İTAAT (3)

dummy1

GENÇLİK SERİSİ İTAAT (3)

NEDEN SÖZÜNÜ DİNLEYEYİM?

dummy1

NEYE GÖRE SEÇERİZ?

Resimdeki yazıya göre herkesin sözü dinlenmez.

Biz söz dinlerken neye göre adam seçiyoruz?


SORUMLULUK BENDE

dummy1

Deniz anne babasını çok severdi, fakat son günlerde onlarla geçinmekte biraz zorlanıyordu, çünkü sanki daha cezacı, kuralcı, engelleyici olmuşlardı. Bu yüzden onlar ona bir konuda fikir verdiğinde ya da ondan bir şey yapmasını istediğinde, içinden bir şey tam tersini yapmaya yöneltiyordu onu. “Bu benim hayatım, kendi kararlarımı kendim verebilirim” diye düşünüyordu sık sık. Öyle yapınca da çoğunlukla kötü bir şeyler oluyor, sonunda kendisi zararlı çıkıyordu ama eskisi gibi çocuk olmadığını herkesin fark etmesini istiyordu. “Hatalarım kötü sonuçlanıyorsa da sonuçlarını kendim üstlenmesini bilecek kadar büyüdüm” diyordu. “Hiç kimse bana ne yapacağımı söylemesin, ben biliyorum, kendi doğrularım var” düşünceleri geçiyordu aklından. Ailesi arkadaşlarının yanındayken ondan bir şey istediklerinde öfkeleniyordu, arkadaşlarının önünde bebek yerine koyup utandırdıkları için onlara kızıyor, iyi kötü hiçbir söz duymak bile istemiyordu o anda onlardan. Bunun kendisini dikbaşlı ve söz dinlemez gösterdiğini farkındaydı ama onlar da öyle davranmasınlardı ona. Gerçi içten içe de üzülüyordu, çünkü ailesini seviyordu.

Babası bir gün Deniz’den bir şey yapmasını istedi. En sevdiği kahve fincanına çocuklarının dokunmasına asla izin vermezdi, bir şekilde dokunan olursa da mutlaka ceza verirdi. Deniz’e o fincanı raftan alıp kendisine bir kahve doldurmasını söyledi. Deniz şaşkınlık içindeydi. Önce itiraz etmek geçti aklından ama bu kez bir cevap vermeden yapmaya karar verdi. İsteksizce de olsa kalktı, rafa uzandı. Babasının en kıymetli fincanı elindeydi! Ama fincan bir anda kaydı ve mutfak tezgahının üstüne düşüp paramparça oldu. Deniz’in içini korku kaplamıştı. Babasının ona nasıl bir ceza vereceğiyle ilgili kabuslar zihninde dolanıyordu. Uzun süredir kendisinden bir şey istediklerinde yapmıyor, terslenip uzaklaşıyordu. Bir kereliğine yapmış ve işte bunu da mahvetmişti! Babasının yavaş yavaş kendisine yaklaştığını fark etti ama arkasına dönüp bakmaya korkuyordu. Aniden babası kollarıyla onu sıkıca kavrayıp sarıldı. “Üzülme! Kazalar olur” dedi. Deniz hiç beklemediği bu davranışa bir anlam veremiyordu, aklı, duyguları karman çorman olmuştu. Babası devam etti: “O görevi sana ben verdim ve sen de itiraz etmeden sözümü dinledin. Benim için önemli olan buydu oğlum. Bu beni çok mutlu etti. Olabilecek kazaların tümünü baştan zaten ben üstlenmiştim. Hadi rahatla artık da bana bir kahve doldur.” Deniz bir yandan yapmaya itiraz ettiği bazı işleri hatırlıyor, itiraz etmeyip yapmak aslında ne kadar rahatlatıcıymış diye düşünüyordu, bir yandan da babasıyla birlikte kahve hazırlamanın tadını çıkarıyordu.

Okuduğumuz bu hikayeyle ilgili şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Deniz neden söz dinlemek istemiyordu?

Özgür olmak ile söz dinlemek arasındaki ilişki sizce nasıl tarif edilebilir?

Babasının davranışı Deniz’in bu olaydan sonraki tutumunu nasıl etkilemiş olabilir?

YETKİYE İTAAT

Babalarımız belki hikayedeki gibi hatamızda bizi yine de kucaklayan babalardan olmayabilir. Öğretmenlerimiz her zaman haklı olmayabilir. Desteklemediğimiz birinin yönetiminde yaşamak zorunda olabiliriz. Ancak Tanrı’nın bu koşullarda bizden istedikleri vardır ve bizden istediği şeyleri yapmaya gayret etmek bizim tek sorumluluğumuzdur. Bunu yapmaya çalışırken istemeden hataya düşsek bizi kucaklayıp sorumluluğu üstlenen bir Tanrımız var. Bundan dolayı, koşullara ve haksızlık edenlere değil, Tanrı’ya bakarız. Bizi bu koşullarda da yararlı ve büyük işler için kullanan bir Tanrımız var. O’nun gösterdiği yollar eninde sonunda bizi esenliğe götürür.

Kutsal Kitap’ta hakkında okuduğumuz Tanrı adamlarının bazılarını sürgün dönemlerinde Tanrı tanımaz krallara, yöneticilere hizmet ederken görüyoruz. Rab’bin, “Sizi sürmüş olduğum kentin esenliği için uğraşın. O kent için RAB’be dua edin. Çünkü esenliğiniz onunkine bağlıdır.” sözüne itaat ettiler (Yeremya 29:7). Bu isimler içinde Ezra, Ester, Nehemya, Daniel, Yusuf ilk akla gelenlerden. Onlar sadakatle ve dürüstlükle hizmet ederken Rab onları hem kendi halklarını hem de dünya uluslarını bereketlemekte kullandı. Ester aracılığıyla tüm Yahudiler katliamdan kurtuldu, Yusuf aracılığıyla hem İsrail hem de Mısır ve çevre halkları büyük kıtlıktan kurtuldu, Ezra ve Nehemya aracılığıyla Yeruşalim şehri, surları ve tapınak onarıldı. Bu kişiler tüm bunları Tanrı tanımaz kralların hizmetindeyken, sürgün edildikleri toprakların yöneticilerinin yetkisi altındayken gerçekleştirdiler. Bu krallar ve yöneticiler hizmet eden Tanrı adamları ve kadınlarına yalnızca izin vermekle kalmayıp gerekli kaynakları da sağladılar. Sözünü ettiğimiz olaylarda kralların ve yöneticilerin yüreklerini yönlendiren Rab’di.

Davut kendisini öldürmek için her şeyi yapan Kral Saul’u öldürme fırsatı eline birkaç kez geçmişken “Rab’bin mesh ettiğine dokunmam” diyerek onun canını bağışladı. Sonunda Saul’un ölümüne sebep olan Amelekliyi bile “Rab’bin meshettiğini yok etmekten korkmadın mı?” diyerek ölüme mahkum etti.

Romalılar 13:1-7’de Pavlus bizlere baştaki yönetimlere bağlı olmamızı söylüyor. Tekrar Pavlus 1. Timoteos 2:2-3 ayetlerinde sakin ve huzurlu bir yaşam sürmek için yöneticiler ve yetkilileri de dualarımızda, tam bir bağlılık ve ağırbaşlılık tutumuyla hatırlamamız gerektiğini söyler. Titus 3:1’de de bunu tekrar vurgular.

İsa yaptığı her şeyde “Beni gönderen Babam’ın isteklerini yapıyorum” dedi. Hizmeti boyunca kimseyi bir ayaklanma veya isyana yöneltmedi. Roma yönetiminin altında ve yöntemin belirlediği kurallar içinde hizmetini sürdürdü. Kendisini vergi konusunda tuzağa düşürmeye çalışan Ferisilere, “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin” diyerek yönetime karşı gelmeyi amaçlamadığını gösterdi. İsa yargılanırken Roma valisi Pilatus bile “Onda bir suç görmüyorum” dedi (Luka 23:4).

Yalnızca Daniel 3. bölümde Şadrak, Meşak ve Abednego’nun kral tarafından tapınılması emredilen altın heykele eğilmediklerini görüyoruz. Burada Tanrı’nın verdiği buyruğa yaşamları pahasına da olsa itaat etmeyi seçtiklerini görüyoruz. Demek ki tek Tanrı’ya tapınmaya karşıt olan bir talep, buyruk olmadığı sürece imanlının yükümlüğü, yaşadığı ülkenin iyiliği için dua etmek ve yönetimdekilere, büyüklere bağımlı olarak herkesin yararına hareket etmektir.


KİMİN SÖZÜ?

Söz dinlemekle ilgili durumlarda çelişkiye düştüğümüzde doğru kararı vermek için neler yapabiliriz, nereden destek alabiliriz konularında biraz daha düşünmek için birkaç örneğe bakacağız şimdi. Bu örnekleri grubumuzda yüksek sesle okuyalım ve he bir örnek için şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Bu durumlarda kimin sözü dinlenmeli? Neden?

dummy2 Balıkçıda çalışan Dursun patronunun tartıda hile yapması baskısıyla sürekli karşı karşıya kalıyordu. Yüreği buna hiç razı değildi, fakat patronun gözü sürekli üzerindeydi. Bu işte artık çalışamayacağının farkındaydı ama yazlarını kış için para biriktirmekle geçirmek zorundaydı.

dummy2 Yusuf’a öğretmeni altı sayfa f harfiyle başlayan kelimeler yazmasıyla ilgili ödev vermişti. Normal tempoda bu ödevi bitirmesi en az üç saatini alacaktı. Annesi ödevini odasında yapmasını söylemişti. Söylenerek odasına çıkan Yusuf köşede ağabeyinin tabletini görmüş ve aklı dün bitiremediği oyuna takılmıştı. Bir taraftan vicdanı Yusuf’a ödevini bitirmesini söylerken içinde bir şeyler oyunu bitirme ihtiyacı duyuyordu.

dummy2 Okan kilisede çay bardaklarını yıkama sırasının o hafta onda olduğunu öğrendiğinde çok şaşırmıştı. Kiliseden çıkınca hemen arkadaşlarıyla buluşup sinemaya gitmek için önceden plan yapmışlardı. Bir taraftan listeyi görmemiş gibi yapıp hızlı bir şekilde kaçmak istiyordu, diğer taraftan ona verilmiş görevi yapmak istiyordu.


EY KRAL!

Daniel’in 3. bölümünü birlikte okuyalım. Ayetleri okuduktan sonra şu soruyu birlikte cevaplandıralım:

Daniel’in arkadaşlarının fermana karşı gelip Tanrı’nın yasasına uyduklarında neler oldu? Bu olay fermanı çıkaran kralı olumlu ve olumsuz nasıl etkiledi?


UYGULAMA

Önümüzdeki hafta içinde günler geçerken farklı durumlarda hangi seslerin bizden itaat beklediği konusuna odaklanalım. Olumlu ya da olumsuz itaatin bizi özgürlüğe mi yoksa tutsaklığa mı sürüklediğini not edelim ve mümkünse grubumuzda paylaşalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18