YAKUP(1)

dummy1

UMURSAMAZLIK (25:19-34)

NURUOSMANİYE KÖFTECİSİ!

dummy1

(…)

Neredeler, neden kapalı, ne oldu?

Yaşlı sahipleri, çocukları dükkanı devam ettirsin istemişler, ama çocuklar bu işi devam ettirmek istemeyince, üzüle üzüle kapatmak zorunda kalmışlar köfteciyi. 1974 yılında kurulan Nuruosmaniye Köftecisi artık yok. Kiracı da değillermiş orada, mal sahibiymişler. Şimdi kiraya vereceklermiş. Konuştuğum halıcılar yüzümün ifadesini görüp ‘Evet biz de çok şaşırdık, bu dükkan dururken şoförlük yapılır mı’ dedi biri, diğeri de, ‘Ben 9 yaşımdan beri vardı burası’, diye ekledi...

Yerdeki talaş tozu, köftelerinin tadı, o güzel ızgara, ustaların ızgara başında köfte pişirme halleri, beyaz önlükleri, yanlış hatırlamıyorsam melamin tabakları, gene anılarda kaldı. Bakalım yerine ne açılacak, kim kiralayacak o harika dükkanı...

Kaynak: Nuruosmaniye Köftecisi, http://www.radikal.com.tr/yazarlar/tuba-satana/ayni-tas-ayni-hamam-1453957/

Soru: Elimizde bulunan değerleri umursamamak bize ne gibi sonuçlar getiriyor? Birlikte biraz bu konu hakkında konuşalım. Ardından okumamıza devam edelim.


YAKUP’UN HİKAYESİ

dummy1

Öncelikle yüksek sesle birimiz Yaratılış 25:19-34 kısmını okusun.

Ardından bu kısımla ilgili şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Soru 1: İlk oğulluk hakkının oldukça önem arz ettiği bir toplumda, Esav sizce neden bu kadar kolaylıkla bu hakkı bir çorba uğruna feda etmiştir?

Soru 2: Yakup’un ilk oğulluk hakkını elde etmeye çalışmasının altında hangi gerekçeler yatıyordu?


TANRI’NIN SEÇİMİ

Tanrı’nın planları her çağda ve her türlü koşulda geçerlidir. Ayrıca Tanrı, planlarını dünyanın öngördüğü şekilde ve insanlarla gerçekleştirmek zorunda değildir. O, kendi isteğine ve amacına uygun olanı dilediği şekilde ve dilediği kişiyle gerçekleştirir. Yakup’un ayrıcalıklı olacağı ile ilgili vaadi de işte tam olarak O’nun bu yüce iradesiyle alakalıdır.

İnsan, her koşulda zayıf ve günaha yatkın olmasıyla bilinir, Adem’den beri… Ama buna rağmen Tanrı insanlarla derin ilişkisini koparmadı. Yakup da bu derin ilişkinin parçası olmak üzere seçildi ve Yakup da bir insandı. Tanrı’nın nihai planı, Yakup ve soyundan devam edecekti. İnsanlar ne yaparsa yapsın bu gerçek değişmeyecekti.

Ama Yakup Tanrı’nın planının gerçekleşmesini bir şekilde kontrol altına almaya çalıştı ve fırsatını yakaladığı an harekete geçti. Tanrı kendi planlarını her zaman kendine uygun yöntemlerle gerçekleştirmiştir. Ancak Yakup’un bu eylemi, esasında Tanrı’nın yöntemleriyle çelişmekteydi; zira Yakup kardeşi Esav’ı aldatmıştı. Bu, Tanrı’nın uygun bulduğu bir yol elbette değildir. Yakup, Tanrı’nın sorumlu olduğu bir plana müdahale etti ve kendi yöntemlerini kullanarak tanrısal bir rol almaya çalıştı. Yakup’un bu aldatısına Tanrı’nın gerçekleşmesine engel olmadığını ama doğru da bulmadığını açıkça görebiliriz.

Burada Yakup’un tavrıyla beraber, diğer kardeşin, yani Esav’ın tavrını da sorgulamak gerekir. Zira Esav, hem ailesinin hem de Tanrı’nın gözünde oldukça değerli olan ilk oğulluk hakkını hem önemsemedi hem bu hakkı Yakup’a sattıktan sonra pişmanlık duymadı. Kutsal Kitap’a baktığımızda (özellikle, Çık. 13:1-2) ilk doğanların Tanrı’ya ait olduğunun belirtildiğini görüyoruz. Demek ki, Esav bu bereketlerin değerinin farkına varamadı ya da bu bereketlere değer vermedi. Tanrı’nın doğum zamanında kendisine lütfetmiş olduğu bu hakkı küçümsedi. İlk oğulluk hakkının getirdiği sorumlulukları yapmamaya o kadar istekli olacak ki bir çorba karşılığında bunu vermeye razı oldu. Esav’a verilen bu bereket Esav tarafından reddedildi. İnsanlığın benlik karşısında zayıflığı ne kadar derin olsa da, Tanrı′nın yine de kendi planlarına sadık olduğunu bilmeli ve buna uygun bir yaşam sürmeliyiz.

Tüm bunları düşünerek şu soruları sırasıyla birlikte cevaplandıralım:

1. Bu olaydan kendi hayatımız için ne gibi sonuçlar ve dersler çıkartabiliriz?

2. Esav ile Yakup örneklerini düşündüğümüzde, insan ile ilgili ne öğreniyoruz? Tanrı hala insan ile yola devam etmeyi neden istiyor sizce?

Özet: Tanrı’nın planlarına her zaman sadık olduğunu bilmek büyük bir olgunluktur. Ayrıca Tanrı, insanların hatalarına ve günahlarına rağmen onlara sadık kalır ve onlarla ilgilenmeye devam eder. Yakup kardeşini aldatarak, Esav da ilk oğulluk hakkını küçümseyerek günah işledi. Bunlara rağmen Rab’bin tasarıları sürer.


BİLGİ KUTUSU

dummy1

İLK OĞULLUK:

İlk oğulluk kavramı, bilhassa doğu kökenli toplumlarda önemlidir. Bu toplumlarda “ağabey”, aslında ailenin babadan sonraki ikinci reisi olarak bilinir. Eğer baba sağ değilse ailenin reisi odur. Hatta o dönemlerde, ilk doğan oğul mirastan iki pay alırdı.

Kutsal Kitap’a baktığımızda ilk oğulluk hakkı, Tanrı’nın gözünde de çok önemlidir. Öyle ki, ilk doğanlar Tanrı’ya aittir. İsrail halkı ilk doğan oğulları için Tanrı’ya mutlaka bir hayvan kurban ederlerdi. Daha sonra da ilk doğan İsrailler için Tanrı, Levililer’i kendisine ayırmış ve Tanrı’nın konutundan Levililer’i sorumlu tutmuştu. (Bkz. Çık. 13:2, 13-16; Say. 3:44-51)

dummy1

YAKUP BİZE NELER ÖĞRETİYOR?

Aşağıdaki örnek diyalogları okuyalım. Bu diyalogları okurken Tanrı’nın karakteri, isteği ve zamanı ile insan karakteri, isteği ve zamanı arasındaki temel ayrımları göz önünde bulunduralım. Her diyalog için şu iki soruyu sırasıyla birlikte cevaplandıralım:

1. Bu diyalogdan insan ile ilgili ne öğreniyoruz?

2. Bu diyalog Tanrı’nın hayatımızdaki rolü ve düşüncesi ile ilgili bizlere ne gösterir?

dummy1

İhsan: Kilisede onca yıl hizmet ettim, çalıştım… Pastörüm ne isterse yaptım. Ama sonunda ne oldu? Bu pazar vaazı Ali verecekmiş. İyi de o bunu hak etmiyor ki! Ben daha çok hak ettim. Bu benim hakkım!

Şeref: Sonuçta sen Rab’be hizmet ediyorsun, Rab bir gün seni de bereketler, sen yeter ki O’nun isteğini gör.

İhsan: Sen de beni anlamıyorsun be Şeref! Ben diyorum ki zaten bereket sırası bendeydi. O vaazı ben vermeliydim. Bu haksızlık!

dummy2 Songül: Kilise önderim benden pazar okulunda çocuklara ders vermemi istedi. Kutsal Kitap bilgimin ve karakterimin buna uygun olduğunu söyledi.
Serpil: Sen ne söyledin?
Songül: Veremeyeceğimi söyledim. Ya öyle çocuklara bakmak ve onları eğitmek kolay bir şey mi? Saatlerce çalışıp hazırlaman lazım. Pazar günü kafamın rahat olmasını istiyorum. Ders hazırlamak da vermek de zor. Uğraşamam.
Serpil: Peki sana bir bilgi olsun. Sanırım senle görüştükten sonra kilise önderim beni aradı. Benden pazar okulunda çocuklara ders vermemi ve onlarla ilgilenmemi istedi. Ben vereceğim.
Songül: Hadi ya, olur mu canım böyle bir şey? Ben gidip konuşurum, ben de çocuklarla ilgileneceğim.
Serpil: Hani yapmak istemiyordun?
Songül: Şimdi yapmak istiyorum. Hem sen yapıyorsan ben de yaparım güzel kardeşim!

dummy2 Yılmaz: Abi ben evlenmek istiyorum, yaşım gelmiş yirmi sekize… Rab’be de soruyorum, cevap yok, cevap yok!
Kahraman: Bence esenlik içinde beklemek ve dua etmek iyidir. Rab’bin belirlediği zamanda olacağına inanıyorum.
Yılmaz: Hep bekle, hep bekle; nereye kadar? Ne zamandır bekliyorum. Olmazsa iman etmemiş çok iyi, çok güzel, ahlaklı ve kiliseye karşı olmayan kızlar var. Sanırım onlardan biriyle evlenirim. Kafamda biri var hatta.
Kahraman: Bu düşüncene katılmıyorum, ancak böyle bir olaya girişirsen bu sorumluluk seninle Tanrı arasındadır. Rab seni terbiye ederse şaşma!


UYGULAMA

Tanrı’nın bizlere hem doğuştan hem de sonradan verdiği birçok yetenek ve ruhsal armağan var. Bu armağanlarımızın farkında mıyız? Bu armağanların bizim ve insanlar için ne kadar değerli olduğunun farkında mıyız? Gerçekten bu yetenekleri ve armağanları umursuyor muyuz? Yani gündelik yaşamımızda kullanıyor muyuz?

Birçok isteğimiz ve duamız var. Ayrıca Rab’bin bizler için oldukça anlamlı planları ve vaatleri var. Dualarımızın ve vaatlerin gerçekleşmesini sabırla bekleyebiliyor muyuz?

Tanrı’nın “bizim için” önemli planları var, doğru ama Tanrı bize yetenek verdi, çağrı verdi, öyleyse bizler de bunları O’nun amaçlarına yönelik nasıl kullanacağımızı, hizmet edeceğimizi keşfetmek için sabredip dayanma gücüyle ürün vermeliyiz (Luk. 8:15). Böylece Tanrı’nın planı öncelikli tutulur.

Bu hafta boyu her gün bu soruların yanıtlarını kendimizde arayalım. Her güne bu sorularla başlamak ve gün sonunda bir değerlendirmeyi yapmak için bunları bir yere not alalım, istersek bir kardeşten bize bunları hatırlatmasını isteyelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18