KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI MATTA 18

dummy1

TANRI HALKININ İLİŞKİLERİ (MAT. 18. BÖLÜM)

ÇALIŞMA 9: İLİŞKİLERDE SORUMLULUĞUMUZ VE DİSİPLİN 1 (Mat. 18:15-20)

NEŞELİ GÜNLER

Bu çalışmamızda Matta 18:15-20 arasındaki bölümleri incelemeye başlayacağız. Öncelikle genel olarak kilise içindeki ilişkilerdeki doğamız ve neden bu kadar zorlandığımız hakkında biraz konuşacağız. Bu çalışma Matta 18:15-20’ye bir giriş niteliğindedir.

Aşağıdaki linkteki videoyu izleyelim. Eğer izlemeniz mümkün değilse aşağıdaki yazıyı okuyalım ve soruları aramızda cevaplayalım.

https://www.youtube.com/watch?v=SHKwzicmghY

Linkte Neşeli Günler filminden bir sahne var. Turşu dükkânı sahibi olan çift turşunun yapılışı konusunda sürekli tartışırlar. Birisi turşunun sirkeyle en iyi yapıldığını düşünürken öbürü turşuyu limonla yapmanın en iyi sonucu verdiği konusunda ısrarcıdır. İki inatçı kişi bu konuda sürekli tartışırlar. Yedi çocukları vardır. En sonunda bu turşu suyu tartışması o kadar büyür ki evin hanımı çocukların bir kısmını alıp evi terk eder. Senelerce görüşmezler. Hatta ayrı düşen kardeşler birbirlerini tanımazlar bile.

Bu filmdeki anlaşmazlık sadece bir turşu suyundandır. Bu yüzden bize komik gelir. Oysa biz günlük hayatımızda daha ciddi olduğunu düşündüğümüz konularda tartışıyoruz.

Soru 1: Kendi tartışmalarımızı düşünelim… Bu filmdeki tutum ile bizim tutumumuz arasında nasıl bir ortak nokta buluyoruz? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Bu iki kişinin durumu düzeltmemesindeki esas tutumları neydi?


İLİŞKİLER ARASI İLİŞKİ

Aşağıda e-manet internet dergisinden Chuck Faroe’nun “Kilisede Öğüt Kültürünü Nasıl Oluşturabiliriz?” yazısından bir parça bulacaksınız. Yazıyı yüksek sesle okuyalım. Sonra soruları birlikte cevaplandıralım.


RAB İSA MESİH HAYALPEREST MİDİR?

Rabbimiz İsa Mesih, “gerçek Ben’im” dediğine göre, öğüt ve azar konusunda gerçekçi bir yaklaşım sahip olmuştur. Bu konuda Luka 17:3-4 ayetlerine bakalım. Rab İsa bu ayetlerde bize şöyle buyurur: “Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın.”

“Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, onu bağışlayın.” Bu ayeti düşündükçe, buna uygun şöyle bir başlık buldum: “Dört İmkânsız Şey.” Ne mi demek istiyorum? Şöyle sıralayayım sizlere:

  • İmanlı günah işler mi? Bir imanlı kardeşten bunu beklemezdim! O da kendini imanlı sayıyor! Basbayağı bir günah işledi! Onun imanı hakkında kuşkum var doğrusu!
  • Kimse kimseyi azarlamaz! Üzülürüm. Darılırım. Önderimize söylerim. Dedikodu yaparım demeyeyim de, başkalarına dua konusu olarak onun suçunu söylerim… Ama gidip onu nasıl azarlarım?
  • Azarlasam bile tövbe etmez ki! Cesaretimi toplayarak “Bana karşı günah işledin” diye azarladım diyelim. Böyle kişinin tövbe etmesi çok nadir, çok! Kızar. Üzülür. Bana darılır. Öndere beni şikâyet eder. Başka kiliseye gider. Böyle tepki çekeceksem azarlamaya değer mi yani? (İkinci maddeye bakınız.)
  • Bağışlamak. Yeni Antlaşma’nın neredeyse her sayfasında geçse bile, birbirimizi bağışlamak, barışmak, tekrar ısınmak, tekrar kardeşlik sevgisini paylaşmak o kadar zor ki!

İşte dört imkânsız şey! “Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, onu bağışlayın.” Bu yöntemi öneren kişi kiliseden hiç anlamıyordur. Bu hiç de gerçekçi bir senaryo değildir. Çooook idealist bu yöntem, çok! Bunu söyleyen kişi tam anlamıyla hayalperest olmalıdır.

Ama bunu söyleyen, buyuran Rab İsa Mesih, kiliseyi kuran ve gerçeğin ta kendisidir.

O zaman gerçekçi olmayan aslında biziz. İsa tekrar gelinceye, “zavallı bedenlerimizi değiştirip kendi yüce bedenine benzer hale” getirinceye kadar (bkz. Flp. 3:21), imanlı olduğumuz halde, günah işleyebiliriz. İsa’nın bu konudaki buyruğu son derece gerçekçidir. Hristiyanların günah işlemesi konusunda 1. Yuhanna 1:8-2:2 ayetlerinin öğretisi, mealen, şöyledir: Hâlâ günah işleyebiliriz. Bazen de günah işleriz. Günah işlememeliyiz. Günah işlersek, sorumluluk üstleniriz, itiraf ederiz, Mesih’e bağışlatan kurban olarak güveniriz, bağışlanırız, arındırılırız. Sonuç olarak hâlâ günah işleyebilen ama sürekli tövbe eden bir halkız.

Rab İsa Mesih, günahtan arınmakta olan bir topluluk olarak bizden böyle ciddi, gerçekçi bir yaklaşım bekler. Bu sürecin bir parçası olarak birbirimizi uyarmak ve azarlamak önemli bir yer tutar. Nitekim İncil bize söyle buyurur: "‘Gün bugündür’ denildikçe birbirinizi her gün yüreklendirin. Öyle ki, hiçbirinizin yüreği günahın aldatıcılığıyla nasırlaşmasın” (İbr. 3:13). 

Kilise olarak hep birlikte kutsallığın peşindeyiz. Dolayısıyla öğüt ve azar kültürü bize lazımdır!

https://www.e-manetdergi.org/tr/dergi/ocak-mart-2013/makale/kilisede-ogut-kulturunu-nasil-olusturabiliriz

Soru 1: Yazarın söylediği dört imkansız şey, imanlı günah işler mi, azarlanır mı, azarlasam bile tövbe etmez ve gağışlamak hakkında ne düşünüyorsunuz? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Bu konularda neden zorlanırız? Bu davranışlar neden bize ‘imkânsız’ gelir? Kilise içinde bu sorunları aşarak kendimizi böyle davranmaya alıştırmak için nelerin değişmesi gerekir?


TANRI’NIN İSTEĞİ VE BENİM İSTEĞİM

dummy1

Matta 18:15-20 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Öğreti kısmını okuyup soruları aramızda cevaplandıralım.

Matta 18:1-14 arasında Tanrı’nın Egemenliği’ne ait topluluğun, yani İsa Mesih’in kilisesinin bu dünya üzerinde var olduğu zaman sahip olması gerekenleri gördük: Alçakgönüllülük, günaha karşı hassasiyet, Tanrı’nın kilise için olan sevgisi ve kaygısı. Buraya kadar mükemmel bir topluluğun var olma standartları vardı. Şimdi İsa Mesih, “bir kardeş sana karşı günah işlerse” cümlesiyle başlayan 15-17 arasındaki ayetlerde bizim kafamızdaki “mükemmel” topluluk kavramından bizi gerçeklere yönlendiriyor.

Kilise içinde her zaman bir ilişki bozukluğu sorunuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bazen biz, bazen bir başkası bunları yaşıyor. Matta 18:15-17 ayetlerini okuyup derin bir şekilde çalışmadan önce, bir önceki ve sonraki konuların bu ayetlerle ilişkisini iyice düşünmemiz gerekir.

Bir sonraki bölümde bağışlama hakkında en çok bilinen benzetmelerden biri olan acımasız köle benzetmesi anlatılır. Bu ayetler işte yukarıda bahsettiğimiz alçakgönüllülük, günah ve Tanrı’nın sevgisi ile bağışlama öğretisinin tam ortasında yer almaktadır. Bu ortadaki öğreti, kilise içindeki ilişkilerdeki bozukluğun düzeltilmesi sürecini ele alır. Ayrıca kilise disiplini konusundaki anlayışımızı, amacımızı ve yapmamız gerekenleri belirler.

Bu dünyada yaşıyoruz, günahlı bir toplum içindeyiz, hala benliğimizle savaşıyoruz, birbirimize karşı günah işleyebiliriz. Biz beklemiyoruz ama İsa Mesih bizden günah işleyebileceğimizi bekliyor. Bunu da bize hatırlatıyor. Birbirimize karşı sevgi dolu, anlayışlı, her zaman ruhsallıkla davranan kişiler olmamız beklense de, kabul etmemiz gereken bir şey var ki kilisede “insanlar” vardır. İmanlı insan İsa Mesih ikinci kez gelene ya da Rab’bin yanına gidene dek benlik, dünya ve günahla savaş içinde olacaktır. “Çünkü benlik Ruh’a, Ruh da benliğe aykırı olanı arzular. Bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz.” (Gal. 5:17)

Günaha karşı savaşımız süreklidir. Bu ayetlerde söylenenler sadece birer ilişki düzeltme tavsiyesi değil, günaha karşı vereceğimiz mücadelenin anahtarıdır da. Tıpkı Tanrı’nın, kardeşine karşı kinlenen Kain’e söylediği gibi “… günah kapıda pusuya yapmış seni bekliyor. Ona egemen olmalısın” (Yar. 4:7). Kardeşim bana karşı günah işlediğinde, ona gittiğimizde günahın üzerimizdeki egemenliğine bir meydan okuma yapmış oluyoruz. Günaha yenilmiş olmayacağız, çünkü kardeşim ile aramdaki ilişki bozukluğunu düzeltmek istiyorum.

Kilise içinde birbirimizle yaşayan Tanrı çocukları olarak bu ilişkilerde bir sorumluluğumuz var. Bir imanlı günah işlemez diyerek belki düşünüyoruz, gidip kardeşi uyarma konusunda bizi durduran bir şeyler olabilir, belki kardeşin tövbe edebileceğine inancımız az, bağışlama konusunda zayıfız. Tüm bunlar İsa Mesih’in Tanrı’nın Egemenliği için tasarladığı topluluk içinde bizim aşmamız gerekenler olarak görüp sorumluluğumuzu yerine getirmek için yine O’ndan yardım isteyelim.

Öğretiyi okuduk. Kendi düşünce, davranış ve tutumlarımıza baktığımızda şöyle özeleştiri sorularına nasıl bir cevap verirsiniz:

Soru 1: Bize karşı günah işleyen bir kardeşe karşı ilk düşüncemiz, ilk tavrımız, ilk yaptığımız şey ne oluyor? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Bu konuda öğretide geçen gerçekleri (kardeşimizin günah işleyebileceğini düşünmek, tövbe etmesini istemek, ona gidip hatasını söylemek, onun değerli olduğunu düşünmek) hayatımızda nasıl uygulayabiliriz?


“DÖRT İMKANSIZ ŞEY”E BAKIŞ

dummy1

Makalede dört imkânsız şey hakkında okuduk. Bunları aşağıda sıralanmış olarak bulacaksınız. Bu dört imkânsız şeyi düşünüp örnekleri inceleyelim. Bu durumlarda gerçek sorumluluğumuz ve yapmamız gereken nelerdir? Aramızda konuşalım.

Bize karşı bir kardeş bir hata yaptığında ilk düşüncemiz: İmanlı olarak bunu yapmamalıydı!

Soru: Bu düşünceyi nasıl değiştirebiliriz? Birlikte cevaplandıralım, sonra aşağıdan devam edelim.

Günah işleyen kardeşi uyarmak istediğimizde ilk düşüncemiz: Azarlamaktan çekiniyorum!

Soru: Neden azarlamaktan çekiniriz? Bu düşünceyi nasıl değiştirebiliriz? Birlikte cevaplandıralım, sonra aşağıdan devam edelim.

Uyardığımız kardeşin tövbe etmesi konusunda ilk düşüncemiz: Tövbe etmez zaten.

Soru: Kardeşin tövbe etmemesi halinde ne gibi sonuçlar olabilir? Biz buna karşı ne yapabiliriz? Birlikte cevaplandıralım, sonra aşağıdan devam edelim.

Bağışlama konusunda ilk düşüncemiz: Tövbe etse de eskisi gibi bağışlayamam, bağışlasam da ilişki kurmam.

Soru: Kendimizde bu düşüncenin var olduğunu görüyor muyuz? Görüyorsak bunu değiştirmek için ne gibi bir düşünceye sahip olmamız gerek? Birlikte cevaplandıralım, sonra konumuza devam ederiz.


UYGULAMA

Bu hafta İsa Mesih’in bu sözlerini düşünelim.

"Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu kendisine göster. Her şey yalnız ikinizin arasında kalsın. Kardeşin seni dinlerse, onu kazanmış olursun. Ama dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen her şey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın. Onları da dinlemezse, durumu inanlılar topluluğuna bildir. Topluluğu da dinlemezse, onu putperest ya da vergi görevlisi say. "Size doğrusunu söyleyeyim, yeryüzünde bağlayacağınız her şey gökte de bağlanmış olacak. Yeryüzünde çözeceğiniz her şey gökte de çözülmüş olacak. Yine size şunu söyleyeyim, yeryüzünde aranızdan iki kişi, dileyecekleri herhangi bir şey için anlaşırlarsa, göklerdeki Babam dileklerini yerine getirir. Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada, aralarındayım." (Mat. 18:15-20)

Kendi ilişkilerimizi düşünelim. Eğer ilişkimizin bozuk olduğunu düşündüğümüz, günah işlediğiniz, hata yaptığını düşündüğümüz bir kardeş varsa İsa Mesih’in bu sözlerinin ışığında;

  • Onu kazanmak için ne yapacağımızı düşünelim
  • Ona nasıl gidebileceğimizi düşünelim
  • Bize yaptıklarını değil, İsa Mesih’in onu sevdiğini ve onun değerli olduğunu düşünelim
  • Ona gitmekte zorlanıyorsak, bu kardeş için ve onunla konuşmak için özel bir dua zamanı kendimize belirleyelim.
 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 

Resimlerin telif hakkı: Shutterstock (www.shutterstock.com) veya kamu malı.

 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18