KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI YARATILIŞ

dummy1

YARATILIŞ 12-25. BÖLÜMLER

5. ÇALIŞMA: SABIRSIZLIĞIN ÜRÜNÜ HACER İLE İSMAİL

SARAY’IN KENDİ ÇÖZÜMÜ (YAR.16-17. BÖLÜMLER)

dummy1

NE KADAR GÜVENEYİM?

Süleyman’ın Özdeyişleri 3:5 ayetini yüksek sesle okuyalım ve üzerinde birkaç dakika derin düşünelim. Daha sonra aşağıdaki soruları yanıtlayalım.

“RAB’be güven bütün yüreğinle,

Kendi aklına bel bağlama.”

Soru 1: Ayette yazılan “bütün yüreğinle” sözü size ne ifade etmektedir? RAB’be bütün yürekle güvenmek nasıl olur? Sizce bu mümkün müdür, değil midir, neden? Birlikte cevaplandıralım.

Soru 2: Kendi hayatlarımıza baktığımızda, özellikle hangi durumlarda kendi aklımıza bel bağlıyoruz? Biraz bununla ilgili konuşalım.


SABIRSIZLANAN SARAY

dummy1

Yaratılış 16. ve 17. bölümleri grubunuzda yüksek sesle okuyun.

Beklemek sabrı ve gücü tüketen bir eylemdir. Beklediğimizin ne, kimden ve ne için olduğu tükenme sürecini hızlandırır veya kısaltır.

Soru: Siz en uzun ne için ya da neyi beklediniz? Bu süreç nasıldı?

Saray ve Avram yıllardır Tanrı’nın onlar için vaat ettiği çocuğu beklemekteydiler. Okuduğumuz bölümden de anlaşıldığı gibi Saray’ın beklemek konusunda hiç sabrı kalmamıştı. “RAB çocuk sahibi olmamı engelledi” diyerek kendi çözüm planlarına ikna etmek için Avram’ın yanına gitti. RAB gerçekten de Saray’ı çocuk sahibi olmasını engelliyor muydu, yoksa kendi planlarını mı gerçekleştiriyordu? Biz bu olayı Kutsal Kitap’tan okuduğumuz için yanıtı çok iyi biliyoruz. Ama Saray durumu yaşayan kişi olarak bu sorunun yanıtını nasıl bilebilirdi?

Soru: Sizce Saray’ın vaat edilmiş oğlu beklerken yaptığı en büyük hata neydi? Avram’a yanlış cariyeyi önermesi miydi? Kurnaz olup Hacer gibi başına iş açacak biri yerine daha uysal birini mi seçmeliydi?

Sorun Saray’ın yanlış birini seçmesi değildi, sorun verdiği yanlış karardı. “RAB’be güven bütün yüreğinle, kendi aklına bel bağlama” ayetine yeniden bakalım. Sarah ve Avram RAB’be güvenmek yerine tam anlamıyla kendi akıllarına bel bağladılar. RAB vaat ettiği planları gerçekleştirmekte zorlanıyormuş gibi, “vaat edilen” çocuğu kendi yöntemleriyle o dönemin geleneklerine uyarak dünyaya getirmeye çalıştılar.

Saray’ın cariyesi Hacer Avram’dan hamile kaldı. Hacer hamileliğinden sonra hanımıyla kendini aynı düzeyde görmeye başladı, çünkü Avram’ın çocuğunu taşıyordu. Hacer’in böyle davranması Saray’ın hiç hoşuna gitmedi, Hacer’e sert davranmaya başladı. Sonunda Hacer dayanamadı ve hanımından kaçtı.

dummy1

Hacer Şur yolunda pınarın başında durduğu sırada RAB’bin bir meleği, “Saray’ın cariyesi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye sordu. Burada meleğin, “Saray’ın cariyesi Hacer” diye söze başlaması ilgi çekicidir. Hacer hanımından kurtulmak için evden ayrıldığında, Avram’ın himayesindeki konumunu ve Avram’ın çocuğuna hamile kalmasıyla sahip olduğu yasal haklarını da geride bırakmıştı.

Hacer’in gidecek yeri var mıydı bilmiyoruz, belki de yola çıkarken ölümü bile göze almıştı. Ama RAB Hacer’den ve Avram’ın çocuğundan vazgeçmemişti. Rab Avram’a soyunu kutsayacağını vaat etmişti. Hacer’in karnındaki bebek Avram’ın bebeğiydi, vaatlerine sadık RAB bu bebeği ve soyunu kutsayacaktı.

“İşte hamilesin, bir oğlun olacak, adını İsmail koyacaksın. Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti. Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak, o herkese, herkes de ona karşı çıkacak. Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak.”

RAB Hacer’in çaresizliğini ve acılı yüreğini görmüş, merhametini göstermişti. İsmail, “Tanrı işitir” demekti. Tanrı, Hacer’in oğluna her baktığında Tanrı’nın onu işittiğini hatırlamasını istiyordu. İsmail yaban eşeğine benzer bir adam olacaktı. Tanrı İsmail’in karakterinden bahsetmekteydi. Yaban eşekleri özgürlüğüne düşkün, gururlu, inatçı ve evcilleştirilemezdi. Bu özellikleri onu başkalarından ayıracak ve birçoklarının ona karşı çıkmasına yol açacaktı.

Hacer karnında bebeğiyle çöle kaçtığında umutsuzluk içindeydi. Tanrı ona kendini gösterdi, acılı yüreğini teselli etti ve kimsenin sayamayacağı kadar soy vaadine sadık kalarak Avram’ın Hacer’den olacak soyunu da kutsadı.

Tanrı Hacer’den bir şey yapmasını, hanımına geri dönmesini ve boyun eğmesini istiyordu. Hacer için dönmek, hatalarını kabul etmesi ve hanımının kötü davranışlarına razı gelmesi demekti. Dönmek, değişmeyi gerektiriyordu. Hataları kabul etmek, tövbenin temel tutumuydu. Tanrı’yı görmemiş olsaydı, kim Hacer’e geri dön dese belki de “asla” derdi. Hacer Tanrı’dan aldığı güç ve cesaretle hanımına döndü. Hacer, Tanrı’yla konuşmuş ve O’nu görmüş biri olarak artık eski Hacer olamazdı.

Hacer Avram seksen altı yaşındayken bir erkek çocuk doğurdu ve adını Tanrı’nın söylediği gibi İsmail koydu.

Saray’ın tasarıları gerçek olmuştu, hanesinde bir çocuk dünyaya gelmişti. Ama bu tasarılar Tanrı’nın tasarılarıyla hiçbir şekilde örtüşmüyordu. Vaat edilen çocuk İsmail değildi. Saray ve Avram kendi tasarılarını gerçekleştirirken sonuçlarına da katlanmak zorunda kalıyorlardı. Ama Tanrı onlarla birlikteydi ve vaatlerine sadık, lütufkar bir RAB olduğunu tekrar tekrar gösteriyordu.


KİMLE AYNI DURUMDASINIZ?

dummy1

Tanrı’nın Saray ve Avram için hedefledikleri vardı. Bu hedefler olağanüstü sonuçlara gebeydi ve gerçekleştirmek istediği vaatlerle doluydu. Ama bu tasarılar ve vaatler Saray ile Avram’ın istediği zamanda değil, Tanrı’nın istediği zamanda gerçekleşecekti. Saray ile Avram aceleci davranıp kendi çözüm planlarını uyguladıklarında bile Tanrı onlara merhametle ve lütufla davrandı. Bu planların ürünü olan Hacer ve İsmail’e yüceliğini, merhametini ve kutsamalarını gösterdi.

Soru: Okuduğunuz bölümü yeniden düşünürseniz, kendinizi bu öyküdeki hangi kişiye benzetiyorsunuz? Saray’a mı, Avram’a mı? Yoksa Hacer veya İsmail’e mi? Neden? Bu sorular hakkında biraz düşünüp grubumuzda paylaşalım.

İsmail dışındaki üç kahramana baktığımızda her birinin hataları, kendince haklı nedenleri, beklentileri, umutsuzlukları ve yaptıklarının sonuçları vardı. Ama bölümde açıkça gördüğümüz gibi, kendi akıllarına bel bağlamaları onları çözüme götürmedi.

Bugün siz hangi süreçtesiniz? Hayatınızda Tanrı’nın planlarının gerçekleşmesini mi bekliyorsunuz? Sabırsız davranıp kendi çözümlerinizi mi uyguluyorsunuz? Uygulamaya çalıştığınız çözümlerin sonuçlarını mı yaşıyorsunuz? Belki iç varlığınız beklemekten yorgun, belki sizin çözümleriniz sizi daha da karmaşık yollara sürükledi ve yüreğiniz pişmanlıkla dolu; belki başlangıç noktasına geri dönmek istiyorsunuz ama bunun için ne gücünüz ne de umudunuz var. Her ne yaşıyorsanız yaşayın RAB sizinle. Her şeyi O’na teslim etmenizi ve tüm yüreğinizle kendisine güvenmenizi bekliyor. Bunun için hazır mısınız?


DEĞİŞMEK İÇİN KARARLI OLALIM

dummy1

“Beni sevdiği için
Onu kurtaracağım” diyor RAB,
“Beni iyi tanıdığı için
Ona kale olacağım.
Bana seslenince onu yanıtlayacağım,
Sıkıntıda onun yanında olacağım,
Kurtarıp yücelteceğim onu.” (Mez. 91:14-15)

Geçmişte sıkıntı içindeki Hacer’e “yakarışını işittim” diyen RAB, bugün de bu mezmur aracılığıyla Davut’un ağzından bizimle konuşuyor. Çünkü bizim Tanrımız “dün, bugün ve sonsuza dek aynı Tanrı’dır” (İbr. 13:8). Bu nedenle Tanrı’nın sadakatine, sevgisine ve iyiliğine her zaman güvenebiliriz.

Güvenmek eylem gerektirir, Tanrı bizden bu eylemleri bekler; Saray ve Avram’ın vaat edilen çocuğu yıllarca beklemesi gibi veya Avram’ın Tanrı’nın çağrısı üzerine her şeyini bırakıp vaat edilen topraklara doğru yola çıkması gibi…

Tanrı’ya güvendiğinizi hangi eylemlerinizle gösteriyorsunuz? Bu güven, çalışmamızın giriş kısmında konuştuğumuz “RAB’be güven bütün yüreğinle” ayetindeki gibi bir güven mi? Eğer değilse, güvensizliğin altında yatan nedenleri bulmak çok önemlidir. Bunun için de zaman ve emek harcamak gerekir.

RAB’be güvenmek yaşamımıza özgürlük ve esenlik getirir. Bunların her biri RAB’be güvenmenin sonucunda gelen kutsamalardır. Karşılaştığımız sıkıntı ve sorunlarda aklımıza gelen ilk çözüm yolu RAB olmalıdır. Ama biz genellikle ancak çıkmaza girdiğimiz noktada RAB’be gitmeyi tercih ediyoruz. RAB’be önceliği vermeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bunun için istekli ve gayretli olmak gerekiyor.

  • Önümüzdeki hafta boyunca kendimizi bu konuda sınayalım. Kutsal Ruh’tan bize kendimize mi, RAB’be mi güvendiğimizi göstermesini isteyelim.
  • Bunun için küçük egzersizler yapalım. Kutsal Ruh’un gösterdiği konularda “Hayır, sadece RAB’be güveneceğim” diyerek seçimimizi yapalım. Küçük meseleler için aldığımız kararlar büyük değişimler getirecektir.
 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
2.resim: Telif hakkı atıfı: Distant Shores Media/Sweet Publishing [CC BY-SA 3.0 (https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0)] url: https://media.freebibleimages.org/stories/FB_Hagar_Ishmael/overview-images/002-hagar-ishmael.jpg?1538658103 -- küçültülmüş
3.resim: Kamu malı: Gustav Dore (1823 - 1883) - Hacer ve İsmail çölde (1865) - https://commons.wikimedia.org/wiki/File:015.Hagar_and_Ishmael_in_the_Wilderness.jpg

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18