İSA MESİH’İN AYAKLARI DİBİNDE OTURAN KADINLAR 3

dummy1

İSA MESİH’İN AYAKLARI DİBİNDE OTURAN KADINLAR 3

TAM BİR TESLİMİYET

OKYANUSUN KALBİ

dummy1

Aşağıdaki bir film sahnesinden yapılan özeti yüksek sesle okuyalım ve ardından özetin sonundaki sorularımızı yanıtlayalım.

İzleyenler Titanik filminin o unutulmaz sahnelerini hatırlar. Rose hikayesini bitirince tek başına geminin arkasına gider ve burada filmin en başından beridir elinde olan Okyanusun Kalbi′ni çıkarır ve denize atar. Sonsuz aşkın sembolü olduğu iddia edilen ve dünyada eşine ender rastlanan “Okyanus’un Kalbi” olarak adlandırılan bu elması ait olduğu yere bırakan Rose, bu davranışını sergilerken en ufak bir tereddüt duymaz ve elindeki en değerli varlığını okyanusta ölmüş olan aşkına verir.

Bu sahne bize en sevdiğimiz kişiye sahip olduğumuz en değerli şeyleri tereddütsüz verme konusunda bir örnektir.

  • Sizin en sevdiğiniz kişiler kimlerdir?
  • Bir an için böylesine değerli bir elmasa sahip olduğunuzu düşünün. En sevdiğiniz kişi uğruna, bu elmasla tüm yapabilecekleriniz (iyi bir miras, çocuklarınıza iyi bir gelecek, kalan günlerinizde iyi bir yaşam…) pahasına onu gözden çıkarabilir miydiniz?

Mezmur yazarı şöyle der:

“Sevgin ne değerli ey Tanrı!
Kanatlarının gölgesine sığınır insanoğlu.
Evindeki bolluğa doyarlar.
Zevklerinin ırmağından içirirsin onlara.
Çünkü yaşam kaynağı sensin.
Senin ışığın ile aydınlanırız.”
(Mezmurlar 36:7-9)

Hayatımızda RAB’den daha değerli bir varlık yoktur. Bu çalışmada O’na tam bir teslimiyetle, her şeyimizi nasıl verebileceğimiz hakkında konuşacağız.


İMAN ve SEVGİ DOLU, ERDEMLİ, ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR KADIN: MERYEM

Geçen dersimizde Meryem hakkında daha detaylı konuşacağımızdan söz etmiştik. Şimdi Markos 14:3-9 ayetlerini okuyalım, ayetleri okuduktan sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.

dummy1
  • Okuduğumuz ayetlerde, Meryem’in kaymaktaşı içinde olan bu değerli yağı, kabı kırarak İsa’nın başına dökmesi ne anlama gelir? Biraz düşünüp birlikte bunun hakkında biraz konuşalım şimdi.

Öncelikle şunu belirtelim, hem kaymaktaşından olan Meryem’in İsa için kırdığı bu kap, hem de kabın içindeki saf hint sümbülü yağı çok değerliydi. Bu yağın bedeli 300 dinardı ve bu da bir işçinin bir yıllık ücretine tekabül ediyordu.

Meryem hiç düşünmeden bunca değerli varlığını İsa için kırarak O’nun başından aşağı dökmüştü. Kabın hem dışını hem de içindekini İsa’ya verebilmişti.

Meryem’in bu davranışının altında hayatımız için çok gerekli, önemli ve değerli bilgiler saklı. Her şeyden önce bu büyük bir sevgi ve iman göstergesiydi. Belki de maddi anlamda hayatındaki en değerli varlığını tamamen İsa’ya vermişti. Sadece maddi değil manevi anlamı da çok büyüktü. Bu yağ o dönemde bir kadının çeyizi olarak ölümünde kullanılmak üzere saklanırdı. Yani Meryem RAB’bini bu yağ ile ölüme hazırlarken kendi geçmişini, şimdiki zamanını, geleceğini, her şeyini tamamen İsa’ya sunmuştu. Geçmişi için üzülmedi, kaygılanmadı; geleceği için biriktirmeyi tercih etmedi, saklamayı düşünmedi. Bu, Meryem’in hayatında İsa’dan daha önde gelen hiçbir şey olamayacağı anlamına gelmez mi? Ne büyük bir güven! Ne büyük bir sevgi!

“Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazine biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.” (Matta 6:21)
  • Açıktır ki Meryem’in yüreği göklerde, yani İSA’daydı. Bizim yüreğimiz nerede ya da kimde? Biraz konuşalım.
dummy1

Meryem Rab’bin sözünü ciddiye alan bir kadındı. İsa öğrencilerine defalarca ölümü hakkında bahsetmesine rağmen onlar anlamadılar. Ama Meryem İsa’nın ayakları dibinde oturarak O’nu dinlediği için ne demek istediğini de anlıyordu. Bu nedenle İsa çarmıha gitmeden önce O’nun ölüme hazırlamak, tapınmasını O’na bu şekilde sunmak istedi ve İsa’ya olan derin, içten, samimi sevgisini eylemi ile herkesin gözleri önüne serdi. Bu davranışıyla kendisini alçaltarak İsa’yı yüceltti.

Üstelik Meryem bu davranışını kendisine karşı konan tüm haksız tepkilere, engellere rağmen sürdürdü ve tavrını değiştirmedi. Yahuda İskariot başta olmak üzere bazıları Meryem’in hareketini savurganlık olarak adlandırdı, paranın boş yere harcandığını düşünüyorlardı. Meryem Rab’bine sevgisini göstermek uğruna haksız suçlamalara ve azara maruz kaldı. Yine de sesini çıkarmadı, diğerlerine kulak asmadı, odak noktasını değiştirmedi, yaptığı işten vazgeçmedi. Ama sonunda öyle bir vaat aldı ki! İsa, “Müjde dünyanın neresinde duyulursa, bu kadının yaptığı da onun anılması için anlatılacak” dedi. Meryem İsa’yı ne derece hoşnut etmiş olmalı ki İsa ona bunları söyledi. Hayatta bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi? Meryem İsa’nın takdirini kazandı ve Meryem’in uğradığı haksızlık karşısında İsa onun hakkını savundu. Meryem’in yaptığı bu erdemli, alçakgönüllü, sevgi ve iman dolu davranışı bu vaat ile günümüze kadar geldi ve dünya devam ettikçe anılmaya devam edecek.

  • Bizim hayatımızda, kendimizi tam anlamıyla RAB’be teslim etmemize engel olan Yahuda İskariotlar kimlerdir? Biraz düşünelim bununla ilgili.
  • Bu engeller karşısındaki duruşumuz nedir? Yine biraz düşünelim ve paylaşmak istediklerimizi grubumuzda paylaşalım.
dummy1

Unutmayalım, Mesih’in her şeyden üstün sevgisi bu engellerin bize engel yaratmaması için bizi güçlendirir ve bize yardımcı olur. Pavlus bu konuda şöyle demiştir:

“Mesih’in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış olduğu gibi:
“Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz,
Kasaplık koyun gibi satılıyoruz.”
Ama bizi sevenin aracılığı ile her durumda galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne hükümranlıklar, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa’da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.”
(Romalılar 8:35-39)

TESLİMİYET İÇİN KARARLILIK

Aşağıda teslimiyet hakkında zorlandığımız ve sık karşılaşabileceğimiz birkaç örnek durumdan bahsettik. Örnekleri okuduktan sonra aşağıdaki soruları her örnek için birlikte cevaplandıralım, bunlar hakkında aramızda konuşalım.

  • Siz bu durum içinde olsaydınız alacağınız karar ne olurdu?
  • Bu durum içinde olsaydınız hangi konularda zorlanırdınız?
  • Bu engelleri aşmak için ne yapardınız?

dummy2 Çiğdem’in her ay düzenli olarak ödediği bir kredisi var. Aynı zamanda evinin kirası ve temel giderleri için (elektrik, su, yiyecek vs.) bir miktar para ayırması lazım. Bütün bu masrafları düşünce ay sonunu çıkarmakta zorlanıyor. Dolayısıyla ondalık vermekte sıkıntı yaşıyor. Çiğdem yeni bir karar ile maaşını alır almaz ondalığını ayırarak diğer masrafları için kalan parasına göre harcama yapmak istiyor. Ancak harcamalarını karşılayamama korkusu ve geçim kaygısı bu kararı vermesine engel teşkil ediyor.

dummy2 Ayşe el işi yapıp satarak geçimini sağlıyor ve yaptığı iş çok zahmetli, çok emek ve zaman isteyen bir iş. Ama son zamanlarda bu işin kendisini ne kadar yorduğunu, tüm odak noktasını değiştirdiğini fark etti. Bu iş dışında evinde çocukları ile ilgilenmek, kilisede yürüttüğü hizmetler ve ev işleri gibi sorumlulukları da mevcuttu tabii. Tüm bu yoğunluk içinde RAB’be ayıracak, O’nunla baş başa geçirecek bir zaman bulamıyordu. Yüreğinde RAB’be duyduğu özlemi ve O’nun huzuruna gelebilmek için zaman ayırma isteği hissetti. Bu ancak aldığı işleri birkaçını feda ederek mümkün olabilirdi ama aynı zamanda paraya da çok ihtiyaç duyduğu bir dönemdeydi. Bu kararı vermek onu ürkütüyordu.

dummy2 Elif çocukları ile çok ilgili, her durumda onlara destek olan, yol gösteren, onlar için en iyisini planlayan ve elinden geleni yapan çok iyi bir anne. Kızı bu sene üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Ama henüz geleceğini inşa etmek için ne kadar önemli bir sene içinde olduğunu ve çok çalışması gerektiğini idrak edemedi. Elif, kızına sürekli ders çalışması gerektiğini hatırlatmaktan ve onun peşinde koşmaktan çok yoruldu. Artık bir karar alması gerekiyordu. Gece gündüz çocuğunun geleceği hakkında kaygılanmak yerine, annelik vazifesini yaparak kızının hayatı için ona gerekli yönlendirme ve hatırlatmayı yaptıktan sonra bu durumu RAB’be teslim edecekti. Ancak içini kaplayan kaygı, bu durumu RAB’be bırakmasına engel oluyor ve zihnini saran bu düşünceler tüm odak noktasını değiştiriyordu.

UYGULAMA

Hepimiz hayatımızda en değerli varlığımızın RAB olması gerektiğini biliyoruz. Ancak bazen öyle anlar geliyor ki önceliğimizin değiştiğinin farkına bile varmıyoruz. Bu hafta bunun hakkında düşünelim ve hayatlarımızı gözden geçirelim. Gerçekten fark etmeden de olsa Rabbin önüne koyduğum bir öncelik var mı? Bu öncelikler elbette herkesin hayatında farklıdır ve kişiden kişiye değişir; kiminin hayatında bir bilgisayar oyunu iken, kiminin hayatında bir dizi, bir TV programı, bir aktivite ya da bir kişidir.

RAB’bin önüne geçebilecek olan bu durum bizim hayatımızda ne ise bunu bir kağıda yazalım. Altına;

“Koru beni ey Tanrı, Çünkü sana sığınıyorum. RAB’be dedim ki, “Efendim sensin. Senden öte mutluluk yoktur bana.” (Mezmurlar 16:1) ayetini yazarak evimizin görünen bir yerine asalım.

1 hafta boyunca bu kağıt her gözümüze çarptığında, bize RAB’den öte mutluluk olmayacağını anımsayarak, kağıda yazdığımız öncelikten uzaklaşıp RAB’be yakınlaşmak için dua edelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18