MERYEM(3)

dummy1

OĞULDAN AYRILIŞ

O ŞİMDİ YOK...

dummy1

Bir zamanlar arkadaşınızın hediye ettiği, nadiren çiçek veren o ender bitki, gelişti, çiçek verdi, ağaç oldu, meyvelerinden bile bahşetti! Öyle çok emek verdiniz, ondan herkese öyle çok söz ettiniz, tanıdık tanımadık herkese öyle çok anlattınız ve gösterdiniz ki, herkes sizi ağacınızla tanır oldu. Meyvelerini herkesle paylaştınız, çekirdeğinden yeniden üreten birçokları aynı ağaca sahip oldu.

Ama asıl ağacın, sizin ağacınızın önce meyveleri, ardından yaprakları dökülmeye, gövdesinin rengi solmaya başladı… Birçok kişi bu nadir ağacın ömrünü sonlandırmak üzere olduğunu söylüyor size… Bunları düşünerek aşağıdaki soruyu aramızda konuşalım.

Önlem olarak neler yapmaya çalışırsınız? Neler hissedersiniz?


ANNEDEN ASKER OĞLUNA MESAJLAR

dummy1

Emekle geliştirdiğimiz, büyüttüğümüz bir varlığı, varlık amacına teslim ettiğimiz zaman eninde sonunda gelir. Onu artık dünyanın kucağına bırakırız bir nevi. Rab’bin ellerinin hep üzerinde olması için dualar ederiz ama hayatı artık onun adımlarına göre şekillenecektir.

Şimdi, oğlu İsa’nın yetişkin hayatına adım atarken Meryem’in neler yaşadığına bakmadan önce, evlatlarının dünyaya adım atmasını izleyen annelerin neler yaşadığına birlikte bakacağız. Oğlu askerlik çağına erişmiş, oğlunun belki de evden ilk kez ayrılmasına neden olan yaşamın bir gerçeğiyle yüz yüze kalan annelerin dilinden dökülenleri okuyacağız. Sonrasında birkaç soru olacak, onları da birlikte cevaplandıracağız.

Oğlunu askere göndermeyen bilmez bir annenin ne zorluklarla yetiştirdiği biricik evladını asker ocağına gönderirken hissettiklerini. Anadan asker oğluna güzel sözler sayfamızı tüm analar için derledik:

“Sen annene, babana ve ailene karşı saygılı bir evlat oldun. Dileğim bundan sonra daha mutlu olman, askerlik görevini sağ salim bitirip kavuşmamızdır.

Doğduğun gün dün gibi aklımda, o ilk kokun hala hafızamda, sen benim hiçbir zaman büyümeyen canım oğlumsun askerliğin çabuk bitmesi ve tez kavuşmamızı dilerim.

-Bebek iken seni seviyordum ama şimdi seni çok daha fazla seviyor ve özlüyorum. Sen benim karanlık gecelerde yolumu aydınlatan ışığım, umutsuz dünyamda hayata tutunuşumsun. Sen benim yakışıklı iyi kalpli asker oğlumsun seni çok özledim.

-Yakışıklım akşama geç kalma en sevdiğin yemeklerden yaptım. Ve sana olan hasretimi fırında yaktım. Askerden geliyorsun diye çok mutluyum. Dört gözle yollarını bekliyorum.

-Rabbim her zaman seni korusun, sıkıntılı zamanlarında gönlünden huzurun eksik olmasın, her zaman sağlıklı ve mutlu bir yaşamın olsun. Seni özledim canım oğlum.

-Bazen hayattan bıkarsın, yorulursun umudunu yitirmeye başlarsın. Sonra asker oğlun aklına gelir hiçbir şey olmamış gibi yeniden sarılırsın yaşamaya.”

http://www.bilginingezegeni.com/anneden-asker-ogluna-sozler/

Asker oğluna özlemlerini dile getiren annelerin yüreklerini gördük bu paylaşımda. Şimdi bu paylaşımları düşünerek şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Soru 1: Annelerin sözlerinde en çok dikkatinizi çeken ne oldu? Herkes düşüncelerini paylaşsın, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Annelerin evlatlarından ayrılmaları neden zordur? Birlikte biraz konuşalım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 3: Annelerin evlatlarını yaşamını Rab’bin ellerine tümüyle teslim etmeleri neden gereklidir? Kısaca fikrimizi paylaşalım.


BEKLENTİLER

dummy1

Yuhanna 2:1-11 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Sonra çalışmamıza devam edelim.

İsa’nın Ruh’taki kimliğiyle toplum içinde ilk kez doğaüstü olay gerçekleştirdiğini Yuhanna 2:1-11 ayetlerinde görüyoruz. Meryem oğlu İsa’yla Kana’daki bir düğüne gidiyor. Orada düğün sahibinin şarabı tükenince Meryemi İsa’ya çeviriyor bakışını. Herhalde Kana’daki bu düğüne kadar İsa annesine kimliğiyle ilgili daha çok gerçeği göstermiş olmalı ki Meryem oğlunun düğün sahibini bu utandırıcı durumdan kurtarabilecek bir yol bulabileceğini biliyordu. İsa’nın önceliği annesinin beklentilerini yerine getirmek değildi.

‘Henüz vaktim gelmedi’ diyerek kimliğini herkese göstereceği günün yaklaştığını ima etti ve yine de ihtiyaca duyarsız kalmadı. Meryem’in orada bulunanlara, ‘Size ne derse onu yapın’ sözü, İsa’yı tanıyan ve O’nun kimliğine saygıyla yaklaşan bir kadının sözüdür. İsa bu olaydan sonra evinden, annesinden ayrıldı, Ruh’tan doğmuş Tanrı Oğlu olarak hizmetine başladı. Vaftiz olundu, çölde denenmelerden geçti. Ölüleri diriltiyor, körlerin gözlerini açıyor, sakatlara şifa veriyor, ekmeği balığı çoğaltıyor, fırtınayı dindiriyor, kentten kente dolaşarak Tanrı’nın Egemenliği’ni duyuruyor, herkes O’nu tanıyor, kalabalıklar O’na geliyor, O’nu takip ediyor, O’nunla ilgili haberler gittikçe yayılıyordu. Meryem de muhakkak ki tüm bunlardan haberdar oluyordu. İsa’nın hizmet ettiği kentlerin uzaklığı çok değildi, bundan dolayı annesini sık sık ziyaret etmiş, evinde kardeşleriyle de beraber kalmış olmalı.

Kısa süre içinde İsa’nın yaptıklarına ve söylediklerine karşı dindar kesimden tepkiler yükselmeye başladı. Luka 4:14-30’dan İsa’nın Nasıra’daki bir havrada konuştuktan sonra nasıl apar topar dışarı çıkarılıp öldürülmek istendiğini görüyoruz. Markos 6:30’da Meryem’in İsa’nın kardeşleriyle Nasıra’da yaşadığından söz edilir. Buna göre Meryem bu olaylara birebir tanık olmuştu. Havradakiler İsa’nın kendisinin Rab’bin Mesihi olduğunu iddia etmesini küfür saydıklarından ötürü O’nu kent dışına sürüklemişlerdi. Meryem o gün havrada olmasa da, küçük bir kasaba olan Nasıra’da olup da böylesine büyük, tantanalı bir olaydan kimsenin habersiz kalması mümkün değildi. Oğlu artık gözlerinin önünde hayati tehlikeler atlatmaya başlamıştı.

Soru: Sizce Meryem oğlunun içinde bulunduğu bu tehlikeyle ilgili neler düşünmüştür? İsa’yla ilgili yüreğinde sakladıkları kendisine nasıl rehber olmuştur? Kısaca fikirlerimizi paylaşalım, sonra hemen buradan okumamıza devam edelim.

Meryem’in bir tutumu daha dikkat çekicidir. Matta 12:46-50’de yazılanlardan, oğlunun kimliğinin aynı zamanda Tanrı Oğlu olduğunu ve Oğul’u takip edenlerin de oğlunun ailesi olduğunu anladığını, kabul ettiğini görüyoruz. Bu ayetlerde İsa’nın kendisini dinleyenlerle birlikte oturup konuştuğundan söz edilir. Meryem de İsa’nın kardeşleriyle birlikte O’nun bulunduğu yere gelir ama içeri girmez. İsa’ya haber yollatır ve dışarıda bekler. İsa onların yanlarına gitmek üzere dışarı çıkmadan önce orada bulunanlara, ‘Göklerdeki Babasının isteğini yerine getirenler de benim annemdir, kardeşlerimdir’ der. Dışarıda oğlunu bekleyen Meryem bunu bilir. Oğul’un artık iki ailesi vardır.

Meryem’in bu olaydaki dikkat çekici tutumu yine kendini öne atmadan, dinleyenlerle İsa’nın arasında girerek müdahale etmeden, Oğul sayesinde kendini de tanıtmaya çalışmadan saygıyla Oğul’un yanına gelmesini beklemesidir.

Meryem İsa’yı Rab’bin buyruklarına uyarak, bölgedeki yaşıtlarından farksız, sade koşullarda yetiştirmişti. Bir anne için çocuklarının yetişkin bireyler olduğunu görmek mutluluk vericidir. Küçüklüğünde evladı için verdiği emeklerin meyvelerini görme vaktidir. Meryem İsa’nın doğumundan öncesinden itibaren oğlunun kimliğiyle ilgili duyduğu vaatleri ve yaşadıklarını hep yüreğinde saklamıştı. Biri hariç hepsi açığa kavuşmuştu. İsa’yı henüz 8 günlükken adamak üzere tapınağa götürdüklerinde Şimon’un doğrudan Meryem’e söylediği sözdü bu: Şimon, Meryem’in yüreğine adeta bir hançer saplanacağını söylemişti (Luk. 2:35). İsa Mesih, Ruh’tan ve Meryem’den doğan Tanrı Oğlu, çarmıha gerildi ve öldü.

Mezmurlar 23:4’te dendiği gibi İsa karanlık ölüm vadisinde yürürken, Meryem de O’nunla o yolu yürüdü. O’nu bırakmadı, çarmıha dek gitti O’nunla. Öldürülmeyi göze aldı. Son anında oğlunun ayaklarının dibinde yerini aldı. Meryem O’nun ölümünü engelleyecek hiçbir şey yapamadı; İsa bunların olması gerektiğini son akşam yemeğinde öğrencilerine söylediğine göre annesine de bunu mutlaka ayrıca anlatmıştı. İsa ölümünden hemen önce annesi Meryem’i Yuhanna’ya emanet etti (Yu.19:25-30). İsa dünyaya gözünü ilk açtığında Meryem oradaydı, gözlerini dünyaya kapatırken de çarmıhtan Meryem’e bakmıştı.


ÖLÜM GERÇEĞİ

Meryem’in, yaşadıkları karşısındaki sakin, güvenli, Rab’be bağlı duruşunun hepimize örnek yarattığını gördük. Şimdi bu tutumu kendi hayatımızda nasıl oluşturabileceğimizi, hangi durumlarda bu tutuma aslında ihtiyacımızı anlamak için birkaç örnek olayı ele alacağız. Her örnek için şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Soru 1: Bu kişinin imanlı olmadığını düşünürsek, bu yaşadığına nasıl tepki verir sizce? Fikir yürütecek birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Bu çalışmamızda Meryem’le ilgili öğrendiklerimizi düşünürsek, bu kişi yaşadığı bu duruma imanlı bir kadın olarak nasıl tepki verebilir sizce? Neleri düşünerek, nelere güvenerek bu sonuçlara varabilir? Birlikte fikirlerimizi paylaşalım.

dummy2 Mine iş yerinde oluşturduğu proje için gece gündüz çalışmıştır. Çalışmaları sırasında sık sık imanlı kardeşlerden de duayla destek istemiş, onların dualarını almıştır. Projeyi sunar, ancak çok da geçerli görmediği sebeplerden ötürü proje rafa kaldırılır.

dummy2 Sinem çocuklarının eğitimine başından beri özen gösterdiğine emindi ama yetişkinliğe yaklaştıkları bu dönemde her biri, onlar için hiç hayal etmediği, aklına bile gelmeyen mesleklere yönelmişlerdi. Hatta birinin mesleği tehlikeliydi bile. Kaygısı onlar büyüdükçe azalacağına daha da artmıştı.

dummy2 Çiğdem son doktor kontrolünde ağır bir hastalığa yakalandığını öğrenir. Kızı üniversite sınavında çok iyi bir bölümü kazanmıştır ama okul başka şehirdedir. Kızının geleceğini her şeyden önce tutmak ister ama bir yandan kendine en yakın, onu en iyi anlayan kişiden tam en çok ihtiyacı olan bu zamanda uzak kalacağını düşünerek onu göndermeye de gönlü tam razı olamıyordur.

dummy2 Nalan bir süredir evlenebileceğini düşündüğü imanlı bir gençle görüşüyordu. Ancak şimdi hem ikisinin de hizmetleri açısından hem ailevi sebeplerden hem başka olanaksızlardan hem son zamanlarda daha çok kendini gösteren fikir ayrılıklarından ötürü yollarının ayrılmasının doğru olduğunu görmeye başlamıştı. Evlenmeye uygun birini bulmanın zorluğu Nalan’ın ayrılma kararını vermesini güçleştiriyordu. İlişkiyi her şeye rağmen sürdürürlerse bunların hepsini feda etmeleri gerekecekti.


UYGULAMA

Soru 1: Bu çalışmamızda en çok dikkatimizi çeken konu ne oldu? Hep birlikte şimdi kısaca paylaşalım. Sonra aşağıdaki soruya geçelim.

Soru 2: Yine bu çalışmamızda öğrendiklerimizi düşünürsek, kendi hayatımızla ilgili hangi kararı verebiliriz şu anda? Biraz düşünelim, aklımıza gelenleri paylaşalım. Paylaştıktan sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.

Az önce bir karar verdik. Bu kararımızla ilgili hem şimdi hem hafta boyu dua edelim, destek dileyelim. Düşüncelerimizin yenilenmesi için bakış açımızı nasıl değiştirebileceğimizi düşünelim, yardımı olacaksa bu konuda notlar alalım.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18