ÖFKE veya MERHAMET 2

dummy1

ÖFKE veya MERHAMET 2

ÖFKENİN ROTASI

dummy1

DEĞERLENDİRME

Geçen hafta bizi öfkelendiren durumları, bunlara nasıl karşılık verdiğimizi ve içimizde gelişen hisleri not almıştık. Soruları tekrar hatırlayalım:

  • Neye öfkelendik ve nasıl karşılık verdik?
  • Neden hemen barışmaya hevesli olmadık?
  • Bu konularla mücadele ederken içinizde olanları tarif edebilir misiniz?

Bunlarla ilgili notlarımızı paylaşıp üzerinde konuşalım. En zorlandığımız alanlar neydi? Aramızda konuşalım.

ŞU İYİ BİLDİĞİMİZ ÖFKE…

Şimdi bir deneme yapacağız. Bir ayna bulalım. Ayna bir kenarda dursun şimdilik. Herkes birine öfkelendiğini düşünsün ve kendi yüzünü en öfkeli halindeymiş gibi göstersin. Deneyelim bunu bir süre, herkes görsün. Şimdi yüz ifademizi değiştirmeden aynayı elden ele gezdirip bakalım tek tek.

dummy1

Birine öfkelendiğimizde nasıl göründüğümüzü düşünmeyiz, kendi haklılığımızı düşünürüz sadece ama karşıdan görünen sadece saldırgan bir tutumdur, sözlerimiz bazen duyulmaz bile bu yüzden.

Birinin size saldırdığını düşündüğünüz zaman çoğunlukla ilk tepkiniz nasıl olur?

Öfkeyle ilgili bildiğimiz atasözlerini sıralayalım birlikte.

Mezmurlar 37:8’de, “Kızmaktan kaçın, bırak öfkeyi, üzülme, yalnız kötülüğe sürükler bu seni” deniyor.

Öfkenin bizi sürüklediği kötülükler neler olabilir?

ÖFKEYLE İLGİLİ ÖNYARGILARIMIZ

Aşağıdaki yazıyı grubumuzda yüksek sesle okuyarak dikkatlice dinleyelim. Metin sonundaki soruları birlikte cevaplandıralım.

Hayatın doğal akışı karşımıza birçok durum çıkarıyor. Bazen haksızlık, bazen yanlış anlama ya da anlaşılma, bazen direkt kişisel müdahale. Böyle durumlarda öfke ilk hissettiğimiz duygulardan biridir. Aceleyle verdiğimiz kararlar genellikle yanlış olanlardır ve bizi zor durumda bırakırlar. Duruma en uygun atasözlerimizin başında herhalde, “Öfkeyle kalkan zararla oturur” gelir. Aslında öfkeyle ilgili bazı önyargılara sahibiz. Bunları basitçe şu şekilde sıralayıp birlikte bakalım:

  1. ‘Öfke kalıtımsaldır ve değişmez’ deriz: “Öfke bana babamdan geçmiş, babam da böyleydi, ben de böyleyim, değişemem” der bazıları. Ailenizdeki öfke ve şiddetin biyolojik olarak miras alındığını, değiştirilemeyeceğini düşünür. Oysa öfke, öyle bir ailede büyümüş olsanız bile öğrenilen bir davranıştır. Öyleyse öfkemizi uygun bir şekilde dışavurmayı öğrenebiliriz. Kutsal Kitap da, ‘Düşüncelerinizde yenilenmesiyle değişin’ der (Romalılar 12:2).
  2. ‘Öfke otomatik olarak saldırganlığa neden olur’ deriz: Öfkenin saldırganlıkla sonuçlanması gerekmez. Kutsal Kitap bize öfkelendiğimiz an, çok kısa süre de olsa durmak ve olumsuz davranışları içimizden fışkırmasına engel olmak için yeterli zamanımız olduğunu öğretir. Tanrı’nın öfke konusundaki sözleri üzerinde araştırma yaparak, imanlı büyüklerimize danışarak bunları öğrenebiliriz. Saldırganlıktan kurtulmak mümkündür.
  3. ‘İstediğini elde etmek için biraz agresif olmalısın’ deriz: Birçok kişi kararlı ve girişken olmak ile saldırgan olmayı birbiriyle karıştırır. Bir hedefe ulaşmak için baskın olmak, zarar vermek veya başkasını incitip incitmediğini hesaba katmamak saldırganlıktır. Bu yürek tutumuna sahip olmak hem başkalarında öfke oluşturur hem kendimizde. İsteğimizi elde etmenin birçok yolu vardır: dua etmek, uygun dille bunu başkalarıyla paylaşmak, çalışkan olmak vs. Bizi öfkelendiren bir olay yaşadığımızda ise başkalarına saygılı bir şekilde neler yaşadığımızı ifade etmemiz, saldırgan tutum sergilemekten her zaman daha iyi meyve verir ve Rab’bi hoşnut eder (Yak. 4:1-4).
  4. ‘Öfkeyi kusmak iyidir’ deriz: ‘Öfkelendiğinde içinde tutma, ne varsa söyle gitsin, ortalığı kırıp dökmek istiyorsan yap, rahatla, içinde kalmasından iyidir’ denir çoğunlukla. Ancak öfkelerini bu şekilde dışavuran insanların aslında gitgide çok daha kolay öfkelendiğini görürüz, çünkü öfkelerini düşüncesizce eyleme dökmeyi öğrenmişlerdir.

Okuduğumuz bu dört maddede yazılanlara göre şu soruları birlikte cevaplandıralım:

  1. Burada dört maddede sıralanan önyargılar hakkında neler düşünüyorsunuz?
  2. Sizin de bazı durumlarda öyle düşündüğünüz oldu mu? Aramızda konuşalım.

İNSANIN ÖFKESİ VE TANRI’NIN İSTEDİĞİ DOĞRULUK

Öfkelendiğimizde ne tür günahlar işleyebiliriz? Bununla ilgili biraz konuşalım.

Öfkenin anlık olduğunu düşünüyoruz ama hem bir temeli var hem de kalıcı etkileri var. Efesliler 4:26’da, “Öfkenizin üzerine güneş batmasın” diyor. Bu sözlere göre Tanrı’nın bize seçenek sunduğunu görüyoruz. Demek ki anlık olduğunu düşündüğümüz öfkenin sonuçlarına yön vermek elimizde. “İblis’e de fırsat vermeyin” sözüyle de günaha götüren hareketlerimizi yapmamayı seçebileceğimizi görüyoruz. Böylelikle ilişkilerimizde Şeytan’ın amaçlarına alet olmaktan kendimizi ve tanıdıklarımızı kurtarmış oluyoruz. Vay be! Kendimizi durdurmamıza değer bir sonuç, değil mi?

‘Bir öfkeden o kadar da kötülük çıkmaz’ diyorsak, birkaç örneğe bakalım Kutsal Kitap’tan: Kayin kendi yaptığı yanlışa rağmen Tanrı’ya çok öfkeleniyor (Yaratılış 4. bölüm). Sonuç olarak bu öfke canavarı kardeşini öldürmesine yol açıyor. Yusuf’un ağabeyleri, Yusuf’a karşı uzun süre taşıdıkları öfkenin sonucu önce onu öldürmek istediler, ancak sadece kuyuya atıp sonra köle olarak satmaya zar zor ikna oldular (Yaratılış 37. bölüm). Kral Saul sokakta, “Saul bin kişiyi, Davut on bin kişiyi öldürdü” türküsünü duyduğunda kıskançlık ve öfke onu Davut’u öldürmeye yöneltti (1. Samuel 18:6-12).

Bu örneklerde öfke ile cinayeti bir arada görüyoruz. 1. Yuhanna 3:15’te, “Kardeşinden nefret eden katildir” deniyor. Şeytan katildir ve biz kendimize Mesih takipçisi diyorsak onunla iş ve fikir birliği yapamayız. Cinayet çok uç bir örnek gibi gelse de, yıkıcı öfkenin birçok yıkıcı sonucu vardır. Öfke nefretle el ele tutuştuğunda korkunç sonuçlar ortaya çıkarabilir. Biz Mesih İsa’nın sevgisiyle kurtulanlar olarak çok daha yüksek bir standartta yaşamaya çağrıldık. Matta 5:21-22’de, “Atalarımıza, ′Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak′ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır.” denir.

Öfkenin bu yıkıcı sonuçlarını yaşamamak için sizce neler yapabiliriz veya nelerden sakınabiliriz? Aramızda konuşalım.

Biz olaylara veya insanlara öfkelendiğimizde çoğu zaman olayın iç yüzünü bilmek veya bilmemek bizi ilgilendirmiyor veya hataları hoş görmek istemiyoruz. O an sadece hak ettiğimiz karşılığı görmek istiyoruz kendi gözlerimizle, bunu da kendi elimizle sağlamaya yöneliyoruz. İntikam, öfkenin yavrularından biridir. Öfkelendiğimiz birinin iyiliği için hiçbir şey yapmamak da intikama dahildir. Bu da insanın yüreğini katılaştırır, merhametten uzaklaştırır, kendi isteklerini yerine getirme merkezli bir dünya oluşturur kendine. Kendi kendimize sıraladığımız gerekçeler “haklı” öfkemiz için kendimize çoğunlukla yeterli geliyor. Tanrı, bu duygumuzun günahla kavrulup bizde kötü bir tohum ekmesine izin vermemizi istemiyor. Burada aklımıza yine Yakup’un sözleri geliyor:

“Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun. Çünkü insanın öfkesi Tanrı′nın istediği doğruluğu sağlamaz.” (Yakup 1:19-20)

Sizce öfkelendiğimizde doğru ile yanlışı neden ayırt edemiyoruz? Aramızda konuşalım.

Hayatın karşımıza çıkardığı durumlar bizi öfkelendirdiğinde karşımızda seçenekler belirir. Bizler çoğu zaman iyi ile kötü arasındaki farkı biliyoruz ama öfkeliyken bunları ayırt edemiyoruz.

Öfke kimlik haline nasıl gelir sizce? Biraz konuşalım.

Galatyalılar 5:19-21’de benliğin işleri sıralanır, aralarında öfke de vardır. Efesliler 4:26’da, “Öfkelenin, ama günah işlemeyin” denir. Hemen önceki ayetlerde, “Önceki yaşayışınıza ait olup aldatıcı tutkularla yozlaşan eski yaradılışı üzerinizden sıyırıp atmayı, düşüncede ve ruhta yenilenmeyi, gerçek doğruluk ve kutsallıkta Tanrı′ya benzer yaratılan yeni yaradılışı giyinmeyi öğrendiniz.” denir (Efesliler 4:22-24). Öfkenin bizde bir kimlik oluşturacak kadar kalıcı olmaması gerektiğini anlıyoruz. Oysa kendimize bir kalkan olması için artık öfkeli biri olarak tanınmak işimize bile geliyor bazen. Bazıları için de, artık o kadar uzun zamandır o kadar sık öfkelenen biri olduğu için bu neredeyse bir parçası oluyor.

Peki, bizim imanlı gençler olarak öfke karşısındaki duruşumuz diğer arkadaşlarımızın tepkilerinden hangi yönlerden farklı olmalı? Biraz konuşalım.

YARATICI ÇÖZÜMLER

Aşağıdaki durumlarda kişilerin yerlerine kendimizi koyalım ve şu soruları her bir örnek için birlikte cevaplandıralım:

  1. Böyle bir durum neden öfkeye yol açar?
  2. Bu olay karşısında öfkesine yenik düşen biri neler yapabilir?
  3. Bu durumu en az zararla atlatmak için neler yapılabilir?

İncir çekirdeğini doldurmayacak bir konudan ötürü en yakın arkadaşınızla tartışmaya girdiniz. Her dakika seslerin tonu yükselmeye, kalpler daha hızlı atmaya, suratlar kızarmaya ve yumruklar sıkılmaya başladı. Yüksek sesle birbirinize söylediğiniz her hakaret yüreklere hançer gibi saplandı.

dummy2 • Otobüse bindiniz, durağınıza gelmeden kapının açılmasını istiyorsunuz. Ama durak dışı kapı açılması yasak. Acil işiniz var ve ‘Burada indirsen ne olur sanki’ diye şoföre söyleniyorsunuz. Şoför sizi öfkelendirecek her şeyi söylüyor. Yanınızda da o gün şemsiye var…

• İki arkadaşın şakalaşması kavgaya dönüşüyor. Şakayı yapan diğerinden özür diliyor ve diğeri onu beklenmedik şekilde çabuk affediyor. Ama başka bir arkadaşları çıkıyor ve şakayı yapan kişiye ‘Sen neden özür diledin ki, özür dilenecek bir şey yapmamışsın’ diyor. Bu söz özür dileyen kişinin içinde büyüyor ve ‘Neden ben özür diledim gerçekten’ diye düşünmeye başlıyor.

• Arkadaşına bir miktar borç veren Mine söz verilen tarihte parasını geriye alamamıştır. Arkadaşının harcamalar yaptığını da görüyordur. Kendisi zorlanmasına rağmen arkadaşıyla ilişkileri bozulmasın diye bir şey söyleyemez.

dummy2 • Kerem bir kafeteryada kız arkadaşıyla birlikte oturmuş, sakince sohbet ediyordur. Yan masada oturan iki kişi tartışmaya başlar, tartışma itişme ve küfürleşmeye dönüşür. Kerem bundan çok rahatsız olur, kendine hakim olamaz, onlara öfkeyle çıkışır.

UYGULAMA

  • Bugünkü çalışmamızda konuyla ilgili en çok ne dikkatinizi çekti? Konuşalım.
  • Kendinizi hangi noktalarda benzer durumda gördünüz?

Öfkelenip içinizde bu öfkeyi beslemenin eninde sonunda kötü sonuçlara yol açtığını bilmek sizi nasıl etkiledi, biraz konuşalım.

Bir sonraki buluşmamıza kadar şu ayeti sık sık tekrarlayalım ve üzerinde derin derin düşünmeye çalışalım:

“Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun. Çünkü insanın öfkesi Tanrı′nın istediği doğruluğu sağlamaz.” (Yakup 1:19-20)

Ayrıca, kendimiz ve çevremizi gözlemleyelim. Öfke karşısındaki tutumlara bakalım. öfke üzerine kazandığımız zaferleri ve bunu nasıl başardığımızı not edelim. Bunları gelecek buluşmamızda paylaşacağız.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18