KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI MATTA 18

dummy1

TANRI’NIN HALKININ İLİŞKİLERİ (4)

BİRBİRİMİZİ GÜNAHA DÜŞÜRMEK

dummy1

Annemiz babamız özellikle gençken bize kiminle arkadaşlık ettiğimiz konusunda sorular sorardı. Bunun nedeni sanırım bulunduğumuz ortamdan etkilenip hoş olmayan şeyler yapmamızı önlemekti. Hepimiz şu konuşmaya aşinayızdır:

Anne: Kiminle gidiyorsun?

Genç çocuk: Ali ile.

Anne: Ali kim?

Genç: Okuldan bir arkadaş.

Anne: Nasıl bir arkadaş? Annesi kim, babası ne iş yapıyor?

Şu atasözü bu durumla çok uyumludur: Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

Hep arkadaşların birbirini yönlendirmesi, birbirine etkisi üzerine söylenen bir sözdür.

Bu atasözünü ve tecrübelerimizi düşünelim. Arkadaşlarımız bizim davranışlarımızı iyi ya da kötü yönde nasıl etkileyebilir?

Toplumda bu konuda ne gibi örnekler görüyorsunuz? Bazılarını grupla paylaşabilir miyiz?

Matta 18. bölümü çalışmaya devam ediyoruz. İsa Mesih konuşmasında şöyle diyor:

“Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur. İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!” (Mat. 18:6-7)

Bu ayetleri tüm çalışmamız boyunca aklımızda tutalım.


YAPTIM OLDU… AMA OLMAMIŞ

dummy1

Aşağıdaki yazı Chuck Faroe’nun “Gerçekten Yana Olmak” kitabından alınmıştır. Yazıyı yüksek sesle okuyalım ve sonrasında verilen soruları birlikte cevaplandıralım.

“İnsanbilim alanında gelen durum incelememiz dünyaca meşhur insanbilimci Margaret Mead ile ilgilidir. Samoa’da Ergenlik Çağı adlı ilk kitabı 1928’de yayınlandığında derhal hem bilim çevrelerinde hem de genel okuyucu kitlesinde inanılmaz rağbet gördü. Kitabın çıktığı 20’li yıllarda insanbilimde hararetli bir tartışma sürmekteydi. İnsanların gelişimi ve davranışları biyolojiye, yani kalıtımsal etkenlere mi yoksa yetiştirildikleri kültüre mi bağımlıdır? Buna kültür-kalıtım tartışması diyebiliriz. Mead’ın incelediği ergenlik çağı batıda duygusal ve ilişkisel açıdan fırtınalı ve zor bir geçiş dönemi olarak biliniyordu. ….

Mead, Samoa’daki ergenlerin batılı yaşıtlarınınkinden çok farklı ergenlik deneyimlerini Samoa’nın kültürüne bağladı. …. Çekirdek aile bağları önemsiz, din yüzeysel ve etkisiz, rekabet yok, cezalar hafif ve gayri ciddiydi; saldırgan olmamak da halkın başlıca niteliğiydi. Ama Samoa’nın en çarpıcı kültürel farkı cinsellikle ilgiliydi. … Cinsellik teşvik ediliyor, bakireliğe önem verilmiyordu. Evlendikten sonra eşlerin birbirine sadık kalmaları beklenmiyor, zina pek önemsenmiyordu. …

Mead’in bulguları biyolojinin davranışlarımızı belirlediği görüşüne tamamıyla aykırı bir durumu temsil ettiği için, bu görüşün çürütüldüğü kültürel belirlenimciliğin kanıtlandığını sayan insanbilimciler için bu kitap neredeyse abartılmayacak kadar büyük önem kazandı. Batıdaki genel okuyucu kitlesinin de pek çoğu kitabın “geleneksel” cinsel ahlak anlayışının “mutlak olmadığı” cinsel özgürlüğün suçluluk duygusunun veya utanca yol açması gerekmediği, hatta olumlu ve yapıcı bir şey olduğu mesajını memnuniyetle karşıladı. … Samoa’da Ergenlik Çağı, ….on altı dile çevrilerek milyonlarca satan tarihte en çok okunan, en popüler insanbilim kitabı oldu.

Bütün bunlarda yalnızca bir problem var; Mead’in Samoa’yla ilgili bulguları tamamiyle yanlış çıktı. Olur mu öyle şey? Ne yazık ki olur. Bir başka insanbilimci Derek Freeman 1983 yılında çıkan Margaret Mead ve Samoa kitabıyla Mead’in bulgularını şüphe götürmez bir şekilde yalanladı. Kitabı çıktığı sıralarda verilen bir demeçte Freeman; “Akademik çevrelerin tümü bütün ansiklopedilerle ders kitapları Mead’in kitabındaki sonuçları kabul ettiler. Halbuki sonuçlar temelde yanlıştır. Davranış bilimleri tarihinde böylesine toplu bir kendini aldatma hadisesi olmamıştır.” demiştir.

Şimdi bu yazıya göre şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Bu araştırmayı yapan ve özellikle toplumu çok etkileyen cinsel davranışları yanlış bir şekilde algılayan bilim adamının topluma nasıl zararları olmuş olabilir?

Böyle yanlış, yönlendirici ve çok iddialı bilgiler, davranış ve tutumdaki insanlar, kendi çevrelerini nasıl “günaha düşürebilir”?


KARDEŞİME ÇELME TAKMAK

dummy1

Tam koşarken, hedefe çok az bir yol kalmışken, birden yuvarlanıp yere düşüyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki sizin düşmenize neden olan, yanınızda sizinle birlikte o yarışı koşan arkadaşınız. Ayağını uzatmış, size bir çelme takmış. O çelmeyle de yarışı bitirmenize engel olmuş. Bu tıpkı İsa Mesih’in Matta 18’de şimdi çalıştığımız sözlerinin bir resmidir.

İsa Mesih’in sözleri çoğunlukla sevgi sözleridir. Kendini feda eden, bizim için canını veren, insan olup aramızda yaşayan Rabbimiz bize iyilik, şefkat ve lütuf göstermektedir. Aslında Ferisilerle konuşurken epey sert sözler kullandığını görürüz. Onları kızgınlıkla Kutsal Yasa’ya uymadıkları veya Yasa’nın esas amacını anlamadıklarından dolayı azarlar. Burada da küçük bir çocuğu ortaya getirip sakin bir şekilde başladığı konuşmasına yavaş yavaş sertleşen sözlerle devam ettiğini görüyoruz.

Bunun sebebi “küçüklerin” günaha düşürülmesinin söz konusu olmasıdır. İsa Mesih’in küçüklere verdiği değer bu sözlerle de ortaya çıkar. Küçüklerin kim olduğu yine tartışılır ama aslında bölümün tümüne baktığımızda İsa Mesih’in anlatmak istediğini anlayabiliriz. Tanrı’nın Egemenliği’nde en büyük olmak isteyen en küçükler, alçakgönüllü, naif ve ortaya çıkardığı çocuk gibi olan imanlılardan bahsetmektedir. Belki bilgisi yeterli değil, belki o kadar iyi konuşamıyor, en güzel giyinen o değil, yetenekleriyle tüm kiliseyi kendine hayran bırakmıyor, ama o imanlı Rab’bin gözünde değerlidir. Hatta en değerlilerdendir.

Onu günaha düşürmek ne demektir? Birini günaha düşürdüğümüzü her zaman düşünmeyiz. Ama üzerinde biraz düşündüğümüzde, gün içinde bazen istemeden de olsa bunu yapmaya meyilli olduğumuzu görüyoruz.

Hangi söz, davranış ve tutumla bir başkasını günaha düşürebiliriz? Aramızda konuşalım.

Dedikodu yapmak, yalana teşvik etmek, yanlış bir öğüt, günahlı bir davranışı hafife almak ve bunu o kardeşin yapmaya devam etmesine göz yummak veya bunu sağlamak, günah olduğunu düşündüğü bir şeyi yapmasını istemek, Kutsal Kitap’ın sözleri dışında Rab’bi hoşnut etmeyen davranışlara kardeşimizi itmek, teşvik etmek, özendirmek.

İsa Mesih’in işte burada ilk defa birinden kendi canını almasını istediğini görüyoruz: “Boynuna değirmen taşı bağla ve kendini denize at.” Bunu yapmak daha iyidir diyor. İsa Mesih’in kıyaslamasındaki abartıyı ciddiye almamak büyük bir hatadır. Matta 18. bölümün kiliseyle ilgili olduğunu hatırlamakta fayda var. Kilise içinde alçakgönüllülüğün temelindeki ilişkiler, birbirini günaha düşürmemekle devam eder. O dönemde vatansever cephesindeki Yahudiler, imparator yanlılarını bu şekilde öldürüyorlarmış. Bir anlamda ‘vatan haini gibi öl’ demek istiyor İsa Mesih. Çünkü Tanrı’nın Krallığı’na ihanet ediyorsun…

Bu kadar ciddi bir uyarı, kardeşimizi günaha düşürme konusunda nasıl bir tutum içinde olmamıza neden olmalıdır? Bu ciddi uyarının bizde yarattığı etki nedir? Konuşalım.

Dünya günahlıdır ve zaten tuzaklar kaçınılmazdır. İsa Mesih vaftiz olduktan sonra çölde kendisi de bunu deneyimlemiştir. Bu denemeler O’na yabancı değildir. Ancak dünyanın kendisi zaten sonuçta yok olacaktır. Onun yargısı başkadır. Ancak bir kişi bunlara aracılık ediyorsa ve İsa Mesih’in uğruna canını verdiği küçük kuzularından birini yine O’ndan uzaklaştıracak günaha sürüklüyorsa “vay başına”! Vay, genellikle çok büyük bir felaket için kullanılan bir ünlemdir ve burada kullanılması o insan için durumun hiç iyi olmadığına işarettir.


KÜÇÜKLERDEN HER BİRİNE DİKKAT ET

Kilise içindeki ilişkilerde günaha düşürme tutumuna daha ciddi bakmamızı sağlar bu bölüm. Aşağıda birkaç örneği incelerken fırsattan yararlanarak kendimizi de yoklayalım. İsa Mesih’in “boynuna taş bağlamayıp, denize atman iyidir” uyarısına sebebiyet verecek bir tutum içinde olmayalım.

İsa Mesih’in uyarısını düşününce kendi söylediklerimiz, tutumumuz ve öğütlerimize de bakmamız iyi olur. Kilise içinde, günaha düşürme konusuna yeterince dikkat edip etmediğimize biraz bakalım. Kendimizi bu konuda nasıl geliştirebileceğimizi de düşünelim.

  • Söylediklerimiz konusunda nasıl başkalarını günaha düşürebiliriz? (Mesela bir başkası hakkında konuşurken.)
  • Verdiğimiz öğütlerde neler söyleyebiliyoruz?
  • Bir kardeşin zayıflığı varsa (alkol, yalan, para vs.) onu günaha düşürebilecek nasıl bir tutum içinde olabiliriz?
  • Yaptıklarımızla nasıl günaha düşürebiliriz?
  • Kendi yanlışlarımızı savunma, onları özendirme gibi tutumla kardeşimizi nasıl etkileyebiliriz?

UYGULAMA

Sanırım kendi günahlarımız hakkında düşünüyoruz ama bir başkasını günaha düşürmek hakkında çok düşünmüyoruz.

Bu çalışmada İsa Mesih’in değerli “küçükleri”ni günaha düşürme konusunda ne kadar ciddi olduğunu gördük.

Çalışmamızın sonuna gelmişken şimdi bir dua edelim. Kendi söz, davranış ve tutumlarımızı Rab’be getirelim. O’ndan bu konuda daha fazla bize bu zayıflığımızı göstermesini isteyelim. Dilerseniz ikişerli gruplarda dua edebilirsiniz.

Ayrıca bu hafta boyunca da davranışlarımıza, sözlerimize dikkat edelim. Kardeşimizi günaha düşürecek bir şey yapmamaya özen gösterelim.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18