GENÇLİK SERİSİ TEMBELLİK (3)

dummy1

TEMBELLİK (3)

NEDEN TEMBELİZ?

dummy1

Aşağıdaki sözü yüksek sesle okuyalım:

Tembellik cennet günlerinden kalma bir alışkanklık, insan özü gereği çalışmayı sevmez çünkü.

  • Böyle bir sözün varsaydığı temel tez (ya da düşünce) sizce nedir?
  • Bu cümlede tembellik, cennet, insanlık kavramları nasıl tanımlanıyor?

Kutsal Kitap’taki Özdeyişler kitabında tembel kişi hakkında şöyle denmektedir:

Ne zamana dek yatacaksın, ey tembel kişi? Ne zaman kalkacaksın uykundan? (Özd. 6:9)

  • Sizce tembel kişi neden daha çok uyumak ister? Biraz konuşalım.
  • Bir insanı daha çok uyumaya iten nedenler sizce ne olabilir? Birlikte cevaplandıralım.

MAHMUT ABİ VE DİĞER DÜNYA !

Aşağıdaki öyküyü birimiz yüksek sesle okusun.

Köylüler Mahmut abiden şikayetçidirler. Çünkü çocukları aç biilaç sokakta dolaşırken, kendi gölgelikte hamağında sürekli pineklemektedir. Köylünün yoğun baskısından sıkılan Mahmut abi bir gün köyün imamına gider ve kendisini diri diri gömmeleri ister. Köyün imamı sakinlikle ‘Neden?’ diye sorar.

— Bu insanlar hiç rahat vermiyor. Çalışmıyorum diye her gün azarlayıp duruyorlar. Artık rahatça dinlenebilmek için diğer dünyaya gitmek istiyorum. İmam kabul eder. Mahmut abiyi tabuta koyup mezarlığa götürürlerken, yolda köyün kahvecisi Mehmet efendi ile karşılaşırlar. Mehmet efendi şaşırarak, ‘Durun bu nasıl olur? İnsan canlı canlı gömülür mü?’ diye itiraz eder. Sonrasında köylü Mehmet’e her şeyi anlatır. Mehmet de can havli ile Mahmut abiye, ‘Kalk! Sana biraz ekin vereyim, bir şeyler kazanana kadar ekmeğin olsun’ der. Mahmut abi sorar:

— Öğütülmüş mü vereceksin?

— Hayır, öğütülmemiş vereceğim.

Bunun üzerine Mahmut abi kendisini taşıyanlara döner:

— Götürün beni, hiç bana göre değil. Öğütmeye değirmene götür, oradan eve taşı, yoğur, pişir… Uzun iş. Benim için mezar daha iyi.

Böylece onu mezarlığa götürüp diri diri gömerler. Sadece hava alabilmesi için bir hortum da koyarlar. Gece yarısı Mehmet efendinin aklına bir fikir gelir. Mahmut abiye güzel bir ders vermek için simsiyah bir elbise giyinip kömürle yüzünü boyayarak mezarlığa gider, Mahmut abinin mezarını kazmaya başlar. Mehmet efendi seslenir:

— Kalk! Ben senin zebaninim. Sana ne emredersem onu yapacaksın, yoksa seni kaynayan katranla dolu kazana götürürüm! Yeterince dinlenmişsin sen!

Mahmut abi korkuyla kendisinden ne istediğini sorar.

— Orada kenarda duran bir yığın taşı görüyor musun? Hepsini mezarlığın üst tarafına taşıyacaksın. Çabuk ol! Sabah hava aydınlanmadan taşların yukarıda olmasını istiyorum.

— Gel şimdi sana ödemeyi yapayım!

Kayışla Mahmut abiyi bir güzel dövdükten sonra son sözünü söyler:

— İşte Şeytan böyle ödeme yapar! Şimdi git mezarına dön!

Mahmut abi yeniden mezarına yerleşir. Gün ağarınca kendine gelir. Üzerinde az bir toprak olduğunu anlar ve mezardan çıkarak köye doğru koşar. Hemen evine gider ve bir balta kaparak işe girişir. Yanından geçen bir köylü olanları duymuştur,gülümseyerek onu selamlar:

— İyi günler kardeş! Yeni eski ne getiriyorsun diğer dünyadan?

Mahmut abi hala titrer halde onu yanıtlar:

— Aman kal yerinde kardeş! Anlatılacak gibi değil! Bütün gece taşları taşıtıyorlar, ödül olarak da başlıyorlar kayışla dövmeye.

Mahmut abi işine döner, odun kesmeye devam eder…

Hikayeye göre şu soruları birlikte yanıtlayalım:

  • Mahmut abinin mezarda diri diri gömülmeyi istemesinin nedeni neydi?
  • Mahmut abinin düşüncesini değiştiren, onu harekete geçiren şey ne oldu?

HER ŞEY BİR DÜŞÜNCEYLE BAŞLAR!

Eğer tembelliği bir sonuç olarak düşünürsek, bunun bir nedeni olması gerektiğini de söyleyebiliriz. Tanrı’nın bizi yaratırken ne amaçladığına baktığımızda ideal insan ile ilgili bir fikre sahip olmaya başlarız. “RAB Tanrı Âdem’i yarattıktan sonra Aden’de bir bahçe dikti ve bu bahçeye bakması ve işlemesi için Âdem’i oraya koydu” (Yar. 2:7-15). Burada göze çarpan ilk nokta ideal insanın, çalışan ve sorumlulukları olan bir kişi olmasıdır. Günahtan önce Âdem bahçeye bakıyor ve onu işliyordu. Fakat günahın ardından işlediği toprak ile ilgili ilginç bir ifade gözümüze çarpar: “Toprak senin yüzünden lanetlendi! … Toprak sana diken ve çalı verecek.”

Aslında günümüzde bizi tembel olmaya iten en önemli faktörlerden biri, yaptığımızın karşılığını almamamızın ya da almayacağımıza olan inancımızın (varsayımımızın) yarattığı motivasyon kaybıdır. Belki toprağı işliyoruz ama ürün vermiyor.

İşte o zaman da, ‘Neden çalışıyorum ki’ diye sormaya başlıyoruz kendimize. Bizi harekete geçiren güç olduğu söylenen motivasyonumuz bir anda ya da yavaş yavaş kaybolmaya başlıyor. Ayrıca diğer hatalı varsayımlarımız da çalışma konusundaki isteğimizi derinden etkiliyor.

Örneğin, cennet hakkındaki varsayımlarımız, ideal insan ya da ideal yaşam konusundaki algımızı etkiliyor ve akabinde çalışmak için sahip olduğumuz gayret, kötü deneyimleriz ya da varsayımlarımız nedeniyle yok olup gidiyor.

Motivasyon sözcüğü köken olarak bir şeyi yapma isteği, güdüsü ya da nedeni anlamına gelmektedir. Motivasyon kaybımızın asıl nedeni de insanın başlangıçtaki yaratılış amacından uzaklaşmasıdır. Sadece insan değil, ayrıca tüm yaratılış da bu amaçsızlığın baskısı altında inlemektedir. Romalılar 8:20’de, “Çünkü yaratılış amaçsızlığa teslim edildi” denir. ‘Amaçsızlık’ sözü, “boşluk” olarak tercüme edilebilir. Bütün yaratılış Tanrı’nın tasarlamış olduğu amaç için yararsız bir hale gelmiştir. Yozlaşmış doğamızın bir yansıması olan tembellik, yaratılış amacımızın içinin boşaltılmasının bir sonucudur ve bu durum, düşüncelerden davranışlara kadar hayatımızı geniş bir ölçekte etkiler.

Sizce düşüncelerimiz ya da varsayımlarımız davranışlarımızı nasıl etkiler?

Buna karşın Tanrı kutsal sözlerinde bizim için amaçladıklarını açıklarken bizlere bir neden sunar. Tanrı bizi günahtan kurtarmakla, bizi sadece bir şeyden kurtarmakla kalmaz ama ayrıca bir şeye doğru, bir şey için kurtarır. Bu da kendi Oğlu’nun benzerliğidir. Kutsal sözlerinde neden seçildiğimizi hatırlatırken, bizim için önceden hazırladığı iyi işleri yaparak O’nu yüceltmeye (Ef. 2:9-11) ve ayrıca kendi kahinleri olarak O’nun erdemlerini duyurmaya çağırır (1Pe. 2:9). İsa gibi,olmaya, O’nun gibi çalışkan ve Baba’nın isteğini yerine getirmede gayretli olmaya çağrılırız. Bununla birlikte emeğimizin ürününü alamayacağımıza ilişkin her türlü hatalı varsayıma karşın, Tanrı kendi sözleriyle bize emeğimizin karşılığını alacağımızın güvencesini verir (İbr. 6). Üstelik artık iyi olanı hem isteyebilmemiz hem de yapabilmemiz için bize Ruhu’nu vermiştir (Rom. 8; Flp. 2:13).

  • Amacını yitiren bir işte çalıştınız mı hiç? Sizde nasıl bir duygu yarattı bu? Biraz konuşalım bunlarla ilgili.
  • Cennet hakkındaki düşüncelerimizi ve bu düşüncelerimizin bizim hareketlerimizi, davranışlarımızı, çalışma hayatımızı nasıl etkilediğini ya da etkileyebileceğini birlikte tartışalım.

HER ŞEY BOŞ, BOMBOŞ…

Aşağıdaki örnekleri birlikte inceleyelim. Yapılan veya yapılmayan hareketin temelindeki düşünceyi ve nedeni hakkında birlikte konuşmak üzere her örnek üzerinde düşünerek şu soruları birlikte cevaplandıralım:

  • -Bu diyaloglarda anlatılan davranışların temelinde hangi düşünce veya beklentiler var sizce? Tek tek bakalım.
  • -Böyle bir varsayım, beklenti ya da düşüncenin yerine, Kutsal Kitap’ın bize sunduğu doğru düşünce nedir? Böyle düşünürsek, bu örnekteki kişinin davranışında nasıl bir değişim olurdu? Konuşalım.

dummy2 Sinan kendini kanıtlamış bir Anadolu takımı futbolcusudur. Türkiye’deki yabancı sınırlandırması nedeniyle elit yerli oyuncu ihtiyacı olan büyük kulüpler ise Sinan’ı transfer edebilmek için yüklü bir miktar bonservis ve maaş vermiştir. Sinan hem büyük bir takımda oynamanın tadını almış hem de büyük bir maaşı olması nedeniyle artık ‘ben oldum’ demektedir. Hedefleri de artık bununla sınırlı kalmıştır. 5 yıllık garanti kontratına güvenerek göbek salmış ve bundan dolayı taraftarın bir hayli tepkisini çekmiştir.

dummy2 İşsizler Kıraathanesi’nin müdavimlerinden Zafer abi yine okey masasında tüm yeteneklerini sergiliyordu. Kendisine yöneltilen, “Abi kaç ay oldu, neden bir işe girip çalışmıyorsun?” sorusunu yine o eski rahatlığı ile yanıtladı:
“Çalışıp da ne yapacağım. Zaten kimseye beğendiremiyoruz da kendimizi. Biliyorsun, bizim Hasan’a geçen gün Piyango’dan iyi para çıktı. Ben de Sayısal Loto’dan şansımı deneyeceğim. Hatırla bu dediğimi, bir gün mutlaka bir şans oyunu yüzüme gülecek! Çalışmaktansa işi şansa bırakmalı. Zaman nasıl olsa bir yolunu bulur.”

dummy2 Ayşe mezun olduktan sonra yaptığı iş başvurularının ardından aldığı ‘Biz sizi arayacağız’ yanıtına karşın uzun süredir arayan kimse olmadığı için, ‘Sanırım ne yapsam olmayacak. Bu benim kaderim ve bildiğim bir şey var, kaderin önüne geçemeyiz’ demekte, evde İnternet başında çaresizce vakit geçirmektedir.

dummy2 Kendisi de iki çocuk sahibi olan Bahadır babasından kalan dükkanın yeni patronu olmuştur. Tabii artık kendi işinin patronu olduğuna göre bundan böyle erkenden kalkıp işinin başına gitmesi gerektiği günlerin sona erdiğini, yetişmesi gereken işlerin zamanında teslimi için koşturacak başka birileri olduğunu, kimseye hesap vermesi gerekmediği için çalışma saatlerinde kafelere, hatta mümkünse sahile biraz kafa dağıtmaya kaçıp biraz olsun nefes almaya hakkı olduğunu düşünmektedir.

KÖTÜ VE TEMBEL KÖLE

dummy1

Matta 25:14-30 ayetlerini yüksek sesle okuyalım.

İsa Mesih’in Göksel Egemenlik hakkında anlattığı benzetmeyi bir kere daha okuduk. Geçen derslerimizde olduğu gibi, yine farklı bir yönünden ele alacağız bu benzetmeyi. Bunun için şu soruları şimdi birlikte cevaplandıralım:

Emanet Para benzetmesinde kötü ve tembel köle kendisine emanet edilen talantı sizce neden gömdü?

Böyle bir davranışın arkasında nasıl bir düşünce vardı sizce? Kötü ve tembel kölenin efendisi hakkında varsayımları nelerdi?


UYGULAMA

Önümüzdeki hafta boyunca bizi tembelliğe itebilecek nedenlere dikkat edelim ve muhtemel nedenleri not etmeye çalışalım. Şunlara özellikle önem verelim:

  • Hangi durumlarda tembellik olarak değerlendirilebilecek davranışlar sergiliyoruz? Neden sizce?
  • Motivasyonumuz nelere bağlı, bizdeki çalışma isteğini törpüleyen ya da yok eden sebepler nelerdir? Hayatımızda gerçek ve doğru olmayan hangi düşünce ya da varsayımlar var?

Keşfettiğimiz nedenleri not edip kişisel dua zamanlarımızda bunları Tanrı’nın önüne getirelim.

Bu hafta boyunca yapacağımız her şeyde Kutsal Kitap’ın bizlere verdiği amaç ve motivasyonu hatırlayalım ve bunun farkında olarak davranışlarımıza yön verelim.

Bu çağın gidişine uymayın; bunun yerine, Tanrı′nın iyi, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu ayırt edebilmek için düşüncenizin yenilenmesiyle değişin.

(Rom. 12:2)

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18