KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI MATTA 18

dummy1

TANRI’NIN HALKININ İLİŞKİLERİ (3)

ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK

dummy1

Matta 18. bölümü çalışmaya devam ediyoruz. Çalışmamızı yüksek sesle okuyalım.

İsa Mesih öğrencilerine konuşmaya devam eder: “İsa, yanına küçük bir çocuk çağırdı, onu orta yere dikip şöyle dedi: "Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği′ne asla giremezsiniz. Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği′nde en büyük odur.” (Mat. 18:2-4)

İsa Mesih’in çağında çocuk olmak ne demekti? Bu konuyu araştıran bazı uzmanlar, İsa’nın dönemindeki çocukluğu şöyle dile getirmiştir:

“Antik çağda çocukluk, hayatın dehşet dolu bir dönemiydi. Çocuklar toplumun en zayıf, en savunmasız üyeleriydi. Bebek ölümleri bazen yüzde otuzu bulurdu. Sağ doğan bebeklerin yüzde otuzu altı yaşına kadar ancak yaşardı ve yüzde altmışı da en fazla 16 yaşına kadar yaşayabilirdi… Kıtlık, savaş, hastalık ve göçten doğan sıkıntılara ilk maruz kalanlar çocuklar olurdu. Toplum veya ailede çocukların pek statüsü yoktu. Ergin olmayan çocuk, kölelerle aynı durumdaydı.

Bir çocuk ancak yetişkinliğe erişince özgür insan sayılıp ailenin mirasçısı olma hakkına nail olurdu.”

Bu gerçeğe göre şu soruları aramızda konuşalım:

O zaman “çocuk gibi olmak” o dönemin insanlarına nasıl bir çağrışım yapıyordu?

Daha çok zayıf, savunmasız, statüsü veya nüfuzu olmayan biri: Çocuk. İsa’ya göre Tanrı’nın Egemenliği’nde en büyük olmak buysa, ne diyebiliriz? Konuşalım.


BÜYÜK EFENDİ’NİN KÜÇÜK HİZMETKARLARI

dummy1

Çin’de Tanrı’nın sözünü müjdelemek için hayatını adayan büyük bir müjdeci olan Hudson Taylor’la ilgili kısa bir anıyı okuyalım:
Hudson Taylor büyük bir kilisede misafir vaiz olarak bulunuyormuş. Kilisenin önderi cemaate Hudson’ı tanıtırken şu sözleri söylemiş: "Çin’de hizmet eden çok ünlü bir misafirimiz var. Onu davet ediyoruz." 

Hudson Taylor ayağa kalkmış, kürsüye yürümüş, bir süre gözlerini kapayıp beklemiş. Sonra vaaz vermeden önce şu sözleri söylemiş: "Ben En Ünlü Efendi′nin küçük bir hizmetkarıyım."

Hudson Taylor gibi büyük işler yapmış olsaydık, nasıl bir yürek tutumu içinde olurduk? Birlikte cevaplandıralım.

Alçakgönüllülük neden bu kadar zor sizce? Konuşalım.


KÜÇÜK BİR ÇOCUK GİBİ

dummy1

Bir önceki çalışmamızda Matta 18. bölümün ilk ayetlerine baktık. İsa Mesih’e sorulan “En büyük kim” sorusunun neden sorulduğuna odaklandık ve büyüklüğün neden önemli olduğunu gördük. Şimdi İsa Mesih’in büyüklük konusunda bir canlı örnek verdiğini göreceğiz.

İsa Mesih ortaya küçük bir çocuk çağırır. Aslında diğer müjdelerde, Markos ve Luka’daki aynı olayı anlatan ayetlerde, İsa’nın bu küçük çocuğu çıkarmasının sebebinin, yine öğrencilerinin kendi aralarında kimin büyük olduğu konusunda tartışmaları olduğunu görüyoruz. İsa, “Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği’nde en büyük odur” diyerek tartışmayı sonlandırıyor.

‘Çocuğun’ ne manaya geldiği konusunda birçok yorum yapılmış olsa da, İsa Mesih’in kendi sözlerini olduğu gibi kabul etmeliyiz. Çocuğun burada ifade ettiği anlam alçakgönüllülüktür. En büyük olmanın tam tersi alçakgönüllülüktür ve Tanrı’yı hoşnut eden tutum da budur.

Çocuk gibi alçakgönüllü olmak deyince sizin aklınıza neler gelir? Konuşalım.

Kilise içinde devingen bir yaşam vardır. Tapınma, dua, vaazlar ve bunların yanında kardeşlerin birbirleriyle olan ilişkileri… Bu yaşam, İsa Mesih’in karakteri üzerine kurulmuş, Kutsal Ruh’un meyvelerinin görüldüğü tutum, davranış ve düşünceyle süregelmelidir. Alçakgönüllülük İsa Mesih’in tutumudur. Pavlus’un Filipililer 2:5-11 ayetlerinde belirttiği gibi, İsa’nın Tanrı özüne sahip olduğu halde bizim aramızda yaşaması, bizim için canını vermesi başlı başına alçakgönüllülük göstergesidir. Bunun yanında bu dünyada yaşarken toplumdan dışlanmış insanlarla birlikte yemek yedi, hastalara dokundu, onları iyileştirdi, beş kocaya varmış bir kadınla sohbet etti, yatacak bir yeri bile yoktu, bir yemlikte doğdu, kendisine ihanet edecek olan dahil tüm öğrencilerinin ayaklarını yıkadı, bir sıpaya binip Yeruşalim’e oradan da bir haydut gibi çarmıha götürüldü. O’nun bu dünyada yaşarken gösterdiği tutum tamamen alçakgönüllülüktür.

Alçakgönüllülük konusunda bizi en çok zorlayan şey herhalde kilise içindeki ilişkilerimizdir. İsa Mesih’in alçakgönüllülüğü ve alçakgönüllülüğe verdiği bu önem, bizi Mesih’in bedeni olarak birbirimize karşı alçakgönüllü tutuma sahip olmamız hakkında nasıl yönlendirmelidir?

Öğrenciler o soruyu sordukları ana kadar öğrenmeleri gereken bu tutumu öğrenememişlerdi. Aralarında kimin büyük olacağını tartışmaktan kendilerini alamazken, İsa Mesih ortaya bir çocuk çıkartarak onlara bu örnekle gerçeği göstermek zorunda kaldı. Oysa bu küçük çocuğun amcalarından öğrenmesi gerekmiyor muydu? Bu yüzden İsa Mesih onlara, “yolunuzdan dönüp…. olmazsanız” diye uyarıda bulundu. Onların yolu kendi aralarında sürekli büyüklük hakkında tartışmaktı. Şimdi başka bir yolda, İsa Mesih’in gösterdiği ve aynı zamanda O’nun da yürüdüğü yolda gitmeliydiler. Bu yol alçakgönüllülükle yürünmeliydi.

Kendi iman hayatımıza baktığımızda, alçakgönüllülük konusunda somut olarak örneklerle bir bir sıralamaya kalksak, öğrenmemiz gereken neler olduğunu düşünüyoruz? Bunları paylaşıp aramızda konuşalım.

Alçakgönüllülük Tanrı’nın egemenliğine girmek için anahtardır. Bir Mesih inanlısının yaşamında en belirgin görünecek tutumdur. Tek başına alçakgönüllü olmak oldukça anlamsızdır. Bu, iki kişi ya da topluluk içinde gösterebileceğimiz bir tutumdur. Birbirimize alçakgönüllü olmak, Tanrı’nın kendi egemenliğine aldığı halkın o egemenliğe yaraşır tutumudur.


BİRBİRİMİZE KÜÇÜK OLMAK

Aşağıdaki örnekleri, İsa Mesih’in “küçük çocuk gibi olmak” ifadesinin alçakgönüllülük anlamına geldiğini ve ancak böyle kişilerin Tanrı’nın Egemenliği’ne gireceğine dair uyardığını hatırlayarak okuyalım.

Örneklerdeki tutumların kendi hayatımızda olup olmadığı konusunda özeleştiri yaparak okuyalım. Buna göre her bir örnek için şunları birlikte cevaplandıralım:

Rekabetçi, kendini üstün görmek, büyük olma arzusu ve gurur… Bu tutumlardan hangilerini bu örnekte görüyoruz? Kendimiz buna benzer deneyim yaşadık mı?

Bu tutumu başkasında gördüğünüzde, sizi en çok ne etkiliyor bununla ilgili? Nasıl öğütte bulunmak isterdiniz?

Bu tutumlara karşılık “küçük çocuk gibi” nasıl alçakgönüllü olabilirdik? Bunu da aramızda tartışalım.

dummy2 Levent: Bugün vaazdan hiçbir şey alamadım.

Serkan: Neden öyle söyledin?

Levent: Bilmediğim bir şey söylemedi ki! Hep bildiğimiz konular. Şöyle daha derine, Tanrı’nın sırlarına ulaşan bir vaaz olsaydı, ne kadar güzel olurdu…

dummy2 Cemil abi değil mi o?

Evet ya, bulaşık yıkayanların arasında!

E adam biraz önce vaaz vermedi mi?

Aferin ya, ne kadar büyük bir örnek!

Gerçekten hizmet yüreği var adamda. Bende yok mesela…


dummy2 Demet son bir aydır konuşma yapmak için birçok yere gitmiştir. Her defasında kürsüden inerken birçok övgü sözcüğünü duymuştur. Her seferinde bu övgü sözlerinden etkilenmeyeceğine dair kendine söz vermiştir. Ancak bu son seferinde kimse ona bir şey demez. Demet yüreğinde gözardı edemediği bir üzüntü duyar.


dummy2 Aralarında birçok kilise önderinin de olduğu bir seminer sırasında, toplandıkları yerdeki çay kahve işlerine bakan bayan kahve tepsisini getirir. Kadıncağız bir şey unuttuğunu fark ederek tepsiyi masaya bırakıp mutfağa döner. Kilise önderlerinden biri bu tepsiyi alıp diğer kardeşlere dağıtmaya başlar.

Toplantıya katılan birinin ağzından şu sözler dökülür:

• Kilise önderi böyle işler yapar mı? Bekleseydin keşke…


UYGULAMA

Ayet ezberlemek çoğu zaman davranışlarımızı etkileyecek bir alışkanlık olmakta. Bu yüzden bu hafta aşağıdaki ayeti ezberleyelim. Ayrıca tam olarak ne demek istediğini ve bizden ne istediğini düşünelim.

“Ey gençler, siz de ihtiyarlara bağımlı olun. Hepiniz birbirinize karşı alçakgönüllülüğü kuşanın. Çünkü, "Tanrı kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder." (1Pe. 5:5)

Kendimize şu özeleştiri sorularını soralım:

  • Kendimi başkalarından üstün görüyor muyum?
  • Yaptığım hizmetin diğer hizmetlerden daha iyi, daha ses getirici, daha kaliteli, daha etkili olduğunu düşünüyor muyum?
  • Bazen bir başka kardeşle rekabet ettiğim zamanlar oluyor mu?
  • Benden yapmam istenen bir iş için o işi kendime layık görmediğim oluyor mu?
  • Bir başkasının bana hizmet etmesi hoşuma gidiyor mu?
  • Hizmet ederken kardeşler arasında ayrım yapıyor muyum?

Bu ve bunun gibi soruları bu çalışma sonunda soralım. Bu sorulara verdiğiniz yanıtlarda lütfen kendinize karşı dürüst olun. Böylece kendimizde değiştirmemiz gereken yerleri bulup onlar için dua edebiliriz.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) ve kamu malı. Onun dışında:
2.resim: Kamu malı: https://commons.wikimedia.org/wiki/File:J_Hudson_Taylor_1865.jpg

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18