KUTSAL KİTAP ÇALIŞMALARI MATTA 18

dummy1

TANRI HALKININ İLİŞKİLERİ (MAT. 18. BÖLÜM)

17. ÇALIŞMA: BAĞIŞLAMA 3

BAĞIŞLAMA MUHASEBESİ

Aşağıdaki muhasebe defterini inceleyelim. Bu defterdeki hesaplar hakkında ne düşündüğümüzü paylaşalım.

KARDEŞLER HESABI
Tarih Borç Alacak
08.02.2009 Hakkımda dedikodu yaptı
08.02.2009 Affettim
25.03.2009 Beni herkesin önünde aşağıladı
25.03.2009 Affettim
12.10.2010 Herkesi çağırdı beni evine çağırmadı
12.10.2010 Affettim
21.01.2012 Noelde bana görev vermedi
21.01.2012 Affettim
19.02.2013 Hakkımda tekrar dedikodu yaptı
05.03.2013 Facebook’ta beni eklememiş
07.04.2013 Bana selam bile vermedi
Sonuç 4 Affediş 7 Haksızlık

Bu hesap defteri bize tuhaf, komik ve yanlış gelebilir. Bu abartılı örnek ilk başta bizim için uzak bir gerçek sanki. Ancak bir süre sessiz kalıp kendi yüreğimize bakalım. Yüreğimizde böyle bir hesap defteri tutup tutmadığımızı dürüstçe düşünelim. Düşüncelerinizi isterseniz grupla paylaşabilirsiniz.

Kutsal Kitap bize şöyle diyor:

“Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.” (1Ko. 13:5)

Soru: Sevginin kötülüğün hesabını tutmaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Sevginin bu özelliği nereden kaynaklanıyor olabilir? Biraz düşüncelerimizi paylaşalım. Sonra aşağıdan okumamıza devam ederiz.


O DA İNSAN BENİM GİBİ

Aşağıda gerçek bir tanıklık okuyacaksınız. Bu kişi babasını en sonunda nasıl bağışladığını, tutumunu ve düşüncesini nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Yüksek sesle bu tanıklığı okuyalım, sonrasında verilen soruları birlikte cevaplandıralım.

Her yaptığı batar mı bir insanın. Evet batıyordu bana. Konuşması, gülmesi, oturuşu, kalkışı. Her hareketinde bir şey buluyordum. Hak etmiyordu bence bu kadar mutluluğu. Annem 17, babamsa 24 yaşındaymış evlendiklerinde. Günyüzü görmemiş kadın. Zaten erkenden de göçüp gitti. Babam senelerce yurtdışına gidip geldi. Bazen az, bazen çok para kazanıyordu. Az para kazandığında zaten görmüyorduk, çünkü genellikle kumarda onları bitirmiş oluyordu. Neredeyse ayık olduğu bir gün bile yoktu. Eve geldiğinde yüzünü hiç görmezdik.

Annem öldüğünde ise depresyona girip bizi terk edip bir yerlere gitmişti. Ben evlenmeden bir sene kadar önce çıkmış gelmişti. Bir orada bir burada yaşamayı sürdürüyordu ama eski halinden eser yoktu. Daha durulmuş, içkiyi azaltmış, kumar ise hiç oynamıyordu. Parası bittiği için belki eski arkadaşlarından hiçbiri etrafında yoktu.

Bana gelince, evlendikten bir süre sonra eşimle birlikte İsa Mesih’e iman etmiştim. Birçok defa bağışlama hakkında duymuştum ama çok da derin düşünmemiştim üzerinde. O kadar günahkar ve kötü hissediyordum ki ilk önceleri sadece kendimle ilgileniyordum. Günahlarımı itiraf ediyor, bunlardan dönmeye çabalıyordum.

Bir süre sonra babam yanımıza taşındı. Önceleri bizim kiliseye gitmemize, Hristiyanlığı seçmemize çok da sıcak bakmadı. Çok da ilgilenmedim onun bu durumuna. Evde yaşayan biriydi benim için. Çok ilişkim yoktu. Ona her baktığımda annemin durumu, bize ilgisizliği, eski alışkanlıkları aklıma geliyordu. Bana söylediği her eleştiriye kendi yaptığı bir şeyle karşılık veriyordum. Açıkçası çok da mutlu değildim onun varlığından.

Birkaç sene böyle geçti. Babam da kiliseye gelmeye başladı.

Evimizde toplantılar oluyordu. Onları odasından dinliyordu. Bir akşam yine evimizde bir toplantı vardı. Herkes dağıldıktan sonra babam oturduğumuz odaya gelip İsa Mesih’e iman ettiğini söyledi. Hepimiz çok şaşırmıştık. Çok belli etmiyordu çünkü. Daha sonra vaftiz oldu. Hayatında çok değişiklik olduğunu gördüm. İçkiyi tamamen bıraktı, daha eve bakan biri oldu, daha olumlu ve sorumlu biri olmaya çalışıyordu.

Onu ne zaman affetmeye karar verdiğimi bilmiyorum. Ama zamanla olan bir şeydi. Onun bizimle yaşaması sanırım babamın da bir insan olduğunu görmemi sağladı. O güne kadar neredeyse hiç görüşmediğim babamla her gün iç içeydim. Onun düşüncelerini duyuyordum. Annemle nasıl tanıştıklarını, onu nasıl sevdiğini, öldükten sonraki hislerini. Nasıl büyüdüğünü anlatıyordu eşime. Babası onu kovmuştu bir gün, çalışıp para kazanmıyor diye. Babam insandı. Benim gibi bir insan.

İsa Mesih’e ilk iman ettiğimde uğraştığım günahlarımla, alışkanlıklarımla o da uğraşıyordu. Benim bırakamadığım birçok şey vardı. Onun da. Babama bir gün baktım. İçim sevgi doldu bir anda. Nasıl oldu anlamadım, ama o anı hiç unutmuyorum. Babamı affettiğimi anladım o anda. Ona açıkça hiç söylemedim, çünkü o ona bu kadar kızgın olduğumun farkında bile değildi. Sadece ona daha fazla sevgi göstermeye başladım.

Rab’bin yürekleri değiştirme mucizesi her zaman beni etkilemiştir. Kendi yüreğimin değişmesi ise daha büyük bir mucizeydi benim için.

Bir kardeşin samimi tanıklığını okuduk hep birlikte. Şimdi bu tanıklıkla ilgili şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Soru 1: Kızının babasına ilk tepkisini siz nasıl buluyorsunuz? Haklı olduğu noktalar var mı? Varsa neler? Yoksa neler? Birlikte düşüncelerimizi paylaşalım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Kızın babasını bağışlamasının nedeni neydi? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 3: Bağışladığı anı hatırlamaması sizce önemli mi? Bağışlamak hakkında nasıl bir tutum görüyoruz bu olayda? Birlikte fikirlerimizi paylaşalım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 4: Bu kızın yerinde siz olsanız babanıza onu bağışladığını söyler miydiniz? Evetse, neden? Düşüncelerimizi paylaşalım, sonra aşağıdan okumamıza devam edelim.


NASIL BAĞIŞLAYABİLİRİZ?

Bağışlama hakkındaki çalışmamıza başladığımızda bağışlamanın hiç kolay olmadığını konuşmuştuk. Çalışmamızda ilerledikçe Tanrı’nın bizi bağışlaması ve kendi yürek tutumumuz konularına da değindik. Şimdi bağışlamanın pratik uygulamalarıyla ilgili bazı adımları konuşabiliriz. Bu adımlar belki hemen olmayacak ama yine de bu adımları atabilmek için dua edebilir, yardım isteyebilir ve gayret gösterebiliriz.

Borçlu köleyi hatırlıyor muyuz? Hani başka kölelerin de kendisine borcu vardı ama kendi devasa borçları kral tarafından bağışlandığı halde kendisine azıcık borcu olan köle kardeşini bağışlamamıştı. Bu kölenin sorunu bağışlanmayı tam olarak kabul edememesiydi. Bu yüzden diğer kişileri bağışlamayıp tam tersine onlara borçlarını ödetmek için acımasızca davrandı. Nasıl bağışlayabileceğimizi düşünürken öncelikle bir önceki çalışmadaki gibi Tanrı’nın bizi nasıl bağışladığını tam olarak kabul etmemiz gereklidir. Bu kabul edişle kendimizi anlayabilir, böylece başkalarını da anlayabiliriz.

Soru: Kendimizi bu konuda nasıl tanıyabiliriz? Bu konuda nasıl bir yol izleyebiliriz? Biraz düşünüp birlikte cevaplandıralım. Sonra buradan okumamıza devam ederiz.

İsa Mesih’in öğrencilerine öğrettiği duanın bir satırında şöyle diyor: “Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, sen de bizim suçlarımızı bağışla.” (Mat. 6:12). Bu bir koşul gibi görünse de kendi tutumumuzu gözden geçirmek için bir hatırlatmadır. Tanrı’nın önce bizi bağışladığını biliriz, bunu bildiğimizde başkalarını bağışlamak sanki olması gereken, zaten beklenen bir davranış olur. Ancak, “bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi” dediğimizde şu soruyu da içimizde sormamız gerekir: “Gerçekten bağışladım mı?”

Şimdi Luka 18:9-14 ayetlerini yüksek sesle okuyalım. Okuduktan sonra buradan devam ederiz.

Bu metindeki olay ile bu acımasız köle benzetmesi arasında bir benzerlik var. Ferisi Tanrı’nın önünde ne kadar çok bağışlandığını anlamadan kendini “günahkâr”dan daha üstün görüyordu. Oysa vergi görevlisi bağışlanmaya layık bile olmadığını düşünüp Tanrı’nın önünde mahcup bir tutum sergiliyordu, çünkü ne kadar çok bağışlanmaya gerek olduğunu anlıyordu. Kendini tanıyan kişi bir başkasına da empati duymaya başlayacaktır.

Kral kendisine borçlu kölesinin çok olan borcunu bir kalemde sildi. O kadar büyük bir parayı bir kalemde silmek fedakârlık ister. Onun kazancı, geliri, yatırımıydı o para. Ama köleye acıdı ve o borç silindi. Kölenin tutumu fedakârlıktan uzak, bencilceydi. Kralın fedakârlığı onun için bir hiçti. Esas olan şey kendi kazancıydı.

Hristiyanlığın temeli İsa Mesih’in bizim için çarmıhta canının vermesini içerir. Bu fedakârlık olmasaydı bağışlama ve barış olamazdı. Hristiyan olgunluğu bağışlamayı anlamak ve yaşamaktan geçer. Tıpkı kralın kölesinden beklediği gibi, Tanrı da bizden kendi tutumunun bizde oluşmasını bekler.

Bağışlamak bir karardır; tıpkı Rab’bin bizi bağışlamaya karar verip kendi oğlunu çarmıhta feda etmesi gibi. Uğrumuza feda edileni anlayıp kendi bağışlama tutumumuzu düşünmemiz Rab’bin istediği ve O’nu hoşnut eden bir davranıştır. Tanrı tarafından bağışlanan kişi, bağışlaması gerekenleri öfke ve ödeşme duygularıyla değil, sevgiyle, merhamet ve barış yapıcısı bir tutumla bağışlayacaktır. Bu zaman gerektirse de en sonunda kendimizi bağışlama noktasına getirmesi gerektiği gerçeğini olgun bir Hristiyan olarak bilmemiz gerekir.

Soru: Bağışlandığımızı kabul etmek bir başkasını bağışlamak için bizi nasıl harekete geçirir? Acımasız kölenin bağışlanması onu etkilememişti. Sizin bağışlanmanız sizi etkilemiyorsa bunun nedeni sizce ne olabilir? Biraz bununla ilgili birlikte konuşalım. Sonra buradan okumamıza devam ederiz.


BAĞIŞLANDIĞIM GİBİ BAĞIŞLIYORUM

Şimdi hep birlikte, bir kısımını Şaşırtan Bağışlama kitabından yararlanarak hazırladığımız bir alıştırma yapacağız. Alıştırmamızda bağışlama konusunda bize yol gösterebilecek bazı düşünceleri sıraladık. Bu düşüncelerin bizim düşüncelerimizi nasıl değiştirebileceğini bu çalışmamızda konuşacağız.

Bu çalışma için önceden biraz hazırlık gerekiyor. Şimdi herkes kendisi için ikişer kağıt ve kalem eline alsın, bir de bu kağıtları içine atacağımız iki derin kap bulalım.

Aşağıdaki cümleleri elimizdeki kağıda yazalım. Bunları kaplardan birine atalım. Bu kabın adı “Çözüm Kabı” olsun.

  • Ben insanım, karşımdaki kişi de öyle
  • Ben günaha düşebilirim, bu kişi de öyle
  • Ben günahkarım, bu kişi de günahkar
  • Ben bağışlanmış bir günahkarım. Bağışlanmamı sağlayan benim yaptıklarım değil, Tanrı’nın lütfudur. Karşımdaki kişi de ya bağışlanmış ya da potansiyel olarak bağışlanmış bir kişidir.
  • Ben bu kişi hakkında her şeyi bilmiyorum. Benim onunla yaşadıklarım onun hayatının sadece çok küçük bir kısmıdır.

(Şaşırtan Bağışlama kitabından alıntıdır)

Aşağıdaki cümleleri de birer küçük kağıda yazıp diğer kaba atın. Bu da “Problem Kabı” olsun.

  • Sizin katıldığınız toplantıya bir kardeş katılmak istemedi
  • Birinin sizin hakkınızda dedikodu yaptığını duydunuz
  • Tapınma önderiniz sizi bir aydır hizmete almıyor
  • Anneniz ya da babanız size kötü davrandı
  • Arkadaşınız bir sırrınızı ifşa etti

Şimdi önce problem kabından bir kağıt çekin ve okuyun. Sonra çözüm kabından bir kağıt çekin ve okuyun. Elinizde her sorun ve çözüm ilişkisi için şu soruları birlikte cevaplandıralım:

Soru 1: Bu çözüm bu soruna ne kadar yararlı ve etkili olabilir sizce? Birlikte cevaplandıralım, sonra diğer soruya geçelim.

Soru 2: Bu soruna sizin başka bir çözümünüz var mı? Varsa grupla paylaşabilir misiniz? Paylaştıktan sonra diğer soruya geçelim.

Soru 3: Sizin başka bir “probleminiz” var mı? Varsa nedir ve bu çözümlerden biri bu probleme nasıl yardımcı olabilir? Lütfen paylaşın ve aranızda konuşun.


UYGULAMA

Şimdi sizi kıran üzen insanı düşünün. Onun hayatını gözünüzün önüne getirin. Onu ne kadar tanıyorsunuz? Tanıdığınız kadarıyla onun anne babasıyla ilişkisini, büyüdüğü ortamı, alışkanlıklarını, zayıflıklarını, güçlü yanlarını ve özellikle onun iyi taraflarını yazmaya çalışın.

Sizin hayat hikayeniz ile bu kişininki arasında ne gibi benzerlikler farklılıklar görüyorsunuz?

Bu kişiyi düşündüğünüzde aşağıdaki düşünceleri aklınıza getirin:

  • Ben insanım, karşımdaki kişi de öyle
  • Ben günaha düşebilirim, bu kişi de öyle
  • Ben günahkarım, bu kişi de günahkar
  • Ben bağışlanmış bir günahkarım. Bağışlanmamı sağlayan benim yaptıklarım değil, Tanrı’nın lütfudur. Karşımdaki kişi de ya bağışlanmış ya da potansiyel olarak bağışlanmış bir kişidir.
  • Ben bu kişi hakkında her şeyi bilmiyorum. Benim onunla yaşadıklarım, onun hayatının sadece çok küçük bir kısmıdır.

Şimdi bu kişiyi bağışlayabilmek için Rab’den yardım isteyin. Mümkünse bu hafta bir adım atın ve bağışlamak istediğiniz kardeşle konuşmak için zaman yaratın. Bu konuşma sonunda birbirinizden özür dileyip bağışlama olması için dua edin.

 
Kilise hizmeti içindir; parayla satılmaz.

• Bu dersten öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle, kendi çiziminizle, hatta kendi şiirinizle ifade edebilirsiniz.

 
 
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. 2.Ko.3:18