KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI YARATILIŞ

dummy1

YARATILIŞ 1-11. BÖLÜMLER BAŞLANGIÇLAR

6. ÇALIŞMA: HABİL ile KAYİN (YAR. 4)

dummy1

KARDEŞ

Bu çalışmamızda Yaratılış 4. bölümü birlikte çalışacağız. Aşağıdaki haberleri yüksek sesle okuyalım, soruları birlikte cevaplandıralım.

  • Kardeşler arasında miras kavgası. Kulağını ısırarak kopardığı ağabeyine tüfekle ateş eden kişi bıçakla ellerinden yaralandı. (Milliyet Gazetesi, 21 Nisan 2017)
  • Şanlıurfa’da, iki kardeş arasında çıkan kavgada 24 yaşındaki İ.A, ateşlenen tüfekten çıkan saçmalara hedef olarak yaşamını yitirdi. (Hürriyet Gazetesi, 30 Mart 2017)
  • İki kardeş arasında büyüyen tartışma kavgaya döndü. Abla eline geçirdiği ekmek bıçağı ile kardeşini göğsünden yaraladı. Ambulansla Ege Üniversitesi Hastanesi′ne kaldırılan küçük kardeş kurtarılamadı. (Posta Gazetesi, 6 Nisan 2017)

Yukarıdaki haberler gibi birçok haberi okuyoruz basınımızda. Etrafımızda da kardeş kavgalarına, anlaşmazlıklara şahit oluyoruz.

Soru 1: Aynı anne ve babadan dünyaya gelmiş iki insanın öldürmeye kadar varacak bu anlaşmazlıkları hakkında ne düşünüyorsunuz? Birlikte cevaplandıralım, sonra aşağıdaki soruya geçelim.

Soru 2: Kendi kardeşinizle ilişkilerinizi nasıl görüyorsunuz? Birlikte cevaplandıralım, sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.


KARDEŞİMİN BEKÇİSİ MİYİM?

dummy1

Aşağıdaki yazıya devam etmeden önce Yaratılış 4. bölümü yüksek sesle okuyalım. Sonrasında ünitemizi okumaya devam edebiliriz.

Adem ile Havva artık Aden bahçesinden kovulmuş, dünyadaki hayatlarına devam etmektedirler. Aslında Aden bahçesinde aldıkları “çoğalın” emrini şimdi dünyada devam ettirmektedirler.

Havva Kayin’i doğurur ve “Rab’bin yardımıyla bir oğul doğurdum” der. Bu ifade Adem ve Havva’nın eski güzel günlerine duydukları özlemi, Tanrı’nın onlara sağlayışının devam ettiğini anladıklarını dile getirir bir anlamda. Daha sonra da Habil dünyaya gelir.

Kayin ve Habil’in Rab’be sunu getirme sahnesi çok tartışılan bir olaydır. Öncelikle ilk bakışta sanki adaletsizlik vardır. Tanrı’nın bu ayrımcılığı neden yaptığını anlayamayız. Tanrı neden Habil’in sunusuna baktı ama Kabil’in sunusuna bakmadı? Yeni Antlaşma’dan bu olayla ilgili şu gerçeği öğreniyoruz. İbraniler yazarı bizi şöyle aydınlatıyor: “Habil′in Tanrı′ya Kayin′den daha iyi bir kurban sunması iman sayesinde oldu. İmanı sayesinde doğru biri olarak Tanrı′nın beğenisini kazandı. Çünkü Tanrı onun sunduğu adakları kabul etti. Nitekim Habil ölmüş olduğu halde, iman sayesinde hâlâ konuşmaktadır.” (İbr. 11:4)

Habil’in sunusu hakkında birçok yorum vardır, özellikle “kan” sunduğu ve Tanrı’nın bundan dolayı sunuyu kabul etmediğiyle ilgili. Kutsal Kitap’ın tümü bizi İsa Mesih’in kusursuz kurban olarak çarmıhtaki ölümüne bakmaya yönlendirir. Burada bu yorumu bir kenara koymadan İbraniler yazarının önem verdiği bir gerçeği de göz ardı etmemeliyiz: “İman olmadan Tanrı’yı hoşnut etmek imkânsızdır.” (İbr. 11:6)

Soru: Tanrı’nın Habil’in kurbanını kabul etmesini İbraniler mektubunun iman olarak açıklaması sizi Tanrı’yı hoşnut etmek hakkında nasıl düşündürüp yönlendiriyor? Bizim hangi kurbanlarımız Tanrı’yı hoşnut edebilir? Birlikte cevaplandıralım, sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.

dummy1

Habil’in getirdiği sunulardan çok nasıl getirdiği, yani Habil’in karakteri ve tutumu ön plana çıkar. İsa Mesih Habil’den “doğru bir kişi” olarak bahseder (Mat. 23: 35). Habil’in getirdiği sunuların ayrıntılı bir şekilde açıklanması da bize bir fikir verir: “Sürüsünün ilk doğanları, özellikle yağlarını.”

Anlaşılıyor ki Habil için değerli şeyler sunu olarak ayrılmıştır. Kabil’in sunusu “toprağın ürünlerinden”di. Hiçbir özelliği olmayan şeyler. Sonradan Kayin’in yürek tutumu da bize gösterilir.

Kayin yüzünü asar, çünkü çok öfkelenmiştir. Bu öfke aslında Tanrı’yadır. Kayin’in Tanrı’ya tavrı şaşırtıcıdır. Ama daha şaşırtıcı olanı Tanrı’nın onunla olan uğraşıdır. Kendisine alındığını hissettiği çocuğunun hem gönlünü alan hem de onu doğru şeyi yapmaya özendiren bir baba gibi Kayin’le konuşur: “Günah pusuda yatmış seni bekliyor. Ona egemen ol.” Kayin ne yazık ki bu uyarıyı dikkate almadı.

Soru: Kayin’in böyle bir durumda kızmaya hakkı var mıydı? Sizce neden vardı ya da neden yoktu? Birlikte cevaplandıralım, sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.

dummy1

Kayin’in reddedilişi onu tövbeye ve iyiyi yapmaya yönelteceğine, içinde biriken öfkeyi en yakınındakine kusmayı tercih eder. İmanlı olarak Tanrı’ya çok şey sunuyor olabiliriz ama bazen Tanrı bizim sunduklarımıza bakmayabilir. Bu Tanrı’nın suçu değil, kendi yüreğimizin yanlış davranışlarındandır. Bu bizi öfkeye, kıskançlığa değil, tövbeye ve Tanrı’yı hoşnut etmek için yüreklerimizi yoklamamıza neden olmalıdır.

Bu öfkenin sonucu Kayin’in Habil’i öldürmesidir. Henüz insanlık tarihinin en başında böyle bir günahla başlamak düşündürücüdür. Kötülük az ya da çok diye değerlendirilmez. İnsanın günahının sonucu budur.

Tanrı’nın “kardeşin nerede” sorusuna Kayin’in cevabı küstahçadır: “Kardeşimin bekçisi miyim?” Cevabı içimizden veririz aslında, “Evet”. Ama Tanrı her şeyi bildiğini ona açıklayıp ona bir ceza verir. Artık Tanrı’ya sunu getirdiği, çok güvendiği toprak ona hiçbir şey vermeyecektir ve yeryüzünde dolaşacaktır.

Kayin bunu çok ağır bulur, hala kendi yaptıkları için sorumluluk almaktan uzaktır. Üzüldüğü şey birinin onu bulup öldürmesidir. Ancak Rab kendi merhametli karakterine göre buna bir çare bulur, ona bir işaret koyar, çünkü “öç Tanrı’nındır”.

İlerleyen ayetlerde Kayin’in soyunu görüyoruz. Bir anlamda günahlı dünyanın küçük bir özetidir. Lamek’in çok eşliliği, diğer kişilerin kendi elleriyle çalışmak için yaptığı şeyler ve yine Lamek’in cinayeti… Lamek atası Kayin gibi cinayetinin sorumluluğunu almak istemez, aynı küstah tavırla eğer bir öç alınacaksa kendisinin yetmiş kat öç alınması gerektiğini söyler.

Ancak o ayetlerde yine de bu karmaşa ve isyanın içinde Rab bir umut ışığının olmasını ister. Adem ve Havva’nın bir başka çocuğu olur, ismini Şit koyarlar. Şit’in oğlu Enoş doğduğu zaman 4. bölüm şu ayetle biter: “O zaman insanlar Rab’bi adıyla çağırmaya başladılar.”


İMANLA, KARDEŞİM İÇİN

Aşağıda bazı örnekler var. Bu örnekleri Kayin ve Habil’in hikâyesini düşünerek öncelikle okuyunuz. Sonra bu örneklerdeki düşünce, tutum ve davranışları değerlendirirken şu soruları birlikte cevaplayınız:

Soru 1: Tanrı’ya verilenler “imanla”, O’nu hoşnut edecek yürekle veriliyor mu?

Soru 2: Kayin’in tutumu; kardeşine olan kıskançlığı, Tanrı’ya getirdiği sunudaki ciddiyetsizliği ve Tanrı’ya karşı küstah tavrı bu örneklerde nasıl ortaya çıkar?

Soru 3: Kardeşimizin “bekçisi miyiz?”

dummy2 1. Kilisede bir Noel programı zamanıdır. Ayşe programda sunacakları tiyatroyu yazma ve yönetme işiyle çok meşguldür. Nevin’in düşüncesi şudur: Ayşe her organizasyonda var. Aslında ben ondan daha iyi yaparım. Ama ortaya çıkmaya fırsatım yok. Ben de önderin yakın arkadaşı olsam ben de organizasyonlarda önde olurdum. Bu yüzden protesto ediyorum ve katılmıyorum.

dummy2 2. Rab’bin Sofrası sırasında Erdal ile kavgalı olduğu toplulukça bilinen Ahmet sofraya katılır. Bu konuda önderlerden biri onu daha sonra şöyle uyarır: “Erdal ile olan problemini çözmeden sofraya yaklaşman doğru muydu?” Ahmet cevap verir: “Hep beni uyarın zaten, hiç Erdal’ın suçu yok. Yeter artık kiliseye de gelmeyi düşünmüyorum bir süre.”

dummy2 3. Serdar pazar sabahı tapınma için sorumludur. O gece geç yatmış, birlikte çalacağı kardeşlerle konuşmamış, ilahiler ve diğer tapınmada okunacak metinleri onlara vermemiştir. Sabah zorla tapınmaya yetişir, bir önceki günden kalan, çok da iyi görünmeyen kıyafetleriyledir hala. Ön tarafa çıkar, “Tamam, üç beş ilahi çalıp aşağı ineceğim, ne kadar zor olabilir?” diye düşünür.

dummy2 4. Mahallenin en zenginlerinden biriydi. Evi birçok evden daha büyüktü. İçindeki eşyaları daha yeni değiştirmişti. Kilise artık yeni bir ev grubunda Kutsal Kitap çalışması başlatmaya karar vermişti. O hemen buna gönüllü olur: “Evimi istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Hatta hafta sonları gençler evimin büyük salonunda film seyredip oyun oynayabilirler.”


UYGULAMA

Aşağıdaki soruları bu hafta sürekli düşünelim. Dilerseniz bu soruların olduğu sayfayı görünen bir yere koyup her gün kendinize tekrar edebilirsiniz.

Soru 1: Kayin ve Habil, Kutsal Kitap’ın en üzücü anlatımlarından biridir. Bize iki gerçekle yüz yüze getirir; Tanrı’ya nasıl veriyoruz?

Soru 2: Kardeşimize karşı tutumumuz nasıldır?

Bu iki madde aslında birbirine paraleldir. Kendi tutum, düşünce ve davranışlarımızı değerlendirmemiz gerek.

Hizmetimizi, zamanımızı, sahip olduğumuz maddiyatı Tanrı’ya nasıl bir yürekle veriyoruz?

Bu tutum bizi nasıl Habil ya da Kayin yapabilir? Biz hangisiyiz?

Bu sorulara verdiğiniz cevaplarda kendi tutumunuzu nasıl değerlendirdiğinizi isterseniz bu çalışma kâğıdının arkasındaki boş sayfaya ya da bir deftere not alabilirsiniz. Böylece bu değerlendirmeye bakıp kardeşlerimizle gelecek hafta öğrendiklerimizi paylaşabiliriz.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
1.resim: Telif hakkı atıfı: Distant Shores Media/Sweet Publishing [CC BY-SA 3.0 (https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0)] url: https://media.freebibleimages.org/stories/FB_Cain_Abel/overview-images/003-cain-abel.jpg?1538658264 -- küçültülmüş
2.resim: Telif hakkı atıfı: Distant Shores Media/Sweet Publishing [CC BY-SA 3.0 (https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0)] url: https://media.freebibleimages.org/stories/FB_Cain_Abel/overview-images/008-cain-abel.jpg?1538658265 -- küçültülmüş

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18