KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI YARATILIŞ

dummy1

YARATILIŞ 37-50. BÖLÜMLER

BEREKET KAYNAĞIYIM (YAR. 46:1-47:27)

9. ÇALIŞMA: İSRAİLOĞULLARI MISIR’A YERLEŞİR

BOL MEYVE VEREN AĞAÇ

dummy1

Fotoğraflardaki bitkilere bakalım birlikte. Aynı görünüyorlar, değil mi?

Biri asmadır, diğeri sarmaşık. İkisi de tek kökten beslenir. İkisi de uzak yerlere yayılır. İkisinin de görünüşü güzeldir. İkisi arasındaki en önemli fark meyveleridir. Sarmaşığın meyvesi de yaprakları da zehirlidir, ancak asmanın meyvesi de yaprakları da öylesine yararlıdır ki meyvesi ve yaprağı ile binlerce şey yapabilirsiniz.

İnsan hayatını asma veya sarmaşığa nasıl benzetebiliriz. Rab İsa, “Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız” diyor. (Yu 15:5)

Soru 1: Sizce İsa Mesih ne yönden kendini asmaya bizi çubuklara benzetiyor? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Asma bereket olmak konusunda bize neler düşündürür? Düşüncelerimizi paylaşalım.


RAB ASMASINI MISIR’A DİKTİ

dummy1

Yaratılış 46:1-47:27 yüksek sesle okuyalım. Okuduktan sonra buradaki okumamıza devam edelim.

Tanrı yüzyıllar sonra İsa Mesih’e uzanacak asmanın kökünü Mısır’a taşır. Yakup bir sarmaşık değildir. Mısır’a ve daha sonra bütün uluslara meyve vermesi için oraya yerleştirilmiş bir asmadır. 47. bölümün sonunda Tanrı’nın amaçlarından birinin nasıl gerçekleştiğini okuruz. Artık kardeşler birbirine daha bağlıdırlar. Artık açlıkla yüzleşmek zorunda değildirler. Kayıp kardeşleri bulunmuştur, babaları da durumdan memnundur. Geriye tek sorun kalmıştır: Güvenli bir yer bulup oraya yerleşmek.

46. bölümde gördüğümüz yetmiş kişilik küçük aileden büyük bir ulus oluşacak. Tanrı onları bu kuraklık ortamında bereketli kılmaya başlamıştır. Mısır’dan Çıkış bölümünde Mısır’dan çıkan halkın 1,5 milyonu bulduğunu göreceğiz. 46. bölümdeki soy ağacı, bize Rab’bin yetmiş kişilik küçük bir aileyi başka bir toprak ve başka bir halkın arasında nasıl bereketlediğini göstermesi açısından önemlidir.

dummy1

47. bölümün başında Yusuf’u firavundan ailesi için korunma rica ederken görürüz. İsrailoğulları Yusuf olmasaydı asla Mısır’a yerleşemezlerdi. Mısırlıların İsrail ve ailesine iyi gözle bakmadıklarını biliyoruz. İbraniler onlar için uzak durulması gereken bir halktı. “Mısırlılar İbraniler′le birlikte yemek yemez, bunu iğrenç sayarlardı.” (Yar. 43:32) Buna rağmen Yusuf’un hatırına Mısır’a yerleşmelerine izin verilir. Goşen bölgesi Mısır sınırına yakındır. İsrail halkı oraya zorunlu geldiklerini, orada Yusuf aracılığıyla kabul gördüklerini ve bir gün oradan ayrılmaları gerekeceğini biliyorlardı (Yar. 15:13-16). Tanrı girmeyi hayal edemeyecekleri bu topraklara onları getirmiş, onlara verimli bir yer sağlamıştır. Bu yeni sığınakta bereket görecekler, çoğalacaklardır. Yusuf da kardeşleri gibi bereketlenmiştir. İsrail halkının buraya yerleşmesi sadece İsrailoğullarının işine yaramadı, bunu anlamamız lazım. Mısır’ı zenginleştiren ve çalıştığı yere bereket getiren bir halktan bahsediyoruz. İsrail’in firavunu bereketlemiş olması bu yüzden önemlidir. İsrail oraya Tanrı’yı ve bereketi getirmiştir.

47. bölümde Mısır’ın tarihini kökten değiştiren bir olay gerçekleşir. Yusuf Mısır’ın ekonomik düzenini baştan aşağı değiştirir. Belirlediği bu yeni ekonomik sistemin merhametten uzak olup olmadığını tartışabiliriz, ancak buğdayı bedavaya dağıtamayacağını biliyoruz. Bu şekilde bütün ülke aç kalacaktı. Görüyoruz ki, bu yeni sistemle ne tarlaları kaybetti ne de hayvanları. Bütün her şey sonunda firavuna bağlandı. Yusuf’un görevi neydi? Yusuf’un görevi, yönetimdeki en büyük kişiye yararlı olmaktı. Her hâlükârda, bu düzen ağır ve uzun bir kıtlık dönemine giren bölge insanının iyiliğine oluşturulmuştur. Sonuçta, Yusuf’un kararı, herkesin kazançlı çıktığı hikmetli bir karar olmuştur.

RAB Allah bizden bereket kaynağı olmamızı ister. Su kaynağı, ısı kaynağı, ışık kaynağı... Bir şeyin sonuna ‘kaynağı’ kelimesini ekleyince, ihtiyacınız olunca onu nerede bulacağını gösteren anlamını cümleye katmış oluyorsunuz.

İsrailoğulları da etrafınızda gördüğünüz su sebillerine, kaynayan çaydanlığa, yanan sobaya, karanlıkta ışık saçan bir lambaya benziyorlar. Etraflarına canlılık ve bereket getiriyorlar. Tanrı İsrailoğullarına yaptığı gibi sizi de bir yere gönderiyorsa, oraya sadece oturmaya, sadece dinlenmeye, sadece durmaya göndermediğini biliyoruz. Tanrı durağan bir Tanrı değildir. Sürekli etkin bir Tanrı’dır.

Soru 1: Tanrı bereket vermek konusunda İsrail halkından neler bekliyor olabilir? Birlikte düşüncelerimizi paylaşalım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Tanrı bizim hayatımızda başkalarına bereket olmak konusunda neler bekliyor sizce? Birlikte bunun üzerinde konuşalım.

dummy1

ASMA MIYIM, SARMAŞIK MI?

dummy1

Bulunduğumuz yerde sakin bir yaşam sürmeye çağrılan bizler için etrafımıza ne verdiğimiz, etrafımızın bizden ne aldığı ve Tanrı’nın bizden ne beklediği önemlidir. İsrail halkına bakarak Tanrı’nın onlardan Mısır’ı bereketlemelerini istediği açıktır.

Aşağıdaki örneğe bakarak, her örnek için bu kişilerin bulundukları yere nasıl bir bereket sağladıkları veya sağlayabilecekleri hakkında fikirlerimizi paylaşalım. Bir örnekle ilgili fikirlerimizi paylaştıktan sonra diğer örneğe geçelim.

dummy2 1. Örnek:
Saadet ve Emre tayin dolayısı ile yeni bir şehre, bilmedikleri bir çevreye taşındılar. Apartmanlarına üç gün önce yerleştiler. Yeni komşuları bu akşam onlara bir tabak aşure getirdi.

dummy2 2. Örnek:
Engin üç yıldır aynı iş yerinde çalışmaktadır. Bir sorun olduğunda ona danışılır, zor zamanlarda yardıma koşacağını herkes bilir.





dummy2 3. Örnek:
Emin yeni iman etmiştir. Ailesinin durumdan haberi yoktur. Babasının yanında tekrar çalışmaya başlar.





dummy2 4. Örnek:
Erkan aldığı maaşın bir kısmıyla kilisede kalan ve kilise işlerini yapan kardeş için yiyecek malzeme alır. Kilisedeki dolabı doldurur.


dummy2 5. Örnek:
Salih her hafta hizmet eden kardeşlerini arayıp ‘Sizden çok teşvik aldım’ der.


UYGULAMA

İsrail halkının Mısır’a gidiş amacı, Tanrı’nın iman hayatımızdan beklentisi ile aynıdır. Tanrı bizi kendine göre şekillendirerek hem kendimize hem çevremize bereket olmamızı istiyor. Kilise, uluslara akan yeni bereket kaynağıdır.

Bu hafta boyunca hem topluluk olarak hem kişisel olarak ‘etrafımıza nasıl bereket olabiliriz’ sorusunu soralım. Bereket olabileceğimiz durumları nasıl değerlendirebiliriz, diye düşünelim. Bereket olduğumuz durumlarda nasıl bir meyve ortaya çıkıyor ve o durumda Tanrı nasıl yüceliyor, not edelim.

Gelecek hafta bu konuda neler yaşadığımızı, öğrendiğimizi paylaşalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
2.resim: Telif hakkı atıfı: Distant Shores Media/Sweet Publishing [CC BY-SA 3.0 (https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0)] url: https://media.freebibleimages.org/stories/FB_Joseph_Reunion/overview-images/019-joseph-reunion.jpg?1538658291 -- compressed
3.resim: Telif hakkı atıfı: Distant Shores Media/Sweet Publishing [CC BY-SA 3.0 (https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0)] url: https://media.freebibleimages.org/stories/FB_Joseph_Reunion/overview-images/022-joseph-reunion.jpg?1538658291 -- compressed

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18