ÖZGÜRLÜK 1: KİM ÖZGÜR?

dummy1

ÖZGÜRLÜK 1: KİM ÖZGÜR?

EY ÖZGÜRLÜK!

dummy1

Özgürlük deyince aklımıza ilk ne gelir? Her birimiz kısaca birer cümleyle paylaşalım.

Özgürlükle ilgili konuştuğumuzda çoğunlukla benzer hisleri farklı düşüncelerle ve bakış açısıyla dile getiririz. Şarkıların, şiirlerin, filmlerin, kahramanlık öykülerinin büyük bölümünün ana temaları özgürlüktür. Tuhaftır ama savaşların en popüler sloganlarından biri özgürlüktür.

ÖZGÜRLÜK NEDİR?

Aşağıda insanın İnternet kullanımına bağımlı hale gelmesinin korkunç sonuçlarını örnekleyen alıntılar sıralanmıştır. Bunları grubumuzda yüksek sesle okuyup ardından verilen soruları birlikte cevaplandıralım.

Özgürlük. Her istediğini her zaman yapmak mı? Kimseye hesap vermeden yaşamak mı? Dilediğin zaman sokağa çıkıp dilediğin zaman sinemaya gitmek mi? Sigara içebilmek, içki içebilmek, istediğin zaman kız ya da erkek arkadaşında kalabilmek mi? Peki ya dünyanın bize özgürlük diyerek satmaya çalıştıklarına ne demeli? Bir yandan bir sürü sağlıksız yiyecek içecek reklamı, ardından sıfır beden mankenlerin üzerindeki kot, t-shirt reklamı. İkisini de istiyorsun ama birinin ardından gidersen diğerini elde edemezsin! Sanki ikisi de bir kolundan çekiştiriyor ve kendini kapana kısılmış hissediyorsun. Dünya sana nasıl olman gerektiğini söylüyor ve daha sonra da buna özgürlük diyor.

İşte sosyal medya çılgınlığına dair bazı haberler:

Selfie bağımlısı İngiliz genç çektiği fotoğrafların hiçbirini beğenmeyince kendini öldürmeye çalıştı.

dummy2 19 yaşındaki Danny Browman, telefonu ile günde 200’e yakın fotoğraf çekti ancak 10 saatini harcamasına rağmen hiçbirini beğenmedi. Sonrasında yuttuğu haplarla ölmek üzereyken annesi tarafından durum fark edildi ve hayatı kurtarıldı. Bowman’ın durumu sıra dışı olsa da psikiyatristler ciddi bir ruh sağlığı sorunu olarak selfie bağımlılığını incelemeye devam ediyor.


14 yaşındaki kız, cep telefonunu kurtarmaya çalışırken bir trenin çarpması sonucu öldü.

dummy2 2014 Mart ayında, raylara düşen cep telefonunu almaya çalışan genç kız trenin çarpması sonucu hayatını kaybetti. Jenna Betti, erkek arkadaşı ile raylarda oturuyordu. Trenin geldiğini gördüklerinde yoldan çekildiler ama genç kız telefonunu düşürdüğünü fark etti ve onu geri almaya çalışırken feci şekilde hayatını kaybetti.


Yeni İnternet akımlarından bir oyun, genç erkeklerin giderek daha tehlikeli ortamlarda yüksek oranlarda alkol tüketmesi ve bunları filme kaydederek paylaşmasını içeriyor. Videonun sonunda özne, bir arkadaşına seslenerek onu daha iyisini yapmaya davet ediyor.

dummy2 19 yaşındaki bir genç bunu yaparken bir nehre atladı ve hayatı son buldu. Cesedinin bulunmasından birkaç saat önce ise 22 yaşındaki bir genç de bir evde baygın bulundu ve hastaneye kaldırıldıktan sonra öldü. Medya organları onun ölümünün de aşırı alkol tüketiminden kaynaklandığını ve bunun sebebinin de bu oyun olduğunu bildirdi.

İnternet bağımlısı genç balerin intihara teşebbüs etmeden önce kendine zarar verenlerin bir araya geldiği internet sitesinde kanayan kollarının fotoğraflarını paylaştı.

15 yaşındaki Tallulah Wilson, çaresizlik içinde başkası olarak sevilmek adına kendisine online bir alter ego yarattı. Genç kız kendisini bir trenin önüne atmadan önce düzenli olarak intihara teşvik etmekle suçlanan internet sitelerini ziyaret ediyordu. İddialara göre okulda yaşadığı zorbalıklar, büyükannesinin ölümü ve ebeveynlerinin boşanması ile mücadele edebilmek için kendisini İnternet dünyasına kaptırdı. Bir laptop ya da cep telefonu sahibi olması yasaklandı ama İnternet’e girmek için gizlice annesinin bilgisayarını kullanıyordu. 12 Ekim 2012’de, bale giysilerini yanına almadan West Hampstead, Londra’daki evinden çıktı ve St. Pancras tren istasyonunda bir trenin kendisine çarpması ile hayatını kaybetti.

Sosyal Medya Bağımlılığına Dair 9 Çılgın Hikaye

Bugünlerde kullanıcı olarak alıştığımız, oysa eskiden varlığını ve bize sundukları hayal dahi edemeyeceğimiz bir özgürlüğe sahibiz: İnternet. Bilimsel ve genel kültür bilgi paylaşımı olarak başlayan bu dünya çapındaki ağ dolaşımı, hızlıca eğlence ve kişisel paylaşım kaynağı olarak şekil buldu. Çok bilgiye, çok kişiye, çok eğlenceye, çok paylaşıma, istediğimiz an ulaşma gücüne sahip olduk. Günlük yaşamdan daha özgür olduğumuz bir alana uzanabiliyorduk artık. Bu öyle bir hal aldı ki İnternet’ten çıktığımız an odamızda veya gittiğimiz yerde onsuzken neredeyse kısıtlı hisseder olduk. Bu yüzden bu imkana ulaşmak uğruna önceliklerimizi değiştirdik, pahalı cep telefonlarımız, çeşit çeşit profilli hesaplarımız oldu. Sadece orası artık bizim özgürlük alanımızdı. Ağdan uzak kaldığımız an sanki sadece iki boyutlu bir çizgi karakteriydik. Yalnızdık.

Bu yazının konusunu düşünerek aşağıdaki soruları birlikte cevaplandıralım:

  • Özgürlük olarak tanımladığımız kendi hayatımıza getirdiği olumlu ya da olumsuz şeyler nelerdir? Kısaca konuşalım.
  • Neden bize ona bu kadar ihtiyaç duyuyoruz? Bu ihtiyacımız uğruna somut olarak nelerden vazgeçiyoruz veya öncelik olarak neleri arka plana atıyoruz, örnekler verelim.

İLK TUTSAKLIK

Bizler Tanrı’nın suretinde yaratıldık. Tanrı Adem’e tüm canlılar üzerinde yetki verdi. Yeryüzündeki her şey bize aitti; yiyecek sağlayan tüm ağaçlar, bitkiler, sevgiyle bakacağımız tüm canlılar bizimdi ve her birine Adem isim verdi. İçimize yerleşti özgürlük duygusu. Her şey güzeldi, her şey bizimdi. Ölüm yoktu, içimiz sonsuzluğun özgürlüğüyle doluydu. Özgürlüğümüzün bozulduğu yer, Havva’nın uzanmaması gereken o ağaca uzanıp Adem’le ondan yediği yerdi. Yeryüzünün her şeyi bize aitken, bizim için iyi olmayana göz diktiğimizde bizler onun tutsağı olduk, aklımız onda kaldı. ‘O bana iyi gelecek’ dedik, ‘onu yersem daha çok şey bileceğim’ dedik.

  • İstediğimizi, istediğimiz an elde edemediğimizde hangi duyguları yaşıyoruz? Her birimiz cevaplayalım bunu.

Bu duyguları özgürlükle bağdaştırabiliyor musunuz? Özgür bir insan sizce bu duyguları yaşar mı? Kendini yaratılmış bir şey, özellikle o şey ve şeyler olmadan neredeyse yaşayamayacakmış gibi hissetmek özgürlük diyebilir miyiz? Bunları düşündüğümüzde özgürlüğe farklı bakmaya başlıyoruz. Bu durumda özgürlük, her zaman her istediğimize her istediğimiz an sahip olmak değildir, çünkü özgürlüğü böyle düşündükçe ‘istemek’ bizi tutsak eden şey olur.

  • Özgür ve tutsak olduğumuz şeyleri düşündüğümüzde, Adem ile Havva’nın yaşadığı bu deneyim şimdiki durumumuzla hangi yönlerden benzerlik taşıyor?

Özgürlük herkesin istediğini yapabilmesi olsaydı nasıl olurdu? Her birimizin farklı, özellikle birbirine zıt istekleri varken hepsinin aynı anda yerine gelmesini istemeyiz; sadece bizimki yerine gelecekse isteriz. Bu da, özgürlük isterken aslında ‘Benim isteğim yerine gelsin’ sözünün içimizde ne kadar güçlü olduğunu ve bu gücün hayatımızı yönetmek için her tür karmaşayı çıkarmaya hazır beklediğini gösteriyor. Bu az önceki söz size tanıdık geliyor mu? ‘İsteğim yerine gelsin.’ Kimin isteği yerine gelsin? İsa Mesih’in bize öğrettiği duanın o kısmını hatırlıyor muyuz: ‘Gökte olduğu gibi yeryüzünde de senin istediğin olsun.’ (Mat. 6:10)

  • Tanrı’nın insana verdiği vaatleri, İsa Mesih’in bizim için yaptıklarını düşünelim. Tanrı’nın kendi özgürlüğünü kullanıp bunları yerine getirmemeyi tercih ettiğini bir hayal edip aramızda biraz konuşalım.

Özgürlük bize sonsuzluğu çağrıştırır. Sonsuzluğun asıl ve tek sahibi Rab’dir. Öyleyse Rab’bin özgürlüğünü sınırsızca kullanması asıl O’nun hakkı değil mi? Oysa Say. 23:19’da denir ki, “Tanrı insan değil ki, yalan söylesin; insan soyundan değil ki, düşüncesini değiştirsin. O söyler de yapmaz mı? Söz verir de yerine getirmez mi?” O’nun bizim gibi davranmasını istemeyiz, öyle bir Rabbimiz olmadığı için de şükrederiz. Çünkü sonsuzluğun sahibi Rab bizim iyiliğimiz için kendi özgürlüğünü kısıtlı tutmaya razı olmuştur, öyle ki vaatlerini her şeye rağmen bize duyduğu sonsuz sevgi uğruna yerine getirsin.

  • Tanrı’nın kendini böyle kısıtlaması hakkında neler düşünüyorsunuz? Biraz konuşalım.

HAYATTAN PARÇALAR

Aşağıda özgürlüklerini kendine göre tanımlayan insanlardan örnek diyaloglar okuyacağız. Her bir örnek için şu soruyu birlikte cevaplandıralım:

  • Sizce bu olayda kim özgür, kim tutsak?
  • Özgür olmadığını düşündüğünüz kişi neye veya nelere tutsak sizce?

dummy2 Okan: Senin için özgürlük nedir?
Cem: Kimsenin lafına gelmemek! Mesela ben 12 yaşından beri motosiklet kullanıyorum.
Okan: Aa, nasıl izin verdiler sana oğlum!
Cem: Eee, bizde öyle, kimse bana laf geçiremez! Şu anda da arabam var. İstediğim yere de giderim!
Okan: Benim ne motorum oldu ne de arabam. Her yere ya yürüyerek ya da minibüsle giderim. Yarın akşam bizi bıraksan ya madem eve.
Cem: Ya, ehliyetsiz kullandığım için aracı bağladılar…

dummy2 Sevil: Her hafta aynı! Mecbur muyuz her hafta kiliseye gitmeye? Çocukluğum boyunca geldim sizinle, yeter artık, kendim istediğim zaman geleceğim. Bu hafta gelmek istemiyorum.
Sevil’in babası: Kızım, mecbur olduğumuz için gitmiyoruz, Rabbimiz’e kardeşlerle birlikte tapınmaya gidiyoruz, biliyorsun sen de.
Sevil: Kimseyle tapınmak istemiyorum ben! Kendim tapınabilirim evde. Kafam daha rahat olur hem, gereksiz insanları görmem…
Sevil’in annesi: Kızım, kiliseden bir kardeşle sorun yaşıyorsan onu çözmelisin. Bunun Rab’be hep birlikte tapınmaya engel olmaması lazım.

dummy2 Kerem: Pazartesi gece tamam, hepimiz online’ız, değil mi arkadaşlar?
Diğerleri: Tamamdır, görüşüyoruz! … Herhalde kanka! … Kaçmaaazz!
Serkan: Abi, her gece her gece olmuyor öyle… Ya saatleri ve günleri değiştirelim ya ben çıkayım.
Kerem: Amma şeysin ha, değiştiremeyiz saatleri be Serkan, ayarlarsın işte.
Serkan: Şeylikten değil ya, bu sene şu alttan dersleri halledeyim artık… Finaller filan geçsin, tatile girelim, her tür sizleyim.
Kerem: Sınavlar bitmez Serkan, rahat olman lazım biraz. Olmazsa bırakırsın okulu, girer bir işe çalışırsın ne var, eninde sonunda çalışacaksın, takma o kadar.

dummy2 İrem: Merve, baksana bir sen benim yerime, bana bakıyor mu bakmıyor mu?
Merve: Of kızım yeter ya kaçıncı bu! Bakmıyor.
İrem: Ya öleceğim, neden bakmıyor bana! Neyim var benim? Saçım mı kötü, çok mu şişmanım?
Merve: İrem yapma böyle! Bırak şunu, ne kadar takıntı yaptın şu çocuğu ya! Ne kadar güzelsin bilmiyor musun? Mahvettin hayatını, yıpratma kendini bu kadar artık. Kaç gecedir de uyumuyorum diyorsun, yapma böyle kendine.
İrem: Senin için hava hoş tabii, sen o kadar umursamıyorsun böyle şeyleri… Anlamazsın beni, anlayamazsın. Senden destek bekleyende hata!

TANRI′NIN BANA VERDİĞİ ÇOCUKLAR

İbraniler 2:5-18 ayetlerini yüksek sesle okuyalım.

Okuduktan sonra şu soruları birlikte cevaplandıralım:

  • Bu sözlerde Tanrı’nın gözünde insanın değeri de anlatılıyor. Tüm bu yazılanlardan, Tanrı’nın insana hangi özgürlükleri sunduğunu görüyoruz?
  • Ölüm, bizi en çok hangi yönlerden kısıtlıyor sizce? Konuşalım.

UYGULAMA

İlk çalışmamızın sonuna geldik. Özgürlük üzerinde daha önce düşünmediğimiz, aklımıza gelmeyen neler keşfettik bugün, bitirirken hep birlikte biraz da bunlarla ilgili konuşalım şimdi.

Konuşmamız bittiyse, not alabileceğimiz kağıt kalem veya başka gereçler kullanacaksak onları şimdi hazır edelim. Kendi yaşamımızda özgürlük diye isimlendirdiğimiz şeyleri düşünelim. Bunların bize gerçekten özgürlük mü yoksa tutsaklık mı getirdiğini kendimize soralım. Unutmamak için bununla ilgili notlar alalım. Gelecek hafta grubumuzda paylaşalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18