HANNA (1)

dummy1

BÜYÜK RESMİ GÖREMEMEK

HERKESİN BİR DERDİ VAR

dummy1

Aşağıda Volkan Konak’ın güzel bir şarkısının iki dörtlüğünü okuyabiliriz. Hastanede bir yakınını kaybeden birinin şarkısı bu. Yüksek sesle bu iki dörtlüğü okuyalım.

Vay seni Cerrahpaşa

İçmem suyundan içmem

Bi dahaki seneye

Yolcu da gelup geçmem


Yaş akar gözüm sızlar

Ne kalur gerisine

Herkesun bir derdi var

Durur içerisinde

Özellikle “Herkesin bir derdi var durur içerisinde” sözü üzerinde düşünelim. Kendi hayatımıza ve topluma baktığımızda bu sözün gerçekliğine dair nasıl örnekler verebilirsiniz?

Acı çekmemizin çeşitli nedenleri vardır.

119. Mezmur’da yazar, çektiği acılar karşısındaki duruşunu şu şekilde ifade eder:

Saygı ve sevgi duyuyorum buyruklarına,

Derin derin düşünüyorum kurallarını.

Kuluna verdiğin sözü anımsa, bununla umut verdin bana.

Acı çektiğimde beni avutan budur, sözün bana yaşam verir. (Mez. 119:48-50)


UZUN İNCE BİR YOL

dummy1

Hanna’nın hikayesi Samuel kitabında geçer. Bu kitap, İsrail halkının küçük bir topluluktan büyük bir krallık haline dönüştüğü önemli bir geçişi anlatmaktadır. Bu dönemde hakimler tarafından yönetilen İsrail, artık yavaş yavaş güçlü bir krallık haline gelmektedir. Hikaye Elkana, onun kısır karısı Hanna ve Hanna’nın kuması Peninna’nın hikayesiyle başlar. İlk karısından çocuğu olmayan bir adamın ikinci bir kadın ile evlenmesi o dönemde, o bölgede çok da sıradışı bir durum değildi. Bu çalışmamızda Samuel kitabı 1. bölümün ilk sekiz ayetini inceleyeceğiz. Şimdi bu ayetleri yüksek sesle okuyalım, ardından alt paragraftan okumamıza devam edelim.

dummy1

Tapınağa giden bu ailenin hikayesinde Hanna’nın kısır olduğunu öğreniriz. Üstelik bu durum üstüne basa basa tekrarlanır. 5. ve 6. ayetlerde yer alan ortak ifade, RAB’bin Hanna’nın rahmini kapamış olmasıdır.

Hanna’ya bu acıları çekmek çok zor geldi. Kocası Elkana her ne kadar ona destek oluyormuş gibi görüyorsa da onu tam olarak anlamıyordu. Çocuk sahibi olamamanın onun yüreğinde yaptığı vurgu, yarattığı ağırlık, kocası tarafından “Neden bu kadar üzgünsün? Ben senin için on oğuldan daha iyi değil miyim?” şeklinde ifade ediliyordu. Bu sözler Hanna için teselli edici değildi, tamamen kendi bakış açısından bakarken Hanna’nın ne durumda olduğunu göremedi, çektiği acılara ortak olamadı.

-Elkana’nın bu tavrından birisi acı çekerken söylediğimiz sözler hakkında nasıl bir ders alırız?

Hanna bu kadar acı çekerken, bir de etrafında olan bu acımaya, alaya, anlayışsız tavırlara, sataşmaya maruz kaldı. Kumasının Hanna’ya sataştığını Kutsal Kitap yine 6. ve 7. ayetlerde tekrarlayarak anlatır ve daha sonra bu durumun yıllarca böyle sürdüğü üzerinde vurgu yapar. Dolayısıyla bu, anlık değil süreklilik içeren bir acıydı. Peninna sürekli sözleri ile Hanna’nın eksikliğini, acizliği yüzüne vurarak yarasını derinleştirir, onu üzer, ağlatırdı.

-Bu acıların içinden geçerken Tanrı’ya ve başkalarına yönelik yürek tutumumuz, davranışlarımız nasıl olmalı sizce?

Bu hikaye bize daha önce aynı durumu yaşayan Sara’yı ve Rahel’i hatırlatır. Tanrı kendi gücünü, isteğini, iradesini hayatımızda göstermek için bazen bu tarz zorluklara, sıkıntılara, acılara izin verir, hatta neden olur. Ancak çıkış yolunu da sağlar, çünkü amacı mahvetmek değil, yeni ve bambaşka bir yaşama yol vermektir. Koloseliler 1:11’de, “Her şeye sevinçle katlanıp sabredebilmeniz için O’nun yüce gücüne dayanarak bütün kudretle güçlenmenizi diliyoruz” der Pavlus.

Çoğu zaman acıların tam içinden geçerken bunu neden yaşadığımızı düşünemeyiz. Çektiğimiz acıya odaklanırken asıl noktayı, büyük resmi kaçırırız. Hanna bu kadar acı çekti ama bu acının sonunda ilk kral Saul’u görevlendiren, Tanrı’nın gönlüne uygun biri olan Davut’u mesheden, İsrail halkının son hakimi Samuel doğdu. Hanna’nın yıllarca süregelen bu acısından sevinç doğdu. Tanrı’nın en başından itibaren belirlediği bu büyük planı, Hanna’nın sadakatli, sabırlı bekleyişi ve yalvarışı ile açığa çıktı.

-Bizler sıkıntılarımızı, dileklerimizi Tanrı’ya defalarca sunmuşken hala bir yanıt alamıyorsak yürek tutumumuz nasıl olmalı ve nasıl olmamalı sizce?

dummy1

GÜNLÜK YAŞAMDAN ÖRNEKLER

“Ben yaşantımı İsa’dan önce ve İsa’dan sonra olmak üzere iki bölümde inceliyorum. İsa’dan önce olan yaşantım hakkında bahsederek başlamak istiyorum. Ben Tanrı’yı sadece bizi yaratan, bize akıl veren, bize karışmayan bir varlık olarak tanıyordum. İsa hakkında bildiklerim ise çocukluk yıllarımda izlediğim ama çok etkilendiğim bir filmden ibaretti. İsa’nın çarmıhta, ‘‘Baba onları affet, ne yaptıklarını bilmiyorlar’’ sözü beni çok etkilemişti... Bir yanım İsa’nın gördüğü eziyet karşısında acıyordu, diğer yanım ise gösterdiği sevgi karşısında esenlik, coşku ve heyecan ile doluydu. Daha önce hiç böyle bir sevgi ile karşılaşmamıştım. Uzun bir süre o sözlerin etkisinde kaldım.

Yıllar sonra evlendim, iki tane çocuğum oldu. Berbat bir evliliğim vardı. Alkolik bir koca ve sürekli kavga, şiddet… Çok acı çekiyordum, ne yapacağımı bilmiyordum. Çoğu zaman intiharın eşiğinden döndüm. Beni hayata döndüren, hayata bağlayan tek şey çocuklarımdı. Bu arada hayatı dünyayı sorguluyordum. ‘‘Neden yaşıyoruz? Yaşamamızın amacı ne? Neden acı çekmek zorundayız?’’ Boşanmak istiyordum ama cesaretim yoktu. Neden, neden, neden…

dummy1

Nedenler o kadar çoktu ki! Dindar olan annem bana ibadet etmemi öğütlerdi. Benim sorunum ne ki, bu kadar savaşlar oluyor, bu kadar insanlar açlıktan ölüyor, Tanrı onlara bir şey yapmıyor da benim için mi bir şey yapacak diye sinirlenirdim.

İçinde “sevgi” sözcüğü geçen bütün kitaplar ilgimi çekiyordu. En son Gary Chapman’ın Beş Sevgi Dili adlı kitabını gördüm ve hemen satın aldım, kitabın ismi dahi beni heyecanlandırmaya yetmişti. Kitabı okurken yaşadığım hisler, bana, yıllar önce İsa filmini izlerken yaşadığım duyguların aynısını hatırlatıyordu. Kitabı su gibi okudum. Aynı zamanda bu kitapta İsa’nın sözlerinden de bahsediyordu. Sonra defalarca okudum. Her sıkıldığımda, her üzüntümde adeta bana ansiklopedi gibi olmuştu. İlk defa o zamanlar, peygamber olarak bildiğim İsa’yı çok sevdiğimi fark ettim. Çünkü sevgiden o kadar güzel bahsediyordu ki… O kadar huzur doluyordum ki…

dummy1

Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Köle gibi hissediyordum, boğuluyordum, yaşamak istiyordum ama yaşayamıyordum, sevmek istiyordum ama sevemiyordum. Sevgi depomu her zaman dolu dolu yaşamak istiyordum. Çocuklarım ve kendim için eşime bu duruma devam edemeyeceğimi açıkladım. Bir şeyler yapılması lazımdı. Eşim benim bu kararımı öğrenince evi terk edip bana boşanma davası açtı. Sonunda boşandık.

Ancak ne yapacaktım? Ayrılır ayrılmaz kendimi bir bunalımın içinde buldum. Acı çekiyordum…”

Hep birlikte, Hanna gibi uzun yıllardır sıkıntı çeken bir kadının tanıklığını okuduk. Bu tanıklığın ikinci bölümünü bir sonraki çalışmamızda okumaya devam edeceğiz. Şimdi bu kadınla ilgili öğrendiklerimizi bir düşünelim. Bizler de onun çektiği sıkıntılara benzer şeyler yaşadık veya hala yaşıyor olabiliriz.

Bu sıkıntıları yaşarken Tanrı’nın bizim için her zaman iyi tasarıları olduğunu görmekte zorlandığımız oluyor mu? Sizce bunun sebepleri neler? Hep birlikte biraz konuşalım.

Kendi acılarımız ve sıkıntılarımızda Tanrı’nın bizim için tasarısını sizce nasıl görebiliriz? Biraz konuşalım.


UYGULAMA

Gerek Hanna’nın , gerek hayat öyküsünü okuduğumuz bu bayanın yaşadığı acıların altında yatan, Tanrı’nın bizim için tasarladığı büyük bir resim var.

Birbirimiz ile paylaştığımız tanıklıklarımızı, kendi hayatımızda içinden geçtiğimiz acıları düşünelim.

Bunların altında yatan büyük resim ne olabilir?

Tanrı bizler için ne planlıyor olabilir?

Bu hafta boyunca acılarımıza büyük resimden bakarak RAB’bin önüne taşıyalım. Düşüncelerimiz hakkında bu hafta bir günlük tutmaya çalışalım. Daha sonra bu günlük bizim hayatımız için Tanrı’nın bizim için yaptığı, tasarladığı büyük resmi görebileceğimiz bir rehber olacaktır.

RAB’bin bizim için iyilik tasarladığından emin olarak, dua ile O’nun önünde duralım.

“Sen iyisin. Her zaman iyilik edersin.” (Mez. 119:68)

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18