GENÇLİK SERİSİ TEMBELLİK (1)

dummy1

TEMBELLİK (1)

TEMBEL, O DA KİM?

dummy1

Aşağıdaki metni okuyarak içindeki soruları birlikte yanıtlayalım.

Çoğu zaman tembel olmadığımızı düşünürüz. Çevremizde insanların şu cümleleri kullandıklarını zaman zaman gündelik yaşamlarımızda duymuşuzdur:

  • Şimdi zamanı değil!
  • Hiç zamanım yok!
  • Çok uykum var, 5 dakika daha!
  • Şimdi kim uğraşacak, daha çok zaman var, sonra hallederiz.

Sizce neden bu tarz ifadeler kullanırız? Bunun üzerinde biraz konuşalım.

Bu ifadeleri kullanan biri için ne düşünürsünüz? Birlikte cevaplandıralım.

İyi bilinen bir atasözümüzde ‘Tembele iş buyur, sana akıl öğretsin’ der.

Bu atasözünde tembel kişi nasıl bir özelliğe sahiptir?


OBLOMOVLUK; BİR TEMBELİN ANATOMİSİ

Aşağıdaki öyküyü okuyalım. Okuduktan sonra ardından gelen soruları birlikte yanıtlayalım, üzerinde konuşalım.

Otuz iki, otuz üç yaşlarındaydı Oblomov. Orta boyluydu. Hoş görünüşlüydü. O anda onun hiçbir şeyi umursamadığı, hiçbir şeyin onu tedirgin etmediği; koyu gri gözlerinin belirsiz bir dalgınlıkla, sürekli duvarlarda, tavanda kaygısızca dolaşıp durmakta olmasından belliydi. Yüzündeki umursamaz ifade bedenine, hatta robdöşambrının kıvrımlarına sinmişti sanki.

Sabahleyin yataktan kalkıp, kahvaltı edip, divanına uzanınca başını ellerine alır, gücünü kuvvetini esirgemeden düşünceye dalardı. Sonunda kafası bu sıkı çalışmadan yorulur ve rahat bir vicdanla kendi kendine, "Eh, bugün insanlık için yeterince çalıştım," derdi. O zaman Oblomov biraz dinlenmeye karar verir, çalışma yatışını değiştirerek daha rahat, hülyalara daha elverişli bir yatışla uzanırdı. Ciddi işleri bir yana bırakarak içine kapanmak, kendi yarattığı bir hayal dünyasında yaşamak Oblomov′un en büyük zevki idi.

Çalışan, koşturan insanları hiç anlamıyordu, Oblomov. ′Ne zaman yaşayacaklar bunlar? diye düşünüyordu. Yaşamak dediği ; hiçbir şey yapmadan uyumak, yemek yemek, tekrar uyumak ve rahatça, kayıtsızca hayal kurabilmekten ibaretti. Hep hayata başlamaya hazırlanıyor, kafasında geleceğin planını çiziyor, fakat her yıl bu plandan bir şeyler atıyordu.

Şu planı bir bitirsem, dedi. Ama bana ne, ne yaparlarsa yapsınlar. Ne halleri varsa görsünler. Ben bir maksatla konuşuyorum; sadece onların yaşadıkları hayatın tabii olmadığını söylüyorum. Hayır, bu yaşamak değil, tabiatın önümüze koyduğu yasaya, ideale ihanet etmek.

— Nedir bu yasa, bu ideal?

Oblomov cevap vermedi. Ştoltz ısrar etti:

— Söylesene senin hayatına çizdiğin yol nedir?

— Ben çizeceğimi çizdim.

— Nasıl, söyle bakalım? Lütfen anlatır mısın?

Oblomov sırtüstü yatarak tavana baktı ve:

— ‘Nasıl mı?’ dedi. Köye gideceğim.

— Niçin gitmiyorsun?

— Planımı bitirmedim. Hem de yalnız değil, evlenip gideceğim.

— Ya öyle mi? Allah versin. Ne bekliyorsun öyleyse? Üç dört yıl sonra kimse seninle evlenmez...

Oblomov, içini çekerek:

— ‘Ne yapalım, kısmet değilse?’ dedi. Evlenecek param da yok.

— Ya Oblomovka ne oluyor? Üç yüz köylün var.

— Neye yarar? Bir insanı karısıyla geçindirmeye yetmez.

— İki insanı geçindirmez ha?

— Ya çocuklarımız olursa?

— İyi yetiştirsen, kendi kendilerini geçindirirler; öyle eğitirsin ki...

Oblomov sertçe:

— Hayır, hayır, dedi. Soylu insanları zanaata mı çalıştıracağım? Zaten çocukları bir tarafa bıraksak bile kendi başımıza kalamayız. İnsan, yalnız karımla yaşarım der ama bu laftır. Çok geçmeden türlü türlü kadınlar eve dolar. Kimdir bu kadınlar? Akraba desen değil, dadı desen değil; evde oturmasalar bile her gün yemek yemeye, kahve içmeye gelirler... İnsan böyle bir oteli üç yüz köylü ile nasıl geçindirir?

Oblomov içini çekti:

— Ah! Bu hayat, dedi.

— Nesi varmış bu hayatın?

— İnsana rahat vermiyor. Başını derde sokuyor. Ne olur, şöyle bir yatıp uyuyabilsem... Hiç kalkmadan.

Şimdi şu soruları birlikte yanıtlayalım:

  • Burada anlatılan kişiyi nasıl tanımlarsınız?

  • Hikayenin baş karakterinin en tipik özellikleri nelerdir?

  • Çevrenizdeki kişilerde bu tür özelliklerin hangilerine tanık oldunuz?


BİLGENİN GÖZÜNDE TEMBELLİK

Aşağıdaki yazıyı okuduktan sonra yazının sonundaki soruları birlikte yanıtlayalım.

‘‘Tembel, "Yolda aslan var, sokaklarda aslan dolaşıyor" der. Menteşeleri üzerinde dönen kapı gibi, tembel de yatağında döner durur. Tembel elini sahana daldırır, yeniden ağzına götürmeye üşenir. Tembel kendini, akıllıca yanıt veren yedi kişiden daha bilge sanır.’’ (Özdeyişler 26:13-16)

Yaşadığımız toplumda tembellik pek olumlu tanımlanan bir durum değildir. Hepimiz zaman zaman çevremizdeki kişilere ‘tembel’ etiketini yapıştırmış ve onları böyle adlandırmışızdır. Eminim ki bunu yapmak için haklı gerekçelerimizde vardır. Fakat şimdiye kadar kendimizin de ‘tembel’ kategorisine girebileceği ihtimalini hiç dikkate aldık mı? Bir kişinin tembel olup olmadığına dair teşhisi koyma konusunda Kutsal Kitap bize bazı ipuçları sunar. Kutsal Kitap’ın Özdeyişler Kitabı insan yaşamına ilişkin pratik öğütlerle doludur. Özdeyişler’de tembel kişi ve tembellik olgusu farklı açılardan ele alınır. Örneğin, az önce birkaç ayetini alıntıladığımız 26. bölümde tembel kişinin dört temel özelliği biraz hicivle gözler önüne serilir.

Bahane Üreten: Tembel kişinin özelliklerinden biri, tam anlamıyla bir bahane üretme ustası olmasıdır. ‘Yolda aslan var, sokaklarda aslan dolaşıyor’ ifadesi bunun tipik bir göstergesidir. Bahane üretmede o kadar ustadır ki üretilen bahaneler bir mantık çizgisinde, kulağa gayet mantıklı gelecek şekilde sunulur (Mat. 25:24-26). Fakat bu mantık yürütme de içinde derin bir ironi barındırır. Çünkü öldürülme bahanesini sunan tembeli aslında tüm hayatını bir ölüden farksız geçirmek gibi tehlikeli bir durum beklemektedir (Özd. 21:25). Çünkü yaşamı için gerekli ihtiyaçlarını karşılayamaz.

Üşengeç, Eylemsiz: Tembel kişinin diğer özelliği ise, eylemsiz olmak ve yaşamla barışık olmamaktır. Öyle ki tek yaptığı şey ufacık bir alanda periyodik olarak aynı şeyi yapmaktadır. Kapı kolu gibi sadece olduğu yerde döner ama bulunduğu alandan ayrılmaz. Dış dünya ile yüzleşmek için mücadele gücünden yoksundur. Çalışmaktan nefret eder (Özd. 21:25). Hatta mücadele gücünden ve motivasyondan o kadar yoksundur ki (İbrani deyişinin abartma sanatıyla) yemeği bile uygun yiyemeyen birine benzetilir. Bu da bizi başka bir özelliğe götürür.

Erteleyen: Tembel kişinin bir diğer özelliği, başladığı işi bitiremeyen kişi olmasıdır. Genelde tembel, bir işe ya da eyleme başlamada isteksiz olmasına karşın (14. Ayet), aynı zamanda başladığı işi yarım bırakır, bitiremez. Diğer bir ifadeyle, tembel kişinin sahip olduğu niteliklerden biri işini ya da yapması gerekeni sürekli ertelemesidir.

Bu tür bir erteleme davranışında hedef, amaçlanan görevi yerine getirmemektir.

Boşboğaz: Tembel kişinin ele alacağımız son özelliği ise, kendini beğenmişlik ve burnu havada olmaktır. Gerçek dünyadan kopuk bir yaşam tarzının sonucu olarak tembel kişi kendini herkesten bilge görür ve bu içgüdü ile de her işe burnunu sokma ihtiyacı hisseder. Kendini akıllıca yanıt veren yedi kişiden daha bilge sanır (Özd. 26:16). Elçi Pavlus Timoteos’a yazdığı ilk mektupta ev ev dolaşan bazı kadınlardan bahsederken, kendilerini tembelliğe alıştıran bu kişileri başkalarının işine karışan boşboğazlar olarak tanımlar (1Ti. 5:13).

Sonuç olarak, tembel insanı tanımlayan nitelikleri incelediğimizde, bahaneler üreten, yaşamla barışık olmayan, mücadele gücünden yoksun, bir işe başlamada isteksiz ve başladığı işi bitiremeyen, sorumluluklarını sürekli erteleyen ve dış dünyadan, yani gerçeklikten kopuk yaşadığı için kendini bilge görüp herkesin işine burnunu sokan akılsız biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bunlar üzerinde düşünerek şu soruları birlikte yanıtlayalım:

  • Çevrenizde bu özelliklere sahip kişilerle ne kadar sık karşılaşıyorsunuz?
  • Bizler hangi durumlarda böyle davranıyoruz?
  • Kutsal Kitap’ta bu tür özelliklere sahip kişilerin neden ‘tembel’ olarak adlandırıldığını tartışınız.

TEMBELİM BİÇİM BİÇİM

Tembel kişinin özelliklerine ilişkin açıklamaları düşünerek, aşağıda verilen örnek olayları değerlendirelim. Öğrendiğimiz tembellik özelliklerine göre aşağıda verilen karakterlerin ne tür özellikler taşıdığını bulalım ve kendi hayatımızda ya da çevremizde karşılaştığımız benzer olayları grup içinde paylaşalım.Kızım bugün matematik sözlüsü nasıl geçti?

dummy2 —Kızım bugün matematik sözlüsü nasıl geçti?
—Çok iyi değil ya!
—Neden öyle oldu? Çalışmadın mı yoksa?
—Hoca çok uyuz ya! Taktı bana! Ne yapsam olmuyor…


dummy2 Sipariş edilen ‘kurulabilir kitaplık’ kargosu geleli 6 hafta olmuştu. Hülya hala eşinin peşinden koşturup monte etmesini istiyordu. Tek istediği etrafta dağınık duran, sağı solu toz eden kitapların derli toplu yerleşmesiydi. Engin ise, eşinin isteğini yerine getireceğini ve kitaplığı kuracağına söz veriyor ama her seferinde şimdi sırası olmadığını söylüyordu. Fakat bu ‘doğru zaman’ bir türlü gelmedi ve bu diyalog tekrarlanıp durdu.


dummy2 —Bu program tam bir rezalet! Şu kumandaya da yetişemiyorum…
—Neyse, programa bir şans daha vereceğim.

dummy2 Cansu büyük bir şevkle aldığı kitabı aynı akşam okumaya koyulur. İlk akşam 70 sayfasını bitirmiştir kitabın. Fakat bu kitap da kitaplıktaki yarım bırakılmış diğer kitaplar ile aynı kaderi paylaşır.


KÖTÜ KÖLE TEMBEL KÖLE

dummy1

Matta 25:14-30 ayetlerini yüksek sesle okuyalım.

İsa Mesih’in Göksel Egemenlik hakkında verdiği ‘Emanet Para’ benzetmesini okuduk. Emanet Para benzetmesinde karşımıza çıkan karakterler hakkında biraz konuşalım, konuştuktan sonra aşağıdaki soruları birlikte cevaplandıralım.

İlk iki köle ile üçüncü köle arasında nasıl bir fark vardı? Üçüncü köle neden ‘kötü ve tembel köle’ olarak adlandırılmaktadır? Onun kötü ve tembel olarak ifade edilmesine neden olan özellik nedir?

Bu benzetmeden tembellik hakkında biz neler öğreniyoruz?


UYGULAMA

Bu hafta kendi hayatımızı gözden geçirip bir kişinin tembel olarak nitelendirilmesine neden olan söylem ve davranışların kendimizde de mevcut olup olmadığını düşünelim ve hafta içi farkına vardığımız davranışlarımızı, yaptığımız açıklamaları bir kenara not edelim ve bir sonraki derste bunlar üzerine konuşalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18