünkü bir ünlüye benzemek sanırım insanları mutlu ediyor.

Yeni doğan bir bebek için de en çok tartışılan konu değil midir? “Ay bu çocuk kime benziyor?” Babaya mı, anneye mi, yoksa amcaya, teyzeye mi?

Oysa gerçekte en başta insan Tanrı’nın benzeyişinde yaratılmıştır.

“Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.” (Yar. 1:27)

- Bu benzerlik hakkında ne düşünüyorsunuz? İnsan Tanrı’ya nasıl benzeyebilir?


ÖĞRETİ

dummy1
Yaratılış 2. bölümü yüksek sesle okuyalım.

Ünlü bir düşünür (Bonhoeffer) şöyle demiştir: “1. bölümde Tanrı’dan dolayı insanı görüyorsak, 2. bölümde insandan dolayı Tanrı’yı görüyoruz.”

Tanrı yeri ve göğü yarattığında henüz bitkiler, bu bitkileri büyütecek yağmur ve toprağı işleyecek insan yoktu. Baştan sonra bir sebep sonuç ilişkisi verilirken, anlatıma yaratılışın bu en önemli unsuruyla başlanır. Rab buharla sulanan topraktan Adem’i yarattı.

Adem’in burnuna yaşam soluğunu üfledi. Bu cümle, “Kendimize benzer yaratalım” sözünün vücut bulmuş halini bize gösterir. Bizi Tanrı’ya bağlayan bir anlamda mühürdür. Eyüp’ün arkadaşı Elihu şöyle diyor: “Eğer niyet eder de Ruhunu ve soluğunu geri çekerse, bütün insanlık bir anda yok olur, insan yine toprağa döner.” (Eyü. 34:14-15)

Adem yaşayan bir varlık oldu. Bu ana kadar Adem topraktan yaratılmış bir varlıktı. İnsanın yaratılışının hayvanlardan farklı kılan unsurlar Tanrı’yla iletişimi ve ilişkisidir; insanın Tanrı’nın suretinde yaratılması, Tanrı’nın ona yaşam soluğu üflemesi. Bu unsurlar insanı sadece bir varlıktan öteye “yaşayan bir can”a dönüştürür.

- Tanrı’nın soluğuyla “yaşayan can” olmamız Tanrı’yla ilişkimizde bizim için nasıl bir anlam ifade eder?

dummy1

Yaratılış 2:8-14 ayetlerinde Aden bahçesi tarif edilir. Bu bahçe bazı inançlarda olduğu gibi cennette değil, dünya üzerindeydi. Bu bahçenin en önemli iki ağacı vardı, bunlar “iyiliği ve kötülüğü bilme ağacı” ve “yaşam ağacı”. Bahçeyi sulayan ırmaklar ayrıntılı anlatılır. Bundan bahçenin ne kadar bolluk ve bereket içinde olduğu anlaşılır.

Adem’in bir görevi vardır; bahçeye bakacak ve onu işleyecektir. Bu görev ilk bölümde okuduğumuz “egemen olun” emriyle birleştiğinde insanın bu dünyadaki sorumluluğu anlaşılır. Egemen olmak, dünyayı istediğimiz gibi kullanmak, onun üstünde bir hakimiyet kurmaktan ötedir; dünyaya karşı ona bakma ve onu işleme sorumluluğumuz vardır.

İnsanın Tanrı’nın benzerliğinde yaratılmış olması, yaşayan bir can olarak nefesini bize üflemesi, burada bize “egemenlik” görevi vermesiyle paralel bir anlam taşımaktadır. Benzeyişinde yaratıldığımız Egemen Olan Tanrı’nın temsilcileri olarak dünya üzerinde yaşamaktayız.

- Bu Tanrı’yı “suret olarak” böylece tanımak ve tanıtmak, temsil etmek için bize insan olarak ne gereklidir?

dummy1

Tanrı Adem’e tek bir yasak koyar. “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme”. Bu yasak aynı zamanda bir sonuç içermektedir: “Çünkü… ölürsün.”

Aden bahçesindeki bu bolluk, bereket ve iyilik içinde bir tek şey Tanrı’nın gözünde iyi olmadı, o da Adem’in yalnız kalmasıydı. Uygun yardımcı ihtiyacı Adem’in yalnız kalmasının iyi olmamasından kaynaklanıyordu.

Tanrı Adem’in kaburga kemiğinden kadını yaratır. Yardımcı sözcüğü İbranicede “ezer” kelimesidir ve Kutsal Kitap’ta sık sık Tanrı’nın yardımı için de kullanılır. Bu yardımcı sıfatı aşağı bir tanımlama ya da hizmetçi anlamına gelmez. Tanrı kadını, erkeği “insan” olarak tamamlaması için yarattı. Dünya üzerindeki egemenlik 1:26-28’e göre her ikisine verilmiştir.

Adem’in “İşte” sözü bir heyecan içerir. Kadını görünce bir sevinç haykırışı görünür. Kadına verdiği isim hayvanlara verdiği gibi değildir. Kendisinden alınan bir parçaya yine kendi isminden yola çıkarak ad koyar. “İş” adam demektir, “işşa” kadın.

Burada Kutsal Kitap evliliğin temel ilkesini de belirtir. “Bu nedenle” ifadesi kadının ve erkeğin birbirine bağlı olmasından kaynaklanan bir bütünlüğü sebep gösterir. Adama bir sorumluluk yükler; adam annesini babasını bırakacaktır. Bunun nedeni de kadın ile erkeğin tek beden olması gerektiğidir. Tanrı’nın ona bu sorumluluğu vermesi, evliliğin Tanrı’nın gözündeki değerini bize açıklar. Kadın ile erkek birbirinden ayrılamaz ve başkalarıyla birleşemez, ikisi tek bedendir.

- Tanrı’nın benzerliğinde yaratılan insan kendi evlilik ilişkisinde O’nu nasıl temsil edecekti? Bugün hem evlilik hem de toplumdaki ilişkileri düşünürsek bu temsiliyeti hala devam ettirebiliyor mu?

dummy1

Son ayet utanç ile ilgilidir. Utancın kaynağı daha sonraki bölümde açıkça anlatılacaktır. Çıplaklık ve utanç bugün toplumumuzda ahlaki konuların en üstünü olarak görünmektedir. Çıplak olmak artık bir modernizmin bir parçası sayılıyor olmasına rağmen hala bedeni örtme ihtiyacı her insanın içinde vardır. 3. bölümdeki utancın insan açısından ne kadar yıkıcı olduğunu belirtmek amacıyla, son ayetlerde özellikle çıplaklık ve utancın şu an için onlar için bir sorun teşkil etmediği ve doğal olduğu belirtilir.


YAŞAMIN İÇİNDEN

Aşağıdaki örnekleri okuyalım. Her biri için şu soruları yanıtlayalım:
  • Örneklerde toplumda genel olarak söylenen sözleri, davranışları ve tutumları söyleyelim.
  • Bu durumlarda biz Tanrı’nın benzeyişinde yaratılan ve O’nun egemenliğinin dünyadaki temsilcisi olan İsa Mesih’e iman edenler olarak O’nu nasıl temsil edebiliriz?
  • Davranışlarımızda değişmesi gereken noktalar var mı? Varsa bunları nasıl değiştirebiliriz?
  1. Trafikte uzun süre beklediniz ve bir araba gelip sizin önünüze geçiverdi. Neredeyse ona çarpacaktınız!
  2. Eşinizin annesi size yemekleriniz, işiniz, kazandığınız para ya da çocuk yetiştirmenizle ilgili kırıcı sözler söylemekte.
  3. Futbol maçı seyrediyorsunuz. Kaleci çok büyük bir hata yaptı. Takımınız gol yedi.
  4. Bazı arkadaşlarınız sürekli sizin ne kadar beceriksiz olduğunuzu tekrarlıyor. Hatta sınavdan düşük not aldınız. Başarılı gibi gözükmüyorsunuz…
  5. Burnunuz, gözünüz, saçınız, yani görünüşünüzle ilgili bazı olumsuz düşünceleriniz var. Bu konuda bir şey yapmalı mısınız? Aşırı bir diyet, gereksiz bir estetik, fazla kıyafet takıntısı vs…
  6. İş yerinizde ya da okulda tek Hristiyan sizsiniz. Patronunuz sizden bazı yalanlar söylemenizi istiyor. Öğrenci olarak da arkadaşlarınız sizi kopya çekmeye teşvik ediyorlar.
  7. Doğayla olan ilişkimizde, ağaçları korumak, çevreyi kirletmek, hayvanlara olan davranışlarımız nasıl?

UYGULAMA

Tanrı’ya benzer yaratıldık. Ama Tanrı’nın en önemli amacı bizi Mesih’in benzerliğine dönüştürmektir. Özellikle her gün aynaya baktığımızda kendimizi Tanrı’nın benzerliğinde yaratılmış olarak görmemiz için en çok kullandığınız aynaya şu ayeti bir kağıda yazıp yapıştırabilirsiniz:

“Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı′nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründüğü zaman O′na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O′nu olduğu gibi göreceğiz.” (1Yu. 3:2)

Bu hafta sözlerimizde, davranışlarımızda ve düşüncelerimizde Tanrı’nın suretinde yaratılmış, O’nun bu dünyadaki egemenliğinin temsilcileri olma konusunda nasıl bir duruş sergilediğimize dikkat edelim. Kendimizi bu konuda eleştirdiğimizde, nasıl bir temsilci olarak görünüyoruz? Bu konuda değişmemiz gereken noktalar olup olmadığını düşünelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18