TOHUM
BİLMEDİĞİM BİR YAŞAM
Bir arkadaşınız size ömrünüzde hiç görmediğiniz, ender bulunan ve nadiren çiçek veren bir bitki hediye etti diyelim…Bunu düşünerek aşağıdaki soruları aramızda konuşalım.
Bu eşsiz bitki elinizdeyken neler hissedersiniz? Biraz konuşalım, sonra diğer soruya geçelim.
Kimsenin nasıl yetiştirileceğini bilmediği bu bitkiyi yetiştirmek için yapacağınız ilk şeyler neler olur? Birlikte kısaca fikir yürütelim.
SESSİZLİĞE SES
Sosyal medyadaki bir sözlükten “çiçek yetişmek” başlığında yer alan aşağıdaki paylaşımı yüksek sesle okuyalım. Okuduktan sonra, sondaki soruları birlikte cevaplandıralım.
“önce sessizlik olur. sonra bir çiçek gelir hayatınıza yerleşir.
bu anda bir monolog başlar; suyunu verir, güneşlendirir, tek tek bütün yapraklarını düzenli olarak takip eder, toprağını temizlersiniz. Onun için iyi şeyler diler, bunu bazen yüksek sesle, bazen sessizce dile getirirsiniz. Toprağına çay demi, yumurta haşlama suyu döker, bu atıklarla oluşan minik sineklerle yine siz mücadele edersiniz. Onun sesi çıkmaz hiç, "susuzluktan ölse dahi yanındaki bir bardak suya bile uzanamaz". Aşkınız pür bir şefkat ile başlar.
İlişkiniz zamanla diyaloğa dönüşür; bir gün suyunu verirken, görürsünüz ki köklerinden bir filiz, küçük bir yaprak vermiş, dallarını heybetlice uzatmış, hatta bazen sürpriz yapmış bir çiçek vermiş. Hissettiklerinizi hissettiğini, kendince cevaplar verdiğini, kendince onun da sizi sevdiğini anlarsınız. Belki bu ana karşılık gelen sevinçten benim yüzümdeki pembe onun dalındaki meyve dünyaya gelir. bir yaprak bir dalı, bir dal bir sevinci, bir sevinç koca bir huzuru doğura doğura büyür. Büyütür.
Doğanın bütün çiçekleri bir evin yirmi metrekare salonuna sığacak gibi gelir. Sığabilenler gelir bu söyleşiye katılır. Sığamayanlarla da gönül bağı kurulur. Artık parkta, bahçede, sokakta, her köşe başında bir çiçek vardır seslenen, kimi gizli, kimi aşikâr selamlaşmalar başlar: çok seslilik, senfoni.
Yine de tüm seslerin sessizliğe yöneldiklerini unutmamak gerek. Sonunda biri susar. Sonra bir başkası ve ardından başkaları. Birbirimize yeni sesler, yeni soluklar verebilmek için, dönüşümümüz başlar.”
Şimdi bu paylaşımla ilgili şu soruları sırasıyla birlikte cevaplandıralım:
Bu kişinin hayatı hangi yönlerden değişti? Biraz konuşalım, sonra diğer soruya geçelim.
Sizin de hayatınızda daha önce bilmediğiniz ama yaşamınıza girdiğinde sizi şaşırtan, değiştiren benzer deneyimleri paylaşır mısınız? Bir hayvan beslemek olabilir, yeni bir yer görmek olabilir, bir el işi öğrenmek olabilir… Biraz düşünelim ve birlikte bunlar üzerinde konuşalım.
BÜYÜK DEĞİŞİM
Meryem’in hikâyesi İsa Mesih’in doğacağının Meryem’e melek tarafından bildirilmesiyle başlar. İsa’nın doğumunun müjdelendiği, beklendiği ve doğduğu sırada yaşananlar Matta 1 ve 2. bölümlerde ve Luka 1 ve 2. bölümlerde anlatılır. Meryem, o dönemdeki İsrail topraklarında yer alan Celile bölgesinin Nasıra kentindendir. Ülke bağımsız değildir, tümüyle Roma yönetimi ve sıkı denetimi altındadır.
Luka 1:26-56 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Okuduktan sonra öğretimizi okumaya devam edelim. Soruları da aramızda cevaplandıralım.
Bebeğin doğacağını Meryem’e bildiren melek, bebeğin adının İmmanuel olacağını söylemişti. İmmanuel, Tanrı bizimle demektir. Meryem’in içinde var olan sıradan bir bebek değildi; içindeki can, evreni yaratandı. Tanrı, yarattığı insanın içinde var olmayı seçti, insanda olmayı, insan olmayı seçti. Tanrı Meryem′i seçti.
Melek kendisine görünmeden önce Meryem’in hayatı nasıldı? Eğer melek bu sözleri Meryem’e bildirmeseydi Meryem’in nasıl bir hayatı olacaktı sizce? Fikirlerimizi paylaşalım, sonra aşağıdan okumamıza devam ederiz.
Matta 1:18-25’ten, Meryem’in gebe olduğunu öğrenen Yusuf’un yaşadığı sıkıntıyı öğreniyoruz. Yusuf kendisinden gebe kalmamış nişanlısını aslında toplum önünde durumunu ifşa etmesi gerekirken, ondan sessizce uzaklaşmayı düşündü. Bunun sonucunda Meryem yine de toplum tarafından dışlanacaktı. Rab bu duruma engel oldu ve meleğiyle Yusuf’a güvence verdi, böylece Meryem’i korudu. Yine Yusuf’a yapması gerekenleri bildirerek Meryem’i ve bebeğini korumayı sürdürdü. Yusuf, Rab’bi dinleyen bir adamdı. Luka 1:46-55 ayetlerindeki Meryem’in duası, Meryem’in de Kutsal Yazılar, iman ataları ve vaatlerle ilgili bilgisi olduğunu gösteriyor. Yusuf da Meryem de Rab’bin buyruklarına göre yaşayan insanlar olduklarını görebiliyoruz.
Meleğin, Meryem’e dediği gibi, Meryem Tanrı’nın lütfuna erişen insan oldu. Melek, Meryem’e göründüğü an Meryem’in hayatı tümüyle değişti. En iyi bildiği gerçekler alt üst oldu, yaşama dair en basit beklentileri yön değiştirdi. Böylesine olağandışı bir haber aldığında, kendisini neler beklediğini bilmeden, anlamadan ne yapması gerektiğini bilmesi mümkün değildi.
Bize verilenler, elimizdekiler, yani sahip olduğumuz her şey aslında sadece Rab’bin birer lütfudur. Her işin başında önce Rab’bi yüceltiriz, çünkü her şeyin sahibi O’dur, bize ne verildiyse O’ndan gelmiştir. Meryem’in tutumundan öğrendiğimiz budur.
Sizce Meryem’in tüm bu süreçte gösterdiği söz dinlerliğinin nedeni neydi? Rab’be güvenmeyi seçerek hangi riskleri almıştı? Birlikte fikirlerimizi paylaşalım.
HAYATIMIZDA YEŞEREN TOHUM
Şimdi birlikte hayatın içinden bazı örnekleri okuyacağız. Her örneği okuduktan sonra soruları birlikte cevaplandıralım. Her örnek için böyle yapalım:
Soru 1: Örnekteki kişinin hayatı nasıl değişti? Böyle büyük bir değişim bu kişiyi nasıl etkileyecek sizce? Biraz konuşalım, sonra diğer soruya geçeriz.
Soru 2: Meryem’in karakterinden ve tutumundan öğrendiklerimizi düşünürsek, bu değişimle birlikte nasıl bir yürek tutumu olmalı örnekteki kişinin?
Evlat edinme başvurusunda bulunan Candan eşiyle uzun süredir sıra bekliyordur. Artık bu beklentiye göre hayatlarını düzenlemenin doğru olmadığını düşünmeye başlarlar. Yeni bir yol çizmeleri gerekiyordur.
Nurcanlar, yakın zamanda vefat eden akrabalarından kendilerine büyük bir miras kaldığını öğrenirler. Bunun heyecanını, sevincini yaşamışlar, yakınlarıyla kutlamışlardır. Ama artık ellerindeki bu büyük mali yükle neler yapabilecekleri öğrenme ve bunları nasıl kullanmaları gerektiğine karar verme vakitleri gelmiştir.
Hizmetleriyle Rab’be ve kardeşlere sevgisini ve sadakatini gösteren bir kardeş, hiç beklemediği bir anda kilise ihtiyarlarından biri olmak üzere yetiştirileceği bilgisini alır.
Serpil’in iş, kilise, çocukların okulu, ev arasında mekik dokuduğu bir hayatı vardır. Zorlukları olsa da memnundur düzeninden. Memleketinden bir haber gelir; kendi ailesi dahil, yakın akrabalarının temel geçim kaynaklarını sağlayan tarlalarıyla ilgilenecek kimse kalmamıştır artık. Satılması da birçok sebepten ötürü çok zor bir ihtimaldir.
Pınar, çocuklar, ev, iş derken artık kendine ayırabildiği az bir zamanda yeni bir meslek edinmiştir. Eşi de bir işten diğerine geçiyor, bu yüzden ara sıra maddi sıkıntı çekiyorlardır. Pınar’ın bu yeni mesleğini öğrenen ve çalışmalarını gören biri, Pınar’ı daha da geliştirecek bir iş teklif eder ama o şehirden taşınmaları gerekecektir
UYGULAMA
Luka 1:38 ve Luka 1:46-50 ayetlerini şimdi tekrar okuyalım. Ardından aşağıdaki soruyu hem şimdi birlikte hem de hafta boyu üzerinde düşünerek cevaplandıralım:
Biz de Rab’le sürdürdüğümüz yaşamımıza Meryem gibi başka insanların yaşamadığı ani değişimler yaşıyoruz. Biraz düşünüp bunları paylaşalım, birlikte bunlar için şükredelim, dua edelim. Şu an yaşadığımız değişimler varsa Meryem’in yüreğiyle nasıl yol alabileceğimizi anlamak için yönlendiriş dileyelim.
Meryem’in Rab’bi yücelttiği sözleri aklımızda, yüreğimizde tutalım. Bugün ve önümüzdeki günler Meryem’in bu sözlerini sık sık tekrarlayalım. Bize verdiği her şey için Rabbimizi yüceltelim, önünde saygıyla eğilelim, sevinç duyalım.
• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.
Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.